Başkan Yazıcı: Çok ciddi tehditler aldık
Posta Gazetesi Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Posta Gazetesi Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı ile bir röportaj gerçekleştirdi. 3 yıldır bölgesindeki üniversite nedeniyle FETÖ’yle mücadele ettiklerini söyleyen Başkan Yazıcı, tehditlere rağmen yılmadıklarını, yargı kararlarıyla sürekli mağdur edildiklerini söyledi.
15 Temmuz’un en kritik noktalarından biri Tuzla’ydı. Neler yaşadınız?
O gün Avrupa Yakası’nda Vakıfbank ile bir dönüşüm projemizi görüşmek için toplantı yapıyordum. Anadolu’ya geçtiğimde saat 20.30 sıralarıydı. Ardından oğlumla Buz Devri 4’ü izlemeye gitmiştik. Darbeyi sinemada duydum.
O gün Tuzla’nın stratejik önemi farklıydı, sayın Başbakanımız buradaydı. Biliyorsunuz kendisinin konutu Tuzla’da. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın olaya müdahale etmesine kadar emniyet ve valilikle istişarelerimiz oldu.
Tedirgindik çünkü konum olarak kritik bir noktadaydık. Burada 5 düğüm var; Deniz Harp Okulu, Tuzla Piyade Okulu, Sahil Güvenlik Komutanlığı, 41’inci Mekanize Alay ve Jandarma Komutanlık. Bir de başbakanlık konutunun olması nedeniyle başlı başına hedef bölgeydi.
Neler yaptınız, nasıl önemler aldınız?
Valilik ve emniyetle hep istişare halinde olduk. Tüm belediye olarak işbaşındaydık. Askeri birliklerin önlerinde gerekli tedbirleri aldık. Her yeri iş makinelerimizle kapattık. Mesajlar atarak halkımızı uyardık.
Kalkışmada burada askeri birliklerden araç çıkışı olmadı. Ama 120 kişilik bir personelin çıkışı olduğunu tespit ettik. Şu ana kadar da hepsi tutuklandı. En büyük çatışmalar Orhanlı gişeler ve Sabiha Gökçen tarafında yaşandı.
‘BU YAPIYA GÖZ AÇTIRMAYIZ’
Bu örgüt her yere sızmış. Belediyenizde FETÖ’ye yönelik nasıl incelemeler yapıyorsunuz?
Bir komisyon kurduk. Çok titiz bir inceleme yaptık. Şu ana kadar 6 memur belirledik. Ama Tuzla Belediyesi’nden kripto isim hiç çıkmadı. İncelemesi sürenler de var. Maalesef bu sosyolojik bir vaka.
Kurunun yanında yaş da yanmamalı. İnce eleyip sık dokumak lazım. Kimsesin hakkına girmeden bunu yapmaya çalışıyoruz. Herkes aynı hassasiyet içinde olmalı.
Askeri kışlaların şehir dışına çıkarılması ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Çok mantıklı buluyorum. Şehir içinde olmaları demokrasiyle uyuşmuyor. Tuzla Piyade Okulu ile ilgili zaten böyle bir süreç vardı. Çünkü kendileri de şehir içinde sıkıntı çekiyor.
Askeri birliklerin dışarıda olması aslında kendi faydalarına. Bütün İstihkâm Okulu piyade okullarının bir arada olmasıyla ilgili bir proje duymuştum. Darbeye karşı bir önlem olarak düşünmüyorum.
‘DEMOKRASİ SEVDALISI TUZLA’
Demokrasi mitingleriniz nasıl geçti?
Tam bir övünç ve gurur tablosu vardı. Tüm siyasi partilerden her türlü düşünceye sahip insanlarımızla buluştuk. Gece boyunca alanlardaydık. Gündüz ise işimize devam ettik.
Coşku hiç bitmedi. Herkes büyük bir demokrasi sınavı verdi. Tuzla bu noktada benim için gurur noktasıdır. Ben de her gün demokrasi sevdalısı halkımızla meydanlardaydım. Hatta her gece alandan en son ayrılan ben oluyordum.
Çünkü başkan erken ayrılırsa insanlar da ayrılır. Ayrıca mecliste karar alıp, darbeyi kınadık. Allah bir daha yaşatmasın. Zor bir süreçti.
Endişeleriniz var mı hala?
Silah tek bir kişideyse her zaman böyle bir tehlike vardır. Ama Batı demokrasilerinde her birimin kendi ağır silahları vardır. Batı demokrasilerindeki gibi olmalı. Bütün Batı’da silah tek bir kuruma ve güce verilmez.
Birbirlerini durdurabilirler. O yüzden rahattırlar. Bizde de bu yapılıyor şu an. Ben artık bir tehlike görmüyorum.
‘15 TEMMUZ’LA DÜNYAYA ÖRNEK OLDUK’
15 Temmuz bize ne öğretti?
Özgürlüğü ve birlikteliği öğretti. Bir olunca pek çok şeyi başarabileceğimizi öğretti. Toplum gerçekten bu konuda çok büyük bir mesafe katetti. Sosyalist olması muhtemel bir hanım kardeşimiz bir tweet atmıştı, ‘AK Parti’yi biz yıkacağız, darbe istemiyoruz’ şeklinde. Bu çok demokratik bir tepki. İnsanlarımız özgürlüklerini asla bırakmaz.
Bir askeri yönetim, ‘80 milyonun her şeyine ben karar vereceğim’ diyor. Bu çok çağ dışı. 15 Temmuz’dan sonra darbelerle anılan ligden çıktık. Artık demokrasi ligindeyiz. 15 Temmuz’u Magna Carta sözleşmesinden de 1789 Fransız İhtilali’nden de çok daha önemli görüyorum.
Dünya tarihinde hiçbir örneği yok. İnsanlar bu memleketten başka vatanlarının olmadığını anlamıştır. O gece Alevi dedeleri telefon açıp, ‘Başkanım biz ne yapalım, emredin gelelim’ dediler.
Tüm özgürlükleri savunan Atilla Yayla Hoca ile sohbet ederken çok güzel bir şey söyledi, “Tüm platformları oluşturup, 25-30 yıl uğraşsak yine de bu birlikteliği başaramazdık.” 15 Temmuz bir ve bütün olmayı sağladı.
Yenikapı Mitingi’ne gittiniz mi?
Gittim ama giremedim bile. Kapının ağzında kaldım. Buradan 10 gemi gönderdik. Ben son gemiyle gittim. Ama alamadılar, kıyıdan izledik. 15 Temmuz’la Yenikapı’da yeni bir saygı sayfası açıldı.
Bu sayfada tüm farklılıklarımıza rağmen ortak paydamızın vurgusu yapıldı. Bu mitingin birlik ve bütünlüğümüzü perçinlediğini düşünüyorum. Çok umutluyum. Dünyaya örnek olacağına inanıyorum. Bunun tanıtımını iyi yapmalıyız. Fransız İhtilali’nden bile daha büyük bir hadise. Bu konuda çok iddialıyım.
‘İKİNCİ DEMOKRASİ KİTABIMI YAZIYORUM’
Bu arada geçmişte demokrasi kitabı da yazmışsınız…
Evet, ‘Demokrasinin Kısa Tarihi’ isimli bir kitap yazmıştım. Şimdi 15 Temmuz’u anlatan yeni bir demokrasi kitabı yazıyorum. Gece gündüz üzerinde çalışıyorum. Birkaç aya kadar biteceğini tahmin ediyorum.
‘SUREKLİ TEHDİTLER ALDIK’
FETÖ’nün tüm okulları kapanıyor. Sizin de bu konuda epey dertli olduğunuzu biliyorum. Süleyman Şah Üniversitesi çokça başınızı ağrıtmıştı. Son durum ne?
Süreç, 2014 seçimlerinden önce başlamıştı. O dönem çok büyük sıkıntılar yaşadık. Ama tehditlere rağmen mücadelemizden bir an olsun vazgeçmedik. 17-25 Aralık’tan sonra Süleyman Şah Üniversitesi’nin inşaatı sürerken tutanaklar tuttuk. Ruhsat almışlar ancak iskanı yok, öğrencisi vardı. Durumu YÖK’e bildirdik. Bize dava açtılar.
Bir dava sonucunda ‘üniversite olabilir’ diye mahkeme kararı geldi. Yine tutanak tuttuk. Bu tutanağa da karşı dava açtılar. Yine bir hakim ‘üniversite yapılabilir’ kararı verdi. Sonra ruhsatı iptal ettik. Buna rağmen hukuk dışı hakim kararları geldi. 5-6 ay önce içindeki kantini denetlemek istedik. Polis zoruyla girdik.
Kantini kapattık ama yine yürütmeyi durdurma aldılar. Burada bir okulları daha var. Tadilat yapmışlar ancak iskanı ve ruhsat yok. Oradan da bir sonuç alamadık. Yurt binasına başlamışlardı.
Onun için de tutanak tutup, tapuda şerh koymuştuk. Bize davalar açmışlardı. Çok ciddi tehditler aldık. Ama umursamadık. Böyle kötü bir süreçti.