AK Parti'yi bekleyen büyük tehlike!
Ümit Kahyaoğlu, 7 haziran seçimlerinde AK Parti'yi bekleyen en büyük tehlikeyle işaret eden bir yazı kaleme aldı.
İşte O köşesinde kalame aldığı yazı:
7 Haziran seçimlerine artık sayılı günler, hatta saatler kaldı. Seçmenler, Türkiye'nin, onun da çok ötesinde geniş bir coğrafyanın, İslam Coğrafyası'nın ve mazlumların kaderini belirlemek üzere sandığa gidecekler.
Türkiye'de arka arkaya üç seçim kazanma başarısı gösteren AK Parti, ilk kez doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın partinin başında olmadığı bir seçime gidiyor. Seçmen, ya istikrara büyümeye devam diyecek, yada eski Türkiye'den yana oy kullanacak.
AK Parti, son genel seçimde, 2011 milletvekilliği seçiminde yüzde 50 oy almıştı. Dolayısıyla kendi tabanını, kendi oyunu koruması durumunda yeniden tekbaşına iktidar olması yolunda hiç bir engel bulunmuyor. Aslında bütün meselede burada; AK Parti içerisindeki küskünlerin, bu seçimde sandığa gitmeyip ders verelim düşüncesi, yazar-çizer takımının bugünlerde en çok kalem oynattığı yazı konusu olarak karşımıza çıkıyor.
AK Parti içerisindeki küskünlerin, ders verelim diyenlerin oranı, iktidar partisini tekbaşına iktidar yapmayacak kadar fazla mı? Yada, küskün olarak nitelendirilen dindar kitle, seçim yaklaştıkça kararından vaz geçip yeniden iktidar partisine yönelecek mi? Bu yazımda, konuyla ilgili olarak bazı ulusal gazete köşe yazarlarının tespitlerini sizlerlerle paylaşmak istedim.
Abdurrahman Dilipak (Yeni Akit Gazetesi):
"Bakın sandığa giderken bile yemin billah edip, AK Parti’ye oy vermeyeceğini söyleyenler bile, kefaretini verip, yine gidip AK Parti’ye oy verdiklerini biliyorum ben..
Hangi sebeble olursa olsun, AK Parti’yi eleştirenler o konuda CHP, MHP HDP’lilerin daha bilgili, daha dürüst, daha çalışkan olduğunu söylemeleri çok da mümkün değil. O zaman niye başka yere gitsin ki.. Hem kafesteki 1 kuş, daldaki 3 kuştan daha iyidir.. Elinizde mevcut olan bir şeyi, şüpheli ve garantisi olmayan bir şeyle değiştirir misiniz..
IMF kıskacından, AB’nin baskılarından, İsrail’in ve Neoconların darbe tehditlerinden, kayıtdışı ekonominin piyasadaki manipülasyonlarından kurtulmak için bugüne kadar verilen mücadeleyi görmezden gelemezsiniz. Seçmen bu ülkeyi yeniden derin devletin, paralel yapının oyuncağı yapılsın diye, terörün Ergenekonun avukatlarına, Paralelcilere, teröre arka çıkanlara teslim etmeyecektir..
Türkiye’nin kaybetmesi İslam dünyası, bölgemizdeki barış ve özgürlük arayanlar için hüsran olacaktır. Ben AK Parti’nin seçim başarısı ile ilgili olarak, Afrika ve Arap dünyasındaki mazlum halklar ve bölgedeki kardeşlerimizin dualarının büyük önem taşıdığını düşünüyorum.
Herkes yapıp ettiklerinin karşılığını görecek.. İstiyorsanız öyle olsun. Koalisyon olsun.. AK Parti, CHP ile mi, MHP ile mi yoksa HDP ile mi koalisyon kursun. Oyunuzu ona göre verin. Ya da, CHP, MHP, HDP nasıl bir koalisyon olur..
Yoksa sandığa gitmemeyi mi düşünüyorsunuz, harika!? En kötüye razısınız demek ki.. Ya da 20 tane parti var, “dostlar alışverişte görsün” kabilinden, basarsınız birine mührü.. Oyunuzu doğru kullanmazsanız, verdiğinizi sandığınız partiye değil, seçilmesini hiç istemediğiniz bir başkasının iktidarına kapı aralamış olabilirsiniz. Sadece yaptıklarınızdan değil, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan da hesaba çekileceksiniz..
Karar sizin.. Bir daha düşünün isterseniz.. Selâm ve dua ile."
Kemal Öztürk (Yenişafak)
AK PARTİ'YE DERS VERMEK
Bize umut bağlayanları yüz üstü bırakamayız
İşte bu insanlar küsmüş, kırılmış, incinmiş, dertlenmiş. AK Parti için bundan daha büyük tehlike olamaz. Kürt oyları HDP'ye, milliyetçi oylar MHP'ye kaymış, bunun bir önemi yok. Asıl tehlike, AK Parti'nin en büyük enerjisi, zihinsel zenginliği, motor gücü olan, ana damarını, omurgasını temsil eden insanların sırtını dönme ihtimalidir.
Bu insanlar şimdi kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının ifadesi olarak sandığa gitmeyip, AK Parti'ye mesaj vermek, ders vermek istiyor. Şaşılacak kadar çok sayıda insanla karşılaştım.
Beni bu yazıyı yazmaya iten şey, içinde büyüdüğüm ve beni de yetiştiren bu insanların ruh halidir, onlara bir diyeceğimin olmasıdır. Yoksa yine siyaset yazmak niyetinde değildim
Dostlarım,
Çok duygusal şeyler yazabilirim. Hamaset yapıp kelimeleri kalbinize ok gibi gönderebilirim. İslam coğrafyasında ve Türkiye'de karşılaştığım, dinleyen tüm vicdanları sızlatan hikayeler anlatabilirim size.
Hepsi gerçek, hepsi hakikat olmasına rağmen bunu yapmayacağım. Zira artık retorik döneminin bittiğini ve duygusal çıkışların sorunlarımızı çözmediğini, ayaklarımızın daha çok yere basması gerektiğine inanıyorum.
Diyeceğim sadece şu,
Bütün itirazlarınızı dinledim, biliyorum. Hepsinin ilkesel ve vicdani sebepler olduğunu da şahidim. Bunları seçimden sonra yazacağım.
"Unutmayalım, bazen tökezler insan. Bazen ganimet için kavga çıkar. Bazen dünya malına tamah edenler olur. Aramızda yalan söyleyenler, gaflete düşenler oldu, doğru. Hepimizin günahı var. Bu, her zaman olur. Daha Peygamberimizin mübarek naaşı yerdeyken, iktidar mücadelesinin yapıldığı bir geçmişimiz var, unutmayın. İnsanız biz, bu yaşadıklarımız bizim bir parçamız.
Tüm bu süreçlerde yaşanan kötü şeyleri not ettik hepimiz. Hesap sorulacaksa, eleştirilecekse inanın bunu hepimiz yapacağız. Şunu da biliyorum, siyasetçiler de gördü sizin kırgınlığınızı ve not etti. Seçimden sonra ne diyeceksek diyeceğiz.
Lakin, yüz yıldır dağılmış ve savrulmuş bir millet ilk defa ayağa kalktı. Yüz yıldır, parçalanmış coğrafyamızda ilk defa başımızı kaldırdık, sancak açtık, ses verdik. Şimdi bize gözlerini çevirmiş, umut bağlamış ümmetin çocuklarını yüzüstü bırakamayız.
Sandığa gitmemek, kavgayı yarım bırakmaktır
Bu hikaye yarım kalamaz. Sandığa gitmemek olmaz. Bu, size yakışmaz. Kavganın ortasındayız hala. Sizin başlattığınız kavgadan, sizin çekilmeniz olmaz. Adalet ve ahlak kavgasıdır bu, hem içeride hem dışarıda.
İnanın nasıl Menderes'in, Özal'ın bıraktığı mirası perişan ettilerse, nasıl tüm kazanımlar tarumar edildiyse, nasıl yeniden darbe süreçleri, ekonomik krizler yaşandıysa, inanın AK Parti'nin, Erdoğan'ın mirası da öyle perişan edilir, ülke mahvolur.
Hiç kimse düşünmese bile siz düşünmek zorundasınız bunu. Hiç kimsenin umurunda olmasa da, siz yine dert edinmelisiniz bunu.
Siz, bu milletin çelik çekirdeğisiniz, siz olmadan hiçbir kavgadan galip çıkamayız. Sandığa gitmemek olmaz, kavga yarım bırakılmaz dostlarım. "