Ciguli kimdir? Ciguli neden öldü? Ciguli gerçek adı nedir?

“Çalgıcı Karısı Binnaz” şarkısıyla hafızalara kazınan, Ciguli’nin kimdir, neden öldü? İşte Ciguli yaşam hikayasi.

Ciguli kimdir? Ciguli neden öldü? Ciguli gerçek adı nedir?

Bugün 90’larda tanıdığımız yüzlerden biri, Ciguli, öleli uzun bir süre olmuş. Bildiğim tek şarkısı “Binnaz” sanırdım, meğer ile ilgili ne çok şey biliyormuşum. Eminim sizlere de öyle istikbal.

Çocukluğumda durumuyla şarkılar şimdiki kadar manalı değildi. İnsan çocukluğunda fark edemediği duygularıyla “Çalgıcı karısı Binnaz” diyen bir şarkıya mana yükleyebiliyormuş. Esasında insanın duyduğu hasret, nasıl geçerse geçsin, çocukluğunaymış. Biyografi yazmaya başladığım günden beri beğendiğim ya da beğenmediğim sanatçı diye bir şey kalmadı; yazdıkça sevdiğim “insanlara” dönüşüyorlar. Öyle ki, sanki senelerdır Ciguli hayranıymışım da, bir benim haberim yokmuş gibi… E hadi o zaman, bir açın da klibini izleyin, onu, şarkısını dinleyerek analım, olmaz mı?

İnsan ne çok şaşıyor bazen; ama en çok kendisine. Bizi biraraya getiren bütün notalara, izlediğimiz filmlere, okuduğumuz kitaplara minnetle…

Ruhun şad olsun adam…

Ciguli kimdir? Ciguli neden öldü?

Ciguli neden öldü?

Ciguli, en son 2014 yazında, Açıkhava’da “Güldür Güldür” gösterisine misafir olarak çıktı. Yine yüzünde o çok büyükte gülüşü vardı. Bütün Açıkhava’yı bir kez daha “Binnaz” ile coşturdu; esprileri ile güldürdü.

Sonra bir sessizlik oldu sanki, birkaç ay süren. 31 Ekim 2014’te de Ciguli’nin Sofya’da geçirdiği kalp rahatsızlığı ardından narkozun etkisinden çıkamayarak öldüğü haberi geldi. Sonrası uzun soluklu bir sessizlik… Bu kez, Ciguli’nin gülüşü hafızalarımızda dudaklarında donmuş şekilde kaldı. Doğduğu topraklara gömüldü…

90’ları ucundan kıyısından yakaladıysanız, “Bre Binnaz” diye pencerelerden artan o sesleri duyarak büyümüşsünüz demektir. Şimdi çok uzaklarda kaldığından mıdır bilmem, daha bir eğlenceli ve hasret duyulası geliyor. Çünkü bir şeyler yok olup gitmeden, insan değerini bilemiyor…

Öyle işte, içimde eskiye bir hasret; bir de kulaklarımda çınlayan “Bre Binnaz sen bu gece şaşırdın mı?” nidası…

Ciguli kimdir? Ciguli neden öldü?Ciguli Hayatı:

Ciguli gerçek adı nedir?

Ciguli, 1957’de Bulgaristan’da beş çocuklu bir aileye doğduğunda ailesi ona resmi olarak “Angel Jordanov Kapsov” ismini verdi. Oysa babası oğlunun adı “Ahmet” olsun istiyordu. Ama doğduğu seneler Bulgaristan’da İslami ve Türkçe isimlere getirilmiş bir yasak vardı. Bu baskıdan ötürü oğluna vermek istediği ismi kayıtlara geçemedi. Yine de ailesi amacıyla evde hep Ahmet’ti.

Hayat içersinde bir isme ait olamadan yaşayacaktı gerçekte. Çocukluktan akordeon çalmaya başlamıştı ve bunu çok iyi becermişti. Çok süratli ve kıvrak hareketleri vardı. İşte bu yüzden ona, o devre Bulgaristan’da tanınmış olan Sovyet AvtoVAZ firmasının ürettiği VAZ-2101 MODEL SEDAN arabanın daha çok tanınan adı, "Ciguli" (Zhiguli) verildi. Artık Ciguli olarak anılacak, öyle tanınacaktı… Ben de yazım süresince ona, onu tanıdığımız isimle hitap etmeyi seçiyorum.

Babası Hüseyin Bey, hamallık, annesi de süpürgecilik yapıyordu. Babasını erken kaybettiler, Hüseyin Bey 1972’de öldü. Ciguli, 15 yaşındaydı. Ailesiyle beraber yaşama devam etmeliydi ve bundan sonra çalışmalı, eve para getirmeliydi. 11 yaşından beri ara ara düğünlere gider çalgıcılık yapardı. Bunu bundan sonra iş durumuna getirdi ve para kazanmak amacıyla daha çok çalışmaya başladı.

Eğitimi ile ilgili iki değişik bilgi edindim. İlki ilkokul 7. Sınıfa kadar okuduğu, ikincisi ise lise mezunu bulunduğu yönünde. Bu bir ikilem olabilir. Bence enteresan olan, Bulgarca yazmayı Türkçe okumayı öğrenmesi. Bu konudaki üzüntüsünü seneler sonra gelmeyi çok istediği Türkiye’de bir röportajı esnasında şu cümleyle dile getirdi: “Ne yapalım, o devre bize Türkçeyi okutmadı Bulgarlar”. Bu yüzden Türkiye"ye geldiğinde, o hep Bulgarca yazacak ve Türkçe"ye çevirisi yapılacaktı.

Türkiye’ye hasretle senelerını geçirecek ve bir gün geldiğindeyse çok sevilecekti. Neyse ki istikbal ve yaşayacaktı…

Ciguli kimdir? Ciguli neden öldü?

Ciguli evlendi

Ciguli, 1974’te Ayten’le evlendi. Şimdilik 18’ini doldurmamış gencecik bir delikanlıydı. Evlilik yaşamı da iş yaşamı gibi erken başlamıştı. Ama pek sevdiler birbirlerini, güvendiler.

Bu evlilikten iki çocukları oldu. Ciguli, İbrahim Tatlıses ve Ferdi Tayfur hayranıydı. Bu yüzden çocuklarına "İbrahim ve Ferdi" ismini verdi. En azından kendisi oğullarına Türkçe isim verebilmişti.

90’larda Ciguli

90’lar da Ciguli amacıyla zordu, ama yaşamı değişecekti. Türkiye onun gözünde cennetti, İstanbul da masal şehri…

İlk iş pasaport çıkardı. Her anı ayrı heyecan dolu bir serüvendi bu Ciguli amacıyla. İstanbul otobüsüne bindiğinde sanki bunları yaşam sürdüren kendisi değilmiş gibi hissediyordu. Artık yaşamı İstanbul’da yaşayacaktı. Şimdilik haberi yoktu, ama onu Türkiye tanıyacaktı.

Yıllar sonra bu ilk geldiği devreleri şu cümlelerle anlatacaktı: “O gece otelde kaldık; su var, banyo var, yumUşak yatak var… Hemen beni götürdüler bir düğüne. Bana o gece 50 bin lira verdiler. Nasıl sevindik biliyon mu?”

Yaşadıklarına inanamıyor, yaşayacaklarını da tahayyül edemiyordu. Üstü başı perişandı, ayağında kenarları yırtılmış pabuçlar… Ama bunları fark ettirmeyen çok büyükte bir gülümsemesi de vardı. Yaşadığı ne varsa amacıylae bir yerlere istifliyor, daha da güleç oluyordu sanki.

İstanbul’da müzik yaşamına 1991’de Çakıl Gazinosu’nda "Hülya Avşar"a akordeon çalarak gazino yaşamıyla başladı.

Kaçınılmaz son olarak Ciguli de kendini Kumkapı’da buldu. Burada ilk günü çok eğlenceli geçmişti. İnsanlar kendisine çok gülüyordu. İnsanların gülüşleri o akordeon çalmaya başladığında dudaklarında donup kaldı.

Hint filmlerini çok seviyordu Ciguli ve bu filmlerden ince ince sesler çıkarmayı öğrenmişti; dinleyenleri donuk yüzü çözülmüştü. Kumkapı’da Üçler Restoran’da iş bulmuştu.

Kumkapı’da 8 sene çalışacaktı.

ciguli-sli.jpg

İlk albümü

Kumkapı meyhanelerinde çalıştığı vakitlerde akordeonuyla, sesiyle ve şen şakrak yüzüyle gerektiğince ilgi çekmişti. İlk albümünü gerçekte 1993’te yaptı. Ama albümü beğenmemişti, bu yüzden katiyen sahiplenmedi. Promosyon hedefli bir klip çekilmek istendi, fakat klipte kadın rolünde olması bekleniyordu. Çünkü sesini incelterek kadın sesiyle söylemişti şarksını. Ama bunu kabu etmedi ve bu video klip katiyen çekilmedi.

İlk denemesi başarısız olmuştu, daha doğrusu hayal kırıklığıydı. Kumkapı’da çalışmaya devam etti. 1998’de İzmir Fuarı’na katıldığında müzik camiasında kendisine bir yer buldu. Fuar’da "İbrahim Tatlıses ve Sibel Can"ın müzisyenliğini yaptı. Bu iki programda da sergilediği performansla en az onlar kadar ön planda olmuştu.

Uzaktan görünen ışık giderek yaklaşıyordu. Türkiye’nin ismini duyacağı zamanlara az kalmıştı.

Çalgıcı karısı Binnaz

İzmir Fuarı ardından bundan sonra müzik camiasında duyulmuş bir adı vardı Ciguli’nin. Bu renkli keşif ardından kaseti bir milyon satan albümü Ocak 1999’da geldi. Esasında kasetine kendi ismini vermişti. Kaset bir ilaç gibi paketlenmişti ve üstünde "Stres ve üzüntünün tedavisinde Ciguli" yazıyordu. Biliyordu, insanın en çok gülmeye,eğlenmeye gereksinimi vardı.

Ama biz onu çıkış şarkısı olan “Binnaz” ile tanıdık.

“Çalgıcı karısı Binnaz, Esnaf karısı Binnaz…”

Binnaz, Ciguli’nin klarnetçisi, "Gırnatacı Ahmet Babati"nin karısıydı. Belki de yaşam sürdüren bir şarkı oluşuydu onu dillere mühürleyen. Binnaz, bilhassa renkli klibiyle çok ilgi çekmişti, hatırlayanlar vardır.

Binnaz klibinin ardındannda ikinci klip Eylül’de “Yapma Bana Numara” şarkısına çekildi. Bu şarkı da en az Binnaz kadar beğenilmiş, Ciguli’nin halk ile enerjisi tutmuştu.

Arkasında sabırlı bir bekleyiş barındıran bu süratli giriş, Ciguli’ye “6. Kral TV Video Müzik Ödülleri”nde “En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı” mükafatını getirdi.

Ardından 2000’de “Horozum”, 2003’te “Sabır Yaa Sabır”, 2006’da “Ben Akordiyonum”, 2007’de “Tersoyum Safinaz”, 2010’da “Sensiz Kaldım Şimdi” albümlerini çıkardı.

Hiçbir albümü “Binnaz” kadar tutmadı, ama Ciguli de Binnaz da hiç unutulmadı.

Ciguli kamera önünde

Ciguli, gerçekte albümden evvelce kamera karşısına geçti. 1998’de Star TV’de yayınlanan “Bizim Sokak” dizisinde rol aldı. Fazlasıyla karakteristik bir yüzdü ekran amacıyla. 2003’te “Neredesin Firuze” isimli filmde müzisyen rolündeydi. 2004’te “Biz Boşanıyoruz” isimli dizideydi.

2012’de “Bu Son Olsun” filmindeki müzisyen rolü performansı dillere destan olmuştu. 2014’te “Olur Olur” ve “Limonata” filmlerindeydi.

Ali Atay’ın yönetmen koltuğuna oturduğu “Limonata” gösterime Ciguli aramızdan ayrıldıktan sonra, 24 Nisan 2015’te girecekti…

 

Etiketler :
0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡