Bu memleketin manevi erozyonunu kendine marifet bilenler bu şehre neler yaşatmadılar ki?
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, "Bu mekanın hemen yanı başında malum festivaller yapılıyordu. Bir kardeşimiz o festivallerde hayatını kaybettiğinde dönemin belediye başkanı, "ağzıyla içmiyorsa ben ne yapayım" diyordu. Bu memleketin man
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, "Bu mekanın hemen yanı başında malum festivaller yapılıyordu. Bir kardeşimiz o festivallerde hayatını kaybettiğinde dönemin belediye başkanı, "ağzıyla içmiyorsa ben ne yapayım" diyordu. Bu memleketin manevi erozyonunu kendine marifet bilenler bu şehre neler yaşatmadılar ki?" dedi.
Diyanet-Sen Antalya 1-2-3 nolu şubeleri ve Antalya Büyükşehir Belediyesi işbirliğince yapılan, "Antalya Din Görevlileri" programı, Cam Piramit Konferans Salonu'nda düzenlendi. Programa; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya İl Müftüsü Osman Artan, Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Diyanet-Sen Antalya 2 nolu Başkanı Mustafa Aslan, Antalya Memur-Sen Başkanı Mustafa Çoban ve çok sayıda din görevlisi katıldı.
Kuranı Kerim tilaveti ile başlayan programda Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından hazırlanan slayt izlendi. Geçmiş yıllarda Türkiye'ye dayatma ile ilgili bir sistem anlayışı uygulanmaya çalışıldığını ifade eden Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara değindi.
"Fotoğrafın büyüğüne bakacağız"
Din görevlisi, görevinin içinde ve dışında siyasi partiyi övemeyeceğini ve yeremeyeceğini söyleyen Bayraktutar , " Bunun altına imza atar mısınız? diye sorsanız, görevi esnasında hiçbir siyasi görüşün taraftarı olmasını istemem. Görevini yaptıktan sonra ben bu ülkenin evladıyım görüşüm elbette olacak. Bu ülkenin geleceği için söyleyeceğimiz sözler var. Bu ülkeyi idare etmeye aday mıyız, evet adayız. Kimse korkmasın. Önümüzde seçimler var. Burada ne yapacağız? Fotoğrafın büyüğüne bakacağız. Ülkenin menfaatine ve geleceğine ve size ağlayanlara, Kuran kurslarına hizmet edenlere, din görevliklilerine değer vererek, sizinle beraber olacak. Bu ülke benim, bu ülkede ben yaşayacağım. Daha önce din görevlisini memur olarak bile kabul etmiyorlardı. Memurun kanuna tabi değildik, şimdi tabiyiz"
Artan: "Ne ezan okutuldu, ne de camiye gidebildik"
İl Müftüsü Osman Artan, Menderes Türel'in her zaman yanlarında olduklarını belirtti.
Geçmişte yaşanılan olaylara değinen Artan, "Ben 1980 ihtilalinde Yozgat'ta müftüydüm. Sabaha ihtilal olduğu bildirildi. Ne ezan okutuldu, ne de camiye gidebildik. O günlerden sonra bizde öyle bir öz güven oluştu ki, 15 Temmuz'da okunan sela ile millet sokağa döküldü. Korkuteli'nde saat 22.30'da sokağa çıktık. Kendim meydandaydım. Yanıma gelen arkadaşlar, "Hocam sela verelim mı?" diye sordular. Bende, "verin" dedim ve arkadaşlar sela verdiler Arkasından düşündük, sonuçta memuruz. Valimizi aradık "madem Korkuteli'nde verildi, her yerde verilsin" dedi. Bu görevli arkadaşlarımız emir gelmeden selalarını verdiler ve görevlerini en güzel şekilde yaptılar" dedi.
Türel: "Bu şehre neler yaşatmadılar ki"
Türel, bir şehrin geleceğinin imar çalışmalarıyla beraber, ihya çalışmalarıyla birleşirse o şehrin gülistanlık olacağını söyledi.
Gönül belediyeciliği anlayışıyla herkesin derdine derman olduklarını ifade eden Türel, "Bizler, toplumun mayasını ne kadar güçlendirebilirsek o şehri daha iyi imar ve ihya edebiliriz. Siz kıymetli hocalarımıza da çok büyük görevler düşüyor. Çok geri gitmeden bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum. 6 sene önceydi. Bu mekanın hemen yanı başında malum festivaller yapılıyordu. Bir kardeşimiz o festivallerde hayatını kaybettiğinde dönemin belediye başkanı, "ağzıyla içmiyorsa ben ne yapayım" diyordu. Bu memleketin manevi erozyonunu kendine marifet bilenler bu şehre neler yaşatmadılar ki?"
"Dünü unutmayalım, yarını seçelim"
2014'de göreve geldikten sonra, Kuran tilavetleriyle "Kutlu Doğum Haftası" etkinliği düzenlediğini dile getiren Türel şöyle konuştu:
"Dünü unutmayalım, yarını seçelim. Bu memlekette yaşanan ızdıraplar az önce konuşuldu. Çarpıcı bir örneği paylaşmak istiyorum. Bizler şehit ve gazi ailelerimizi asla ihmal etmeyiz. Bir gün 15 Temmuz gazisinin Konyaaltı'ndaki evini ziyarete gittim. Bir tek erkek evlatları var. Baba sağlığına kavuşmuş. Evde 10,11 yaşlarında erke evlatlarını gördüm. Maça gitmek istediğini söyledi, "Gel beraber gidelim" dedim. Sporu çok sevdiğini anladım, ismi de Batuhan'dı. "Batuhan, spora vakit ayırdığın kadar Kuran okumak için camiye de gidiyor musun" diye sordum. O da bana, "Hayır" dedi. Ben de, "Bundan sonra kendi oğlumla beraber gidip geleceksin" dedim. Kabul etti. Annesi geldi sonra. "Başkanım Allah senden razı olsun, ben çocuğumu bir türlü camiye gönderemiyordum. Dışarıya çıktığında arkadaşlarının ailesi, "Camide hocalar çocukları dövüyormuş" dedikleri için gitmiyordu" dedi. Anlatmak istediğim şu; Bir ülkeyi parçalamak istiyorsanız, o milleti geleneklerinden, kültürlerinden uzaklaştırılması. Bu konularda sizlerin gayretleriyle neyi denedilerse başaramadılar. Bizde çalışmalarımızı, davamız bir yolumuz bir diyerek bu çerçevede devam ettiriyoruz. Bizim demokrasiden anladığımız şeffaflıktır, samimiyettir"
Türel şöyle devam etti:
"Bir oyumuzu bile heba edemeyiz. Az önce genel başkanımızda ifade etti. Din görevlileri siyaset yapamaz ama hak yolunda çalışanları dua ve destekleriyle de yalnız bırakamaz. Bizim hizmet anlayışımızın temeli budur. Biz camiden çıkıyorken bir hocamızın bizden istediği küçücük yardımları belediyecilik görevi diye görmeyiz, insani ve manevi görev olarak görüyoruz. Gereğini de yerine getiririz. O yüzden değerli dostlar, sizlerin bizlere olan destekleri elbette ki önem arz ediyor. Ben her yerde söylüyorum; Bütün çalışmalarımızı milletin dua ve destekleriyle gerçekleştiriyoruz. Yapacağımız eserler sizlerin dua ve destekleriyle oluyor"