140 yaşında bir tarihi eser daha yurt dışına çıkarıldı
Silivrikapı Bâlâ Tekkesi’nin son şeyhi Seyyid Hafız Ömer Fahreddin Efendi’nin 140 yıllık sülüs-nesih icazetnamesi, yurt dışında satıldı.
Araştırmacı İbrahim Ethem Gören’in tespitine göre, Hz. Muhammed'in soyundan gelen Seyyid Hafız Ömer Fahreddin Efendi’nin 1879 tarihli icazetnamesi, İstanbul’dan Londra’ya götürüldü.
35 BİN TL'YE SATILDI
Gören'in açıklamalarına göre; Antik A.Ş.’nin 280. Değerli Tablolar ve Antikalar Müzayedesi’nde 10 bin TL fiyatıyla satışa çıkarılan ve mezatta başlangıç fiyatından alıcı bulan, kanunla korunması gerekirken, sahipsiz kalan tarihi eser alıcıları tarafından yurt dışına çıkarıldı. Eser, geçtiğimiz günlerde Londra’da Christies müzayede şirketinin mezat platformlarına düşerek, 3 bin 750 sterline (yaklaşık 35 bin TL) alıcı buldu.
"SANAT ESERLERİMİZE SAHİP ÇIKAMIYORUZ"
İbrahim Ethem Gören, maalesef sanat eserlerimize sahip çıkılamadığını vurgulayarak, "Bu topraklarda üretilmiş bulunan medeniyet değerlerimiz tabir yerindeyse göz göre göre birbiri ardına sırra kadem basıyor. Müzayedelerden, özel koleksiyonlardan toplanan nadir el yazmalarımız, Mushaflar, kıt’alar, levhalar, icazetnameler, hilyeler soluğu ya Körfez ülkelerinde ya da İngiltere’de alıyor." dedi.
SÜLÜS- NESİH NEDİR?
Aklâm-ı Sitte denilen 6 yazı nevinden biridir. Sülüs, dört bölüğü düz, iki bölüğü yuvarlaktır, diye tarif edilir. Süre başlan, beyit ve kaside yazmak için kullanılır. Genele ağzı 3-4 mm, genişlikde kamış kalemle yazılır. Ananevf hat ta'limine sülüsle başlanır, ve hüsn-i hatta esas kabul edilir. Sülüs harflerinin gözleri ağızları, başları, daha mürekkeb şekiller almıştır; harflerin şahsiyetleri iyice belirlenmiş, hat vazih bir hale gelmiştir. Düz ve eğri çizgiler sülüs bünyesinin esaslı unsurlarıdır. Sülüsün dana ibtidâî şekli nesih yazıdır. Ağzı 1 mm olan kamış kalemle yazılır.
Sülüsün kitabe ve levhalarda kullanılan kalın ve iri bünyelerine sülüs celisi tâbir olunur. Sülüs ve nesih yazıların mucidi Abbasi'ler devrinde yetişen Vezir İbn-i Mukle’dir (H.272-329). İbn-i Mukle yazısını geliştiren ve güzelleştiren İbn-i Bevvab'dır (H.
413). Bu yazılarda asıl gelişmeyi sağlayan Amasyah Yakut Musta'simî'dir.
TARİHİ ESER KAÇAKCILIĞI CEZASI
Tarihi eserlerin hukuki yollar dışında yurtdışına götürülmesi ve satılması suretiyle tarihi eser kaçakçılığı suçu ortaya çıkmaktadır. Bu suçun unsurlarına göre tarihi eser kaçakçılığı cezası da değişmektedir. Ancak diğer tüm kaçakçılık türleri Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre cezalandırılırken tarihi eser kaçakçılığı suçu ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun ilgili maddesine uygun olarak cezalandırılmaktadır. Tarihi eserler ve tabiat varlıkları, tarihte önemli kişilere ait tüm eşyalar kaçırılması, satılması ya da kanunsuz şekilde alıkonulması durumunda bu suçun kapsamına girmektedir.
TARİHİ ESER KAÇAKCILIĞININ CEZASI NEDİR?
Tarihi eser kaçakçılığı cezası işlenen suçun unsurları ve işleniş şeklinde göre kanun maddelerinde yazdığı şekilde belirlenmektedir. Buna göre aşağıdaki maddeler dikkate alınmaktadır.
1. Herhangi bir şekilde ele geçirilen ya da bulunan bir tarihi eser satılmak suretiyle bu suç işleniyorsa cezası 6 ay ila 3 yıl arası hapis cezası ve maksimum 5.000 gün olmak üzere adli para cezasıdır.
2. Tarihi eser bulunduktan sonra yurtdışına çıkarılıyor yani ticareti yapılıyorsa hapis cezası 5 yıldan 12 yıla kadar arttırılmakla birlikte para cezası miktarı maksimum 5.000 gün olmak üzere değiştirilmemektedir.
3. Tarihi eser bulunduğunda ilgili birimlere haber verilmesi zorunludur. Bunu yapmayan kişiler de tespit edilmesi halinde tarihi eser kaçakçılığı cezası almaktadır. Bu cezanın mahiyeti 6 ay ile 4 yıl arası hapis cezası ve 5.000 güne kadar para cezası şeklindedir. Eğer bu kişiler bildirim yapmadığı gibi bir de eseri satarsa ceza 2 yıl ila 5 yıl arasında hapse çıkmaktadır.