Çavuşoğlu: Türkiye'nin hakkı olan kaynaklardan vazgeçmesini kimse beklemesin
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz konusunda, "Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin kendi kıyılarına hapsedilmesini ve hakkı olan kaynaklardan vazgeçmesini kimse beklemesin. Bizi dışlayan girişimlerin başarı şansı yoktur." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 12. Büyükelçiler Konferansı'nın ikinci gününde Türkiye'nin yurt dışı ve merkez teşkilatında görevli büyükelçilere hitap etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs Türkü'nün artık sırf müzakere etmek için masaya oturmayacağını son seçimde gösterdiğini belirterek, "Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye'nin, kendi kıyılarına hapsedilmesini ve hakkı olan kaynaklardan vazgeçmesini kimse beklemesin. Bizi dışlayan, hatta karşısına alan girişimlerin de başarı şansı yoktur." dedi.
Kıbrıs'ın, Türkiye'nin milli davası olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Kıbrıs konusunda da çözüm yollarını tıkayan kim, bellidir. Ada'da Türk toplumunu eşit görmeyen sorunlu bir zihniyet var." dedi.
"BUGÜNE KADAR SİYASİ EŞİTLİĞİ KABUL ETMEDİLER"
Çavuşoğlu, Avrupa Birliği'nin (AB) bu zihniyeti üye yaptığını ve çözüm umutlarını tıkadığını söyleyerek "Şimdi üstüne bir de ortak zenginliklere 'el konulması' teşebbüslerine, en azından sözde destek çıkıyor. İyi de bunlara bizim müsaade edeceğimiz varsayımının ardındaki kibir ve yanılgı nereden kaynaklanmakta? Bugüne kadar siyasi eşitliği kabul etmediler. Siyasi eşitliğin olmadığı yerde egemen eşitlik olmalıdır. Kıbrıs Türkü artık sırf müzakere etmek için masaya oturmayacaktır. Son seçimlerde de bu mesajı açıkça verdiler." şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz'deki meselenin de "kaynakların hakkaniyetli paylaşımı" olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Bölgede istikrarsızlığı yaratanlar, Türk'ün haklarını gasbedebileceğini düşünenlerdir. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye'nin, kendi kıyılarına hapsedilmesini ve hakkı olan kaynaklardan vazgeçmesini kimse beklemesin. Bizi dışlayan, hatta karşısına alan girişimlerin de başarı şansı yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
"SEÇİM YUNANİSTAN'INDIR"
Çavuşoğlu, "Komşu komşunun külüne muhtaçtır." atasözünü hatırlatarak, "Sayın Cumhurbaşkanımızın son İzmir depreminde verdiği mesaj da bunu veciz şekilde ortaya koydu. Yunanistan ile sorunları konuşarak halletmek istiyoruz. Önkoşulsuz diyalog ve diplomasiye kapımızı kapatmıyoruz. Yunanistan Başbakanı (Kiryakos Miçotakis) Fransa, Almanya, İngiltere'deki gazetelere yazı yazıp başka ülke kamuoylarına yaranmaya çalışırken, biz bir Yunan gazetesine makale yazarak, doğrudan Yunan halkına seslendik. Dedik ki isterseniz gerginlik ve tırmanma ile yaşayalım veya diplomasi, diyalog ve iş birliği yapalım: Seçim Yunanistan'ındır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, "her yoldan gitmeye muktedir olduğunu" söyleyen Çavuşoğlu, "Her türlü makul diplomatik açılımı da onlara sunuyoruz. İstikşafi görüşmeler, gelir paylaşımı, bölgesel konferans gibi somut öneriler hep tarafımızdan geldi. Sadece Yunanistan'la değil tüm kıyıdaş ülkelerle bu meseleleri konuşmak için Doğu Akdeniz Konferansı toplantısını bizzat sayın Cumhurbaşkanımız önerdi. Kırılgan olan bölgemize hakkaniyeti, huzur ve iş birliğini artık diplomasiyle kazandırmak için ilgili tüm aktörlerle birlikte biz Türkiye olarak çalışmayı öneriyoruz." dedi.
"DURUŞUMUZ BU KADAR NET VE HAKLI"
Çavuşoğlu konuşmasında ayrıca hoş görmek veya birlikte yaşamayı öğrenmek yerine başkalarının dinlerini tanzim etmeye yeltenmenin "apaçık densizlik" olduğunu belirtti. Hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün savunucusu olmaya devam edeceklerini dile getiren Çavuşoğlu, "1,5 milyardan fazla insanın kalbinde müstesna bir yeri olan Peygamber Efendimize (SAV) ve diğer kutsallarımıza hakaret edilmesini ifade özgürlüğü olarak göremeyiz. Duruşumuz bu kadar net ve haklı." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi ve AGİT gibi çok taraflı platformlarda bu işin bayraktarlığını yapmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Bu vesileyle, Dışişleri Bakanlığı olarak bundan sonra yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve göçmen karşıtlığı gibi konularda bilhassa Batı'da yaşanan gelişmelere ilişkin yıllık raporlar hazırlayacağımızı buradan duyurmak istiyorum. Bu raporlar yoluyla işlenen suçları teşhir edeceğiz, yasal süreçlerin takipçisi olacağız." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin, 10 yıldır istikrarsızlık içindeki komşusu Suriye'nin terörden arındırılması, siyasi çözüme kavuşması ve Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün sağlanması yönündeki çabalarına dikkati çekerek "Adı sanı ne olursa olsun hiç kimsenin bölgemizde terörü meşrulaştırmasına izin vermeyeceğiz." ifadesini kullandı.
GELENEKTEN GELECEĞE
Bu sene yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle merkezde görev yapan büyükelçilerin katıldığı, yurt dışında görev yapan büyükelçilerin ise video konferans yöntemiyle iştirak ettiği konferansın ilk gününde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hitap ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, kendisinin talimatlarının özveriyle çalışılarak yerine getirileceğini söyledi. Çavuşoğlu, konferansın bu yılki temasının "Milli Egemenliğin 100. Yılı'nda Türk Diplomasisi: Gelenekten Geleceğe" olarak belirlendiğini vurgulayarak Dışişleri Bakanlığı teşkilatının gecesini gündüzüne katarak yerli, milli, girişimci ve insani bir dış politikayı, sahada ve masada güçlü şekilde uyguladığını söyledi.
Dünyada en büyük 5 diplomatik ve konsüler ağlardan birinin Türkiye'ye ait olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Halen yurt dışında 152 büyükelçimiz görev yapıyor. Ekran başında bizlerle beraberler. Merkezde de 116 büyükelçimiz mevcut. Hemen her zaman diliminde bir büyükelçiliğimiz, başkonsolosluğumuz veya ticaret ofisimiz var." ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, Türkiye'nin bir temsilciliğinde güneş batarken, bir diğerinde güneşin doğduğunu söyleyerek "Her şeyden önce, dünyanın en geniş 5 bilgi toplama, analiz ve diplomatik girişim ağından biri Türkiye'mizin emrinde. Özel yetişmiş, deneyimli kadrolar, 248 misyonda, her gün Ankara'yı bilgi ve değerlendirme ile beslemekte, karar alıcılara destek olmakta. Sonuçta oluşan talimatları da bulundukları ülkelerde yerine getirmekteler." dedi.
SALGIN SÜRECİNDE DİJİTAL DİPLOMASİ
Türkiye'nin dijital dönüşüm noktasında da hızlı bir gelişim sergilediğini ve Bakanlığın e-devlet uygulamaları alanında hep önce bir çalışma içinde olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Geçen yıl, küresel salgından önce, yine bu forumda 'Dijital Diplomasi' girişimini ilan ettik. Türkiye olarak liderlik ettiğimiz ara buluculuk gibi uluslararası süreçlerde de rotayı bu yöne önceden çevirmiştik. Bu öngörünün isabetini pandemi sürecinde de yaşıyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, salgından önce dijital çağın diplomasiye etkileri konusunun Antalya Diplomasi Forumu'na tema olarak belirlendiğini belirterek şunları söyledi:
"Sonuç itibarıyla salgın tüm dünyayı evlerine hapsettiğinde, biz süratle internet üzerinden dijital ortamda diplomasiye uyum sağlayabildik. Salgın sırasında 11 tanesi Sayın Cumhurbaşkanımıza refakaten, 61 diplomatik video konferans gerçekleştirdik. Bakan Yardımcılarımız, Genel Müdürlerimiz de aynı şekilde dijital ortamda toplantılar düzenlediler. Video konferans uygulamasından Bakanlık içinde de yararlandık. Büyükelçilerimiz ve başkonsoloslarımızla toplantılar tertipledik. Böylece salgın konusunda diğer ülkelerdeki durumu ve uygulamaları yakından takip ettik. Yine geçen sene ilan ettiğimiz Antalya Diplomasi Forumu’nu da dijital ortamda hayata geçirdik. Bir fikir olmaktan çıkarıp, fikirlerin şekillendiği bir zemine dönüşmesini sağladık. Dünyanın diplomatik gündeminde yer tutan belirli konularda fikirlerin oluşumuna katkı sağladık."
HIZIR UYGULAMASI
Çavuşoğlu, Türkiye'nin G20 Diplomasi Endeksi'nde 7'nci sırada, sosyal medya etkileşimi bakımından ise 3'üncü sırada olduğunu ifade etti. Dijital Diplomasi girişimi çerçevesinde Bakanlığın çağa uygun şekilde yeteneklerini dönüştürdüğünü anlatan Çavuşoğlu, yurt dışındaki vatandaşlara verilen hizmetlerin kalitesini artırmak için de çaba sarf ettiklerini, en büyük sorumluluklarının ise vatandaşlara hizmetin yanı sıra onların hakkını ve hukukunu korumak olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, "Vatandaşlarımızın sorularına yapay zeka aracılığıyla her günün her saati, mesai gözetmeden yanıt verecek 'Hızır' uygulamasını hizmete sokuyoruz." dedi.
CUMHURİYETİN EN BÜYÜK TAHLİYE OPERASYONU
Salgın döneminde birçok seyahat kısıtlaması uygulansa da yüz yüze diplomasinin sürdürüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, salgının başından beri 24 yurt dışı ziyareti gerçekleştirdiklerini kaydetti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Ülkemizde 19 devlet ve hükümet başkanı, 18 dışişleri bakanı ağırladık. Geçen hafta Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci Dışişleri Bakanları Toplantısı’na ev sahipliği yaptık. Seyahatleri telefon ve internet görüşmelerimizle destekledik. Bu dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız 205 telefon görüşmesi, 11 video konferans, biz de 251 telefon görüşmesi, 50 video konferans yaptık. Bu arada telefon üzerinden mesajlaşmalar veya telefon üzerinden anlık kısa görüşmeleri saymıyoruz. Yani vasıtalarımızı çeşitlendirdik ve muhataplarımızla iletişim ve müzakereye devam ettik."
Çavuşoğlu, salgının en başından itibaren Türk diplomasisinin her alanda hizmetlerini aksatmadan sunduğunu belirterek "Bu dönemde, Bakanlığımız bünyesinde faaliyete geçirdiğimiz Koordinasyon ve Destek Merkezi vasıtasıyla Cumhuriyet tarihimizin en büyük tahliye operasyonunu koordine ettik." ifadelerini kullandı.
Pek çok ülkenin içine kapandığı bir dönemde, Türkiye'nin tüm dünyaya yardım elini uzattığını belirten Çavuşoğlu, "Böylece salgın döneminde de insani konularda dünya lideri olmaktan gurur duyuyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, bu hizmetleri görürken, kamu hizmetinin, "insana hizmet" olduğunu anlatan çok sayıda örnek hikaye yaşadıklarını dile getirerek, bu hikayelerden birkaçını paylaştı.
Bakan Çavuşoğlu, "Latin Amerika’dan Asya’ya, Kuzey Amerika’dan Afrika’ya hemen her coğrafyada vatandaşlarımıza doğrudan hizmet götürdük, insana dokunduk. Türkiye bir 'şefkatli güç' olarak, tüm insanlık adına mükemmel bir sınav veriyor." dedi.
Bu deneyimlerin unutulmasını istemediklerini kaydeden Çavuşoğlu, 21. yüzyıl Türk diplomasisini bugünkü ve sonraki kuşaklara aktaracak Müşfik Güç Belgeseli’ni bir sonraki Büyükelçiler Konferansı’na yetiştirmek için harekete geçtiklerini aktardı.
"REFORM İHTİYACI SU YÜZÜNE ÇIKTI"
Çavuşoğlu, salgının tüm dünyayı derinden etkilediğini ancak Türkiye'yi durduramadığını belirterek salgının başlarında insanlığı nasıl bir gelecek beklediğine dair stratejik öngörü çalışmaları yaptıklarını kaydetti. Salgının mevcut olan yönelimleri hızlandıracağı sonucuna vardıklarını ve bunda haklı çıktıklarını dile getiren Çavuşoğlu, ayrıca dünya çapında bu alandaki ilk çalışmalardan ikisini Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Antalya Diplomasi Forumu olarak hazırladıklarını hatırlattı. Çavuşoğlu, salgınla birlikte mevcut küresel kurumların yetersizliğinin bir kez daha ortaya çıktığını belirterek "Uluslararası örgütler güç ve itibar kaybına uğramaya devam etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin salgını gündemine alması 100 gün sürdü. 'Dünya Beşten Büyüktür' çağrısıyla vurgulamakta olduğumuz reform ihtiyacı iyice su yüzüne çıktı." değerlendirmesini yaptı.
Dünya 5’ten Büyüktür Ne Demek | Recep Tayyip Erdoğan Ne Demek İstedi
Öte yandan salgının dünyadaki kırılganlıkları daha da artırdığını vurgulayan Çavuşoğlu, çatışmalar devam ederken, insani yardımlar, barış operasyonları ve sahada ara buluculuk çabalarının sekteye uğradığını belirtti.
Çavuşoğlu, salgının küresel güç dengelerini de etkilediğini, teknolojik dönüşüm ve dijitalleşmeyi iyice hızlandırdığını da dile getirdi. Geçen yıl dünyanın bir "gül bahçesi olmadığını" vurguladıklarını belirten Çavuşoğlu, "Savaşların, darbelerin, çöken devletlerin, acı ve zulmün yaşandığı, kanın aktığı, az gelişmişliğin insana zulme dönüştüğü yerlerde görevdeyiz. Türk diplomatları bu zor bölgelerde fedakarca vatandaşlarımızı ve milli menfaatlerimizi korumaya, dostluk köprüleri ve ticaret kanalları inşa etmeye devam ediyor." ifadesini kullandı.
"DIŞ POLİTİKADA ADIMLARIMIZ, HAMLE ÜSTÜNLÜĞÜ ÜZERİNE"
Bakan Çavuşoğlu, sahada, masada ve fikri zeminlerde etkin olmaya, girişimci ve yenilikçi bir diplomasiye olan ihtiyacın azalmadığına, aksine arttığına dikkati çekti.
Farklı güç unsurlarının akil şekilde kullanılmasına devam edilmesi gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh temel hedefi doğrultusunda, her gün küresel ve bölgesel barış ve refaha hizmet edecek adımlar atıyoruz. Barış ve refah güçlü ve girişimci olmayı gerektirir. Dolayısıyla dış politikamızdaki adımları, 'başımızı kuma gömmek' değil, 'hamle üstünlüğünü elde tutmak' üzerine inşa ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, uluslararası sistemde değişim sancılarının yaşandığına dikkati çekerek "Bazen oyun kurmak gerekiyor. Bazen de farklı güç odaklarının bölgemize reva gördükleri tertipleri vakitlice görerek, meşru çıkarlarımızı korumak için oyun bozmak gerekiyor." dedi.
Her iki durumda da Türkiye'nin girişimci olmaktan çekinmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Yerli ve milli gücümüzü, sahada ve masada ortaya koyuyoruz, koyacağız." ifadesini kullandı.
TERÖRÜN MEŞRULAŞTIRILMASINA İZİN YOK
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Suriye'deki gelişmeleri milli güvenlik ve bölgesel istikrar perspektifinden izleyerek yönlendirdiğini ifade ederek "10 yıldır istikrarsızlık içindeki bu komşumuzun artık terörden arındırılması, halkının beklentilerini karşılayacak, siyasi bir çözüme kavuşması, mültecilerin dönüşünün sağlanması en başta bizim hedefimiz." ifadelerini kullandı.
Bu anlayışla Türkiye'nin PKK/PYD/YPG ve DEAŞ'a karşı harekatlar icra ettiğine değinen Çavuşoğlu, "Sınırımızda terör koridoru oluşturmaya çalışanlara izin vermedik. PKK/PYD/YPG’nin bölücü gündemi ve siyasi sürece dahil olma çabalarını engelliyoruz. Adı sanı ne olursa olsun hiç kimsenin bölgemizde terörü meşrulaştırmasına izin vermeyeceğiz." dedi.
Çavuşoğlu, İdlib'de ateşkesin muhafazası için de çalışmalarını sürdüğüne dikkati çekerek Türkiye'nin bölgedeki masum insanları korumaya kararlı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin ihtilafın çözülmesi için uluslararası çalışmalara da öncülük ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Suriye’de savaştan kaçanlara kapılarımızı açtık. Şimdi, güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlıyoruz. Suriye’de terörden arındırdığımız bölgelere dün Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi 411 bin Suriyelinin güvenli şekilde geri dönmesini sağladık." değerlendirmesini yaptı.
"TÜRKİYE BAŞTAN BERİ LİBYA İLE DİYALOGDAN YANA"
Çavuşoğlu, Libya'daki gelişmelerin de gündemde önemli bir yer tuttuğunu belirterek Türkiye'nin başından beri krizin çözümü için diyaloğa işaret ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin Libya'da kaosu önlemek ve uluslararası meşruiyeti korumak için inisiyatif aldığını söyleyen Çavuşoğlu, "Türkiye’nin BM tarafından tanınan Milli Mutabakat Hükümeti’ne sağladığı eğitim ve danışmanlık desteği ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi. BM öncülüğündeki siyasi sürecin de önünü açtı." dedi.
Çavuşoğlu, iki ülke arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda mutabakat muhtırasının da Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki meşru çıkarlarının korunması yolunda önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Siyasi sürecin desteklenmesi ve sürdürülebilir ateşkes için tüm taraflarla eşgüdüm halinde çalışıldığını belirten Çavuşoğlu, "Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun çalışmalarını destekliyoruz." diye konuştu.
"SIRF KARDEŞİMİZ OLDUĞU İÇİN DEĞİL HAKLI OLDUĞU İÇİN DE DESTEKLİYORUZ"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Azerbaycan'ın, Türkiye için herhangi bir ülke olmadığının altını çizerek, "Bir millet, iki devlet anlayışıyla bağlı olduğumuz, kanımız, canımız bir ülke. Biz Azerbaycan'ı sırf kardeşimiz olduğu için değil, uluslararası hukuk bakımından haklı olduğu için de destekliyoruz çünkü Türkiye her zaman meşrunun ve haklının yanındadır." dedi.
Türkiye'nin birçok ihtilafa sahne olan bir bölgede bulunduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, çözüm bekleyen ihtilaflardan sonuncusunun ise Yukarı Karabağ sorunu olduğunu dile getirdi. Çavuşoğlu, "Azerbaycan bizim için herhangi ülke değil. Bir millet, iki devlet anlayışıyla bağlı olduğumuz, kanımız, canımız bir ülke. Biz Azerbaycan'ı sırf kardeşimiz olduğu için değil, uluslararası hukuk bakımından haklı olduğu için de destekliyoruz çünkü Türkiye her zaman meşrunun ve haklının yanındadır." değerlendirmesinde bulundu.
Ermenistan'ın 27 Eylül'deki saldırıları sonucu diplomatik seferberlik başlattıklarını kaydeden Çavuşoğlu, tüm temaslarda Azerbaycan'ın uluslararası haklılığının anlatıldığını vurguladı.
Türk diplomatlarının Azerbaycan temsilciliğinin olmadığı yerlerde Azerbaycan'ın haklı davasını anlattığının altını çizen Çavuşoğlu, "Temaslarımızda, Ermenistan'ın sivillere bilerek saldırdığını, savaş suçu işlediğini, saldırganlığını örtmek amacıyla ülkemiz aleyhinde de kara propaganda yaptığını teşhir ettik, ediyoruz. Bu ülkenin PKK/YPG teröristlerini ve çok sayıda yabancı savaşçıyı Yukarı Karabağ'da konuşlandırdığını da aktardık." ifadesini kullandı.
Gelinen aşamada, Azerbaycan'ın sahada kazandığı başarının, 30 yıllık işgalin artık sürdürülebilir olmadığını gösterdiğini söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Nitekim dün gece yarısı itibarıyla da artık Ağdam, Laçin ve Kelbecer'de işgalin takvime bağlı şekilde sonlandırılması kararlaştırılmıştır. Biz önümüzdeki süreçte ilgili tüm aktörlerle temas halinde Azerbaycan'ın hakkını, hukukunu her platformda savunmaya devam edeceğiz. Ermenistan’ın bu süreçten gereken dersleri çıkardığını umuyoruz çünkü 3 defa ateşkes oldu, üçünü de Ermenistan bozdu. Gelin bu ihtilafı artık BM Güvenlik Konseyi kararları, Azerbaycan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde çözelim. Son sağlanan mutabakatın da bu amaca ve tüm bölgenin ihtiyacı olan kalıcı istikrara hizmet etmesini temenni ediyoruz."
ABD VE NATO'YA DAİR
Türkiye'nin müttefiklerinin "ittifak dayanışmasını her mülahazanın üstüne koyamadıklarını" belirten Çavuşoğlu, "Mesela, efendim 'Avrupa Birliği (AB) dayanışması' diyorlar. Peki NATO dayanışması nerede? Halbuki, hiçbirinin NATO dışında güvenli olması da mümkün değil. Bu çelişkinin açıklaması nedir?" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), PKK/PYD ve Doğu Akdeniz konularında Türkiye'nin müttefiklerinin düştükleri durumun üzüntü verici olduğunu belirterek, geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye’ye dil uzatanların er ya da geç Türkiye'den yardım isteyeceklerini vurguladı. Türkiye'nin merkezinde bulunduğu coğrafyada, birden fazla havzada güvenlik ve istikrara katkıda bulunduğunu ve NATO operasyonlarına en fazla katkı yapan 5 ülke arasında olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, "NATO’nun geleceği için başlatılan çalışmada İttifak içi dayanışmanın en temel mülahaza olarak tescil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, transatlantik bağların pekiştirilmesinde ve NATO reformunun ilerletilmesinde ABD'nin rolüne önem atfettiklerini dile getirdi.
Bu dönemde Türkiye-ABD ikili ilişkilerini zehirleyen unsurların giderilmesi için adım atılmasını beklediklerini kaydeden Çavuşoğlu, bu unsurlara ilişkin detaylara da değindi.
Çavuşoğlu, mevcut küresel dengelerin temelden sarsıldığı süreçte, ikili ilişkilerde yeni fırsatlar doğduğunu belirterek, "Suriye ve Libya gibi krizlere bölgesel barış ve istikrarı destekleyecek kalıcı çözümler bulunmasında Türkiye’nin temel bir çıkarı ve rolü var. Bu gerçek ışığında yeni dönemde siyasi, güvenlik ve ekonomik iş birliğimiz açısından yeni sayfalar açabiliriz." değerlendirmesini yaptı.
"AB İLE İLİŞKİLERİ YENİDEN CANLANDIRMAK MÜMKÜN"
Türk dış politikasındaki temel hedeflerden birinin bölgede "iç içe geçmiş sürdürülebilir barış ve kalkınma kuşakları oluşturmak" olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, kırılganlık ve çatışmaların son bulmasında Türkiye ile AB'nin ortak çıkarı bulunduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin, tüm Avrupa için bir güvenlik, refah, huzur ve iş birliği sözleşmesinin müzakeresi anlamını taşıdığına dikkati çekti. Konuyu ortak menfaatler ve ilkeler değil, kültürel ve dini bir karşıtlık gözlüğünden görmenin, Avrupa'nın kurtulamadığı bir "illet" olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"AB ile ilişkilerimizde, bazı üyeler özellikle gerginlik yaratıyor. Yani, adres vereyim: Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve son dönemde Fransa, ülkemizle olan ikili sorunlarını AB platformuna taşımakta. Üyelik dayanışmasını aleyhimize suistimal etmekte. Diğerleri de şaşkın, yılgın durumu izliyor. AB üyeleri arasında sessiz çoğunluk esasen Türkiye’yle diyaloğun Avrupa’nın kendi geleceği için öneminin bilincinde." Türkiye'nin Avrupa kıtasındaki ülkelerle ilişkilerini, dönemsel sorun ve krizlerin belirlediği kısa vadeli bir gündemle yürütmediklerini ifade eden Çavuşoğlu, bütüncül bir bakış açısıyla kurumsal mekanizmaların yeniden canlandırılması için çaba gösterdiklerini aktardı. Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini olumlu bir gündem üzerinden üyelik sürecini koruyarak yeniden canlandırmanın mümkün olduğunu da vurguladı.
"PKK'NIN KÖKÜ KAZINANA DEK MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Çavuşoğlu, geçen yılın Irak için de zorlu geçtiğine dikkati çekerek, bu yılın ilk günlerinde yabancı güçlerin Irak üzerinden hesaplaşmaları tüm bölgeyi savaşın eşiğine getirdiğini söyledi.
Irak'taki terör örgütü PKK varlığına karşı mücadeleyi geçen yıl da aralıksız sürdürdüklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "PKK'nın kökü tamamen kazınana kadar mücadelemizi içeride de dışarıda da sürdüreceğiz." dedi. Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Irak Türkmenlerine desteğinin devam edeceğini ve Irak'ın birliği ve toprak bütünlüğü ilkesine bağlı kalmak kaydıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile temasların da sürdüğünü ifade etti.
Öte yandan, İran'la ilişkileri de her düzeydeki temaslar ve bölgesel istişareler vasıtasıyla devam ettirdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "Yaptırımlar ve Kovid-19 salgını nedeniyle zor bir dönemden geçen İran ile gerek halklarımızın ortak menfaatleri gerek bölgesel barış ve istikrara katkı bağlamında angajmanımızı sürdüreceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, yakın dönemde yara alan Filistin meselesinin, Orta Doğu'daki sorunların merkezinde yer almaya devam ettiğine işaret ederek, "Filistin davasını göz ardı etmek bölgedeki meşruiyet krizini derinleştirmekten başka işe yaramaz." şeklinde konuştu.
"UKRAYNA'NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ"
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin kuzey komşusu Rusya'yla ilişkilerinin ortak çıkar ve karşılıklı saygı temelinde, olumlu seyrini koruduğuna dikkati çekerek, "İkili ve bölgesel konularda iş birliğinin ilerletilmesi için en üst düzeyde karşılıklı güçlü siyasi irade mevcut. Rusya’yla bölgesel konularda anlaşamadığımız hususlar olsa da diyaloğu canlı tutup ortak paydamızı bulmaya önem veriyoruz." dedi. Ukrayna'yla ilişkilerin 2011'de tesis edilen stratejik ortaklık temelinde gelişmeye devam ettiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Kırım Tatarlarının hak ve çıkarlarının korunması için çaba sarf ediyoruz. Soydaşlarımızın yaşam koşullarının iyileştirilmesi için projeleri hayata geçiriyoruz." dedi.
"ÇABALARIMIZ SOMUT SONUÇLAR DOĞURDU"
Çavuşoğlu, 21. yüzyılı şekillendirecek olan Asya'ya bütüncül bir bakışla yaklaşan "Yeniden Asya" girişimini geçen yıl bu forumda başlattıklarını hatırlatarak, bu bağlamda, bu yıl çok sayıda somut adım attıklarını dile getirdi.
"Yeniden Asya" girişimi kapsamında, büyükelçiliklerin, 31 ülke için 40 ana faaliyet alanında ikişer yıllık öncelikli Eylem Planları oluşturduklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Her bir bölge ülkesine ayrı ayrı önem veriyoruz. Asya coğrafyasında ağırlığı giderek artan bölgesel kuruluşlara Yeniden Asya girişimimiz çerçevesinde daha dinamik, aktif katılımlar sağlıyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin yakın bölgesinin ötesindeki coğrafyalara açılım politikalarını ileri götürmek için salgın ortamında da Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle ziyaret ve temasları sürdürdüklerini belirterek, "Salgın döneminde bile Haiti, Dominik Cumhuriyeti ve Venezuela'yı ziyaret ettik. Venezuela'daki çabalarımız bu ülkedeki iç uzlaşı bakımından somut sonuçlar doğurdu." diye konuştu.
"50 MİLYAR DOLAR HEDEFİNE İLERLİYORUZ"
Konuşmasında, Afrika kıtasıyla ilişkilere de değinen Çavuşoğlu, son 5 yılda Türkiye'den Afrika'ya 500'den fazla üst düzeyli ziyaret yapıldığını ve kendisinin de Kovid-19 salgınına rağmen, son dönemde 6 Afrika ülkesini ziyaret ettiğini anımsattı.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ekvator Ginesi'nde büyükelçilik binamızı açtık; Yakında Togo ve Gine Bisau'da da büyükelçiliklerimizi açacağız. 2008'de 'stratejik ortaklık' ilişkisi tesis etmiş olduğumuz Afrika Birliği ile 3. zirveyi dün Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) da söylediği gibi 2021'de gerçekleştirmek için çalışmalarımız sürüyor. Afrika kıtasıyla ticaret hacmimiz bugün 26 milyar doları aştı ve 50 milyar dolar hedefine doğru ilerliyoruz."
Çavuşoğlu, dünyanın barış ve huzuruna kasteden sınamaların sadece jeopolitik alanda olmadığının altını çizerek, bir süredir Avrupa'da sorun haline gelen yabancı ve İslam düşmanlığının, giderek Avrupa'yı "dünyanın hasta adamı"na dönüştürebileceğini dile getirdi.
Öte yandan küresel gündemde belki de birinci meselenin, çok taraflılığı güçlendirmek olduğuna değinen Çavuşoğlu, etkin çok taraflılığın, çok taraflı kurumların da etkin olmasına ihtiyaç duyacağını kaydetti.
Bu bağlamda, Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) sistemi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların daha etkili çalışması için destek verdiklerini ve aynı zamanda, BM başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların Türkiye'deki mevcudiyetinin artırılmasına yönelik çalışmaları da sürdürdüklerini belirtti.
2023 VE 2053 HEDEFLERİNE MİLLETÇE KOŞUYORUZ
Çavuşoğlu, Türk Dışişleri Teşkilatının, medeniyetiyle, devlet yönetme becerisiyle, yetiştirdiği liderleriyle, parlak tarihi ve geleceğiyle, girişimci ruhu ve insani değerleriyle, dünya sathında güneş gibi parlayan bir devlet ve milletin temsilcilerinden oluştuğunu dile getirerek, "Cumhurbaşkanımızın (Erdoğan'ın) önderliğinde 2023 ve ardından 2053 hedeflerine doğru milletçe koşuyoruz. Milli hedeflere ve dünyanın her köşesinde barış ve refaha katkı sunan, girişimci ve insani diplomasimizi özenle ve şevkle uygulamaya devam edeceğiz." ifadeleriyle açıklamasını sonlandırdı.