Botoks yaptırmak günah mı? caiz mi?
Botoks yaptırmak günah mı? caiz mi? Dinde Botoks yaptırmanın hükmü nedir? İslam’da, yaratılıştan getirilen özellikleri (fıtrat) değiştirmeye yönelik tasarruf ve müdahaleler yasaklanmıştır (Nisa, 4/119; Rûm 30/30).
Hz. Peygamber (s.a.s.), güzelleşmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi işlemleri yaratılışı değiştirmek kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların Allah’ın rahmetinde uzak olacağını ifade etmiştir (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libâs, 33). Bununla birlikte, vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilecek, bir anormallik veya fazlalık bulunması durumunda bunun ameliyatla düzeltilmesi, fıtratı bozmak değil, bir tedavi işlemi olarak değerlendirilir (Ebû Dâvûd, Hâtem, 7; Tirmizî, Libâs, 31).
Yüzdeki kırışıkları gidermek için, botulinum denilen zehirli (toksit) bir maddeden elde edilen sıvının, yüzde kırışıkların bulunduğu yere iğne ile az miktarda zerk edilmesini ifade eden botoks da genel amacı itibarı ile estetik müdahale niteliğindedir. Bu sebeple, beden ya da ruh sağlığı açısından gerekli olmadıkça uygulanması caiz değildir.
İslam dinine göre kişinin kendi canına kıyması (intihar) haramdır. Tıbbî verilere göre yaşama ümidi kalmamış veya şiddetli acılar hisseden bir insanın hayatına bir başkası eliyle son verdirmesi demek olan ötanazi talepte bulunan kişi açısından intihar, bunu uygulayan açısından cinayettir.
Kur’an-ı Kerim’de: “Ey iman edenler!.. kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir. Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız; bu ise Allah’a çok kolaydır. ” (Nisâ, 4/29-30), “Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Allah bunları size düşünesiniz diye söylemektedir.” (En’am, 7/151) buyurulmuştur.
Peygamberimiz (s.a.s.), acı ve sıkıntılardan dolayı ölümün temenni edilmemesini istemiştir (Buhârî, Merdâ, 19). Temennisi bile yasak olan bir işi gerçekleştirmek elbette büyük bir cürüm olur. Bu deliller de gösteriyor ki, Allah’ın emanet ettiği cana haklı bir gerekçe olmadan kıymak asla caiz değildir. Çünkü bu, hem Allah’ın koyduğu sınırları çiğnemek hem de O’nun takdirine karşı isyan anlamına gelir (Tahtâvî, Hâşiye ala Merâki’l-Felâh, 602).
Çekilen dertler ve acılar, mü’minin günahları için keffarettir. Üstelik bu gün yaşamından ümit kesilen hasta için hızla gelişen tıpta yeni bir tedavi imkanının çıkması ihtimal dışı değildir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı