22 Kasım 2019 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?

Cuma Hutbesi Dinayet İşleri Başkanlığı tarafından açıklandı mı? Konusu belli oldu mu? 22 Kasım 2019 Cuma hutbesi nedir? soruları arama motorlarında araştırılırken Diyanet tarafından Türkiye genelinde okunacak olan Cuma Hutbesi'nin konusu belli oldu. İşte tüm detaylar...

22 Kasım 2019 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?

Cuma Hutbesi'nin konusu tüm müslüman alemi tarafından merakla beklenmektedir. Peki Cuma Hutbesi Dinayet İşleri Başkanlığı tarafından açıklandı mı? Cuma Hutbesi 22 Kasım tarihli konusu belli oldu mu? Tüm cevaplar detayda...

CUMA HUTBESİ 22 KASIM KONUSU NEDİR?

Cuma hutbesini, Diyanet İşleri Başkanlığı hazırlayarak hem tüm camilere gönderiyor hem de resmi internet sayfasında erişime açıyor. Musibetler karşısında mümin tavrı" konulu 22 Kasım Cuma hutbesi ise şöyle:

MUSİBETLER KARŞISINDA MÜMİNİN TAVRI

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber  Efendimiz  (s.a.s)  bir  gün,  çocuğunun kabri  başında  feryat  eden  bir  kadına  rastladı.  Acılı anneye, “Allah’a  isyan  etmekten  sakın  ve  sabret!”diyerek     nasihatte     bulundu.    Üzüntüsünden    Allah Resûlü’nü  tanıyamayan  kadın,  “Bana  karışma!  Benim başıma  gelen  senin  başına  gelmedi  ki!”  deyiverdi.  Bir müddet  sonra  kendisine  nasihat  edenin  Resûl-i  Ekrem olduğunu  anlayınca  Peygamberimizin  huzuruna  gelerek özrünü  beyan  etti.  Bununüzerine  Rahmet Elçisi  (s.a.s), şu  özlü  tavsiyede  bulundu:“Gerçek sabır, musibetin geldiği ilk anda gösterilen sabırdır.”1

Aziz Müminler!

Hayatın  akışı  içerisinde  her  birimizin  yaşadığı zorluklar,  çile  ve  kederler,  maddi  ve  manevi  sıkıntılar olması  mukadderdir.  Çünkü  bu  dünya,  adı  üstünde,“imtihan  dünyası”dır.  Başa  çıkmak  için  uğraştığımızimtihanlardan   çok   daha   fazlasını   Resûlullah   (s.a.s) yaşamıştır.  O,  daha  doğmadan  babasını,  henüz  altı yaşındayken annesini kaybetmiş, yetim ve öksüz olarak büyümüştür.  Can  yoldaşı  eşini  ve  altı  çocuğunu  kendi elleriyle toprağa vermiştir. Mekke’de bir avuç müminle birlikte  müşriklerin  amansız  baskı  ve  işkencelerine, kısıtlama  ve  dışlamalarına  maruz  kalmıştır.  Bütün  bu sıkıntı  ve  musibetlere  rağmen,  Peygamber  Efendimiz asla  ümidini  ve  inancını  kaybetmemiş,  daima  Rabbine sığınmış  ve  O’ndan  yardım  istemiştir.  Şiddetten  değil, merhametten  yana  tavır  almış  ve  hiçbir  zaman  Allah’ın razı olmayacağı çözümlere tevessül etmemiştir.

Kıymetli Müslümanlar!

Hutbemin   başında   okuduğum   ayet-i   kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Andolsun ki sizi biraz korku  ve  açlıkla;  mallardan,  canlardan  ve ürünlerden  eksiltmekle  sınayacağız.  Sabredenleri müjdele!”2

Elbette  hiçbirimiz  zorluklarla  karşılaşmayı  arzu etmeyiz. Ancak müminler olarak biliriz ki, hayatın güzel anları kadar, sıkıntılı zamanları da dünya imtihanımızın birer  parçasıdır.  Cenab-ı  Hak,  insanı  bazen  elindekileri alarak  bazen  de  fazlasıyla  nimet  vererek  imtihan  eder. Bu   yüzden,   musibet   karşısında  isyan   etmek,   kırıp dökmek ya da kötü söz söylemek yerine öncelikle sabırlı ve metanetli olmaya gayret gösteririz. Sağduyu  ve akl-ı selim  ile  hareket  ederiz.  Sıkıntıyı  aşmak  için  üzerimize düşen    sorumluluğu    yerine    getiririz.    Bizler,    her musibetten  dünyamıza  ve  ahiretimize  yönelik  dersler çıkartırız.  Benzer  sıkıntılara  maruz  kalmamak  için  hata ve  ihmallerimizi  gözden  geçiririz.  İlim  sahibi,  tecrübeli insanlardan  yardım  alır,  ondan  sonra  da  Rabbimize tevekkül ederiz.

Değerli Müminler!

Sevgili Peygamberimiz   bir   hadis-i   şeriflerinde şöyle  buyuruyor:“Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder;bu da onun için hayır olur.”3

O  halde,  iyi  günde  olduğu  kadar,  kötü  günde  de hayata tutunmak ve Rabbimizle aramızdaki bağdan güç almak,  imanın  güzelliğindendir. Bunalmış  bir  insanın, çaresizliğini şiddete dönüştürmesi, kadın ve çocuklardan öfkesini   çıkarması ise zulümdür. Hiçbir   sıkıntı, anlaşmazlık ya da bunalım, kadına şiddeti reva gören bir zihniyetin  mazereti  olamaz.Çünkü şiddet,  kul  hakkı çiğnemektir; acı    ve    nefret    tohumlarıyla    aileyi zehirlemektir. Hâlbuki  mümin,  elinden  ve  dilinden merhamet  yayılan,  çevresine  güven  ve  huzur  aşılayan kimsedir. Zorluklar  karşısında  kişinin  kendisine ya  da ailesine zarar  vermesi asla  çözüm  değildir.  Dinimiz,ne kendinin ne de başkasının ıstırabını dindirmek amacıyla bileolsa   Allah’ın   emaneti   olan   canına kıymaya kesinlikle izin   vermez.Çünkü   dert   varsa,   dertlere derman olan Allah vardır. “O ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır!”4

Sıkıntı  varsa,  sıkıntılara  elbirliği  ile çözüm  bulacak  dostlar,  komşular,  akrabalar  vardır. “Müminler ancak kardeştir!”5

Aziz Müslümanlar!

Acılarımızı  isyana  ve  zulme  dönüştürmeyelim. Yaşadığımız zorluklar karşısındaki metanetli tavrımızın, Allah   katında   nice   kolaylığın   müjdecisi   olacağını unutmayalım.  Bizler  bu  dünyaya,  inanmak  ve  iyi  işler yapmak  için  geldik.  Peygamberimizin  umut  ve  teselli vadeden şu hadisini hatırlayalım: “Vücuduna batan bir diken  bile  olsa,  başına  gelen  her  türlü  musibet karşısında  Müslüman’ın  günahları  affolunur.”6Rabbimizin   yardımından   ve   rahmetinden   ümidimizi kesmeyelim.  Resûl-i   Ekrem   (s.a.s)’induasıyla  Yüce Rabbimize  niyaz  edelim:“Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.  Allah’ım!  Başıma  gelen  musibetin mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir  ihsan  et,  benim  için  onu  daha  hayırlısıyla değiştir.”

22 Kasım 2019 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?

HUTBE NEDİR?

Cuma ve bayram namazları başta olmak üzere bazı ibadet ve merasimlerin icrası esnasında topluluğa hitaben yapılan konuşma.

Sözlükte "bir topluluk karşısında yapı­lan etkileyici konuşma" anlamına gelen hutbe, dinî literatürde başta cuma ve bayram namazları olmak üzere belirli iba­detlerin icrası esnasında irat edilen, ge­nelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Konuşmayı yapan kimseye de hatip (hatîb) denir. Câhiliye devri Arap toplumunda çok yaygın olan bu konuşma sanatı, İslâm döneminde de bir yandan sosyal hayatın bir parçası ve edebî sanat­ların bir türü olarak devam etmiş (bk. Hitabet) öte yandan dinî bir muhteva ka­zanarak bazı ibadetlerin şekil şartı veya tamamlayıcı unsuru olmuştur.

Hutbe kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de geç­memekle birlikte hem sözlük hem terim anlamıyla birçok hadiste yer almış, Hz. Peygamber'in hutbelerinden çeşitli ör­nekler zamanımıza ulaşmıştır. Fıkıh âlim­leri, "Ey iman edenler! Cuma günü na­maz için ezan okunduğu zaman Allah'ı zikretmeye koşun (Cum'a 62/9) me­alindeki âyette geçen "Allah'ı zikir"den maksadın hutbe olduğunu belirtip Resûl-i Ekrem'in hutbesiz cuma namazı kıl­dırmamasını ve, "Namazı benim nasıl kıldığımı görüyorsanız öyle kılın emrini dikkate alarak cuma hutbesinin farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.

22 Kasım 2019 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?

CUMA HUTBESİ NEDEN OKUNUR?

Cuma namazının sıhhat şartlarından birisinin de hutbe olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedirler. Ancak cuma namazının sıhhat şartlarından olan hutbenin rükünleri ve geçerlilik şartları konusunda mezhepler arasında görüş farklılıkları vardır.

Hutbe, birilerine hitap etmek, bir şeyler söylemek demektir. Haftada bir gün bir mekânda toplanmış olan müminlerin başta dinî konular olmak üzere, onların hayatlarını kolaylaştıracak, ilişkilerini uyumlu hale getirecek her konuda aydınlatılması için hutbe bir vesile ve bir fırsattır. Hutbe esasen bu amacı gerçekleştirmek için düşünülmüştür; bu sebeple cemaatin bilip anladığı bir dille irad edilir. Cuma namazının bir parçasını teşkil eden hutbenin varlığı, fıkhen geçerliliği veya en güzel şekilde ifası için bazı şartlar aranır. Bunlar ilmihal dilinde hutbenin rükünleri, şartları ve sünnetleri olarak anılır.

22 Kasım 2019 Cuma Hutbesi nedir? Diyanet'te Cuma Hutbesi'nin konusu nedir?

CUMA HUTBESİ'NİN AMACI NEDİR?

Ebû Hanîfe'ye göre hutbenin rüknü yani temel unsuru Allah'ı zikretmekten ibaret olduğu için, hutbe niyetiyle "elhamdülillah" veya "sübhânallâh" veya "lâ ilâhe illallah" demek suretiyle hutbe yerine getirilmiş olur. Fakat bu kadarla yetinilmesi mekruhtur. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise hutbenin rüknü, hutbe denilecek miktarda bir zikirden ibarettir ki, bu zikrin uzunluğunun da en az teşehhüd miktarı kadar yani Tahiyyât duası kadar olması gerekir. İmam Mâlik'e göre hutbenin rüknü, müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı ifade taşımasıdır.

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.

Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır.

Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.

 İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.

Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.

Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.

Etiketler :
0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡