Ayten Kaya Görgün Kimdir, Nerelidir, Nerede Doğdu? Kaç yaşında?
Ayten Kaya Görgün Biyografisi, Hayatı, Özgeçmişi, Doğum yeri, Doğum Tarihi, Fotoğrafı, Ayten Kaya Görgün Kimdir? Kaç yaşındadır? Nereli, Memleketi Neresi? Ayten Kaya Görgün hakkında merak ettiğiniz her şey haberimizde…
AYTEN KAYA GÖRGÜN KİMDİR?
Doğum tarihi : 1973
Ayten Kaya Görgün kaç yaşında : 45
Kilo & Boy :
Burcu : Balık
Meslek : Yazar
Ayten Kaya Görgün doğum yeri : ANKARA
AYTEN KAYA GÖRGÜN
1973 Ankara doğumlu. Ayten Kaya Görgün, yazmaya mizah öyküleriyle başladı. İlk yazıları doksanlı yıllarda Pazartesi Kadınlara Mahsus gazetede yayımlandı. Um:ag’da burslu olarak yazma seminerlerine katıldı. 2001’de Uçan Süpürge’nin düzenlediği Gülmesini de Biliriz kısa film senaryo yarışmasında dereceye girdi. 2011’de Ayrıntı Yayınları’ndan Arıza Babaların Çatlak Kızları romanı yayımlandı. Kimseye söyleyemedim ise ilk öykü kitabı.
Öyküleri Sanat Eylemi, Üçüncü Öyküler, Aylak, Aykırı Sanat, Kül Öykü, Güney, Notos Öykü, Lacivert dergilerinde; mizah yazıları Leman, Öküz, Hayvan, Ördek dergilerinde yer aldı. Senaryo ve öyküleri çeşitli seçkilerde yayımlanmaya değer görülen Ayten Kaya Arıza Babaların Çatlak Kızları ile ilk kez roman alanında ürün veriyor.
Aziz Nesin’in hikayelerini okuyarak yazmaya başlamış Görgün. Hikaye diye dinlediğimiz ya da anlattığımız şeylerin kadınların gerçek hayatı olduğunu ve kendisinin de bu hikayelerin bir parçası olduğunu söyleyen Görgün, “Mamak’ın mahallelerinden başlayan hayat hep başucumda dururken aynı zamanda ilham kaynağı oldu bana. Annem ve babam artık evlenip bir yuva kurması gerektiğini, kitaplar yerine çeyizlik porselen takımları alması gerektiğini anlattılar, ancak ben yazmayı seçtim. Ayaküstü yaşananları yazdım. Hikayeler hep ah dediğimiz yerden çıkıyor. Kadınlar ne zaman çizginin dışına çıksa hep ötekileştiriliyor. Bu kitabımda karşılaştığım, hikayelerine tanık olduğum, dinlediğim kadınlar var” diyor.
SESİMİZİ DUYURMANIN YOLLARINA BAKMALIYIZ
Hikayelerinde belli çevrelerden eleştiri alsa da dilde sansür kullanmıyor. “Kadınların hayatlarında ne varsa dillerine de yansıyor ve aykırı bir kadın olarak da görüldüğüm için hareket alanım biraz daha genişliyor” diyen Güngör kadınların istekleri, atla deve olmadığını sadece adalet istediklerini vurguluyor. Görgün aynı zamanda evliliğin, aile hayatının kadınlara öğretilen ve dayatılan bir olgu olduğunu düşünüyor. Kadınların bu yük altında ezildiklerini ve kendilerini gerçekleştiremediklerini söylüyor. Görgün, “Kitapta yer alan hikayelerde ve gerçek hayatta kadınların kendilerini hep anlatmak istediklerini görüyoruz. Kimseye söyleyemediklerimiz arasında kaybolmak yerine birlikte sesimizi duyurmanın yollarına bakmalıyız” diyor.
KİTAPLARI
Kimseye söylemedim
Arıza Babaların Çatlak Kızları
Zaman buralarda kadın kısmının çalışmasının "ayıp" olduğu noktanın az ötesindeydi. Sakine, ablalarının boyunlarına taktıkları ”Ödenmiş Bedeller Kolyesi"nin tılsımıyla yeni bir yolculuğa çıkmıştı. Balıkçıoğlu İş Hanı’nın en üst katında, Avukat Aysun ablanın yanında işe başlamadan iki yıl kadar önce, Sakine ÖSYM duvarına çarpıp sırtüstü düşmüş ve aylarca bir böcek gibi debelenip durmuştu. Yaralıydı. Yaralarının kabuk bağlaması, kendine gelmesi, güneşi tekrar fark etmesi, bir başka yolculuğa çıkacak cesareti toplaması epey zamanını almıştı.
Sakine başına geleceklerden habersiz, bu akşamüzeri, işyerinde tam bir haftayı kazasız belasız geçirdiğini düşünüp seviniyor, maaşıyla neler alacağının hayalini kuruyordu. Akşamdan bigudilerle sarılarak dalgalandırılmış saçlarla, ablalarından kalan çanta ve ikinci el kıyafetlerle işe gitmenin en güzel yanı; sabahın serinliğinde, otobüs durağında mahalledeki kızlarla buluşup hep beraber belediye otobüsünün körük kısmında vara yoğa her şeye gülmeleri ve delikanlılarla uzaktan uzağa bakışmalarıydı. Eve dönüşleri de en az sabah yolculukları kadar eğlenceliydi. İş çıkışlarında çalıntı ve yalana sarılı zamanlarda; gün boyunca görüp şaşırdıklarını, şaşırıp anlayamadıklarını, anlayıp da kabullenemediklerini, patronları, süzüldükleri erkekleri, gözlerinde kalan vitrinleri, içlerindeki hevesleri anlatarak çifte kavrulmuş lokum ve çekirdek eşliğinde Kurtuluş Parkı'na yürümek, en büyük eğlence ve kaçamaklarıydı. Körüğün Kızları, yıllar sonra başka başka yerlerde, yanlarında başka insanlarla en çok o vara yoğa güldükleri dönemleri ve o otobüs yolculuklarını anacaklar ve hatta sahip oldukları “var”ların arasından o “yok” günleri arayacaklardı. Kimi hayatlar vardır varlıkları tam da köşelere denk gelir. Tik tak, tik takların arasında yemlerini toplayan tavuk, en ağır yemeğini köşe başlarında yer….