Cumhuriyet Gazetesi Davasında 2. duruşma bugün başlıyor
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklu bulunduğu davanın 2. duruşması bugün görülecek.
Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin tutuklu bulunduğu davanın 2. duruşması bugün görülecek.
Duruşma sonunda Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Yayın Danışmanı ve yazar Kadri Gürsel ve muhabir Ahmet Şık'ın tahliye talepleri bir kez daha değerlendirilecek.
Duruşmada 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanı Emre İper de savunma yapacak.
Bir önceki duruşmada okur temsilcisi Güray Öz, yazar Hakan Kara, çizer Musa Kart, Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yönetici Önder Çelik tahliye edilmişti.
DAVADA NELER YAŞANDI?
Cumhuriyet çalışanları, "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla yargılanıyor.
Aynı zamanda Basın Bayramı olan 24 Temmuz Pazartesi günü başlayan davada şu ana kadar Ahmet Şık'ın yaptığı savunma en çok ses getiren konu oldu.
Ahmet Şık: Söylediklerim savunma değil, aksine ithamdır
Tutuklu yargılanan gazeteci Ahmet Şık, yaklaşık iki saat süren savunmasında, hükümet ve Fethullah Gülen yapılanması arasında yıllarca çıkar ilişkisinin devam ettiğini ifade etti ve “Söylediklerim savunma veya ifade değil, aksine ithamdır" dedi.
Mahkeme başkanı bir ara Şık’ı, “Savunma kapsamında kal, köşe yazısı yazma” diyerek uyarsa da, Şık anlattıkların savunma kapsamında olduğunu vurgulayarak devam etti.
Şık, AKP hükümeti döneminde yargıda, orduda ve emniyet güçlerinde Fethullah Gülen cemaatinin hiç olmadığı kadar güçlendiğini ve hükümetin bu güçlenmeyi destekleyen politikalara imza attığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“2012 Mayıs’ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirilmişti. Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Kumpas davalarıyla yaratılan korku iklimi ve TSK’nin yaşadığı itibar kaybı nedeniyle istifalar yaşandı.”
Savunma metnine el konan Sabuncu savunmasını yapamamıştı
Pazartesi günü savunma hakkı ilk olarak gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’ya verilmişti. Ancak Sabuncu, savunma metninin bulunduğu evraklara jandarmanın el koyduğunu söyleyerek Salı günü söz almak istedi.
İddianamede Cumhuriyet Gazetesi’nin son üç yıllık dönemde yayın politikasının değiştiği ifadeleri yer alıyor. Gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel ise savunmasında,yalnızca 34 gün yayın danışmanlığı görevinin yapabildiğini hatırlatarak, ‘Öyleyse benim bu ‘yayın politikasını değiştirme suçuna' iştirakim nasıl mümkün olmuş olabilir” diye sordu.
Gürsel, savcının "Yönetim kurulu üyesi olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?” sorusuna ise, "Ben iddia etmiyorum, resmi kayıtlarda yok” yanıtını vererek iddianamenin yanlış olduğunu söyledi.
Gürsel'in savunmasının ardından gazetenin tutuklu bulunan avukatlarından Akın Atalay'ın savunmasına geçildi.
Bülent Utku: Sadece burada yargılananların 9'u sarı basın kartı sahibi
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu da soruşturmayı yapan ve kendilerini tutuklatan savcı Murat İnam’ın FETÖ suçlamasıyla tutuksuz yargılandığını hatırlattı.
Sabuncu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi olduğunu ve üyesi olduğu örgütlerin gazeteci örgütleri olduğunu dile getirdi.
Darbe girişiminden sonra AKP, CHP ve MHP’nin katılımıyla düzenlenen Yenikapı mitingine HDP’nin davet edilmemesine yönelik, ‘Eksik Demokrasi’ manşetinin iddianamede yeraldığını ifade eden Sabuncu, “Altı milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge ‘Eksik Demokrasi’ demek suç mu?” diye sordu.
Sabuncu, Cumhuriyet davası kapsamında yargılanan gazetecilerin 28 ila 60 yıl arası meslek tecrübesi bulunduğunu belirten Sabuncu, FETÖ suçlamasının kendilerine zor geldiğini söyledi.
Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatlarından Bülent Utku ise savunmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevinde basın kartlı sadece iki gazeteci olduğunu söylediğini hatırlattıktan sonra, “Sadece bu dava dosyasında yargılananların 9'u sarı basın kartı sahibidir. Kaldı ki gazetecilik sadece sarı basın kartı sahibi olmakla yapılan bir meslek değildir” dedi.
Utku, iddianameye konu olan yayın politikası değişikliği hakkında ise, “İddianamenin ‘Yayın Politikası Değişimi ile Bağlantılı Diğer Göstergeler’ başlıklı bölümüne verilecek tek cevabın ‘Sana Ne?’ olduğunu düşünüyorum” dedi.
Utku ayrıca savunması sırasında, Cumhuriyet soruşturmasını başlatan savcı Murat İnam’ın FETÖ’ye üyelikten sanık olmasının ardından duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı’nın da “Fethullah Gülen’e hakaret edemezsiniz” diyerek Cumhuriyet yazarlarından Mine Kırıkkanat hakkında iddianame düzenlediğini açıkladı.
Utku’nun ardından gazetenin ombudsmanı ve yazarı Güray Öz’ün savunmasına geçildi. Öz de savunmasında yayın politikası değişikliğinin iddianameye konu edilmesinin Cumhuriyet davasının konusunun gazetecilik olduğunu gösterdiğini belirterek, “Zaten konu gazetecilik olduğu için de savcılar delil diye yalnızca haberlerden, yazılardan, manşetlerden söz etmektedirler” dedi.
Öz, Türkiye’de gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine artık savcıların karar verdiğini ve gazeteciliğin yargılandığını dile getirdi.
Dava sürecine nasıl gelindi?
Cumhuriyet gazetesine 31 Ekim 2016'da operasyon düzenlendi.
5 günlük gözaltının ardından 9 Cumhuriyet çalışanı 'kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle' tutuklandı.
Yurtdışındayken hakkında yakalama kararı çıkarılan İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Türkiye'ye döndü, 12 Kasım 2016'da tutuklandı.
Ahmet Şık, haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek 29 Aralık 2016'da gözaltına alındı, akabinde 'FETÖ/PDY ve PKK/KCK propagandası' yaptığı iddiasıyla tutuklandı.
Son olarak gazetenin muhasebe çalışanı Emre İper 18 Nisan 2017'de tutuklandı. İper, bugün başlayan davanın sanıklarından değil.
Soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam'ın FETÖ davasında sanık olduğu ortaya çıktı.
İddianame, Cumhuriyet operasyonundan 156 gün sonra açıklandı.
Cumhuriyet çalışanlarına 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme', 'hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' suçlamaları yöneltildi.
İddianamede, Cumhuriyet çalışanları için 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis istendi.
Davanın ilk duruşması 24 Temmuz 2017 tarihinde görüldü.