Farz namaza başlamadan önce ihlâs suresini okumanın hükmü nedir?
Namazların farzlarından önce ihlâs suresinin okunması ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in her hangi bir tavsiyesi bulunmadığı gibi, fıkıh kitaplarında da bu konu yer almamıştır.
Bu uygulama, camiye geç gelen Müslümanların, cemaate yetişmelerini sağlamak için sonradan ihdas edilmiş olabileceği gibi, İhlâs okumanın sevabını elde etmek için olması da muhtemeldir.
Sünnet kılanları meşgul edeceği ve dinin bir gereği gibi algılanma ihtimaline yol açacağı için okunmaması daha doğru olur.
İkindi namazından sonra aşır okumak bid’at midir?
Namazlardan sonra, ciddi bir mazeret bulunmadığı durumlarda, yerinden hemen ayrılmayıp bir süre daha zikir ve tesbihata devam etmek sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.s.), namazların ardından tesbihat yapılmasını teşvik etmiş, bir kişi namaz kıldığı yerden ayrılmadıkça meleklerin ona dua etmeye devam edeceğini haber vermiştir (Buhârî, Salât, 87; Müslim, Mesâcid, 146). Diğer taraftan Hz. Peygamber sabah namazından sonra Haşr suresinin son üç ayetinin, geceleri de Bakara suresinin son iki ayetinin okunmasını tavsiye etmiştir (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an 10; Tirmizî, Fedâilü’l- Kur’an, 22).
Kur’an-ı Kerim’de, “Namazı kılıp bitirince de, ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah’ı anın. ” (Nisâ, 4/103) buyrulması, zikir ve tesbihatın yalnız namazla sınırlı olmadığını ifade etmektedir. Namaz dışındaki zikir ve tesbihatta asıl olan, bunları herkesin kendi başına yapmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemindeki uygulama bu yöndedir. Ancak daha sonraları tesbihatın müezzinin işaretiyle topluca yapılması bazı ülkelerde yaygınlaşmış, günümüze kadar da uygulama bu şekilde gelmiştir.
İkindi namazından sonra aşır okunması konusunda herhangi bir rivayet bulunmamakla birlikte yukarıdaki ayet ve hadisler ışığında, din tarafından mecburi kılınmış olduğu inancına kapılmamak kaydıyla Kur’an okunmasında bir sakınca bulunmadığı söylenebilir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı