Askeri cezaevinde işkenceyle ölüm! Kelepçeleyerek güneş alında beklettiler
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) vatani görevini yerine getirirken askeri cezaevine giren ve burada kendisine yapılan işkenceden yaşamını yitiren Uğur Kantar'ın ölümüne ilişkin 6 kişi hakkında açılan davada esas hakkındaki mütalaa belli oldu.
Olay, Uğur Kantar'ın 8 Haziran 2011’de bölük içinde bir başka er ile tartışmasıyla başladı. Tartışmanın kavgaya dönmesinin ardından bölük komutanınca savunması alınan Kantar, 7 gün disiplin cezasıyla cezalandırıldı. Kantar sanıklar Keser ve Arslan’ın görevli olduğu tutukevine gönderildi ve burada işkencesi başladı.
Yargıtay’ın bozma kararının ardından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesince yeniden görülen davada beyanların alınmasının ardından söz verilen cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu bildirdi.
Savcı, suç tarihinde piyade çavuş olarak görev yapan tutuklu sanık Fırat Keser ile piyade er firari sanık Ayhan Arslan’ın Kıbrıs 28. Mekanize Piyade Tümeni Disiplin Ceza ve Tutukevi Müdürlüğünde gardiyan olarak görevli olduklarını anımsattı.
KELEPÇELEYEREK GÜNEŞİN ALTINDA BEKLETMİŞLER!
Kantar’ın disiplin cezasını çektiği süreçte sanıklar tarafından su ve tuvalet ihtiyacı taleplerini gereğince karşılamamak dışında tekme tokat dövülerek fiziksel şiddete maruz bırakıldığını ifade eden savcı, son olarak sanıklar Keser ve Arslan’ın Kantar’a bilincini kaybedeceği şekilde uzun süre şiddet uyguladığını kaydetti. Mütalaada, sanıkların baygın haldeki Kantar’a tıbbi müdahalenin yapılmasını sağlamak yerine temmuz ayında öğle vakti sıcağında maktulü sandalyeye kelepçeleyerek güneş altında beklettikleri vurgulandı.
ÖLÜMÜN SICAK ÇARPMASINDAN OLDUĞU ANLAŞILDI
Mütalaada, Kantar’ı teslim almaya gelen asteğmenin maktulü sandalyede baygın olarak gördüğü, sanıkların bir dizi yalan ile maktulün rol yaptığını söyledikleri ancak maktulün derhal revire götürüldüğü kaydedildi. Kantar’ın önce Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesine sevk edildiği, ardından da uçakla Ankara’daki GATA Hastanesine götürüldüğü belirtilen mütalaada, Kantar’ın tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 12 Ekim 2011’de hayatını kaybettiği ifade edildi.
Mütalaada, “Maktulün tedavisi devam ederken güneş çarpması ve hipoksik ensefalopati (beynin oksijensiz kalması) dolayısıyla başlayan durumu dahilinde sepsis ve multiorgan yetmezliği (organ yetmezliği) nedenlerine bağlı olarak hayatını kaybettiği, yapılan klasik otopsi ve neticesinde düzenlenen adli raporlarda ölümün sıcak çarpması ve gelişen komplikasyonlardan olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır” denildi.
BİR SANIĞA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS İSTEMİ
Savcı, bu tespitler ışığında sanık Fırat Keser’in “işkence etme suretiyle ölüme sebep olma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti. Firari sanık Ayhan Arslan’ın ise dosyasının ayrılmasına karar verilmesi istendi. Olay tarihinde söz konusu tutukevinde er olan sanıklar Süleyman Özdoğan, Özkan Belmen ve Ahmet Yurdusevdi hakkında “suçu bildirmeme” suçundan açılan kamu davasının zaman aşımına uğraması nedeniyle düşmesine karar verilmesi talep edildi. Askeri personel sanık Ayhan Şentürk’ün ise hakkında üzerine atılı suç yönünden kesinleşmiş “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararının mevcut bulunduğundan ayrıca bu sanık hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması istenildi.
Savcı mütalaasının ardından taraf avukatlarına söz verildi. Tutuklu sanık Fırat Keser’in avukatı, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre talebinde bulundu. Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Keser’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, sanık avukatının savunmalarını hazırlaması için duruşmayı erteledi.