Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti Grup Toplantısında Ne Dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Göğsünü gere gere, ağız dolusu bir "Evet, PKK'da, YPG'de, FETÖ'de, DEAŞ'ta bir terör örgütüdür" diyememektedir...

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti Grup Toplantısında Ne Dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Göğsünü gere gere, ağız dolusu bir "Evet, PKK'da, YPG'de, FETÖ'de, DEAŞ'ta bir terör örgütüdür" diyememektedir Bay Kemal. Eğer senin yüreğin varsa, ahlak noktasında siyasi ahlakın varsa, açıkça dersin ki, bunlar birer terör örgütüdür. Utanmadan şahsımla ilgili yalan söylüyor. "Hiçbir zaman Nusra'ya terör örgütüdür diyemedi" diyor. Kaç kez televizyonda bunlar yayınlandı. Bir daha söyleyim, Nusra bir terör örgütüdür. El Kaide bir terör örgütüdür" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında açıklamalarda bulundu. "Suriye ve Irak'taki DEAŞ tiyatrosunun sonu gelmiştir" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bölücü örgütün mensuplarıyla yan yana poz verip, biz bunların PKK'lı olduklarına dair bir işaret görmedik diyenler kendileri kör veya aptal değillerse art niyetlidirler. Bizi vururlarsa sert karşılık veririz diyenlerin ömürlerinde hiç Osmanlı tokadı yememiş oldukları çok açıktır. Türkiye'yi, canlarının istediği gibi girip çıktıkları, her türlü hoyratlığı yapıp hesap vermedikleri ellerle karıştırıyorlarsa çok yakında öyle olmadığını görecekler. Biz, elbette onları kasıtlı olarak hedef almayacağız. Hemen yanı başlarında duranlardan başlayarak, gördüğümüz her teröristi imha edeceğiz, yok edeceğiz. O zaman sırtlarını sıvazladıkları teröristleri yanlarında bulunmasalar kendileri için daha iyi olduğunu anlayacaklar. Çünkü, teröristlerin yanlarında ne işleri olduğunun izahını en başta kendi kamuoylarına yapmaları oldukça zor olacaktır. Şu anda buradan ABD halkına sesleniyorum: ABD'nin bütçesinden çıkan bu paralar, Amerika'nın halkının cebinden çıkan paralardır. Bu konuda ABD halkının duyarlılığını da gündeme getirmek istiyorum. Şu anda milli bütçeden böyle bir paranın çıkması manidardır. Bunun da üzerinde durulması gerekir. Madem ki, takke düşmüştür ve kel görünmüştür, öyle bazı şeyleri açıkça konuşmanın zamanı da gelmiştir. Son dönemde yaşadığımız gelişmeler bazı hakikatleri bizimle birlikte dünyaya da tüm açıklığıyla göstermeye yetiyor. Karşımızdaki teröristlerin, görünürdeki PKK, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ, DHKP-C kimliklerinin gerisindeki güçleri artık hiçbir şüpheye mahal olmayacak derecede tanıyoruz. Bu terör örgütlerinin hepsinin parayla veya çeşitli çıkar ilişkileriyle alınıp satılan, ihtiyaç duyan herkesin tepe tepe kullandığı, işi bitince de buruşturup attığı veya bir başkasının kucağına bıraktığı zavallı yapılar olduğunu biliyoruz. Onlarla baş etmeden asıl sorunları çözemeyeceğimiz de ortadadır. Bazıları önce tüm olmazları denemeden doğruyu bulamıyor. Bu arayış döneminin maliyeti ise herkes için çok ağırdır."

"Gerekirse yedi düvelin de üstesinden gelme mücadelesini vereceğiz"

2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük paylaşım savaşının şu anda devam ettiğini kaydeden Erdoğan, "Bunlar henüz ilan edilmese bile bunları biliyoruz. Birileri Türkiye'yi de bu paylaşım kavgasının bir parçası olarak görüyor. Bizim kimseye verecek bir karış toprağımız ve hiç uğruna feda edecek tek bir evladımız yoktur. Gençler, Türk milleti olarak bu toprakları kanlarımızla yoğurarak vatan haline getirdik. Buradan başka bir vatanımız yok. Hiç kimsenin bizi çevremizdeki kimi toplumlar gibi dünyanın dört bir tarafına savurmasına izin vermeyeceğiz. Gölgesinde doğduğumuz bayrağın altında ölmek bizim için şereflerin en yücesidir. Bu anlayışla milletimizle birlikte Kurtuluş Savaşımızdan sonraki en büyük istiklal ve istikbal mücadelesini yürütüyoruz. Çocukluğumuzdan bu yana biz İstiklal Marşımızla, onu yudumlaya yudumlaya büyüdük. Ne diyor; "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar." Biz bu dünyada böyle bir imanı boğacak bir güç tanımadık. Birileri burada sadece masa başında hazırlanmış projelerini uygulamaya çalışıyor olabilir. Tüm gücümüzle, kalbimizle, imkanlarımızla vatanımızı koruyoruz. Hiçbir çıkar vatan savunmasından daha büyük bir enerji, motivasyon kaynağı değildir. Onlar dünyevi çıkarlarından vazgeçmezken, biz nasıl olur da canımızdan aziz bildiğimiz vatanımızdan, ezanımızdan, bayrağımızdan özgürlüğümüzden vazgeçebiliriz. Ölürsek şehit, dönersek gaziyiz diyen bir milletin evlatlarının üstesinden gelemeyeceği hiçbir mücadele yoktur. Dün, çukur eylemlerinde ve hemen ardından Fırat Kalkanında destan yazan kahramanlarımız bugün de Zeytin Dalı Harekatında tüm insanlığa ibret olacak yiğitliklere imza atıyor. Rabbim evlatlarımızı esirgesin, korusun. Rabbim, düşmanlarımıza fırsat vermesin. Bizim teröristlerin üstesinden geleceğimize, hepsini de sinsi bir şekilde gizlendikleri inlerinde gömeceğimize inancımız tamdır. Aynı şekilde, bizim, teröristleri besleyip üzerimize salanlarla baş etme konusunda kendimize güvenimiz tamdır. Çünkü biz bir şeye inanıyoruz. Biz diyoruz ki; Allah'tan başka galip yoktur. Mücadelenin paradan, silahtan, sayıdan önce bir inanç, iman, yürek işi olduğunu bilen bir millet olarak, gerekirse yedi düvelin de üstesinden gelme mücadelesini vereceğiz" diye konuştu.

"Bizi asıl üzen, içimizdeki ihanet şebekeleridir. Bizi asıl yaralayan içimizdeki gafillerdir, kuklalardır" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"FETÖ'nün emniyet teşkilatımızda, adalet teşkilatımızda, ordumuzda, iş dünyamızda, bütün yapılan tahribatı yedi düvel bir araya gelse yapamazdı. Bu büyük ihanet çetesinin üzerine kararlılıkla gidiyoruz. PKK dediğimiz örgüt her ne kadar dış desteğe sahip olsa da yıllarca kendi içimizde büyüyüp palazlanmış bir başka ihanet şebekesidir. Bölücü örgütün ülkemize ve milletimize zarar vermek, alçakça kan dökmek, insanlara hayatlarını zindan etmek dışında yaptığı hiçbir iş yoktur. Sadece kötülük etmek, insanlara zulmetmek için kurulmuş bir örgüt 34 yıldır yakamızı bırakmıyor. Bölücü örgüt önce Irak'ta, Kandil ve çevresinde yuvalanmıştı, şimdi de Suriye'de, sınırlarımızın tamamını kapatmayı hedefliyor. Bir grup siyasetçimiz ise bu örgütlere adlarıyla, hak ettikleri şekilde terör örgütü bile diyemiyor."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun söylemiş olduğu söylemleri izleten Erdoğan, "Görüntülerde kimlerin olduğunu ve kimlerin neler söylediğini zaten çoğunuz biliyordunuz ama bugün bir daha tazeleyelim istedim. Tüm milletimizin bazı gerçekleri bilmesi gerekiyor. Ana Muhalefetin Genel Başkanı neler söylüyor, yardımcıları neler söylüyor. Zaten şu anda terör örgütünün uzantısı durumunda olan partinin temsilcileri neler konuşuyor. 2014 yılında şu anda Suriye'de askerimizi şehit eden, ülkemize her gün füzeyle, havanla saldıran YPG için "terör örgütü değildir, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur" diyen anlayışla Türkiye karşı karşıyadır. Şimdi de kendisine sorulduğunda bir sürü kem kümle cevap vermektedir. Göğsünü gere gere, ağız dolusu bir "Evet, PKK'da, YPG'de, FETÖ'de, DEAŞ'ta bir terör örgütüdür diyememektedir Bay Kemal. Eğer senin yüreğin varsa, ahlak noktasında siyasi ahlakın varsa, açıkça dersin ki; bunlar birer terör örgütüdür. Utanmadan şahsımla ilgili yalan söylüyor. "Hiçbir zaman Nusra'ya terör örgütüdür diyemedi" diyor. Kaç kez televizyonda bunlar yayınlandı. Bir daha söyleyim, Nusra bir terör örgütüdür. El Kaide bir terör örgütüdür. Açık açık bunları defalarca söyledik. Ama senin kulağın var duymazsın, gözün var görmezsin, dilin var hakikati söyleyemezsin. Sadece kendisinin değil, partisindeki pek çok kişinin aksi yönde duruşları var. Son kongrede adeta ödüllendirilerek bizzat Genel Başkanı tarafından yeniden CHP Parti Meclisine seçtirilen biri var. Bu kişi şehitlerimizin ailelerinden özür dileyerek ifade ediyorum; "Hayatta hiçbir şeyden tiksinmedim, şehitler ölmez, vatan bölünmezden tiksindiğim kadar" diyor. Şimdi bunu ben anlatmayım mı? Bunu vatandaşıma duyurmaktan başka bir görevim olabilir mi? Sadece bununla da kalmıyor. Başka bir sürü hezeyanlarının yanı sıra, "Uykumdan uyandıran ezan için cami basıp imam mı keseyim" diyor. CHP'nin cibiliyetinin gereği bu. Bunlar yeni bir şey değil. Bunlar camilerimizi ahırlara çevirenler değil mi? Bunlar camilerimizi kökünden tarayıp, söküp atanlar değil mi? CHP'nin mazisi bu" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstanbul'da Belediye Başkanlığı yaptım ve sadece sur içinde yüzlerce o tarihi camileri bunların nasıl yıktığını gayet iyi biliyorum. İstanbul'a İl Başkanı yaptıkları bir başkası da, yine şehit ailelerimizden özür dileyerek söylüyorum, şunları yazıyor: "Ağlama oğlun şehit oldu. Ne zaman? Ulan gerzekler ben oğlumu şehit olsun diye mi büyüttüm dersek, oğlunuz şehit olmayabilir." Bunların eşi de yolsuzluktan görevden alınan Belediye Başkanı olan bir Milletvekilleri var. O da terörist cenazelerinde boy göstermesiyle meşhur. Kendisi son kongrede ödüllendirilerek Genel Başkan yardımcılığı ile taltif edildi. Gerçi CHP'de her çeşidinden terör örgütünün cenazesinde boy gösteren epeyce Milletvekili bulunuyor. Daha da ötesi, Ana Muhalefet Partisinde Türkiye bir başka ülkeyle karşı karşıya gelirse, safının karşı tarafta olacağını açıklayan milletvekilleri, parti meclis üyeleri var. Kimi PYD'yi, YPG'yi, kimi de Esed'i kendisine ortak seçmiş. Yurt dışında, ülkemizle veya dostlarımızla ilgili yapılan oylamalarda aleyhte oy kullanan milletvekillerini biliyoruz. Yine bu partinin her fırsatta hükümete karşı halkı sokağa çağıran, devletin güvenlik görevlilerine, savcılarına, hakimlerine, kendilerinden olmayan herkese ağız dolusu hakaretler yaptığını, bunların kimler olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Daha 15 Temmuz'a kurgu diyen, tiyatro diyen, kontrollü darbe diyen, şehitlerimize ve gazilerimize hakaret eden nicelerini saymıyorum. Yaşadığımız bu kritik süreçte ülkemiz ve demokrasimiz adına en büyük şanssızlığımız böyle bir Ana Muhalefete sahip olmamızdır. Üstelik bu parti zamanla kendini düzeltmek yerine her geçen gün merkezden daha da uzaklaşıyor. Kendine çeki düzen vermek yerine maalesef giderek terör örgütlerinin elinde oyuncağa dönüşüyor."

HDP 3. Olağan Büyük Kongresi'ne de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP'nin adeta izini takip ettiği HDP adında bir de ikizi var. Bölücü terör örgütünün siyasi kolu gibi çalışan bu parti eskiden beri kongrelerinde İstiklal Marşı çaldırmayan, Türk bayrağı astırmayan, her türlü ihaneti sergilemekten çekinmeyen bir fitne kazanıdır. Son kongrelerinde de benzer rezillikler yaşandı. Şimdi ben CHP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum, HDP'ye gönül veren vatandaşlarıma da sesleniyorum. İstiklal Marşı söylenmeyen, Türk bayrağı olmayan bir kongre yapıldı. Kongrede konuşanlar terör örgütüne selam göndermekten ve terör örgütü başının orada elektronik ortamda resmini yayınlayanlar, şu anda cezaevinde tutuklu olan eş başkanlarının orada dolaylı yoldan göstermeye çalışanlar bu kongreyi resmi olmaktan gayri resmi bir ortama sürüklemişlerdir. Kongrelerine gelen otobüslerde şehitlerimizin haberleri alındığında atılan sevinç naralarını, söylenen marşları, oynanan oyunları medya da hep birlikte gördük. Bu parti resmi hesabından terör örgütünün saldırılarını kastederek "Afrin'de büyük bir direniş gerçekleşiyor" diyebilecek kadar zıvanadan çıkmış bir yapıdır. Ana Muhalefetin başındaki, "PYD terör örgütü değil" diyenler, yanındakiler "PYD'nin terör örgütü olduğuna dair elimizde bir bilgi yok" diye dizeleme yapar da terör örgütünün partisi onlardan aşağı kalır mı? Bu partinin yandaşları her fırsatta kahraman Mehmetçiklerimiz kendi hayatı pahasına çocuklara, kadınlara, mazlumlara zarar gelmesin diye şehit olurken ülkemizi sivillere saldırmakla suçlamıştır. Tıpkı Ana Muhalefetin, Türkiye'nin terör örgütlerine yardım ettiği iftirasına destek olması gibi. Bunlarla dünya kamuoyunu aldatmaya çalışıyorlar" dedi.

"Eğer Türkiye'nin sivillere, mazlumlara zarar vermeme hassasiyeti olmasaydı Afrin'i Allah'ın izniyle tek bir şehit vermeden, taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan şimdiye kadar çoktan almıştık" diye sözlerini sürdüren Erdoğan, "Bu zalimliği yapan pek çok ülkenin olduğunu da biliyoruz. Biz zalim değiliz. Asla olmadık, asla olmayacağız. Siviller zarar görmesin diye kendi hayatını riske atan ve şehit olan askerimizin asaleti karşısında duygulanmayanın kalbi kurumuştur, ruhu çoraklaşmıştır. Dünyada mazlumları korumak adına kendi hayatından vazgeçecek başka bir asker yoktur. Merhum Aliya İzzetbegoviç, "Biz savaşı öldüğümüz zaman değil, düşmanlarımıza benzediğimiz zaman kaybederiz" diyor. Bu ülkede ne yazık ki, düşmanlarımıza benzeyenler çok. Biz asla düşmanlarımıza benzemeyeceğiz. Çocukları, kadınları kendimize canlı kalkan yapmayacağız. Onların arkasına saklanarak kirli bir savaş yürütmeyeceğiz. Her şey bittiğinde de düşmanlarımızın alçaklıkları yanında kendi içimizdekilerin ihanetlerini hatırlayacak, evlatlarımıza bunları da anlatacağız. Ozan ne güzel söylemiş; "Gün gidende ay gelende gel oğlum. Cihan yanar sen gülende gül oğlum. Bir yol vardır hakk yoludur bul oğlum. Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum. Gez oğlum. Vatanına göz dikeni ez oğlum. Dostun kim düşmanın kim sez oğlum. Tarihini şerefinle yaz oğlum. Senden gider sonsuzluğa yol oğlum Dört bir yana salmalısın kol oğlum. Ekmeğini aç olanla böl oğlum. Haram yeme, hakk uğruna öl oğlum." Buradan bir kez daha hak uğruna son nefesini veren tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum" ifadelerini kullandı.

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡