D-8 Ülkeleri Kimlerdir | D-8 Nedir
D-8 nedir, ne işe yarar? D-8 ülkeleri hangileridir? D-8 nereden çıktı, nasıl çıktı?D-8 ülkeleri ne yapar? D-8 i kim çıkarttı? Detaylar haberimizde..
Türkiye bugün İstanbul'da D-8 (Developing 8 ya da Türkçe adıyla Gelişen Sekiz Ülke) Zirvesi'ne ev sahipliği yapıyor. Zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım da katılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, "Ülkelerimiz arasındaki ticarette artık milli para birimlerimizi kullanmanın yolunu açabildiğimiz takdirde D-8 tarihinde bir devrime imza atmış olacağız" dedi.
"Kur baskısı altında ekonomimizi eritmeye gerek yok" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir takas odası kurulması için merkez bankaları bir araya gelmelidir. D-8 ülkeleri olarak toplantılara katılım düzeylerini artırmalı, çalışmaları, özel sektör kuruluşlarını da bu çalışmalara dahil etmeliyiz. Cumhurbaşkanları olarak D-8 Liderler Zirvesi'nin önemi iyi kavranmalı. Hepimiz D-8'e sahip çıkmalı, daha etkin, daha verimli, daha güçlü olması için azami gayret göstermeliyiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca teşkilatın üye sayısını 8'den 20'ye çıkarabileceklerini açıkladı.
8 ülkenin nüfusunun çoğu Müslüman
PEKİ NEDİR D-8 NE İŞE YARAR?
D-8, nüfuslarının çoğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerin bir araya gelerek kurduğu bir uluslararası örgüt.
Adından da anlaşılabileceği gibi örgütün sekiz üyesi bulunuyor: Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya.
D-8'in temelleri, Ekim 1996'da dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ın davetiyle bu ülkelerin temsilcilerinin katılımıyla İstanbul'da düzenlenen "Kalkınmada İşbirliği Konferansı"nda atıldı.
Örgütün resmi kuruluşu ise Haziran 1997
Bugüne kadar sekiz liderler zirvesi düzenlendi. Bugün İstanbul'da düzenlenen ise 5 yıl sonra yapılan ilk, toplamda ise 9. zirve olma özelliği taşıyor.
6 temel ilke
D-8 fikrinin temelini, Erbakan'ın "İslam Birliği" hedefi oluşturuyor. Erbakan, Soğuk Savaş'ın ardından yeni bir dünya düzeni kurulması gerektiğini ve Müslüman ülkelerin bu düzende güçlerini birleştirerek daha etkin bir rol oynayabileceğini savunuyordu. D-8'lerin bayrağında altı yıldız yer alıyor ve bunlar örgütün 6 temel ilkesini sembolize ediyor:
-Savaş değil, barış
-Çatışma değil, diyalog
-Çifte standart değil, adalet
-Üstünlük değil, eşitlik
-Sömürü değil, işbirliği
-Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi
Erbakan 'Aydınlığa açılan kapı gibi' demişti
Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, "20. yüzyılın gerçeklerinin ve alınması gereken derslerin D-8'in doğuşunun gerekçesi olduğunu söylemiş, "D-8'ler, 20'nci yüzyılın en önemli olaylarından birisi ve 20'nci yüzyılın 21'inci yüzyıla en kıymetli hediyesidir" demişti.
Erbakan, "D-8'lerin kurulması baştan sona harplerle ve çatılmalarla geçen 20'nci Asrın sonunda, aydınlığa açılan bir kapı gibidir. Dünyada artık huzur, barış ve saadetin tesisi için, bir an evvel yanlışlardan vazgeçilmesi doğrulara dönülmesi ve Yeni bir Dünyanın kurulması gerekmektedir ve D-8 hareketi bu manada bir çalışma olarak değerlendirilmelidir" diye konuşmuştu.
D-8'e 2014'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda "Gözlemci Statüsü" verilmişti.
D-8'İN KURUCUSU NECMETTİN ERBAKAN:
Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926'da Sinop'ta dünyaya gelmiştir. Eğitim hayatına Kayseri'de başlamış, ancak babasının iş tayini nedeniyle Trabzon'da sürdürmüştür. 1937'de orta okulu İstanbul Erkek Lisesi'nde birinci olarak tamamladı. Üniversiteye sınavsız giriş hakkı olmasına rağmen sınavla girmeyi tercih eden Erbakan, İstanbul Teknik Üniversitesi'ni kazandı ve dönem öğrencileri arasında Süleyman Demirel ve Turgut Özal da bulunmaktaydı. 1948'de üniversite eğitimini tamamladı.
1948-1951 yılları arasında Motorlar Kürsüsü'nde asistan olarak görev yapan Erbakan, bir süre boyunca motor dersleri verdi. 1951'de üniversitesi tarafından Almanya'daki Aachen Teknik Üniversitesi'ne doktorasını yapması için gönderildi ve doktorasını burada tamamladı.
Alman ordusu için çalışmalar yapan DVL Araştırma Merkezi'nde Prof. Dr. Schmidt ile çalışmalar sürdürdü, Alman üniversitelerinde doktorasını tamamladı.
1953 tarihinde doçentlik ünvanı için sınava girmek üzere Türkiye'ye döndü ve 1954'te henüz 27 yaşındayken İstanbul Teknik Üniversitesi'nde doçent oldu. Doçentliğinin ardından yeniden Almanya'ya giderek Deutz fabrikalarında görev yaptı.
1956-1963 yılları arasında 200 ortaklı ilk yerli motoru üretecek olan Gümüş Motor'u kurdu ve ilk yerli motor üretimini gerçekleştirdi. 1965 yılında 39 yaşındayken profesör oldu. 1967'de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde Genel Sekreterliği görevine seçildi.
Genel Sektererlik yıllarında büyük sanayici ve tüccarlara karşı Anadolu tüccar ve küçük sanayicilerini savunmasıyla dikkati üzerine topladı. 25 Mayıs 1969'da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne genel başkan olarak seçildi ancak Adalet Partisi hükümetinin seçimleri iptal etmesiyle 8 Ağustos 1969'da başkanlıktan ayrıldı.
17 Ocak 1970'te 17 arkadaşı ile birlikte Milli Nizam Partisi'ni kurdu ancak 12 Mart 1971'de gerçekleşen Askeri Müdahale ile partisi mahkeme tarafından "laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü" gerekçesiyle 20 Mayıs 1971'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
Erbakan, partinin kapatılmasından sonra İsviçre'ye gitti ve 1973 Türkiey Genel Seçimleri'nden önce yeniden Türkiye'ye döndü. 11 Ekim 1972'de kapatılan Milli Nizam Partisi kadrosuyla Milli Selamet Partisi'ni kurdu. Partisi 14 Ekim 1973 seçimlerinde %12 oy alarak 48 milletvekili ile meclise girdi.
Seçimlerin hemen ardından dönemin Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit ile yapılan ortak çalışmalarla CHP - MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Koalisyon hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev aldı.
Kıbrıs sorunun ortaya çıkmasıyla Kıbrıs Harekatı'nı savundu, ancak Ecevit'in harekatın ardından adayı tamamen ele geçirme fikriyle ters düştü. 17 Eylül 1974'te koalisyon hükümeti dağıldı.
12 Eylül 1980 darbesininardınadn bir süre İzmir Uzunada'da gözaltında tutulan Erbakan, 15 Ekim 1980'de 21 Milli Selamet Partisi yöneticisiyle beraber "MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı davranmak" suçlamasıyla tutuklandı ve 24 Temmuz 1981'de serbest bırakıldı.
1982 Anayasası kararınca 10 yıl boyunca siyaset yapması yasaklandı. Cezası bittiğinde 6 Eylül 1987 halk oylamasıyla yeniden siyasete dönüş yaptı ve 11 Ekim 1987'de Refah Partisi genel başkanı seçildi.
Necmettin Erbakan, "Kayıp Trilyon Davası" kapsamında "Refah Partisi'ne yapılan yaklaşık 1 trilyon TL'lik hazine yardımının harcanmış gibi gösterilerek devlete iade edilmemesi" davasında 6 Mart 2002'de 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
5 yıllık siyasi yasağı 2003'ün Şubat ayında sona erdi ve 11 Mayıs 2003'te Saadet Partisi genel başkanı olarak göreve başladı. 3 Aralık 2003'te hakkında verilen hapis cezası Yargıtay tarafından onaylandı ve 30 Ocak 2004'te Saadet Partisi genel başkanlığı görevinden ve parti üyeliğinden ayrıldı.
Aldığı sağlık raporu sebebiyle hapis cezası ertelenen Erbakan'ın, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerle hapis cezası 2008'in Nisan ayında ev hapsine dönüştürüldü.
Adli Tıp Kurumu'nun verdiği "sürekli hastalık" raporu üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Erbakan'ın hapis cezası iptal edildi ve 19 Ağustos 2008'de affedildi.
19 Ocak 2011'de ayağında çıkan damar iltihabı nedeniyle hastanede yoğun bakıma alındı. Kısa bir süre sonra solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle uygulanan tüm tedavi ve müdahalelere rağmen kalp, çoklu organ yetmezliği ve solunum yetmezliği nedeniyle 27 Şubat 2011'de yaşam faaliyetlerini yitirerek komaya girmiş, aynı gün saat 11:40'ta ise hayatını kaybetmiştir.