Çiğdem'i korumalıydık
Üç yıl önce kocası Soytürk Çeledir’in öldürdüğü Çiğdem Çeledir’in ailesi, bu yönde kararı olmasına rağmen kızlarının korunmadığını belirterek İçişleri Bakanlığı’na tazminat davası açtı. Mahkeme, “Polisi aramamışlar” diyerek davayı reddetti. Üye hâkim Cane
ÇİĞDEM ve Soytürk Çeledir, 2007’de evlendi. Soytürk Çeledir, 2011’de eşini yaraladığı için 10 ay hapis cezası aldı, 2014’te ise eşi ve çocuklarına zarar verdiği için gözaltına alındı. Çiğdem Çeledir ve çocukları sığınmaevine yerleştirildi. Çiğdem Çeledir bir ay sonra evine döndü . 7 Aralık 2014’te Soytürk Çeledir bu kez eşini ve kayınvalidesi Aynur Çelik‘i kemiklerini kıracak şekilde dövdü. Çeledir ve annesi Aynur Çelik şikâyetçi oldu. Çiğdem Çeledir, annesinin evinde kalmaya başlarken saldırgan eş için altı ay eve yaklaşmama tedbiri konuldu. Çiğdem Çeledir’e ‘çağırmalı koruma’ verildi.
Çiğdem Çeledir, 19 Ocak 2015’te boşanma davası açtı. Aynı gün kayınvalidesinin kapısına dayanan Soytürk Çeledir, eşini, 18 yaşındaki kayınbiraderi Muhammet Çelik ve kayınvalidesi Ayner Çelik’i vurdu. Çiğdem Çeledir ve Muhammet Çelik yaşamını yitirirken, Aynur Çelik yaralandı. Soytürk Çeledir, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kez ağırlaştırılmış, iki kez de müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
‘ARAMADILAR’
Çelik Ailesi’nin avukatı Pınar Çelik Arpacı, idarenin Çiğdem Çeledir’in öldürülmesini engellemek için girişimde bulunmadığı iddiasıyla İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açtı. Eskişehir Birinci İdare Mahkemesi talebi reddetti. Mahkemenin kararında, “Polisi arama imkânı uzun bir zaman boyunca devam etmekteyken aranmadığı, tedbirin yetersizliğinden yahut gereği gibi uygulanmadığından bahsetmeye olanak bulunmadığı” ifade edildi.
Mahkemenin bu kararına hâkim Caner Cihangir şerh koydu. Yazıda, Çeledir’le ilgili 20’ye yakın soruşturma açıldığı, bir kısmının davaya dönüştüğü, ‘eşine ve çocuklarına karşı şiddet uygulamaktan’ ceza aldığı hatırlatılıp şöyle denildi: “Sicilinin idarece bilindiği veya bilinmesi gerektiği, önleyici tedbir kararlarında bu durumun göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Mevzuatta ‘çağrı üzerine korumanın’ son sırada yer aldığı, diğer tedbirlere göre daha hafif olduğu, ülkemizde buna benzer cinayetler düşünüldüğünde bu tedbirin çoğu zaman yetersiz kaldığı, bu tür elim olaylarla sıkça karşılaşılmasına rağmen her seferinde matbu formlar üzerinden tek bir koruma tedbiriyle olayların önüne geçilebilmesinin, etkin bir koruma sağlanabilmesinin mümkün olmadığı açıktır.”
DEVLET YAŞAM HAKKINI KORUMALI
HÂKİM Caner Cihangir, karşı oy yazısında Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına göre devletin tüm bireylerin yaşam hakkını koruması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti: “Ülkemizde buna benzer kadın cinayetlerinde de aynı durumların yaşandığı, aynı süreçlerden geçildiği, sonuç itibarıyla aile içi şiddet şüphelilerinin koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirleri bir şekilde bertaraf ederek cinayetleri veya ağır yaralanmalarla sonuçlanan olayları gerçekleştirdikleri bilinmekte olup, yeterli olduğuna ilişkin ciddi kuşkular bulunan güvenlik tedbirlerinin çoğu zaman somut olayla bağdaşmadığı ve amaca hizmet etmediği anlaşılmaktadır. Olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla güvenlik butonu ve elektronik kelepçe uygulamalarından ikisi de Eskişehir’de uygulanmadığı gibi, etkin koruma sağlayabilecek başkaca bir koruma tedbirinin de belirlenmediği anlaşılmıştır.”