Doç. Dr. Subaşı: "2. Alaaddin Keykubat’ın Erzurum’da defnedilmiş olması ve annesi Gürcü Hatun’un da Erzurum’da olması kesin bilgidir"
Erzurum'un Pasinler ilçesinde, Sultan Alaaddin Türbesi olarak değerlendirilen yerde yapılan kazıda mezar odalarında kemik ve diş örneklerine rastlandı.
Erzurum'un Pasinler ilçesinde, Sultan Alaaddin Türbesi olarak değerlendirilen yerde yapılan kazıda mezar odalarında kemik ve diş örneklerine rastlandı. Artvin Çoruh Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Subaşı, "2. Alaaddin Keykubat'ın Erzurum'da defnedilmiş olması ve annesi Gürcü Hatun'un da Erzurum'da olması kesin bilgidir" dedi.
Pasinler'e bağlı Ovaköy Mahallesi'nde tarihi kümbette, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İl Müze Müdürlüğü koordinesiyle Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Öğretim üyesi Dr. Muhammet Arslan'ın bilimsel danışmanlığında yapılan kazı çalışmasında 6 sanduka bulunmasının ardından Gürcü Hatun ve 2. Alaaddin Keykubat hakkında bilgi veren Artvin Çoruh Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ömer Subaşı, "Gürcü Hatun Tamara 13. Yüzyıl Selçuklu tarihinde adından çokça söz ettiren hanımların başında gelmektedir. 1224 yılında Tiflis'te dünyaya geldiği bilinmektedir. Çocukluk yılları annesi Rusudan ile birlikte Svaneti'de geçmiştir. Yaşı 8-9 olduğunda 1. Alaaddin Keykubat, Erzurum ve çevresini ele geçirince Gürcülerle, Selçukluları sınır komşusu haline getirmiş. Bu da sınır çatışmasına sebebiyet vermiştir. Kraliçe Rusudan, Selçuklu askerleriyle baş edemeyeceğini anladığı zaman barış teklif etmiş, bu yolda da kızı Tamara (Gürcü Hatun) ile 1. Alaaddin Keykubat'ın oğlu 2. Gıyaseddin Keyhüsrev evlenmelerini 1. Alaaddin Keykubat'a iletmiş. Bu isteğe olumlu bakan 1. Keykubat, oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev ile Gürcü Hatun Tamara'nın nişan akdine olur vermiş. Tahminen 1232-1233 yıllarında yaşanan bu nişan akdinden sonra Alaaddin 1237 yılında ölünce yerine oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev geçmiş. Konya'da tahta geçtikten hemen sonra 1238 yılında Gıyaseddin Keyhüsrev, büyük bir düğün alayı ile Şehabettin Kirmani'yi Tiflis'e göndermiş ve nişanlısı Gürcü Hatun'u Konya'ya istemiştir. Düğün yapıldıktan sonra Tiflis'ten büyük bir tahterevalli ile Konya'ya getirilen Gürcü Hatun Tamara'nın hayatındaki ikinci dönem başlamış. Gürcü Hatun, Konya'ya geldikten kısa bir süre sonra kendini Sultan Gıyaseddin ve etraftakilere sevdirince 2. Gıyaseddin Keyhüsrev üzerinde büyük bir nüfuzu oluşmuş. Sultanın kendisine duymuş olduğu sevgiyi biraz kullanarak devlet kademelerine istediği adamları getirerek devletin gidişatında özellikle siyasal anlamda önemli etkiler oluşturmuştur. Bundan sonraki süreçte Sultan, Gürcü Hatun'a olan aşkını bir şekilde gösterebilmek için beklenmeyen bir hamleye girişmiş ve Selçuklu paralarında Gürcü Hatun Tamara'nın portresinin çizilmesini istemiş. O günkü devlet adamları arasında hiçbir şekilde karşılık bulmamış. Çünkü o dönemde paraların üzerinde bir hatunun sultan varken resminin olmasının uygun olmayacağı söylenmiş. Gıyaseddin Keyhüsrev ile devlet adamları arasında tartışma yaşanmış. Selçuklu paralarında sultanı temsilen aslan, Gürcü Hatun'u temsilen ise güneşin bulunduğu bir para basılmış. Sonra bir oğulları oluyor 2. Alaaddin Keykubat, iki de kızı olduğu düşünülmekte birisi Aynur Hayat diğeri de Havanzade. 1247 yılında sultanın ölümüyle evlilikleri sonlanıyor. Daha sonra Gürcü Hatun'un hayatında yeni bir evre başlıyor. Bu evrede iki bilinmeyen nokta mevcut. Kesin olarak bildiğimiz nokta Konya'ya geldikten sonra Gürcü Hatun Tamara'nın Müslüman olduğu, bazı kaynaklarda Müslümanlığının Gıyaseddin Keyhüsrev ile evli oldukları dönemde gerçekleştiğini, bazılarında ise Mevlana ile yakın ilişkisi olan Pervane Muineddin ile evlendikten sonra Mevlana ile tanışması ve sonraki süreçte Mevlana'nın etkisinde kalarak veya Konya'nın mistik hayatından etkilenerek bir şekilde Müslüman olduğudur. Fakat kesin kanı şudur ki Gürcü Hatun Tamara, ilk eşi Gıyaseddin Keyhüsrev öldükten sonra Pervane Muineddin ile evlenir ve sonraki süreç tarihi kaynaklarda devletteki siyasi gücünün yanında ekonomik gücünün de olduğu zengin bir hatun olarak kaynaklara geçtiği ve Mevlana'nın Gürcü Hatun Tamara'ya büyük bir sohbet beslediği bilinir. Fakat Mevlana'nın ölümünden sonraki süreç biraz da siyasi karışıklıktan dolayı Pervane Muineddin ile Gürcü Hatun Tamara'nın hayatında değişikliklere sebep vermiş. Konya'yı terk edip Kayseri'ye giderek bir süre orada yaşamışlar. Muineddin Pervane, Gürcü Hatun ile Tokat'a kaçmış. Daha sonra Muineddin Pervane Ağrı Aladağ taraflarına getirilerek orada idam ediliyor. Gürcü Hatun'un ikinci evliliği de bu şekilde son bulmuş" diye konuştu.
"Gürcü Hatun Erzurum'da vefat edip oğlunun yanına defnedildi"
Gürcü Hatun Tamara'nın Tokat'tan Erzurum'a geliş hikayesinin muallakta kaldığını ifade eden Doç.Dr. Subaşı, "Çok büyük ihtimalle Tokat'tan Ağrı Aladağ'a giderken eşi Muineddin Pervane Gürcü Hatun'u Erzurum'a bıraktı. Erzurum'da kalması şu yönden güçlü Erzurum, Gürcü Hatun'un dedesi Mugiseddin Tuğrul Şah'ın yurdu olarak bilinir. Mugiseddin Tuğrul Şah, bir Selçuklu şehzadesidir. Babası Gıyaseddin de bir Selçuklu hanedanı olduğu için Erzurum'da kalması çok uygundur. Hatta Erzurum'da bir kızının da olma ihtimalinden dolayı hem babasının Erzurumlu olması hem de 1250'li yılların başında Moğolhanına giderken Erzurum ve çevresinde lalası tarafından zehirlenerek öldürüldüğü ve Erzurum'da bilinmeyen bir yere defnedildiği bilinen 2. Alaaddin Keykubat yani Gürcü Hatun Tamara'nın tek oğlunun kabrinin olduğu bilinen Erzurum'da kalmış olması ve hayatının belirli bir süre idam ettirmiş olması çok büyük ihtimal. Fakat Gürcü Hatun Tamara'nın ne zaman öldüğü bilinmemektedir. Bilinen kesin bir bilgi de Erzurum'da vefat ettiği ve oğlunun yanına defnedildiği" şeklinde konuştu.
"Gürcü Hatun ve Alaaddin Keykubat'ın mezarı Erzurum'da defnedilmiş"
2. Alaaddin Keykubat döneminde babası Sultan Gıyaseddin vefat ettikten sonra üç kardeşin tahta hükmettiği bilgisini veren Dr. Subaşı, "3 Sultanlar Dönemi de denmekte. Fakat Moğol Hanına giderken diğer kardeşlerinin buna çok razı olmamaları nedeniyle Erzurum'da zehirlenerek 17 yaşındayken öldürülür. Kesin olarak Alaaddin Keykubat'ın Erzurum'da defnedilmiş olması ve annesi Gürcü Hatun'un da Erzurum'da olması kesin bilgidir. Gürcü Hatun'un hem Türk tarihi hem de Gürcü tarihi açısından büyük bir önemi mevcuttur. Mevlana'nın türbesinin yapılması için Gürcü Hatun ve Muineddin Pervane'den yardım istenir. Bunun karşılığında 80 bin dirhem verirler ve Kayseri'nin gelirinden de 50 bin dirhem bağışlarlar. Şu anda 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun'un mezarlarını araştırma ya da kazı mevzusu Pasinler ilçesinin Ovaköyü'nde, kazı Başkanı ve bilimsel danışman olarak Öğretim Görevlisi Dr. Muhammet Arslan'ın başkanlığında ve Erzurum Müze Müdürlüğü'müzün aracılığıyla devam etmektedir. Büyük bir heyecana sürükleyen bu haberlerin doğru olması ve inşallah Alaaddin Keykubat ile annesi Gürcü Hatun'un kabrinin Pasinler'in Ovaköy'de yapılan kazılarda çıkan kalıntıların arasında olması dileğiyle diyorum" açıklamalarında bulundu.
Mezarın Selçuklu Sultanı 2'nci Alaaddin Keykubat'a ait olduğunun kesinlik kazanmasının ardından kemikler, devlet töreniyle aynı yerde toprağa verilecek. Tarihi sanduka da yeniden üzerine konulacak.