Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na eleştiri!
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine ilişkin "Virüsle mücadeleyi köstekleyen CHP Genel Başkanı bu söylediklerimi anlayamaz. Anlasa bile anlatamaz. Onun salgınla mücadele önerileri kara mizahtır." ifadelerini kullandı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile tepki gösterdi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:
"KOVİD-19 salgını insanlığı ya dibi uçurum olan bir güzergâha ya da krizi fırsata çevirip ağır sorunları çözmesine destek verecek bir istikamete doğru sürüklemektedir. Artık başka seçenek görülmemektedir. Üstelik bu sürüklenme hali risk, tehlike ve belirsizliklerle doludur.
Hayatın normal kalıplarına sığmayan, fikri akışla bağdaşmayan, sahip olunan insani tecrübelerle izah edilemeyen bir dönemden geçiyoruz. Şayet bugünkü salgın ortamını birlik ve beraberlikle, dayanışma ve güven içinde göğüslemeye devam edersek kazanan Türkiye olacaktır.
Medeniyet müktesebatımız, tarihi mirasımız, irade ve iman mihrakımız her türlü zorluğun yenilmesinde, her engelin aşılmasında bizlere ilham vermektedir. Ayrık otlarını kurutarak, karamsarlık aşılayanları dışlayarak, hastalığı tedavi ederek başaracağımızdan şüphe duymuyorum.
Allah verdiği her derdin dermanını da vermiştir. İnancımız budur. Sabır, tedbir, tevekkülle musibeti defedeceğiz, şifayı fethedeceğiz. Bilim Kurulumuzun tavsiyelerine uymalıyız, Sağlık Bakanlığımızın çağrılarına kulak vermeliyiz. Çünkü tedbir virüsten daha güçlüdür.
Doktorlarımızın, hemşirelerimizin, diğer sağlık çalışanlarımızın insanüstü fedakârlıkları dünyevi hiçbir kıymetle mukayese edilemeyecektir. Hepsine teşekkür ediyorum. Ancak dar bir kadronun mesleki örgütlenmelerini Türkiye’nin aleyhine kullanmalarını da kınıyorum.
İnsanlarımızı telaşlandırmak, ortada bir şey yokken felaket çığırtkanlığı yapmak, kusursuz fırtına kapıda diyerek dehşet tablosu çizmek ahlaki olmadığı gibi milli ve vicdani bir tavır da değildir. Bilim insanları umut verir, ufuk çizer, haysiyet ve şefkatle muamele eder.
Virüsle mücadeleyi köstekleyen CHP Genel Başkanı bu söylediklerimi anlayamaz. Anlasa bile anlatamaz. Onun salgınla mücadele önerileri kara mizahtır. Kahvehanelerde oyun oynanmasını isterken, her oyunun başında yeni kâğıt destesi kullanılmasını istemesi buna yeni bir örnektir.
Kılıçdaroğlu, bugün TTB’yi ziyarete gitmiş. Yalan ve dedikoduyla perçinlenmiş çarpık açıklamalarını kamuoyuyla paylaşmış. Hezeyana kapılarak demiş ki: "Kovid-19'la mücadele edenler, hayatını bu işe vakfedenler terörist oluyor. Hayatımda duyduğum en saçma söz.”
TTB’ne yönelik eleştirilerime Kılıçdaroğlu’nun cevap vermesi gayet doğaldır. Zira kaynakları aynıdır. KOVİD-19’la mücadele edenlerle ilgili en küçük sözüm yokken var demek müfterilik ve utanmazlıktır! Kılıçdaroğlu keşke bir yalan makinesine bağlanıp bu konuşmasını yapsaydı!
KOVİD-19 nedeniyle yüzyüze eğitime ara verilmişti. Alınan tedbirlerle anasınıfı ve ilkokul birinci sınıflar için okul kapıları açıldı.Yeni eğitim ve öğretim dönemi de uzaktan eğitim yoluyla 31 Ağustos’ta başladı.Evlatlarımıza, ailelerine ve öğretmenlerimize hayırlı olsun diyorum.
Üstün bir gayret gösteren Milli Eğitim Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını hassaten kutluyor, başarılar diliyorum.
Dilerim ki, bütün öğrencilerimiz kısa süre içinde sınıflarına ve öğretmenlerine kavuşur. Kontrollü yüzyüze eğitim sürecinde okul yöneticilerimizin, öğretmenlerimizin, elbette sevgili çocuklarımızın büyük bir hassasiyet ve dikkat göstermeleri de yegâne temennimdir.
Son olarak sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet vakalarını şiddetle lanetliyorum. Şifa dağıtan kardeşlerimize saldıran her kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Konuyla ilgili üzerimize düşen ne olursa olsun yapacağımızın teminatını veriyorum."
NE OLMUŞTU?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Tabipleri Birliğini (TTB) ziyaret ettmişti.
Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada bu ziyaretin kendileri açısından önemli olduğunu ifade edip yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde toplumun her kesiminin ciddi bir endişe içinde olduğunu dile getirmişti.
Açıklamasında "Toplumsal endişeyi giderecek olanlar sağlık çalışanlarıdır. Olay bir sağlık sorunudur. Sayın Başkanın huzurunda bütün sağlık çalışanlarına, başta hekimler olmak üzere hepsine şükran borçluyuz. Her bir sağlık çalışanı, evine gitmiyor, riskle doğrudan doğruya karşı karşıya. Risk oranı sağlık çalışanlarında yüzde 85. Dolayasıyla böyle bir tablo içerisinde görev yapıyorlar. Hepimiz alkışladık, parlamentoda alkışladık, ama ne olduysa birden bire sağlık çalışanları suçlu oldu. Neden? Çünkü sağlık çalışanları topluma, halka doğru bilgi vermek istiyorlar. Sağlık çalışanları 'bütün hastaları hastaneye yığarsanız, bu olay çözülemez, yoğun bakımda yer kalmadı. Halkın sağlığı tehlikede gerçekten. Bir fırtına geliyor, önlem alın.' Vay sen misin 'önlem al' diyen. Kim diyecek bunu? Olayı yaşayan, olayla mücadele eden. 97 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Bunlardan 41'i hekim. Şimdi bunlar itiraz etmeyecek de hükümeti, sarayı uyarmayacak da kim uyaracak? Olay bir sağlık sorunu olduğuna göre bu konuda söz sahibi olan kişiler, konuşması gereken kişiler de doğal olarak sağlık çalışanları ve onları temsil eden odalardır. Onlar da gereğini yapıyorlar. Suç işlemiyorlar, tam tersine halkın sağlığını, aldıkları kararlarla tehlikeye atan yöneticileri uyarıyorlar." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, İktidarın baştan bir strateji belirlemesi gerektiğini vurgulayıp salgını önleyecek önlemlerin alınması gerektiğini söylemişti.
"Bazı kararlar alındı. Bu kararlar gerekliydi ama bu kararların doğuracağı bir şey vardı, işsizlik ve yoksulluk. Hükümetin buna da hazırlıklı olması gerekiyordu." diyen Kılıçdaroğlu,"Kahvehaneleri kapattınız, taksileri durdurunuz, kapattınız. Bu insanlar akşam evlerine ekmek götürecek, dolayısıyla bu önlemlerin de alınması gerekiyordu. Baştan kısmen önlem alındı, biz de destek verdik. Hatta o kadar ki 'Merkez Bankasından kontrollü, karşılıksız para basabilirsiniz' dedik. Bu gerçeği de biliyorduk biz ama bugün geldiğimiz nokta, 'insan hayatını önemli değil, ekonomi önemlidir' dediler ve ondan sonra da fırtınanın başlangıcı için düğmeye bastılar. Geldiğimiz nokta iyi bir nokta değil, gerçekçi olalım, yönetemiyorlar. Şu aklımıza gelir mi? Bir devlet yalan söyler mi? Devletler yalan söylemez. Politikacı, tamam eyvallah. Bir başkası eyvallah ama kurumsal olarak devletin yalan söylememesi lazım, verileri doğru açıklaması lazım. Verileri bir siyasetçinin değil, bilim kurulunun sözcüsü açılaması gerekirdi. Alınması gereken önlemleri bir siyasetçi değil, Bilim Kurulunun sözcüsü iktidara bildirecekti. Bunların hiçbirisi yapılmadı. Başlangıçta Sağlık Bakanı güven verdi, doğru. Fakat o da daha sonra 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla' diye başlayınca, güven tamamen yerle bir edildi. Sayın Cumhurbaşkanı bilim kurulunun sözcüsü değil, doktor değil. Nasıl oluyor da talimatının gereğini siz yerine getiriyorsunuz. Konuşacaksa bilim kurulundan yetkililer konuşacak." ifadelerini kullanmıştı.
"Öyle bir noktaya geldik ki hastayı kurtarmak için çaba harcayan, alın teri döken, evine gidemeyen bir hekime sonunda geldik baktık ki bu hekimler suçlu. 'TTB'nin kapatılması lazım.' Ne için? Gerçekleri söyledi. Gerçekler acıdır. Siyasetçinin asıl tahammül etmesi gereken gerçektir ve sorgulaması gereken de gerçektir." diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "En başında söyledim, yine söyleyeyim; uçak biletlerinde KDV'yi 18'den 1'e indirdik. Pandemiyle ne ilgisi var bunun? Üç gün sonra da uçakla seyahat yasak." açıklamasında bulunmuştu.
Kılıçdaroğlu, ""Kahveler açık güzel ama kağıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman. Oysa önlem alabilirsiniz, dersiniz ki 'her oyunda sıfır, yeni kağıt açacaksınız.' Bitti bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor, akıllarına bile gelmiyor. Çünkü kahvecinin nasıl yaşadığını, hangi koşullarda yaşadığını biliyor mu? Şehirler arası otobüsler için aynı şey. Sanat dünyasını ellerinden gelse öldürecekler tamamen. Bütün sağlık çalışanlarına bu ülkenin sade bir vatandaşı olarak yürekten teşekkür ediyorum, sizlere minnet borçluyuz. Dün gazetelerde bir fotoğraf vardı, bir kadın doktor başındaki boneyi kaldırıyor, yüzündeki maskeyi çıkarmaya çalışıyor, ter içinde, ter. Hangi siyasetçi, hangi bakan öyle çalışıyor. Siz ona teşekkür edeceğinize, onu suçluyorsunuz. 'Size minnet borçluyuz' diyeceğinize onu suçluyorsunuz. Bir talepleri var, TTB'nin ve diğer bütün sağlık çalışanlarının, 'Kovid-19 meslek hastalığı olsun.' Nasıl maden işçisi, yer altında çalıştığı için, tozları yuttuğu için meslek hastalığı var, Kovid-19'la mücadele ediliyor, doğrudan doğruya virüsle karşı karşıya. Dolayısıyla bu taleplerin karşılanması lazım. Siyaset kurumunun sağlık çalışanlarının taleplerine kulağını kabartması lazım. Dinlemeliyiz sağlık çalışanlarını." demişti.