Cuma Namazı nasıl kılınır? Kaç rekattır? Nasıl niyet edilir? Cuma namazı saat kaçta?
Cuma Namazı nasıl kılınır? Kaç rekattır? Nasıl niyet edilir? Cuma namazı saat kaçta? soruları cuma gününün gelmesiyle internette araştırılmaya başlandı. Biz de sizler için bu merak edilenleri araştırmaya başladık. İşte detaylar...
Cuma namazını gidecek olan ama bu namazın nasıl kılınacağını bilmeyen ya da tekrardan hatırlamak isteyen vatandaşlar arama motorlarında araştırma yapmaya başladı. Peki Cuma Namazı nasıl kılınır? Kaç rekattır? Nasıl niyet edilir? Cuma namazı saat kaçta? Tüm detaylar haberimizde...
CUMA NAMAZI KAÇ REKATTIR?
Cuma namazı;
4 rekat cumanın ilk sünneti,
2 rekat cumanın farzı,
4 rekat cumanın son sünneti,
4 rekat Zuhri ahir,
2 rekat vaktin son sünneti.
CUMA NAMAZI SAATLERİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?
Cuma namazı kılınışı: 2 rekatlık cuma namazı farzını kılmaya "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının 2 rekât farzını kılmaya. Uydum hâzır olan imama" denilerek başlanır. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek Tekbir getirilip eller bağlanır ve Sübhaneke okunur. İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükûya gidilir. Rüku'da 3 kere "Sübhâne Râbbiye'l-Azim" deyip doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh" ve tam doğrulunca da "Rabbenâ leke'l hamd" denir.
Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir ve secdede 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'alâ" denir. "Allahu Ekber" diyerek dizlerin üzerine oturulup tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gidilir ve 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'lâ" denir. "Allahu Ekber" diyerek secdeden ayağa kalkınca ikinci rekata başlanır. Ayağa kalktıktan sonra eller bağlanır ve hiçbir şey okumadan imam dinlenir.
İmam sureleri bitirdikten sonra birinci rekattaki gibi rükuya gidişler tekrarlanır. Secdeden kalkarken "Allahu Ekber" diyerek tahiyyata otulur ve Ettehiyyâtü, Allâhumme Salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okunur. Dualar bittikten sonra imamla birlikte yüz önce sağa çevrilir "Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" denir ardından sola çevrilip aynı söz tekrarlanır. Bu selamla birlikte cuma namazının farzı kılınmış olur.
"Allahu Ekber" denilerek rükuya gidiler. (Anlamı: Allah en büyüktür)
"Subhane Rabbiyel Azim" rükuda 3 kez denir. (Anlamı: Ey büyük Rabbim! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim)
"Semiallahulimen hamideh" doğrulurken söylenir. (Anlamı: Allah kendisine hamd edenleri işitti.
"Rabbena leke'l-hamd" tam dik durunca söylenir. (Anlamı: Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır)
"Subhane Rabbiye'l-ala" secdeye gidildiğinde 3 defa söylenir. (Anlamı: Ey Yüce Rabbim! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim)
"Esselamu aleykum ve rahmetullah" önce sağ sonra sola baş çevrildiğinde söylenir. (Anlamı: Allah'ın selamı üzerinize olsun)
"Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram" namaz bitiminde söylenir. (Anlamı: Allah'ım! Sen kurtuluş merciisin. Esenlik ve güvenlik sendedir. Ey Azamet ve Kerem sahibi Allah'ım! Senin şanın çok yücedir.)
Tesbih çekilirken neler söylenir manası
"Subhanallah" (33 kez) Anlamı: Allah noksan sıfatlardan uzaktır.
"Elhamdulillah" (33 kez) Anlamı: Hamd Allah'adır.
"Allahu Ekber" (33 kez) Anlamı: Allah en büyüktür.
"Amin" dua edildikten sonra söylenir. Amin'in anlamı : Duamı kabul et
ABDEST NASIL ALINIR?
Abdest almaya başlamadan önce "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet ederiz.
Elleri yıkama
"Eûzübillahimine şşeytanirracim-Bismillahirrahmanirrahim" Önce eller bileklere kadar ve parmak araları da ovuşturularak üç defa yıkanır.
Ağza su verme
Sağ elimize üç defa su alarak ağzımıza veririz. Her su alışta ağzımızı çalkalayarak ağızdaki suyu dökeriz.
Buruna su verme
Tekrar avucumuza su alarak üç defa burnumuza veririz. Sol el ile de sümkürür temizleriz.
Yüzü yıkama
Sonra iki avucumuza su alarak saç bitiminden çene altına kadar yüzümüzü üç defa yıkarız.
Sağ kolu yıkama
Önce sağ kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.
Sol kolu yıkama
Sonra sol kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.
Başı mesh etmek
Sağ elimizle başımızın dörtte birini mesh ederiz. Yani sağ elimizi ıslatıp başın dörtte birini sıvazlayarak ıslatırız.
Kulakları mesh etmek
Her iki eli de ıslatıp serçe parmaklarımızla kulaklarımızın içini mesh ederiz. Kulakların arka kısmını ise baş parmaklarımızla mesh ederiz.
Boynu mesh etmek
Sonra baş ve serçe parmaklarımızı kullanmadan işaret, orta ve yüzük parmaklarımızın dışı ile boynumuzu da mesh ederiz.
Ayakları yıkama
Ayaklara gelince, parmaklardan başlayarak önce sağ sonra sol ayağımızı topuk kemiği ile beraber üçer kez yıkarız.
Ayaklarımızı yıkarken parmak aralarımızın iyice yıkanmasına dikkat etmemiz gerekir.
CUMA HUTBESİ 18 EKİM 2019
KUL VE KAMU HAKKI
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz bir gün, ashâbına “Müflis kimdir biliyor musunuz?” diye sordu. Orada bulunanlar, “Malını mülkünü kaybetmiş, iflas etmiş kimsedir Yâ Resûlallah” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurdu: “Aksine gerçek müflis şu kimsedir: Kıyamet günü kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını dövmüştür. İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak onun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.”[1]
Kıymetli Müslümanlar!
İslam, hak ve hakikat, hukuk ve adalet dinidir. “Hak” kavramı, hem sorumluluklarımızı hem de korumamız gereken değerleri ifade eder. Hayat ve huzur kaynağımız olan vahiy, bizleri hakka sahip çıkmaya davet eder. Rabbimizin Esmâ-i Hüsnâsından biri de “el-Hak”tır. Dolayısıyla hakka riayet eden insan, aslında doğrunun ve hakikatin yani Cenâb-ı Hakk'ın emir ve rızasının yanında yerini almış olur.
Değerli Müminler!
İnsanoğlu anne karnında canlandığı andan itibaren can güvenliği ve hayat hakkına sahiptir. Rabbimiz, “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”[2] buyurarak bu ilkeye işaret eder.
Her insanın malını ve meşru kazancını koruma hakkı vardır. Haksız yollarla mal elde eden, ticarete hile karıştırarak müşterisini aldatan ve işçisinin hakkını tam olarak ödemeyip gasp eden kişi, harama el uzatmış demektir.
İnsanın kişilik değerleri, şerefi, namusu ve inancı da dokunulmazdır. Bir başkasının değerlerine hakaret
etmek, adını karalamak, yalan ve iftira ile itibarını zedelemek en önemli hak ihlalleri arasında yer alır. Hak ihlali ise kanunlarımıza göre suç, dinimize göre de büyük bir vebal ve günahtır.
Muhterem Müslümanlar!
İmanın gereği, hayatın her alanında mutedil, insaflı ve hakkaniyetli davranmaktır. Kendi haklarını koruduğu kadar çevresindekilerin de haklarını korumak, mümin olmanın şiarıdır. Kişisel menfaatleri için diğer insanların, hatta hayvanların ve tabiatın hakkını çiğneyen kimse, kısa vadede kazançlı çıktığını zannetse de aslında ziyanda ve iflastadır.
Hak duyarlılığı, en yakın aile fertlerinden başlamak üzere, her hak sahibine hakkını vermeyi gerektirir. Anne-babamızın haklarına saygı duymak, eşimizin haklarını sevgiyle ve özenle teslim etmek, çocuğumuzun haklarını şefkatle korumak hepimizin sorumluluğudur. Akrabalık ilişkilerinde, bilhassa iş ortaklığı, düğün ve miras paylaşımı gibi konularda zerre miktarı hak geçmemesi için uğraşmak hepimizin görevidir.
Aziz Müminler!
Kul hakkının, toplumun tamamına sirâyet ettiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, kul hakkına göre çok daha ağır sorumluluğu olan bir emanettir. Bu emanete ihanet etmek, kişiyi hem dünyada hem de ahirette hüsrana sürükler. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.”[3] buyurmuştur. Rahmet elçisi (s.a.s) ise bu konuda ümmetini şöyle uyarmıştır: “Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”[4] Bir başka hadisinde ise şöyle demiştir: “Kim bir işte görevlendirilip yaptığı işin karşılığı bir ücret alıyorsa, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete hıyanettir.”[5]
Değerli Müslümanlar!
Hakkaniyete dayalı ilişkilerin dünyada huzura, ahirette ise kurtuluşa vesile olduğunu unutmayalım. Özel hayatımızda her türlü kul hakkını ihlal etmekten sakınalım. Saçı bitmedik yetimin hakkını düşünerek, kamu görevini ağır bir emanet olarak kabul edelim. Zira ihlal edilen kamu hakkı, zayi edilen vakıf malı, aynı zamanda binlerce kul hakkı demektir. Her hayırlı işin sevabı olduğu gibi, her ihmal ve hatanın da kul ve kamu hakkı doğuracağını bilerek yaşayalım.
[1] Müslim, Birr, 59.
[2] Mâide, 5/32.
[3] Âl-i İmrân, 3/161.
[4] Müslim, Müsâkât, 141.
[5] Ebû Dâvûd, Harâc, Fey' ve İmâre, 9-10.