Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı harekete geçmişlerdi! Kara propagandaya tepki
Taha Dağlı, dünden beri Twitter'da mülteciler üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yürütülen kara propagandayı yazdı.
9 senedir Esed vahşetinden kaçan Suriyelileri dünya görmezden geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem onlara sahip çıkıp "ensar-muhacir" benzetmesinde bulunmuştu.
Kahraman askerimizin şehit edilmesinin ardından, mültecilere, Avrupa'nın kapılarının açılması kararı alınmıştı. Bu kararın ardından dün İstanbul'da konuşan Erdoğan, "Aylar önce 'Bu böyle giderse biz kapıları açmak zorunda kalacağız' demiştim. Rahatsız oldular, inanmadılar bizim bu söylediklerimize. Biz de kapıları açtık, kapıları zorlayıp geçenler yaklaşık 18 bin oldu. Ama bugün (dün) 25-30 bini bulabilir. Biz bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız. Bu devam edecek. Biz bu kadar mülteciye bakmak, onları beslemek durumunda değiliz. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz o zaman siz de buradan bir paylaşımda bulunacaksınız. Bulunmadığınız takdirde biz bu kapıları açarız" çıkışıyla seslendi.
Bu sözlerin ardından sosyal medyada Erdoğan'a karşı karalama kampanyası başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan kara propagandaya Haber7 yazarı Taha Dağlı sert sözlerle karşılık verdi. Döneminde, Suriyelilere karşı çıkanların bir anda Suriyeli savunucusu olduğu vurgulayan Dağlı, "tek kelimeyle yuh" ifadesini kullandı.
Dağlı ayrıca, Türkiye'nin kapıları açma sebeplerini de tek tek açıkladı.
İşte Haber7 yazarı Taha Dağlı'nın o yazısı;
Türkiye sınır kapılarını açtı.
Birileri de harekete geçti.
"Hani ensar-muhacir politikanıza ne oldu?" diyorlar.
"Bu bir insanlık ayıbıdır, utanın" diyorlar.
Bunu söyleyenler 2011’den bu yana Türkiye'nin misafir ettiği Suriyelilere nefret kusanlar.
Ama şimdi hepsi "Suriyeli savunucusu" oluverdi.
Oysa gerçek, onların aksettirdiği gibi kesinlikle değil.
Türkiye 2015'de AB ile bir anlaşma yaptı.
Türkiye o anlaşma gereği, Avrupa'ya gitmek isteyen Suriyeli olsun ya da başka bir ülke vatandaşı olsun, tüm göçmenlerin geçişini engellemekle mesuldü.
Buna da 5 yıl boyunca harfiyen uydu.
Ama AB, anlaşmanın kendi tarafındaki yükümlülüklerin hiç birini yerine getirmedi.
Ne 6 milyar euroyu verdi, ne müzakereler için yeni fasıllar açtı ne de vize muafiyetini uyguladı.
Gelinen noktada Türkiye "madem siz uymuyorsunuz benden bu kadar" diyerek, kapıları açtı.
Kaldı ki sınır kapılarına gidenler Türkiye'de kalmak isteyen Suriyeliler değil.
Yani Suriyelileri zorla göndermek gibi bir durum asla yok.
Bu ülkede yüz binlerce göçmen Avrupa hayali kuruyor.
Türkiye'de düzen kuranların dışında Avrupa ülkelerinde akrabaları olan, o ülkelere gitme arzusu taşıyan göçmenlerden bahsediyoruz.
İşte onların önündeki engel kaldırılmış oldu sadece.
Gitmek isteyene "kapı orada" deniliyor, kalmak isteyeni ise zorla gönderen yok.
Ama bu gerçeği ısrarla göz ardı edenler var.
Türkiye'nin bu hamleyle bir insanlık trajedisi başlattığını söylüyorlar, "hani Suriyeliler kardeşinizdi" diyorlar.
Tek kelimeyle "yuh" demek lazım.
İnsanlık trajedisini ortaya çıkaranlar o insanları sınır kapısında gaz bombalarıyla püskürtmeye çalışan Yunanistan'dır.
Yunanistan sınırda bekleyen kalabalığa saldırıyor, onları ölüme terk ediyor.
Oysa o insanlar, "biz Avrupa'ya gitmek istiyoruz" diye bas bas bağırıyorlar.
Dertleri Türkiye'de kalmak değil.
Zaten sınır kapısı açıldı diye hepsi büyük sevinçle koştura koştura Edirne'ye gittiler.
Ama Yunanistan, kapılarını kapattı, sınırına gelenlere saldırdı.
Yunanistan ilk durak.
Oraya varabilseler, diğer ülke sınırlarında benzerini yaşayacaklar.
Bunun örneğini 2015'te aylarca gördük.
Bu gerçekleri hiçe sayıp, hala "Suriyelileri göndermeye utanmıyor musunuz" diyen kim varsa, aynaya bakıp önce kendinden utansın.
Kaynak: Haber7