Fatih Altaylı köşe yazısında ateş püskürdü: Ulan beyinsiz, ulan 35 iq ile kendini çeyrek dahi zanneden salak, ne alakası var?
Fatih Altaylı, Exxen platformu üzerinden yayınlanan Konuşulanlar programını sunan Hasan Can Kaya hakkında düşüncelerini yazısında kaleme almasının ardından kendisi için kullanılan, 'Madem parasıyla küfür ediliyor. O zaman parasını verelim Altaylı’ya da sövelim.' ifadesi için," Ulan beyinsiz, ulan 35 iq ile kendini çeyrek dahi zanneden salak. Ne alakası var. Hasan Can millete para verip, sövmüyor. Para alıp sövüyor. Yeni bana para verip bana sövmüyorsun." dedi.
Türkiye'nin en çok konuştuğu kişiler arasında sunduğu talk showlarla adından söz ettiren Hasan Can Kaya bulunuyor. RTÜK'ün uyarılarına karşın birçok kez küfürlü sohbetlerle Exxen platformunda yayınlanan Konuşulanlar program hakkında inceleme başlatıldı. Habertürk yazarı Fatih Altaylı, geçtiğimiz günlerde Hasan Can Kaya hakkında yazdığı köşe yazısının ardından yapılan yorumlar için bugün bir yazı daha kaleme aldı. Altaylı yazısında kendisine yönelik ifadeler kullanan Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan için çarpıcı ifadeler kullandı.
ALTAYLI: BEN SENİN YEDİ SÜLALENE SÖVÜYORUM GİBİ DÜŞÜN
Altaylı yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Talk show’cu Hasan Can’a yönelik saldırıya “Kardeşim adam paralı bir platformda program yapıyor. Beğenmiyorsan, rahatsız oluyorsan para vermezsin izlemezsin” dedim.
Ama Türk medyasındaki zeka seviyesi düşüklüğünü dikkate almamışım.
Bu zeka düzeyiyle bırakın gazeteci olmayı, yazı yazmayı, günlük hayatlarını nasıl sürdürdüklerine hayret ettiğim bazıları şöyle demiş:
“Madem parasıyla küfür ediliyor. O zaman parasını verelim Altaylı’ya da sövelim.”
Ulan beyinsiz, ulan 35 iq ile kendini çeyrek dahi zanneden salak.
Ne alakası var.
Hasan Can millete para verip, sövmüyor.
Para alıp sövüyor.
Yeni bana para verip bana sövmüyorsun.
Ama bana para veriyorsun ve ben senin yedi sülalene sövüyorum gibi düşün.
Anladın mı!
Yoksa bunu bile anlamayacak kadar mı salaksınız.
Kimi de “Vallahi para vermiyorum ama her yerde karşıma çıkıyor” demiş.
Allah Allah.
Benim hiçbir yerde karşıma çıkmıyor.
Niye acaba?"
İSMAİL KILIÇARSLAN: 28 ŞUBAT’IN POSTAL SEVİCİSİ FATİH ALTAYLI
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan'ın yazısında yer alan ifadeler ise şöyle:
"Yirminci, ama özellikle de yirmi birinci yüzyılda üretilen “mitolojik ve sınırsız özgürlük söylemi”, ayıp, günah, yasak gibi ahlaki ve toplumsal kısıtlamaların tamamına savaş açtı. “İnsanın sadece yapabildiği için her şeyi yapabileceği” bir düzleme gelip dayandık.
“Yahu bu böyle olmaz, toplumsal genetiğimiz tehdit altında, toplumsallığımız perişan oluyor, çürüyoruz” diyerek mevcut duruma itiraz eden herkese de korkunç bir “bağnazlık” yaftası yapıştırılıyor ve en basitinden söylemek gerekirse “sana ne ulan!” cümlesine konu ediliyor.
Nihat Genç’in, küfür ederek para kazanan Hasan Can Kaya ile tartışmasında da benzer bir şey oldu. 28 Şubat’ın postal sevicisi Fatih Altaylı ceffelkalem coştu da Nihat Genç’e “sana ne lan!” dedi.
Mesele şu. Nihat Genç, bu küfür ederek para kazanan Hasan Can Kaya isimli adamın bir programından bir kesit paylaşarak “çürüyoruz” yazdı. Sonuna kadar da haklıydı. Zira o kısa program kesitinde bir kızcağız Hasan Can Kaya’ya “babam sizin için çok p.ç bir çocuk diyor” deyince Hasan Can Kaya da kızın babasına küfrediyor ve kız dâhil herkes bu muhabbete höyküre höyküre gülüyordu. Korkunç bir tefessüh etme biçimi, korkunç bir çürüme bu.
28 Şubat’ın postal sevicisi Fatih Altaylı da Nihat Genç’e duraksamadan “sana le lan” diyor işte bu yüzden. Hasan Can Kaya paralı bir platformda program yapıyormuş da, parasını veren izliyormuş da, küfür eden razıymış, küfür edilen razıymış da sana neymiş yani bundan. Üstelik Nihat Genç gibi “muhalif bir yazara” bunları söylemek yakışır mıymış?
28 Şubat’ın postal sevicisi Fatih Altaylı’nın “muhalif yazarların ahlaktan müsellah, akıldan piyade olması gerekir” anlamına kadar vardırabileceğimiz zırvalarını bırakalım bir kenara.
Benim ilgimi çeken şey “parasını verme” bahsinde. Parasını verip sövebiliyor muyuz yani? Anlamadım. Yahut parasını verdi diye sövdürür mü kendisine Fatih Altaylı? Onu da anlamadım.
Fakat bir noktada haklı çıkmaya çalıştığı bir taraf var Fatih Altaylı’nın. Diyor ki “parasını verdiğin bir platformda yayınlanan bir program bu. Yani sen parasını vermez, izlemezsin, olur biter.”
Eh. Belki bir miktar hak verilebilir Altaylı’ya. Eğer Hasan Can Kaya’nın iğrenç küfürleri cidden parasını verip izlediğimiz bir platformda kalsa, sosyal medya vasıtasıyla çoluk çocuğun önüne “ücretsiz şekilde” düşmese, bir noktada tutarlı olacak 28 Şubat’ın postal sevicisi Fatih Altaylı. Fakat gerçek böyle değil. Bu Hasan Can Kaya’nın iğrenç küfürlerle, daha da iğrenç cinsel içeriklerle dolu videoları tik tokta, youtubeda, instagramda, twitterda her gün “kaçamayacağımız şekilde” önümüze düşüyor.
Yani “izlemezsin olur biter” önermesi sadece “mitolojik ve sınırsız özgürlük söylemi”nin bir zırvasından ibaret.
Yahu mesele Hasan Can Kaya meselesi de değil sadece. Acun Ilıcalı’nın leşliklerinden kadın kuşağı programlarının iğrençliklerine, “Türk dizisi” dediğimiz zırvalardan magazin camiası denilen akıl hastalarına kadar korkunç, leş bir çürümenin içinde buluyoruz, bulmak zorunda kalıyoruz kendimizi.
Ahlakına “başörtülü kadınları kollarından tuttuğum gibi karakola götüreceğim” cümlesini sığdırabilen postal sevicileri boş verelim de, Nihat Genç gibilerin haklı isyanlarına kulak verelim derim. İnsanın ahlakı kalmazsa hiçbir şeyi kalmaz elinde çünkü. İnsanı, insanın biricikliğini savunmaya bakalım biz. Ahlaklı, temiz, çürümemiş bir toplum için gerekeni yapalım.
Tezek kokusuna alışmak kader değil, yirminci ve yirmi birinci yüzyılda bize önerilen bir simülasyon sadece. Alışmak zorunda değiliz.