Bakan Çavuşoğlu: Azerbaycan'a destek vermekten çekinmeyiz
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İtalyan Mevkidaşı Luigi Di Maio ile gerçekleştirdiği basın toplantısında Azerbaycan'ın ülkemizden herhangi bir talepte bulunmadığını fakat böyle bir durum söz konusu olursa destek vermekten çekinilmeyeceğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Azerbaycan'ın Türkiye'den somut bir destek talebi olmadı. Kendi kapasitesi var, yıllardır kendi kapasitesini güçlendirdi. Olur da bu sorun çözülmezse ve Azerbaycan bir talepte bulunursa bu desteği vermekten çekinmeyiz"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İtalya'nın başkenti Roma'da temaslarını sürdürüyor. Bakan Çavuşoğlu, İtalyan Mevkidaşı Luigi Di Maio ile basın toplantısı gerçekleştirdi. Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusuna değinerek, "Tek taraflı adımlar yerine herkes için hakça paylaşımın olacağı mekanizmaların ya da adımların atılması gerektiğini başından savunageldiğimiz halde, AB'nin de desteği ile tek taraflı adımlarını sürdüren Rum kesiminin ve Yunanistan'ın bu olumsuz tutumu sebebi ile biz de haklarımızı korumak için kendi adımlarımızı atmak durumunda kaldık ve her zaman kararlıyız" ifadelerini kullandı.
"ERMENİSTAN'IN SALDIRGANLIĞI 30 YILDIR DEVAM EDİYOR"
Görüşmede Azerbaycan-Ermenistan konusunun da gündeme geldiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Ermenistan'ın saldırganlığı, Azerbaycan'ın işgal edilmiş toprakları konusunda Türkiye'nin tutumunu paylaşma imkanım oldu. Son 30 yıldır Azerbaycan'ın toprakları işgal altında. Buna rağmen barışçıl çözüm için çok sarf etmek istedik. Azerbaycan çok sabırlı oldu. Fakat Minsk üçlüsü dahil hiçbir mekanizma bu sorunun çözümü konusunda çaba sarf etmedi. Gerçek anlamda çaba sarf etmedi. Minsk üçlüsünün yaptığı açıklamalara bakınca da açıkça taraf tuttukları görülüyor. Sorunu çözmek için görevlendirdiğimiz ülke ve kuruluşların objektif olması lazım.
İşgalci ile işgale maruz kalmış ülkeyi aynı kefeye koymak uluslararası hukuka aykırıdır, ahlaken de doğru yaklaşım değildir. Sorunu kökten çözmek gerekiyor. Bunun da formülü belli Ermenistan, Azerbaycan'ın topraklarından çekilmesi gerekiyor. İşgal eden ülke olmasına rağmen Temmuz ayında da saldıran Ermenistan oldu, geçtiğimiz günlerde de yine saldıran Ermenistan oldu. Çözümsüzlük Ermenistan'ı cesaretlendiriyor, saldırmaya teşvik ediyor. İllegal şekilde farklı ülkelerden gelen Ermenileri yerleştirme konusunda teşvik ediyor. Bu, bundan sonra böyle devam edemez" açıklamasını yaptı.
"AZERBAYCAN'A DESTEĞİMİZİ KİMSE YADIRGAMASIN"
Sorunun kökten çözülmesi gerektiğini kaydeden Bakan Çavuşoğlu, "Uluslararası toplum da bir şey yapmak istiyorsa, Ermenistan'ı derhal Azerbaycan'ı topraklarından çeksin. Buna yönelik tüm çabalara Türkiye olarak destek vereceğimizi söylemek isterim. Bir milletiz Azerbaycan halkı ile. İki ayrı devlet olsak da yeri geldiği zamanda tek devlet gibi davranırız. Bizim, Azerbaycan'a olan desteğimizi kimse yadırgamasın, eleştirmesin. Bundan daha doğal ve meşru bir şey olamaz. Önemli olan sorunun çözümü. Sorunun çözümüne bugüne kadar katkı sağladık, bundan sonra da katkı sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
"AZERBAYCAN KENDİ TOPRAKLARINDA TERÖRLE MÜCADELE EDİYOR"
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Azerbaycan-Ermenistan melesinde konumuna ilişkin soruya, "Azerbaycan-Ermenistan meselesinde konumumuzu açıklamaya çalıştım. Her zaman bu sorunun barışçıl yollarla BM Güvenlik Konseyi ve AGİT karaları çerçevesinde, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesini savundum. Bu konuda bir adım atılmadı. Bugün, Azerbaycan kendi topraklarını azat etmek için mücadele veriyor. Kendi topraklarında terörle mücadele ediyor. Azerbaycan'ın yeterli kapasitesi, gücü var kendi topraklarını geri almak için. Azerbaycan Cumhurbaşkanının söylediği gibi Azerbaycan'ın ateşkes ilan edebilmesi için Ermenistan'ın bu topraklarından çekilmesi lazım. Sık sık bu çağrıyı yapıyor ve son derece meşru bir çağrı. Bugün bu kapasite ile Azerbaycan'ın Türkiye'den somut bir destek talebi olmadı. Kendi kapasitesi var, yıllardır kendi kapasitesini güçlendirdi. Olur da bu sorun çözülmezse ve Azerbaycan bir talepte bulunursa bu desteği vermekten çekinmeyiz. Bir millet iki devletiz. Ama önemli olan bu sorunun çözülmesi, bu sorunun çözülmesi Ermenistan'ın lehine olur. Ermenistan kendi kendini dışlamış bir ülke, izolasyon içinde. Başkasının topraklarını işgal ederek, herkese saldırarak bunu yapıyor. Barışın ve istikrarın gelmesi herkesin yararına olacak, en çok da Ermenistan'ın yararına olacak. Barışı mı huzur mu tercih ediyorsun savaşlı mı tercih ediyorsun. Ermenistan'ın bu konuda bir karar vermesi gerekiyor. Uluslararası toplum da Ermenistan'ı teşvik etmek yerine Ermenistan'a çok ciddi bir çağrıda bulunması gerekiyor" yanıtını verdi.
"HAKÇA PAYLAŞIM İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞALIM"
AB ile ilişkilere değinen Çavuşoğlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Biz, AB ile samimi bir şekilde işbirliği alanlarımızı güçlendirmek istiyoruz. Üyelik sürecinde ciddi engeller var. Türk toplumunun da üyelik konusunda çok iştahlı olmadığını görüyoruz. Ama bu bizden kaynaklanan bir sorun değil AB'nin ve bazı üye ülkelerin tutumundan kaynaklanıyor. Diğer taraftan biz Avrupa'da yaşıyoruz, bu kıtanın parçasıyız. Dolayısıyla ortak sorunlar var, ortak fırsatlar var. Türkiye için de AB için de bu alanlarda işbirliği son derece faydalı. Bu ilişkileri geliştirmek için pozitif gündemin olması lazım"
Yeni liderler ile bu pozitif ortamın sağlandığını kaydeden Bakan Çavuşoğlu, "Maalesef Rum kesiminin ya da Yunanistan'ın, AB'nin politikaları ile Türkiye- AB ilişkilerini rehin alması sebebiyle istediğimiz ilerlemeyi sağlayamıyoruz. Doğu Akdeniz konusu bunlardan biri. Doğu Akdeniz ya da başka bir konuda, AB'nin üye olduğu için Rum kesimi ile ve Yunanistan ile dayanışma göstermesini normal karşılıyoruz ama haksız olduğu zaman da "sen haksızsın" diyebilmeli. Son zamanlarda diyen ülkeler var. Ama tam anlamıyla diyemiyor. İyi niyetli olduğumuzu bazı jestlerle gösterdik. Ama haklarımızı koruma konusunda da kararlı olduğumuzu gösterdik. Sahada ve masada ortak çözüm bulmazsak kendi haklarımızı ve Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak konusunda kararlı olduğumuzu ve neler yapabileceğimizi gösterdik. Ama aynı zamanda çağrı yapıyoruz. Gelin hakça paylaşım için birlikte çalışalım. Bu yeni çağrı değil. AB'nin rolü önemli. Ama dünkü açıklamaya baktığımız zaman yine Rum kesimini ve Yunanistan'ı tatmin etmeye yönelik açıklamalar" dedi.
"BU KONULARDA AB YETKİN BİR ÖRGÜT DEĞİLDİR"
"Her şeyden önce 18 Mart mutabakatın güncellenmesi, gümrük birliğinin modernizasyonu ve vize serbestisinin tesis edilmesi konusunda somut şeyler göremedik" diyen Çavuşoğlu, "Üstü kapalı şeklinde yaptırım tehdidi. Bu açıklamada yaptırım çıkmadı diye sevinecek bir ülke yada millet değiliz. Kullandığı tabirleri doğru bulmuyorum. "illegal faaliyetler" neye göre illegal faaliyetler. Bir taraftan Sevilla haritasını tanımıyoruz diyorsunuz bir taraftan da Sevilla haritasına maksimaliz taleplerde bulunan Yunanistan'ın kendi kıta sahasında gibi gösterdiği alanlarda yürüttüğümüz esasen, bizim kıta sahanlığımızda olan alanlara illegal diyorsunuz. Diğer taraftan Avrupa Adalet Divanı, AB'nin bir mahkemesidir. Bir karar vermiştir. "Bu konularda AB yetkin bir örgüt değildir" Bir şeyin legal, illegal olduğuna nasıl karar veriyorsunuz. Üyelik dayanışması çerçevesinde mi bunu kararlaştırıyorsunuz. Almanya, İtalya ve İspanya ve diğer ülkelerin çabalarına rağmen rehin alma ve tehditlerden dolayı tam bir şekilde objektif olamadığını görüyoruz. Bir taraftan aba altında sopa göstermeye çalışmak ve diğer taraftan da üye ülkeleri tatmin etmeye çalışmak. Üye ülkeleri tatmin etmeye çalışmak. İkilem içinde bırakıyor. Bir taraftan kararlığımız var diğer taraftan da uygun şartlarda AB ile işbirliği yapmaya devam etmek için hazır olduğumuzu söylemek isteriz. AB'nin de bu samimiyeti göstermesi gerekir" açıklamasını yaptı.
MAIO'DAN TÜRK HALKINA TEŞEKKÜR
Ev sahibi Bakan Di Maio, Türk mevkidaşıyla iyi bir görüşme yaptıklarını belirterek, "Biz İtalya olarak Türkiye ile ilişkilerimizi sürekli geliştirmekten yanayız. Gayet içten ve ikimizin karşılıklı çıkarlarına dayalı bir diyaloğu sürdürmek ve daha güçlendirmek istiyoruz." dedi.
Türkiye ve İtalya arasında tarihi dostluk olduğuna dikkati çeken Di Maio, "Kovid-19 salgınının ilk başlarında Türkiye’nin bizim zor anımızda gönderdiği yardımlar için Türk halkına çok teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Doğu Akdeniz konusunda İtalya’nın tutumunu Bakan Çavuşoğlu'na aktardıklarını dile getiren İtalyan Bakan, "Tabii ki Yunanistan ve Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) ile AB üyesi olduğumuz için dayanışma içindeyiz ama aynı zamanda Türkiye ile Yunanistan arasında deniz yetki alanlarının belirlenmesinden başlamak üzere gerilimin ortadan kalkmasından yanayız. Bu konudaki tüm desteğimizi hem AB Dönem Başkanı Almanya’ya hem yüksek temsilciye verdik." ifadelerini kullandı.
Di Maio son günlerde Türkiye ile Yunanistan arasındaki görüşmelere dair teşvik edici haberler geldiğini belirterek, "Biz iki taraf arasında herhangi bir kaza olmaması için çatışmasız bir çalışma alanı ortaya çıkmasını istiyoruz. Özellikle de Türkiye ile Yunanistan’ın istikşafi görüşmeleri sürdürmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Tabii ki, Doğu Akdeniz'deki gerilimlerin azaltılması, Türkiye ile AB arasındaki iş birliği açısından çok önemli. Enerji konusunda da iş birliğinin devam etmesi gerekiyor." yorumunu yaptı.
"BU İHTİLAFIN GELİŞMESİNDE KİMSENİN ÇIKARI OLAMAZ"
Di Maio, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ihtilafa da değinerek, "İtalya olarak bu konuda çok endişeliyiz. Askeri gerilimin tırmandığı bir durum var. Bu oranın halkları için ciddi tehdit. Biz gerçekten diyalogla elde edilen bir çözümden yanayız. İki ülkeye de barış ve istikrar getirecek bir çözüm. Bu ihtilafın gelişmesinde kimsenin bir çıkarı olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve AB ilişkilerini de derinlemesine değerlendirdiklerini ve bu konunun dün Brüksel'deki AB liderler zirvesinde de görüşüldüğünü aktaran Di Maio, şunları kaydetti:
"İtalya’nın sürdürdüğü tavır aynı çizgide. Pozitif bir siyasi gündemin oluşturulmasından yanayız. Özellikle de güvenlik ve göç konularında da pozitif şekilde ilişkilerin sürdürülmesinden yanayız. İtalya, Türkiye ile AB arasında daha geniş diyaloğu teşvik ediyor. Birçok iş birliği alanımız var, 2016’da yapmış olduğumuz göç mutabakatı bunlardan biri. Ankara, güvenlik ve göç konusunda AB’nin kilit muhatabı konumundadır."
"LİBYA İSTİKRARLI BİR GELECEĞİ HAK EDİYOR"
Libya konusunu da ele aldıklarını anlatan Di Maio, şöyle devam etti:
"Türkiye ile İtalya arasında bu konudaki iş birliğinin hayati olduğunu düşünüyoruz. Bu şekilde birçok zorluğa rağmen Libya’nın siyasi istikrara kavuşması konusunda ilerlemeler kaydetmekten yanayız. Burada UNSMIL'ın desteğini de garanti etmeliyiz aynı zamanda hem içeride hem dışarıda Libya ile olan diyaloğun sürmesi gerekiyor. Özellikle de ortak askeri komisyonun 5+5 formasyonunda çalışmalarına devam etmesi gerekiyor. Hem Sirte hem Cufra’da askerden arındırılmış bir bölge oluşturarak kalıcı ateşkes için doğrudan müzakereleri destekliyoruz."
Gerginliği azaltmak için Libya’da petrol ihracatının yeniden başlaması için çalıştıklarını belirten Luigi Di Maio, "Libya istikrarlı bir geleceği hak ediyor. Silahla müdahale ederek belki hızlı sonuç alınabilir ama diplomasi ve diyalog yoluyla ulaşılan sonuçlar daha uzun vadeli netice verir." dedi.
Di Maio, "Libya'da ilerleyen günlerde olabileceklere" dair bir soru üzerine, "BM tarafından belirlenen yol haritasını takip etmelerinin meyvelerini veriyor. Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın ayrılık açıklaması cesaret örneği. Biz tabii ki bu açıklamayı dikkate alıyoruz. Serrac’ın şu anda temsil ettiği figür çok önemli. Onlar kendi aralarında bir anlaşmaya varmadıkları sürece bunun bir mimarisini oluşturmak mümkün olmayacak. O yüzden etkili olabilecek tüm tarafların Libya halkı üzerine yine diyalogdan yana etkilerini kullanmalarından tarafız. Biz de bunu teşvik ediyoruz. Ve nihayet, Türk dostlarımızla da Libya’ya artık bir sorun bölgesi olarak değil, Akdeniz’de hem güvenlik açısından hem de Libya halkına sunabileceğimiz olanaklar açısından önemli bir yer olarak görmek istiyoruz." yanıtını verdi.