Çanakkale Zaferi kaçıncı yıl dönümü 2024? 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili kompozisyon ve yazılar | İlkokul, ortaokul, lise düzeyi
Çanakkale Zaferi'nin bu sene 18 Mart'ta coşkuyla kutlanacak. Özellikle öğrenciler, Çanakkale Zaferi kaçıncı yıl dönümü 2024? 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili kompozisyon ve yazıları araştırıyor. Haberimizden İlkokul, ortaokul, lise düzeyi yazılara ulaşabilirsiniz...
Çanakkale Zaferi kaçıncı yıl dönümü 2024? 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili kompozisyon ve yazılar | İlkokul, ortaokul, lise düzeyi... Çanakkale Zaferi her yıl olduğu gibi bu yılda yurdun dört bir yanında kutlanacak ve kaybettiğimiz şehitlerimiz anılacak. Bu yıl bu büyük zaferin kaçıncı yıldönümü olduğu ve kompozisyonlar öğrenciler tarafından araştırılmaya başlandı. İşte tüm merak edilenler...
ÇANAKKALE ZAFERİ'NİN ÖNEMİ NEDİR?
Çanakkale Savaşı Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran ve Türk milleti içinde büyük öneme sahiptir.. Türk milleti Çanakkale Savaşı’nda çok sayıda insanını kaybetmiştir. Ancak büyük bir kahramanlık gösterip ordunun yanı sıra millet olarak savaşıp büyük bir kahramanlık destanı yazmışlardır. Türk milletinin bu kahramanlığı ülkesine, toprağına ve vatanına bağlılığını göstermiştir. Bu bağlılık sonucunda ise binlerce şehit verip büyük bir zaferi elde etmiştir. Çanakkale Savaşı’nın zorlu şartlarda kazanılması ile Türk milleti Balkan Savaşlarının yenilgisinin verdiği olumsuzluklardan da kurtulmuştur. Bu zafer ile Türkiye tüm dünyaya tekrar gücünü ve kendisini kanıtlamıştır.
ÇANAKKALE ZAFERİ KAÇINCI YIL DÖNÜMÜ 2024?
Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı esnasında yani 1915–1916 yılları arasında Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında geçen bir mübadeledir. Türk tarihine ise Çanakkale Destanı olarak geçen bu zafer her yıl düzenlenen 18 Mart etkinlikleri ile kutlanmaktadır ve şehitlerimiz yad edilmektir. Bu yıl ise cuma gününe denk gelen 18 Mart Zaferi'in 108. yılını kutlayacağız.
ÇANAKKALE ZAFERİ İLE İLGİLİ KOMPOZİSYON VE YAZILAR
SON MEKTUP
Sevgili Ailem ; Bu size son mektubum bunu okuduğunuzda ben belki de yanınızda değil de vatanı için canını feda eden şehit olarak toprağın altında bulunacağım zordu ayrılık çünkü herkes özlem duyuyordu birbirlerine kimi doğmayan çocuğunu, kimi sevdiğini, kimisi de annesinin kokusunu ben hepinizi çok özledim anne. Bu son mektubum ya size okurken ağlamasın hiç kimse doğacak olan çocuğum emanettir size kime benzeyecek acaba bana mı? Yoksa annesine mi? Yokluğunu hissettirmeyin meleğime canım kızım benim seni görmem için yanında olmam gerekmez ki hayal ediyorum o güzel yüzünü ve duyuyorum bana “baba” derken ne kadar güzel sesli olduğunu bunları okurken de gözünden yaşlar döküldüğünü hissediyorum vatanımız çok kutsaldır kızım zor gündeydi vatan.
Conkbayır, Anafartalar, Arıburnu fethedildi Çanakkale geçilmez ki buna milletimiz izin vermez Türk milletimiz ne kadar can verse de vazgeçmez savaşta yaralanan düşman askerlerini sırtımızda taşıdık savaşta bile olsak insanlığımızı unutmadık bunu yaparken de kurşunlara hedef olmayı göze aldık. Çanakkale öncesin de yenilgideydi vatan işte ulu önder geldi. Yurdumuzu kurtaran cesaretlendirip güç verdi kenetlendirdi bizi Çanakkale savaşı sırasında ulu önder kalbinden vuruldu. Atam cebindeki saati sayesinde kurtuldu ve bir mucize olmuştu Çanakkale ne bir destandır kızım ne de bir efsane, gerçek bir hikaye bu yüzden kutsaldır vatanımız unutma, rahat ve huzurlu yaşa. Biliyorum kızım şuan da hangi duygular içinde olduğunu bir yandan beni özlerken hüzünlenip acı çekiyorsun bir yandan da savaşı hatırlayıp göğsünü kabartıp gurur duyuyorsun ve yüzün gülüyor. Kalbimde hep sen vardın kızım seni görmesem de senin kokunu hissediyorum seni çok seviyorum biliyorum unutmayacaksın beni, zaten unutmanı istemiyorum ki ama sık sık düşünme beni sulu gözlü bebeğimsin sen benim. Bu son mektup sana o yüzden beni gülümseyerek hatırla, hüzünle değil de mutlulukla! Sadece iyi yaşa! Sadece yaşa!
ÇANAKKALEM
Sihirli bir anahtardın Sen “ÇANAKKALEM” Ya istiklal kapımızı açacaktın ya da kara bulut gibi üstümüze kapanacaktın. Çanakkale’dir kahramanlarımızın toprağı Yurdumuzun her yerinden tek bir amaç uğrunda ölmeye gelenlerin vatanı Kahraman askerlerimiz savaş sırasında taşıdı yaralı düşman askerlerini. Bunu yaparken de kurşunlara hedef olmayı göze almıştı Türk askerleri. Milli birlik ve beraberliğimiz hem bizi birbirimize bağladı hem de savaşı kazanmamızı sağladı. Kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden tüm insanımız birbirine yardımcı oldu. Ve vatanını canı pahasına da olsa savundu.
Mustafa Kemal ve askerleri kenetlendirdi Türk Milletini. Zor günlerden biriydi. Conkbayır, Anafartalar, Arıburnu fethedildi. Türk askeri can çekişen, yaralı düşman askerini görünce, sırtında taşıyıp yardım etti. Savaşta bile olsa, Türk Milletinin insanlığıyla tüm dünyaya örnektir. ”Çanakkale Geçilmez” dediler. Ne kadar canverse de vazgeçmediler. Düşman askerini yok ettiler. Türk tarihimizin en şerefli sayfalarını dolduran zaferimizdi “Çanakkale Zaferi”. Milletimiz, Mustafa Kemal’i tanıyınca güçlendi, kolayca birbirlerine kenetlendi. Çanakkale öncesinde yenilgiye uğrarken Ulu Önderimiz ile Milletimiz birlikteliği sağladı ve birden kazanmaya başladı. Düşmanlarımız şaşırıp bizden korkmuşlardı. Çanakkale Savaşı sırasında Ulu Önderimiz vuruldu. Cebindeki saat sayesinde kurtuldu ve bir mucize gerçek olmuştu.
En kanlı savaşlardan biriydi Çanakkale. Binlerce şehit verdi Türk Milleti. Savaş sonrasında Çanakkale’de acıydı fotoğraflar, geride kalan yetim çocuklar, zaferini üzüntü ile yaşayanlar, şehitlerimizin mektubunu ağlayarak okuyan analar. İşte bunlardı en acı fotoğraflar. Biliyoruz ki bugün bağımsız ve refah içinde yaşayabiliyorsak bunu kahraman şehitlerimize borçluyuz. Biz hiç “Çanakkale Geçilmez” diyen şehitlerimizi unutur muyuz? Bu savaşlarda canını feda eden şehitlerimizin karşısında saygı ile eğilirim, mekânlarının cennet olmasını ve rahat uyumalarını isterim.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
18 Mart Çanakkale Zaferi, belki de Anadolu halkının yaşadığı en büyük zafer; ama aynı zamanda yaşadığı en büyük acıdır. Tarihimize büyük bir zafer olarak geçse de, hepimizin yüreklerinde büyük bir keder bırakmıştır. Bu kutsal mücadele uğruna Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Çanakkale toprakları çeyrek milyon şehidimizin kanı ile sulandı. Nice çocuklar yetim, nice kadınlar dul ve nice analar evlatsız kaldı. Herkesin yüreğine bir kor düştü. Bir kor ki yüzyıllar geçse dahi sönmeyecek… Bir kor ki acısı hiç dinmeyecek.
Düşman bir olmuştu, geçecekti Çanakkale’yi. Ama kolay mı? ”Çanakkale geçilmez!” diyen askerimizi ezip geçmek, Anadolu topraklarına göz dikmek o kadar basit mi? Elbette ki basit değil ve olmadı da. Düşmanın hevesi kursağında kaldı. Topraklarımız üzerinde kötü emelleri olan kirli eller, tek tek geri çekilmeye başladı. Bir kere yola çıkmıştı halkımız. Dönmek olmazdı. Ölmek olurdu; lakin dönmek olmazdı. Olmadı da.
Belki birçok askerimiz şehadete kucak açtı; ama elimizde kutsal topraklarımız, şanımız, onurumuz ve namusumuz kaldı.Bugün bu toprakların bereketinden yaralanabiliyorsak bu, şehitlerimizden dökülen kanlardandır. Bugün özgürlüğün ve bağımsızlığın tadını doyasıya çıkarıyorsak, ölümü göze alanlardandır. Çanakkale azmin, fedakarlığın, onurun zaferidir. Bağımsızlığın ve özgürlüğün, direnişin zaferidir. Atalarımıza ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Bu yüzden onların kemiklerini sızlatmayacak şekilde yaşamalı, onların bize bıraktığı toprak, bayrak, vatan gibi kutsal değerleri kanımızın son damlasına kadar korumalıyız.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI
Birinci Dünya Savaşının seyrini değiştiren önemli savaşlardandır. Hedeflerine en kısa ve kolay yoldan ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri güçleri, Çanakkale’yi geçmek ve müteffiklerine yardım etmek istiyordu. Ancak Türk ordusu buna izin vermedi.
Çanakkale Savaşlarının kazanılması, Anadolu’daki direnişi daha güçlü ve daha inançlı hale getirdi. Düşmanı püskürtmek için yurdun dört bir yanındaki her yurttaş canla başla çalıştı ve savaştı. Nihayetinde bu topraklar düşmandan temizlenmiş oldu.
Ülke topraklarının kurtarılmasında Anadolu halkının tamamının emeği vardır. O dönem tam bir İslam birliği yaşanmış Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Azeri demeden, bu topraklarda yaşayan her etnik unsuz üzerine düşeni en iyi şekilde yerine getirmiştir. Anadolu halkı en kritik zamanda kardeş olmayı, beraber mücadele etmeyi bilmiş ve karşılığını da büyük zaferlerle almıştır.
Çanakkale bu milletin bir bütün olarak bütün dünyaya meydan okuduğu ve bu milletin bir ulus olarak cihan devletlerinin bütününe ne kadar bağımsızlık için neler vereceğinin katınıtı olarak görülmektedir.
Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin bütün dünyaya karşı tek yumruk olarak harp ettiğimiz en güzel destanların yazıldığı zaferimizdir. Bu zaferi elde edebilmek için kadın çocuk yaşlı demeden herkesin koca bir kayanın altına elini koyarak kazandığımız zaferdir. Bu zafer bizim bu cennet vatanın bütün karış karış her toprağını kanımızla kazandığımız, uğruna gencecik fidanları şehit verdiğimiz bağımsızlık örneğimizdir. Mustafa Kemal Atatürk ün önderliğinde Yüce Rabbimizin izniyle ve yardımlarıyla iman dolu şehitlerimiz döktükleri kanlar ile bir lokma ekmek kimiz zaman aç kalmış şehitlerimiz bize ve gelecek nesillerimize hediyesi olan bu vatanı bahş etmişlerdir.
İşte bu kutsal olan vatanımızı bizimde atalarımız gibi her karışı için düşmana karşı günü geldiğinde korumamız ve kollamamız gerektiğinin asla aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.
Çanakkale bu milletin bir bütün olarak bütün dünyaya meydan okuduğu ve bu milletin bir ulus olarak cihan devletlerinin bütününe ne kadar bağımsızlık için neler vereceğinin katınıtı olarak görülmektedir.
Çanakkale Türkiye Cumhuriyetinin bütün dünyaya karşı tek yumruk olarak harp ettiğimiz en güzel destanların yazıldığı zaferimizdir. Bu zaferi elde edebilmek için kadın çocuk yaşlı demeden herkesin koca bir kayanın altına elini koyarak kazandığımız zaferdir. Bu zafer bizim bu cennet vatanın bütün karış karış her toprağını kanımızla kazandığımız, uğruna gencecik fidanları şehit verdiğimiz bağımsızlık örneğimizdir. Mustafa Kemal Atatürk ün önderliğinde Yüce Rabbimizin izniyle ve yardımlarıyla iman dolu şehitlerimiz döktükleri kanlar ile bir lokma ekmek kimiz zaman aç kalmış şehitlerimiz bize ve gelecek nesillerimize hediyesi olan bu vatanı bahş etmişlerdir.
İşte bu kutsal olan vatanımızı bizimde atalarımız gibi her karışı için düşmana karşı günü geldiğinde korumamız ve kollamamız gerektiğinin asla aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Tarihimizin en hüzünlü zaferidir Çanakkale. Yokluklar içindeki bir milletin çağın en güçlü devlet ve silahlarına topyekün direnişinin gerçek bir destanıdır. Bu destanın her satırında insanlık onuru vardır. Bu onur, düşmana sadece silahlı mücadelede değil, verdiği insanlık dersi örnekleriyle de baş eğdiren aziz Mehmetçiklerimize aittir.
Girdiği çatışmada yaraladığı düşman askerini canını tehlikeye atarak, sırtına alıp düşman siperlerine kadar götürme cesaretini gösteren Mehmetçik, düşmanın her bir rütbesindeki askerini kendisine hayran bırakacak kadar asil bir davranış sergileyerek, savaşın yalnızca öldürmekten ibaret olmadığını tüm dünyaya bir kez daha hatırlatmıştır.
250 bin insanımızın şehadet mertebesine ulaştığı Çanakkale’de her yaştan insanımız gönüllü olarak savaşmış, kadınlar cephedekiler için çorap örmüş, mermi imalatında bile çalışmışlardır. Kısaca vatanın her bir ferdi kendisine yönelen bu vahşi akına elbirliğiyle dur demesini bilmiştir.
Bu cephenin isimsiz kahramanları, vatanın her bir köşesinden Çanakkale’ye koşarken, asla geri dönmeyi düşünmemişler, Türklük onur ve haysiyetini en güzel şekilde korumakla üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmişlerdir. Onlar, Çanakkale Zaferi’ni elde etmekle, sadece bir zafer değil, Türk milletinin Anadolu’daki varlığının devamını da sağlamışlardır.
Övgülerin en güzeline layık olan Çanakkale Şehitleri asla unutulmayacak, Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaklardır. Ruhları şad olsun!
MÜCADELENİN ZAFERİ
Çanakkale Savaşı, tarihe unutulmaz bir damga vurmuş; inancın nasıl güçlü bir kale olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadelenin zaferidir.
Anadan, yârdan, evlattan geçip vatan diye diye can verenlerin kanıyla yazdığı bir destandır Çanakkale. Hakk’ın batılı, birliğin ayrılığı yendiği zor bir imtihandır Çanakkale.
Kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Ardahanlı, kimi Urfalı sayısız kaç yiğidin omuz omuza savaşarak yazdığı tarihtir Çanakkale. Önündeki arkadaşının ölümünü görüp onun düştüğü yere -sadece bir dakika sonra öleceğini bildiği hâl de- geçen ve gözünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir onlar. Ölüme atılan asker! Âkif’in de dediği gibi: “Bedr’in aslanları ancak senin kadar şanlı idi.”
“57. tümen…” nur içinde yatıyorsun şüphesiz. Şahadet şerbetini içmelerine belki de sayılı saatler kala, derede çamaşırlarını yıkayan ve sebebini soran komutanına da: “Allah’ın huzuruna kirli esvap ile mi çıkayım?” diyen bu tümen, imanın ve teslimiyetin insana dönüşmüş şeklidir mutlaka. “Ben size savaşmayı değil; ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir bu dünyaya ne de bu emre uyacak başka bir millet.
Türk milletini kolay lokma sanıp Fatih’in kır atını sürdüğü bu kutsal toprakları ele geçirmek isteyen Haçlı zihniyetine atılmış son tokattır Çanakkale.
Niye geldiklerini bile bilmeyen Anzak erlerine bile yardım elini uzatmaktan çekinmeyen ve onları da bağrına basan kardeşliğin zaferidir Çanakkale.
Bir gözünü kaybettiği hâl de diğer gözüyle savaşan, bir bacağını kaybedince diğer bacağıyla koşan, mermileri üzüm taneleri gibi toplayan, göğsüyle siper olan, kanıyla toprağa can katan yiğitlerin arşa yükseldiği yerdir Çanakkale.
Ölümü de öldüren kahramanlar; göğsü siper, canı süngü olanlar şimdi gömsek de sığmayacakları tarihte izliyorlar bizi. Bir silahları olsaydı onların eğer; içimizdeki ayrılıkları, kardeşi kardeşe kırdıranları, bize bizi unutturanları vururlardı şüphesiz şimdi…
Çünkü onlara savaşı kazandıran ruhlarındaki birlik ve dirlikti. Onlar bir millet olmanın bilincine varmış, bu ruh ile yenmişlerdi düşman askerlerini. Bir sancak altında kara kışlarda yem etmemişlerdi vatanı kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bombayı tek başına kaldıran Koca Seyit’in namluya sürdüğü mermi gideceği yeri de biliyordu. Elizabeth Gemisi’ni ikiye ayıran o top Çanakkale Zaferi’nin özetiydi âdeta…
Şimdi bizler aynı gücü yüreğimizde hissederek ruhu şad olur şehitlerimizin. Bastığımız toprağın üstünden çok, altında yatanların canlı olduğunu anlarsak kıyamayız bu toprağın tek bir taşına. Şimdi fark edersek damarlarımızdaki asil kanı neslimiz hür yaşar ebediyen… Yağan yağmurun altında aynı şemsiye ile korunup açan güneşin altında aynı çiçekleri koklarsak “Asım’ın nesli” oluruz ancak…
Haykırıyorum hepimizin adına, Ben Kara Fatma! Ben Nene Hatun! Ben Lapsekili İbrahim! Ben Fatih! Ben Mehmet! Ben Hasan! Ben Mustafa Kemal’im karlarda yatan…