Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan skandal yazıya tepkiler çığ gibi büyüyor
Evrensel Gazetesi yazarı Ragıp Zarakolu'nun ArtıGerçek internet sitesinde yayınlanan "Makus kaderden kaçış yok" isimli köşe yazısında darbeciler tarafından idam edilen başbakan Adnan Menderes ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kıyaslaması tepkilere yol açtı.
Türkiye koronavirüs (Kovid-19) salgını ile mücadele ederken Evrensel Gazetesi yazarı Ragıp Zarakolu'nun köşe yazısı gündeme oturdu.
Zarakolu; ArtıGerçek internet sitesinde, 1950 seçimlerinde yüzde 52,7 oyla iktidara gelen, 10 yıl süreyle başbakanlık yapan ve darbeciler tarafından idam edilen Adnan Menderes ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kıyasladı ve "Makus kaderden kaçış yok" iddiasında bulundu.
İşte o yazı:
DP’nin 1951 yılında yaptığı değişiklik ile iki örgüt yönetme halinde idam cezası verilebilir hale geldi.
Bundaki amaç herhalde 1936 sonrası dünya genelinde KP’ler öncülüğünde kurulan Halk Cephelerinin önüne geçmektir. Bu tek partili rejimin, sözde çok partili rejime geçerken en büyük korkusu olmuştu.
Ama 50’ler dönemin en ağır antikomünist ve makkartici uygulamalarını yapan DP’nin, 1945 yılında sosyalistler tarafından kurulacak demokratik cephenin potansiyel müttefiki olarak görüldüğü unutulmamalıdır.
DP eliti içinde 40’lı yılların sol eğilimli gençlerinden birçok kişinin olduğu da bilinmeli. Bunlar elbette soldan kopuş yaşadılar, antikomünizmin boğucu ikliminde.
1950 seçimlerinde birçok solcu da “artık yeter” sloganının cazibesine kapılıp DP’ye oy vermişti. Bu belki biraz “yetmez ama evet” tavrına benzetilebilir.
1946 yılında, savaş bittiği halde hâlâ devam eden sıkıyönetim tarafından sendikaları ve partileri kapatılan işçi sınıfı da çoğunlukla DP’ye oy verdi. Türk-İş de bu dönemde oluştu.
CHP yönetimi, 1945 yılında sol aydınlardan kopuş yaşamış, milliyetçi muhafazakâr kişilerle blok kurmuştu.
Türkiye’de cumhuriyet sonrası ordu içinde ilk cunta, 1950 seçimleri öncesi Cevdet Sunay tarafından kurulmuştu. Amaç Milli Şefin iktidarı terk etmemesi durumunda darbe yapmaktı.
1946 yılında İnönü’nün oğlu bile babasına muhalifti ve ev hapsine alınacaktı.
DP aslında tek parti rejiminin B takımı idi ve kontrol, Celal Bayar’ın elindeydi.
1914’ten 1955’e bütün etnik temizliklerde rol oynamış olan Teşkilat-ı Mahsusa üyesi Celal Bayar, İnönü’den beter çıktı ve iktidarı seçim yoluyla terk etmeyi reddetti.
1949 yılının bütün anti-CHP eğilimli kişileri 1954 sonrası otoriterleşme eğilimi gösteren DP karşısında CHP’nin yanındaydı.
İnönü’ye karşı başlayan cunta yapılanmaları 1960 yılında otoriterleşmeye kalkan, bunu da eline yüzüne bulaştıran DP hükümeti karşısındaydı.
1950 yılında yapılamayan darbe, 1960 yılında gerçekleşti.
RTE, 2010 yılında, 1 Mayıs’ın 1980 sonrasında en kitlesel şekilde kutlanmasına izin verdi. Çünkü hâlâ liberalliğe oynamaktaydı.
1960 yılında Menderes’in 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı ilk kutlayan Başbakan olması gibi.
Ya da Batının desteği kesilince, Sovyetlere yönelmeye kalkması gibi. Ama bütün bunlar için çok geçti artık.
Meclis’te CHP’yi kapatmayı hedef alan Tahkikat Komisyonunun kaldırılması da. Saatin tik takları işlemeye başlamıştı bir kere.
1961 yılında asılan Menderes olacaktı, Celal Bayar değil. Affını ise ezeli rakibi İnönü sağlayacaktı!
Ve İslam-Türk sentezini savunan muhafazakâr eğilimlerin, DP’den çok daha güçlü yer aldığı AP’nin önü açılacaktı. AP, DP oylarına oynayacaktı, ama en büyük korkusu DP’nin legalleşmesi idi.
RTE, tarihi kendince okuyup yorumluyor ve taktiklerini belirliyor.
Bunun için de 2007 yılında darbe karşıtlarının liberal desteğini aldı, 2013 yılında Gezi direnişinin kendi 27-28 Nisanı olmasının önüne geçti ve 2015 yılında ise kendine yönelebilecek darbe potansiyelinin erken patlamasını provoke etti.
Ve DP’nin tamamlayamadığı, Demirel’in kısmen başarılı olduğu otoriterleşmeyi yapısal ve İslam-Türk sentezine dayanan bir temel üzerine oturtmaya girişti. Zaten bunun temelleri 1980 yılında Kenan Evren Cuntası tarafından atılmıştı.
Türkiye dünya demokratik ülkeleri listesinden, otoriter ülkeler listesine düşüş yaptığı için kendini başarılı sayabilir!
RTE’de bir Menderes travması vardı. Demirel gibi kısmen. Menderes olmamak için Demirel’in atmadığı takla, kurmadığı ittifak kalmamıştı. Kanlısı Ecevit ile bile uzlaştı.
Korona günleri, bırakın Türkiye’yi tüm dünyayı bir sorgulamaya yöneltmekte. Bundan RTE’nin ve tayfasının kaçması mümkün değil.
SKANDAL YAZIYA TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜ
ALTUN: CUMHURBAŞKANIMIZIN SONUNA KADAR ARKASINDAYIZ
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Ragıp Zarakolu'nun köşe yazısına tepki gösterdi ve "Kaderi tayin eden Allah'a yemin olsun ki bu hastalıklı zihniyete ve tehditlerine boyun eğmeden milleti için dimdik duran liderimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sonuna kadar yanında, sonuna kadar arkasındayız" ifadelerini kullandı.
ÖZKAYA: HODRİ MEYDAN ALÇAKLAR GÜRUHU
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya da skandal yazıya tepki göstererek "Şerefsizliğin ve alçaklığın da sınırını olmadığını gösteren, güya gazeteci geçinen, İnönü dönemi despotizminin aşağı bir insanlık dışı darbe sever müsvedde. Hodri Meydan alçaklar gürûhu, biz buradayız. Bekleriz!" dedi.
ÖZBOYACI: SİZ KİMSİNİZ Kİ BÖYLE BİR ŞEYİ ÖNGÖRÜYORSUNUZ
AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, "Bu hastalıklı zihniyet hiçbir zaman değişmeyecek. Biz kadere inanmış bir milletiz. Siz kimsiniz ki böyle bir şey öngörüyorsunuz. Biz Allah'ın izni, milletimizin hayır duası ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde istikamet üzere devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
AYDIN: HEPİMİZ ERDOĞAN'IZ
AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Yunus Fırat Aydın seviyesiz köşe yazısına ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı:
"Recep Tayyip Erdoğan'ın kaderi bu memleketin kaderidir! Menderes'i idam sehbasına çıkardığınızda kahvede oturan bir millet değil, 15 Temmuz'da tankların karşısında dimdik duran bir millet var karşınızda! Aklınızdan hiç ama hiç çıkarmayın; Hepimiz Erdoğanız"
CESUR: ALAYINIZA RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Cumhurbaşkanı Danışmanı İsmail Cesur, "Şu tehdidi dile getiren, günlerdir aklınca mesaj veren bu köhne ve cüretkar zihniyetin karşısında ömrü billah tek taviz vermeden dimdik duran adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan! Alayınıza Recep Tayyip Erdoğan!" ifadelerini kullandı.
ŞAHİN: DARBEYLE YATIP DARBEYLE KALKIYORLAR
Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi Zafer Şahin, "Bunların dilinin altında bir şey var ama açık açık söyleyemiyorlar... Gerçi bu biraz dökmüş içini... Akıllı olun diyeceğim ama yok ki adamlarda öyle bir şey... Darbeyle yatıp darbeyle kalkıyorlar."diye konuştu.
GEMİCİ: ŞİZOFREN ZİHİN HASTALIKLI FİKİR ÜRETİR
Gazeteci Ahmet Gemici, "Şizofren zihin hastalıklı fikir üretir... sol tarlalara ekilen hibrit ABD tohumları baharla birlikte kafa göstermeye başladı." dedi.