Ahmet Necdet Sezer kimdir, nereli, kaç yaşında, öldü mü? | Ahmet Necdet Sezer son hali
Sosyal medyada gündeme gelmesiyle yeniden merak edilen, Türkiye'nin 10. cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hakkında, Ahmet Necdet Sezer kimdir, nereli, kaç yaşında, öldü mü? | Ahmet Necdet Sezer son hali konuları araştırılıyor. Tüm detaylar haberimizde...
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hem yürütmenin hem de bir yüksek yargı organının başkanlığını yapmış tek kişi olan Ahmet Necdet Sezer, sosyal medya kullanıcıları tarafından merak konusu haline geldi. Arama motorlarında bakılan Ahmet Necdet Sezer kimdir, nereli, kaç yaşında, öldü mü? | Ahmet Necdet Sezer son hali konuları, tüm detaylarıyla haberimizde...
AHMET NECDET SEZER KİMDİR, NERELİ, KAÇ YAŞINDA, ÖLDÜ MÜ?
13 Eylül 1941 yılında Afyonkarahisar'da doğan 80 yaşındaki Ahmet Necdet Sezer, öğretmen Ahmet Hamdi Sezer ile ev hanımı Hatice Sezer'in dört çocuğunun tek erkek olanıdır.
1958'de Afyon Lisesinden, 1962'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Ankara'da hakim adayı olarak göreve başladı. Askerliğini Kara Harp Okulunda yedek subay olarak yaptı.
Dicle ve Yerköy'de hakim ve Yargıtay tetkik hakimi olarak görev yaptı. Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinde hakim olarak, 27 Mayıs Darbesi sonrasında, Demokrat Parti'ye yakın olduğu bahanesiyle Türkiye'nin batısına sürgüne gönderilen 55 kanaat önderinden biri olan Ensarioğlu Ailesi'nin lideri Şeyh Abdurrezzak Ensarioğlu'nun el konulan ev ve arsalarının iade edilmesine karar verdi.
Sivil yönetime yeni geçildiği ve Ensarioğlu Ailesi'nin bölgede dışlandığı bir dönemde verdiği bu kararla bölgede kan dökülmesini önlerken, Dicle'de toplumsal barışı da tesis etti.
Medeni hukuk alanında 1977 ve 1978'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Yüksek Lisans öğrenimi yaptı.
7 Mart 1983'te Yargıtay üyeliğine seçildi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyesi olarak görev yaparken dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 28 Eylül 1988'de o güne kadar atanmış en genç üye olarak Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. 6 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi başkanı seçildi. 28 Eylül 1998 tarihinde emekli oldu. Emekli Anayasa Mahkemesi başkanı olarak Nisan 1999'da yaptığı bir konuşma, bazı kesimlerce 28 Şubat sürecine de bir eleştiri olarak algılanmış ve bazı gazetelerde manşete taşınmıştı. Bu konuşmada Sezer şunları belirtmişti:
"Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temeli ve ayrılmaz parçasıdır. Düşünce suç sayılırsa demokrasi olmaz. Eyleme dönüşmeyen düşünce açıklamaları cezalandırılamaz. Anayasa ve yasalardaki düşünce özgürlüğünü kısıtlayan hükümler, altına imza koyulan uluslararası anlaşmalar çerçevesinde değiştirilmelidir. Türkiye insan hakları alanında evrensel normlara uyum sağlamak için yasalarında gerekli değişiklikleri yapmak zorundadır. Düşünceyi açıklama özgürlüğü ile bağdaşmayan yasa kuralları değiştirilmelidir. Anayasa ve yasalar, özgürlüğü engelleyen öğelerden arındırılmalı, özgürlük alanı genişletilmelidir. Düşünce özgürlüğü alanında demokratik değerlere yer verilmelidir."
Sezer, cumhurbaşkanı seçilmeden önce kamuoyu tarafından tanınan bir isimdi. AnaSol-M koalisyon hükûmeti ortaklarının (Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz) kendileri veya partilerinden birinin adaylığında ortak karara varamamaları sonucu, hepsinin dışında bir aday olan, dönemin emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer, Ecevit'in önerisiyle cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkmıştır. 25 Nisan 2000'de, Koalisyon liderlerinin yanı sıra muhalefet liderleri Recai Kutan ve Tansu Çiller de dahil 131 milletvekilinin ortak önergesiyle Sezer cumhurbaşkanlığına aday gösterildi. Sezer, beş partinin ortak adayı olmasına karşın 367 oy gereken ilk iki turda önce 281, sonra da 314 oy aldı. 276 oyun yeterli olduğu son tur, 5 Mayıs'ta yapıldı ve Sezer, oylamaya katılan 533 milletvekilinden 330'unun oyunu alarak Türkiye'nin 10. cumhurbaşkanı seçildi. Sezer, cumhurbaşkanlığı görevini 16 Mayıs 2000'de Süleyman Demirel'den devralmıştır.
Sezer, 2000 yılı Haziran ayında AnaSol-M koalisyonu hükûmetinin 28 Şubat Kararları içinde yer alan irticâî faaliyetlere katıldığı saptananların memuriyetten çıkarılmasını kolaylaştıran kanun hükmünde kararnameyi önce uzun süre bekletti. Hükümetin iki kez yazılı açıklama yapıp "Anayasa'ya uygun" dediği kararnameyi, 8 Ağustos'ta "hukuk devleti ilkesine aykırı" olduğu gerekçesiyle iâde etti. Ecevit'in "imzalamak zorunda" dediği ve yetkisini aşmakla suçladığı Sezer, KHK'yı, 14 Ağustos 2000'de 14 sayfalık bir gerekçeyle ikinci kez Sezer'e gönderdi. Ancak Sezer, kararnameyi 21 Ağustos'ta ikinci kez hükûmet'e iâde etti. Ecevit de kararnameyi yasa tasarısı olarak TBMM'ye sevk etmek zorunda kaldı.[8] Daha sonra Sezer, üç kamu bankasının özelleştirilmesini öngören kararnameyi de iâde etti. Bu iadeler AnaSol-M koalisyon hükûmeti arasında krize sebep olmuş ve koalisyon lideri Ecevit "Cumhurbaşkanı kendisini Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyuyor. Bakanlar kurulu ile diyaloğa kapalı olması, kurulumuzda kaygıyla karşılanmıştır. Ekonomik istikrar tehlikededir" açıklaması yapmıştır.
19 Şubat 2001'deki MGK toplantısında dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla başlayan anayasa kitapçığı krizi kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırıldı. Bu kriz 2001 Türkiye ekonomik krizi'ne dönüştü.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra anayasayı değiştirerek o dönem siyâsî yasaklı olan Recep Tayyip Erdoğan'a milletvekili olma yolunu açma tartışmalarında Sezer "Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak kişiye özgü düzenlemelerden kaçınarak, hukuku siyasallaştırmak yerine, siyaseti hukuk kurallarına uygun yapmaya özen gösterilmesi gerektiği" uyarısı yaptı. Ancak Erdoğan'ın milletvekili olabilmesini sağlayacak anayasa değişikliği 13 Aralık 2002'de parlamentodan geçti. Sezer ise 18 Aralık'ta veto etti. Ancak Sezer, ikinci kez önüne gelen anayasa değişikliğini onayladı ve referanduma gitme hakkını da kullanmadı.
2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmeti seçilene kadar türbanlı milletvekilleri eşlerini resepsiyonlara davet etmesine rağmen[8] bu seçimden itibaren Çankaya Köşkü'nün bir kamusal alan olduğunu belirterek başbakanın eşi de dahil hiçbir türbanlı kadını Çankaya Köşkü'ne davet etmemesi ve türbanlı bir eşin ev sahipliğinde yapılan resepsiyonlara katılmaması tartışmalara sebep olmuştur.
Veto hakkını en çok kullanan cumhurbaşkanı olan Sezer, görev süresi boyunca toplam 67 yasa, 22 bakanlar kurulu kararı ve 729 müşterek kararnameyi iâde etmiştir.
16 Mayıs 2007'de görev süresi dolmasına rağmen, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun toplantı yeter sayısı 367 olduğu tezi ve Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir karar alması sonucu parlamento yeni bir cumhurbaşkanı seçememiş ve erken seçime gitmiştir. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği 28 Ağustos 2007 tarihine kadar Türkiye'nin onuncu cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
Cumhurbaşkanlığı boyunca Adalet Bakanlığı'nın önerisiyle kendisine gönderilen 270 kişiden 260'ının affını onaylamıştır. Affedilenler arasında; 40 DHKP-C, 6 PKK, 28 TKP-ML TİKKO, 28 TİKB, 19 Dev-Sol, 17 MLKP, 15 THKP-C, 3 TDP, 2 TKİP, 2 TEKP, 1 DHP ve 1 Dev-Yol üyesi bulunmaktaydı. Sezer'in bu mahkûmları af gerekçesinin büyük bölümünü, açlık grevine bağlı olarak oluşan Wernicke Korsakoff sendromu adlı bir tür hafıza kaybı hastalığı olarak belirtilmiştir. Sezer ayrıca 20 adi suçlu mahkûmu da affetmiştir. Sezer tarafından affedilen 13 terör mahkûmu daha sonra bazı eylemlerde tekrar yakalanmışlardır. Affedilen mahkûmlardan Ecevit Şanlı, 1 Şubat 2013 tarihinde Ankara ABD büyükelçiliğinde intihar saldırısı sırasında ölmüştür.