Benjamin Button kimdir? Benjamin Button'un tuhaf hikayesi nedir?
Benjamin Button kimdir? 2008 yılında sinema uyarlaması olarak ortaya çıkan, Brad Pitt ile Cate Blanchett'in başrolde olduğu Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi filmi büyük ses getirmişti. Bir öyküden uyarlama olan bu harika yapımın temelleri, aslında 1920'lere kadar dayanıyor.
Vizyona girdiği anda değişik ve sorgulayıcı hikayesi, harika oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi filmini duymayan yoktur. Müthiş bir emek ve performans sergilenen bu filmin temelleri eski bir öyküye dayanıyor. Peki Benjamin Button kimdir?
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald'ın ilk kez 1921 tarihinde Colliers dergisinde yayımlanan kısa hikâyesinin adıdır. Özgün adı The Curious Case of Benjamin Button olan öykü 1922'de ABD'de Tales of the Jazz Age (Caz Çağı Hikayeleri) adlı kitabın içinde Fitzgerald'ın diğer öyküleriyle birlikte yayımlanmıştır. Bu kitap zaman zaman The Curious Case of Benjamin Button and Other Jazz Age Stories (Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi ve Diğer Caz Çağı Hikayeleri) adı altında yeni baskılar yapmıştır.
Eserin film ve benzeri haklarını elinde bulunduran Hollywood kodamanı ve tefecisi Ray Stark bu hakları uzun süre kimseye kullandırtmadı. Ancak Stark'ın 2004'teki ölümünden sonra mirasçıları film haklarını satınca öykü nihayet 2008 yılında sinemaya aktarılabildi.
Kitap Türkiye'de 2009 yılında Zeynep Ertan'ın Türkçe çevirisiyle Profil Yayıncılık tarafından yayımlandı.(ISBN 9759961862) Kitabın kapağında öykünün sinema uyarlamasından alınmış bir fotoğraf karesi kullanılmıştır.
Birçok romanı ve öyküsü daha önce de sinemaya aktarılmış olan Amerikan edebiyatının bol ödüllü yazarı Scott F. Fitzgerald kısaca "hayatı tersten yaşamak" temasını işlediği bu çarpıcı, şaşırtıcı ve adı gibi tuhaf öyküsünde, herkes gibi bebek olarak değil de esrarengiz bir şekilde çok yaşlı ve sakat bir adam olarak doğan ve yıllar ilerledikçe gençleşen, sıhhatini kazanan ve daha sonra da çocuklaşan Benjamin Button'ın yaşam öyküsünü anlatır. Bu fantastik öykü keskin bir sosyal hayat eleştirisi de sunar.
Sinema uyarlaması
Amerikalı yazar Scott F. Fitzgerald'ın 1921 tarihli bu çarpıcı öyküsü 2008 yılında aynı adla (The Curious Case of Benjamin Button) sinemaya da uyarlanmıştır. Senaryosunu Eric Roth'un uyarlayıp yazdığı filmi David Fincher yönetmiştir. Başlıca rollerinde Brad Pitt, Cate Blanchett, Taraji P. Henson, Julia Ormond ve Tilda Swinton'un oynadıkları film 6 Şubat 2009 tarihinde Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi adıyla Türkiye'de de gösterime girmiştir. Filmin öyküye sadece ana hatları ile sadık kaldığı, genelde öykünün serbest bir uyarlaması olduğu belirtilmiştir.
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi kitabının yazarı kimdir?
Sıradışı ve çarpıcı konusu ile dikkat çeken, sinemaya da uyarlanan Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi kitabı yayınlandığı dönemde büyük yankı uyandırmıştı. Peki Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi kitabının yazarı kimdir?
Seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi, başrolünde Brad Pitt’in rol aldığı filminden önce kitabı ile de adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştı. Kitapta savaşın sona erdiği gün dünyaya gelen Benjamin Button, hayatını tersten yaşamaya başlar.
Zekice bir kurguyla oluşturulan Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi zaman kavramı ve sıradan sosyal hayatlarımız üzerine sorgulayıcı bir yapıya sahip.
Cevap: SCOTT F.FİTZGERALD
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi kitabının konusu
Benjamin Button doğduğunda ‘‘tuhaf'' olan bir şeyler vardı. O bir bebekten daha çok yetmişlerinde bir ihtiyar görünümündeydi. Dahası, yaşamındaki bu tuhaflık yıllar geçtikçe daha çok fark edilecek, gittikçe gençleşerek ona herkesinkinden bambaşka bir yaşam deneyimi sunacak, onu ömrü boyunca ilginç deneyimlere sürükleyecekti.
Elinizdeki kitapta Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi, Fitzgerald'ın eşsiz üslubuyla kaleme aldığı kısa hikâyelerinden biri olan Buz Kalesi ile birlikte yer alıyor
11 Kasım 1918'de, New Orleans halkı 1. Dünya Savaşı'nın bitişini kutlarken; bir bebek 86 yaşındaki bir adamın fiziksel görünüşü ile doğar. Bebeğin annesi doğumdan kısa bir süre sonra ölür ve babası, Thomas Button, bebeği huzurevinin önüne bırakır. Huzurevinde çalışan Afrikalı-Amerikan çift Queenie (Henson) ve Tizzy (Ali) bebeği bulurlar. Hamile kalamayan Queenie, bebeği kendi üstüne almaya karar verir. Bebeğe Benjamin ismini verir.
Hikâyenin akışında, Benjamin'in fiziksel gelişimi başlar. 1930'da hâla yetmişlerinde görünürken, büyükannesi huzurevinde yaşayan Daisy (Fanning) ile tanışır. Benjamin ve Daisy birlikte oynarlar.
Birkaç yıl sonra, Benjamin, Kaptan Mike nedeniyle New Orleans rıhtımındaki bir römorkörde çalışmaya gider. Boş zamanlarında, Mike, Benjamin'i barlara ve genelevlere götürür. İlk gittiğinde Benjamin, babası olduğunu belli etmeyen Thomas Button'la tanışır. Sonra, uzun dönem iş için New Orleans'tan ayrılır.
Rusya'da, Benjamin, Elizabeth Abbott (Tilda Swinton) adlı bir İngiliz kadınla tanışır ve ona aşık olur. Yeni evli Elizabeth eşiyle birlikte İngiliz hükümeti adına casusluk yapmaktadır ve Benjamin'le bir işi vardır. Bir gün, 8 Aralık 1941 sabahında (Pearl Harbor Saldırısı'ndan sonra) Elizabeth beklenmedik şekilde ayrılır ve arkasında bir not bırakır: Seninle tanışmak güzeldi.
1945'te, Benjamin New Orleans'a döner ve yine Thomas Button'la tanışır. Thomas kendisinin babası olduğunu söyler ve Benjamin'e ev, Button aile şirketini de içeren bütün servetini miras olarak bırakır.
Benjamin, Daisy'nin New York'ta başarılı bir dansçı olduğunu öğrenir. Benjamin, New York'a Daisy ile tanışmaya gittiği zaman, Daisy'yi başka bir dansçıya aşık olmuş olarak bulur. Sonra, Paris'teki dans turu sırasında, dans kariyerini engelleyen, bir araba kazası geçirir. Benjamin Daisy'nin arkadaşlarından birinden telgraf alır ve hemen onu bulmak için Paris'e gider. Daisy'nin Benjamin'i gördüğündeki ilk yorumu Mükemmelsin olur. Sonra Daisy, Benjamin'e sırtını döner ve hayatından çıkmasını söyler. Daha sonra, Daisy, güçlü fiziksel terapilerden geçerek yürümeye yeteneğine tekrar kavuşur.
1962'de, Benjamin New Orleans'a geri döner. Yeniden Daisy ile görüşür ve ona aşık olur. Benjamin, Thomas Button'dan miras kalan evi satar ve Daisy ile bir dubleks apartmana taşınırlar. Çift, Daisy'nin yaşlanırken Benjamin'in gençleşmesi olayıyla mücadele ederler. Birkaç yıl sonra çiftin Caroline adında bir çocukları olur. Benjamin, devamlı ters yaşlanma nedeniyle, uzun süreli gerçek bir baba olamayacağına inanır ve Caroline bir yaşına geldiğinde, bütün servetini ve ait olduklarını Daisy'ye bırakıp ayrılmaya karar verir.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi, F. Scott Fitzgerald'ın 1922 yılındaki çıkarttığı kısa öyküden uyarlanmış 2008 yapımı film. Yönetmeni David Fincher, senaryo yazarı ise Oscar ödüllü senarist Eric Roth'dur. Filmin başrollerini Brad Pitt ve Cate Blanchett paylaşmıştır. Ayrıca, film en iyi film dalında Oscar Ödüllerine aday gösterilmiştir. Fakat kazanamamıştır.
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi alıntılar
- Her ne olursa olsun, kendin olmak için asla geç değildir. Ya da benim durumumda asla erken değildir. Bunun zamanı yoktur, istediğin zaman başlayabilirsin. Değişebilir ya da aynı kalabilirsin. Bu işin bir kuralı yoktur. Hayatımızı iyi ya da kötü yaşayabiliriz. Umarım seninki mükemmel olur. Umarım seni şaşırtacak şeyler yaşarsın. Umarım daha önce hiç hissetmediğin duygular yaşarsın. Umarım hayata başka bir pencereden bakan insanlarla tanışırsın. Umarım gurur duyduğun bir hayat yaşarsın. Ve eğer yaşamadığını düşünürsen, umarım içinde her şeye yeniden başlayacak gücü bulursun.
- Sevdiklerimizi kaybetmek zorundayız.Yoksa değerlerini nasıl anlarız..
- Mesele ne kadar iyi çaldığın değilidir önemli olan çalarken neler hissettiğindir.
- Hayat böyledir işte kesişen hayatlar ve yollar zinciri, kimsenin kontrol edemediği ..
- Belki saatler ters çalışsaydı mutlu olabilirdik. En berbat halde doğup, en berbat şekilde ölebilirdik ama yine de bir şeyler yolunda gidebilirdi. Gözlerimizi açtığımız andan, kapattığımız ana kadar dünyayı sevebilirdik. Belki zamanı geri alıp, kaybettiklerimizi getirebilirdik. Evlerimize dönebilirdik. “80 yaşında doğup, yavaş yavaş 18’imize doğru ilerlersek hayat sonsuz bir mutluluk olurdu.”Ama olmadı, olmayacak.