10 Ocak 2020 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?
Cuma Hutbesi Dinayet İşleri Başkanlığı tarafından açıklandı mı? Konusu belli oldu mu? 10 Ocak 2020 Cuma hutbesi nedir? soruları arama motorlarında araştırılırken Diyanet tarafından Türkiye genelinde okunacak olan Cuma Hutbesi'nin konusu belli oldu. İşte tüm detaylar...
Cuma Hutbesi'nin konusu tüm müslüman alemi tarafından merakla beklenmektedir. Peki Cuma Hutbesi Dinayet İşleri Başkanlığı tarafından açıklandı mı? Cuma Hutbesi 10 Ocak tarihli konusu belli oldu mu? Tüm cevaplar detayda...
CUMA HUTBESİ 10 OCAK KONUSU NEDİR?
Cuma Hutbesini, Diyanet İşleri Başkanlığı hazırlayarak hem tüm camilere gönderiyor hem de resmi internet sayfasında erişime açıyor. 10 Ocak Cuma Hutbesinin bu haftaki konusu "PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN DUALAR" İşte 10 Ocak 2020 Cuma HUTBESİ:
PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN DUALAR
Muhterem Müslümanlar!
Fani dünya hayatında, gün gelir nimete nail olur, şükrederiz; gün gelir sıkıntıyla karşılaşır, sabrederiz. Başarı ve mutluluğu olduğu gibi, keder ve meşakkati de mümince karşılamaya gayret gösteririz. Bizler her durumda imanımızı ve tevekkülümüzü artıran, hayatımıza umut ve direnme gücü katan, eşsiz bir nimete sahibiz. İşte o nimet, ibadetlerin özü olan “dua”dır.
Dua, Allah’a içtenlikle yalvarıp yakarışımızdır. O’nun eşsiz kudreti karşısında zayıflığımızı itirafımızdır. O’nun lütfuna ve affına sığınma çabamızdır. O’na kulluğumuzu arz edip, O’ndan yardım istemektir.
Cuma namazı saat kaçta 10 Ocak 2020? Cuma vakti ne zaman? Saat kaçta kılınacak?
Cuma mesajları yeni | gifli |kısa | güzel |smsli | videolu | anlamlı | ayetli 2020
Kıymetli Müminler!
Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni sana sorarlarsa, bilsinler ki, ben onlara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Şu halde kullarım benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.”
Allah Teâlâ’nın bir ismi de “el-Mücîb” yani “dualara icabet eden”dir. Bize bizden daha yakın olan Rabbimiz, gizli ya da açık bütün dualarımızı işiten, bilen ve kabul edendir.
Değerli Müslümanlar!
Her davranışında Rabbine karşı duyduğu sevgi ve sadakate şahit olduğumuz Allah Resûlü (s.a.s), dilinden duayı eksik etmezdi. Gece gündüz, kalabalıkta ve yalnızken, sevincinde, korkusunda, hüznünde, ahireti düşündüğünde, evinde, minberde, yolculukta, velhasıl her an ve her mekânda dua ederdi. Hayatı duayla ilmek ilmek işlerdi. Bizlere nasıl dua edeceğimizi de o öğretmişti.
Sabah olur, gün başlar, Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Senin kudretinle sabaha çıktık, senin kudretinle akşama gireriz. Senin kudretinle yaşar, senin kudretinle ölürüz. En son dönüşümüz de ancak sanadır.”
Gün boyunca, her işinde Allah’ın rızasını gözeten Resûl-i Ekrem (s.a.s), daima O’na dayanır, güvenir ve “Allah’ım! Bana hayırlısını ver ve benim için en hayırlısını seç.” diye dua ederdi.
“Allah’ım! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” şeklinde niyazda bulunurdu.
Nihayet akşam olur, gün sona erer, Peygamberimiz geceyi şu duayla karşılardı: “Ya Rabbi! Bu gecede olanların ve sonrasında olacakların hayrını senden dilerim. Bu gecede olanların ve daha sonrasında olacakların şerrinden de sana sığınırım.” Resûl-i Zişan Efendimiz, yatacağı zaman ise şöyle dua ederdi: “Sığınacak yeri ve ihtiyacını giderecek kimsesi olmayan niceleri varken; bizi yediren, içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamdolsun.”
Aziz Müminler!
Dua, dertlere deva bulmak, her türlü kötülükten korunmak, görünür-görünmez musibetlerden uzak olmak için kulun Rabbine ilticasıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz Rabbine şöyle sığınırdı: “Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, ihtiyarlıktan ve kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime takvayı nasip et ve onu arındır; onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun dostu ve velisi sensin. Allah’ım! Huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”
Muhterem Müslümanlar!
Bir mümin, dualarının kabul olmadığı düşüncesine asla kapılmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurur: “Sizden biriniz, ‘dua ettim de duam karşılık görmedi’ deyip acele etmediği müddetçe duası karşılık bulur.” Zira Yüce Rabbimiz, bazen dualarımız vesilesiyle bizi sayısız nimetlere erdirir. Bazen de üzerimizdeki bir musibeti kaldırır. Kimi zaman günahlarımızı affeder. Kimi zaman da istediğimizden daha hayırlısını bize ihsan eder.
O halde, Rabbimize yürekten ettiğimiz duaların mutlaka karşılık bulacağına inanalım. Duayla gelen bereketten, huzurdan, güvenden mahrum kalmayalım. Kendimize olduğu kadar, ailemize, sevdiklerimize, mümin kardeşlerimize, mazlumlara dua etmeyi unutmayalım. Anne babamızın, hastaların, yaşlıların ve muhtaçların duasını almaya gayret edelim.
Hutbemi Peygamberimizin bir duasıyla bitiriyorum:
“Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.”
Bakara, 2/186.
Tirmizî, Deavât, 13.
Tirmizî, Deavât, 85.
Ebû Dâvûd, Vitr, 26.
Müslim, Zikir, 75.
Tirmizî, Deavât, 16.
Müslim, Zikir, 73; Nesâî, İstiâze, 13.
Ebû Dâvûd, Vitr, 23.
Müslim, Zikir, 72.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Cuma mesajları 2020 | Gifli, resimli, kısa, videolu, ayetli, yeni cuma mesajları
HUTBE NEDİR?
Cuma ve bayram namazları başta olmak üzere bazı ibadet ve merasimlerin icrası esnasında topluluğa hitaben yapılan konuşma.
Sözlükte "bir topluluk karşısında yapılan etkileyici konuşma" anlamına gelen hutbe, dinî literatürde başta cuma ve bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin icrası esnasında irat edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Konuşmayı yapan kimseye de hatip (hatîb) denir. Câhiliye devri Arap toplumunda çok yaygın olan bu konuşma sanatı, İslâm döneminde de bir yandan sosyal hayatın bir parçası ve edebî sanatların bir türü olarak devam etmiş (bk. Hitabet) öte yandan dinî bir muhteva kazanarak bazı ibadetlerin şekil şartı veya tamamlayıcı unsuru olmuştur.
Hutbe kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de geçmemekle birlikte hem sözlük hem terim anlamıyla birçok hadiste yer almış, Hz. Peygamber'in hutbelerinden çeşitli örnekler zamanımıza ulaşmıştır. Fıkıh âlimleri, "Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman Allah'ı zikretmeye koşun (Cum'a 62/9) mealindeki âyette geçen "Allah'ı zikir"den maksadın hutbe olduğunu belirtip Resûl-i Ekrem'in hutbesiz cuma namazı kıldırmamasını ve, "Namazı benim nasıl kıldığımı görüyorsanız öyle kılın emrini dikkate alarak cuma hutbesinin farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.
CUMA HUTBESİ NEDEN OKUNUR?
Cuma namazının sıhhat şartlarından birisinin de hutbe olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedirler. Ancak cuma namazının sıhhat şartlarından olan hutbenin rükünleri ve geçerlilik şartları konusunda mezhepler arasında görüş farklılıkları vardır.
Hutbe, birilerine hitap etmek, bir şeyler söylemek demektir. Haftada bir gün bir mekânda toplanmış olan müminlerin başta dinî konular olmak üzere, onların hayatlarını kolaylaştıracak, ilişkilerini uyumlu hale getirecek her konuda aydınlatılması için hutbe bir vesile ve bir fırsattır. Hutbe esasen bu amacı gerçekleştirmek için düşünülmüştür; bu sebeple cemaatin bilip anladığı bir dille irad edilir. Cuma namazının bir parçasını teşkil eden hutbenin varlığı, fıkhen geçerliliği veya en güzel şekilde ifası için bazı şartlar aranır. Bunlar ilmihal dilinde hutbenin rükünleri, şartları ve sünnetleri olarak anılır.
CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?
Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.
Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır.
Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.
İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.
Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.
Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.
CUMA HUTBESİ'NİN AMACI NEDİR?
Ebû Hanîfe'ye göre hutbenin rüknü yani temel unsuru Allah'ı zikretmekten ibaret olduğu için, hutbe niyetiyle "elhamdülillah" veya "sübhânallâh" veya "lâ ilâhe illallah" demek suretiyle hutbe yerine getirilmiş olur. Fakat bu kadarla yetinilmesi mekruhtur. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise hutbenin rüknü, hutbe denilecek miktarda bir zikirden ibarettir ki, bu zikrin uzunluğunun da en az teşehhüd miktarı kadar yani Tahiyyât duası kadar olması gerekir. İmam Mâlik'e göre hutbenin rüknü, müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı ifade taşımasıdır.