’Avrupalı Müslümanlar Girişimi’ Sözcüsü Veysel Filiz Yeni Zelanda’daki saldırıyı değerlendirdi
Yeni Zelanda'da camide gerçekleşen terör saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) Sözcüsü Veysel Filiz, "Arka planda 10 yıldır bizim de mücadele ettiğimiz İslamofobik bir yapılanma var. Bu yapı
Yeni Zelanda'da camide gerçekleşen terör saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) Sözcüsü Veysel Filiz, "Arka planda 10 yıldır bizim de mücadele ettiğimiz İslamofobik bir yapılanma var. Bu yapılanma daha ziyade medyası olan profesörleri olan, entelektüel bir tabanı olan bir yapılanma. İslam karşıtlığını, Müslüman düşmanlığını medeniyet çatışmasının ana teması haline getiren bir yapılanma" dedi.
(EMİSCO) Sözcüsü Veysel Filiz Yeni Zelanda'da iki camide düzenlenen terör saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Fransa'nın İslamofobide çıta alındığını referans olduğunu belirten Veysel Filiz, "Yeni Zelenda'da bir terör saldırısı oldu. 50 Müslüman katledilmesi sosyal medya üzerinden canlı şekilde yayınlandı. Dünyanın gözü önünde İslamofobinin geldiği aşama göz önüne serilmiş oldu. Burada bizim izlediğimiz bir durum var. İslamofobik saldırıyla beraber bir manifesto söz konusu. Biliyorsunuz Norveç'teki Breivik saldırısında da benzer bir durum vardı. Bu saldırının arka planında bir ideolojik altyapının olduğunu görüyoruz. Bu altyapı Hristiyan değerlere aynı zamanda Vikinglerin değerlerine, batı değerlerine beyaz üstünlüğüyle övünen bir grubun hareketi. Arka planda 10 yıldır bizimde mücadele ettiğimiz İslamofobik bir yapılanma var. Bu yapılanma daha ziyade medyası olan profesörleri olan, entelektüel bir tabanı olan bir yapılanma. İslam karşıtlığını, Müslüman düşmanlığını medeniyet çatışmasının ana teması haline getiren bir yapılanmaydı" diye konuştu.
"FETÖ'nün eski ekibi Hollanda ve Belçika medyasında kendilerine yer bulmuştu"
FETÖ terör örgütünün yapılanmalarına değinen Veysel Filiz, bunlarla ilgili yumuşamaya fırsat verilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Burada bizim korkumuz İslam ve Müslümanlara mal edilecek karşı bir saldırı olur mu diye baktığımız zaman çok enteresan bir şey yaşandı. Utrecht'te bir saldırı vardı. Adi bir vak'a aile içi bir meseleydi. Bunda baş aktör katil olan bir Türk'tü. Bu Türk'ün uyuşturucu kullanan suç oranında rekorlara gitmiş hapishaneden çıkmış birisi olarak gördük. Fakat şöyle bir haber geçti. İsmini vermek istemeyen bir iş adamının söylediğine göre; Çeçenistan'da İslamcı savaşçılarla birlikte çalışmış DEAŞ bağlantısı olabilir, Hollanda böyle takip ediyordu bunu şeklinde bir açıklaması vardı. Bizim tespitlerimizden ilki şu oldu. İsmini vermeyen bu iş adamı FETÖ'cü olabilir mi acaba diye bir şüphe uyandırdı. FETÖ'cülerin Zaman gazetesinin eski ekibinin bu ekibin bir kısmı Hollanda ve Belçika medyasında kendilerine yer bulmuştu. Bunların sosyal ve geleneksel medyayı yönlendirmelerinden gördük ki, bu adli vak'ayı aslında İslami terörizmin özellikle de Türkiye tarafından yönlendirilen, yönetilen yani Erdoğan'ın adamlarının Avrupa'da bir tehdit oluşturduğuna yönelik bir algı operasyonu söz konusuydu" şeklide konuştu.