Anayasa Mahkemesi'nden emsal 'emekli maaşı' kararı
AYM, emekli maaşını 5 sene boyunca almayan, sonra ise ölen SGK emeklisinin biriken parasının mirasçılara ödenmemesini hak ihlali saydı.
AYM, emekli maaşını banka hesabından 5 sene boyunca almayan ve daha sonra da vefat eden SGK emeklisinin, biriken parasının mirasçılara ödenmemesini hak ihlali saydı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli bir kişiye 1 Şubat 1999'dan itibaren yaşlılık aylığı bağlandı.
SGK, başvurucunun talimatı üzerine 2004'e kadar olan toplam parayı banka hesabına yatırdı. Banka, emekli aylığının yatırıldığı hesapta 5 yıla yakın herhangi bir hareket olmaması üzerine durumu SGK'ye bildirdi ve hesapta biriken parayı iade etti.
SGK de 2004 yılı Nisan ayından itibaren ödeme yapmayı durdurdu. Sigortalının 11 Ocak 2012'de ölümü üzerine mirasçıları, SGK'ye dilekçe vererek, babalarının hak edip alamadığı aylıkların ödenmesini istedi.
SGK, 2007-2012 arasında hak edilen toplam 42 bin lirayı hak sahiplerine ödedi. Ancak, 1 Şubat 2007'den önce hak edilen aylıkları zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ödemedi.
Sigortalının mirasçıları, 29 Şubat 2012'de ödenmeyen veya ödenip de sonradan SGK'ye iade edilen aylıklar nedeniyle Ankara 7. İş Mahkemesinde dava açtı. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi ancak temyiz üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi kararı bozdu. Yargıtayın bozma kararında herhangi bir döneme ilişkin gelir veya aylığın 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu belirtildi. Mahkeme ise Yargıtayın bozma kararına uyarak davayı reddetti.
Kararın kesinleşmesi üzerine mirasçılardan Muratçan Kolçak, mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Ankara 7. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
Gerekçede, somut olayda başvurucunun murisinin banka hesabında bulunan paranın idare tarafından geri alındığı hatırlatıldı. Bu halde ödemenin niteliğinin amacı ve yapılan bu işlemin kanuni bir dayanağının bulunup bulunmadığının öncelikle belirlenmesi gerektiği ifade edildi.
Sigortalının yaşlılık aylığı ödemesinin, sağladığı kolaylıklar nedeniyle kurumdan doğrudan alınması yerine banka hesabına yatırılması yöntemini tercih ettiği ve kuruma bu yönde talimat verdiği aktarılan gerekçede, davalı kurumun da hak edilen aylıkları bu banka hesabına havale ettiği belirtildi.
Murisin banka hesabında bulunan paranın artık kanunen bu kişinin mülkiyetinde olduğu vurgulanan gerekçede, bu aşamadan sonra para üzerinde tasarruf yetkisinin kural olarak yalnızca hesap sahibine ait olduğu, aksi bir durumun bunu ileri süren kişi veya kurum tarafından dayanağıyla ispat edilmesi gerektiği kaydedildi.
Başvuruya konu olayla idarenin yürürlükten kalkan eski 506 sayılı Kanun'un 99'uncu maddesine dayanarak işlem tesis ettiği belirtilen gerekçede, bu kanun hükmünde herhangi bir döneme ait gelir ve aylıklarını almayan hak sahiplerine 5 yıl geçtikten sonra bu ödemenin yapılamayacağının açıkça düzenlendiği hatırlatıldı. Ancak hak sahibinin banka hesabında bulunan ve artık kurumun mülkiyetinden çıkan, dolayısıyla yapılmayan bir ödeme olarak kabulü mümkün olmayan durumlara ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı bildirildi.
Gerekçede, "Kanuni bir dayanağı olmadan murisin banka hesabında bulunan paranın geri alınması ve bu işleme karşı açılan davada bu husus gözetilmeden karar verilmesinin mirasçı olan başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır. Bu gerekçelerle yapılan ödemenin geri alınmasına dair iddia yönünden başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." değerlendirmesine yer verildi.