Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Rusya Ukrayna savaşı için kritik açıklama: "Montrö'yü kullanma kararındayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, "Montrö Sözleşmesi'nin Boğazlardaki gemi trafiği noktasında verdiği yetkiyi krizin önüne geçecek şekilde kullanma kararındayız." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 15.00'da Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı. Toplantı sonrası kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 28 Şubat postmodern darbesi, Rusya- Ukrayna savaşı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Sözlerime milletimizin ve tüm İslam aleminin dün gece idrak ettiğimiz mübarek Miraç gecesini tebrik ederek başlamak istiyorum. Dün, eski Başbakanlarımızdan dava siyaset ve devlet adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın vefatının 11. yıl dönümüydü. Bu vesileyle, kendisini rahmetle yad ediyoruz. Rabbim, hocamızı rahmetiyle kuşatsın.
"28 ŞUBAT DARBESİ TARİHİMİZİN KARA SAYFALARINDANDIR"
28 Şubat gününün bizim yakın tarihte başka bir anlamı daha vardır. O da 28 Şubat darbesidir. 28 Şubat darbesi tarihimizin kara sayfalarından biri olarak zihinlere kazınmıştır. Bürokrasinin, iş dünyasının, darbe şakşakçıların desteğiyle ortaya çıkan 28 Şubat vakası , zaman içinde Milli irade tarafından tasfiye edilmiştir. Eşine az rastlanır bir kibirle, yürütülen 28 Şubat sürecinde yaptıklarının yanlarına kar kalacağını düşünenlerin, hesap günü geldiğindeki zavallılıkları ibreti alemdir.
"TSK DARBE İLE DEĞİL BAŞARILARI İLE GÜNDEM OLMAKTADIR"
TSK artık darbe ile cunta ile değil, sınırlarımızı korumadaki, bölgesel ve küresel krizdeki güçlü duruşu, başarıları ile gündem olmaktadır. Suriye'deki harekatlar, Libya'daki meşru yönetime verdiğimiz destek, Karabağ'da Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almamız Türkiye ve tarihimize altın harflerle geçen olaylardır. Ordusu devletinin ve milletinin emrinde olmayanların kendi içinde birliğini sağlayamayanlarının sonuçta istiklallerini ve geleceklerini kaybettikleri dönemde, Türkiye siyasi ekonomik gibi yükselen sıfatıyla dünyadaki yerini almıştır.
Maalesef 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrasında yaşadıklarımı, bu kesimin ülkemizin ihtiyacı olduğu demokratikliğe ulaşamadığının bir kanıtı olmuştur. Bunların ellerine fırsat geçtiğinde, neler yapabileceklerine ilişkin, milli meselelerde, siyasi tartışmalarda sıkça rastlıyoruz. Lafsı ve ruhuyla demokrasiye, adalete özgürlüğe, saygıya, bu torakların, vatandaşların, bendesi olmayı öğrenemeyenlere ülkemizin yönetimini asla teslim etmemiştir, etmeyecektir. Benzer hesapların geçmişte de çok yapıldığının, hepsinin de akıbetinin hüsranla sonuçlandığını belirtmek isteriz. Buna karşılık Türkiye'nin son 20 yılında, kararlılıkla uyguladığımız eser ve hizmet siyasetinin, 81 vilayetiyle ülkemize getirdiği seçkin yer istikametimizin doğruluğunun ispatıdır.
UKRAYNA VE RUSYA'YA DİYALOG ÇAĞRISI
Dünyanın bir süredir köklü değişim sürecinden geçtiğini her fırsatta tekrar ediyoruz. Bu sistemin temelini oluşturan 1. ve 2. Dünya savaşı hak arama değil, paylaşım mücadeleleriydi. Biz bu mücadelede masadaki değil menülerdeki ülkelerden biriydik. Zaten sancılı olan bu sistem, soğuk savaşın sona ermesinin ardından iyice dengesizleşmiştir. Küresel yönetim sistemindeki çarpıklık yaşanan her Hadise ile özellikle kendini yeniden gösteriyor. Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyen ülkelere, süslü kavramlar arkasına sakladıkları çirkin yüzleri artık ortaya çıkmaktadır.
Son olarak Ukrayna'da yaşanan gelişmeler bu gerçeği göstermiştir. Öncelikle şu hususun altını çizmek isterim. Türkiye bölgesinde barışı huzuru isteyen bir ülkedir. Bu tavrımızı her yerde gösterdik. Karadeniz'in kuzeyinde de Ukrayna ve Rusya'ya aralarındaki sorunu diyalog yoluyla çözmesi telkininde bulunduk. Yine bu süreçte barış ve istikrarın temini için çok yönlü diplomasimizi devreye soktuk. Böyle bir tablonun ortaya çıkmasından dolayı gerçekten üzgünüz. NATO başta olmak üzere her platformda ülkemizin meseleye bakışını ifade etmeye devam ediyoruz.
"5 BİN VATANDAŞIMIZ UKRAYNA TOPRAKLARINDAN AYRILDI"
Ukrayna'daki 20 bin vatandaşımıza kayıtlı iletişim numaralarını arayarak ikazımızı yaptık. Bununla da kalmadık. Bölgede bulunan vatandaşlarımızın ülkeden ayrılması yönünde çağrıda bulunduk. Hava trafiğinin kapanması üzerine, çatışmanın ertesi gününden itibaren otobüslerle tahliye işlemini başlattık. Tahliye talebinde bulunan dost ve kardeş ülke vatandaşlarına da desteğimizi vermeye devam ediyoruz. Bugüne kadar 5 bin vatandaşımız Ukrayna topraklarından ayrılarak ülkemize ve diğer ülkelere geçmiştir. Çeşitli kanallardan tahliye işlemini sürdüreceğiz.
RUSYA'NIN SALDIRILARI KABUL EDİLEMEZ
Montrö Sözleşmesinin ülkemize verdiği yetkiyi, krizin önüne geçecek şekilde kullanma kararındayız. Biz, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı göstermesinden yanındayız. Rusya'nın saldırısını kabul edilemez görüyor, Ukrayna halkının verdiği mücadeleyi takdir ediyoruz. Bu süreçte bizim için önemli olan kendi duruşumuzdur. Türkiye BM, NATO AB başta olmak üzere, içinde yer aldığı kurumlarda sorumluluklarını bugüne kadar yerine getirmiştir, getirmeye de devam edecektir. Ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Maruz kaldığımız çifte standarda rağmen ekonomik, askeri ittifakımızdan vazgeçmiyoruz.
Afrika'dan Güney Amerika'ya ilişkilerimizi sıkı tutuyor, bizden yardım isteyen hiçbir toplumu ve devleti yüzüstü bırakmıyoruz. Yalanla ve iftira ile belki günlük siyaset yürütülebilir ama Türkiye'nin yüksek çıkarları savunulamaz, geliştirilemez. Milletimizin ihtiyacı ülkemizin istikametini 1990'lara değil, 2053'lere çevirecek liderlerdir, yönetimlerdir. Ülkemizin son dönemdeki sınamaları gibi Karadeniz'deki krizi de selametle atlatacağından kimsenin şüphesi olmasın. Başlattığımız ekonomik dönüşümün, kur ve döviz üzerinde açtığı ekonomik etkiye rağmen inşa ettiğimiz kendi modelimizi uygulamaya devam ediyoruz. Ülkemizde, Gezi olaylarında beri yaşanan hiçbir hadisenin doğal dinamik olmadığı, Türkiye'nin önünü kesme amacı taşımadığı inkar edilemez.
"ENFLASYON SORUNUNU SÜRATLE ÇÖZMEKTE KARARLIYIZ"
Bedeller ödedik, kayıplar verdik. Canımız acıdı ama hamd olsun asla yere kapaklanmadık. Asla hedeflerimizden şaşmadık. Asla duruşumuzu bozmadık. Her engeli aştık, her saldırıyı püskürttük, her projemizi hayata geçirdik. Ülke ve milletçe biraz daha sabra ihtiyacımız var. Yılın tamamını büyüme ile kapattık. G20 ve OECD ülkeleri arasında en yüksek büyüme oranını elde eden ülke biz olduk. İşsizlik oranını 11,3'e gerilettik. Enflasyon sorununu süratle çözmekte kararlıyız. Yaz aylarıyla birlikte önemli ölçüde enflasyon sorununu da kontrol altına almış olacağız.
ÖĞRENCİ BURS ÜCRETLERİ
Öğrencilere ve araştırmacılara TÜBİTAK'tan sağladığımız burslarda ciddi iyileştirmeler yapıyoruz. Lisans öğrencisi bursu bin 250 liraya çıkarıyoruz. Aynı şekilde başarı performanslarına göre yüksek lisans öğrencileri 3 bin ile 4,250 doktora, 5 bin 500 -7500 arası, doktora sonrası araştırmalarda, 7,500 -10 bin arasında aylık burs alabileceklerdir.
Stajyer araştırma burs programını uygulamaya almıştık. STAR programını yeniden açıyoruz. Bugün almaya başlayacağımız çağrı ile 2300 öğrencimizi destekleyeceğiz.