Görme engelli bir kimse imamlık yapabilir mi?
İmam olmanın şartları arasında gözlerin görür olması yoktur. Âmâ olan bir kimse (görme engelli) namaz kıldırabilir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Abdullah b. Ümmi Mektum ve Itban’ı, kendi yerine vekil bıraktığı olmuştur (Ebû Dâvûd, Harac, Fey’ ve ‘İmare, 3).
Bazı görüşlerde âmâların elbiselerini temiz olmayan yerlerden koruyamayacağı gerekçesiyle imamlık yapmaları tenzihen (helale yakın) mekruh olarak değerlendirilirken; bazı görüşlerde cemaatin en iyi bileni olması halinde bu kerahetin kalkacağı belirtilmiştir (Merğînânî, Hidaye, I, 56; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, II, 298, 299)
Mâlikî mezhebine göre imama uyan kimsenin, imamdan önde olması câiz midir?
Farklı bir mezhebe mensup olan imama uyarak namazı cemaatle kılmakta bir sakınca yoktur. Ancak başka bir mezhepten olan imam, namazda iken muktedinin mezhebine göre namazı bozan bir davranışta bulunursa, namazı fasit olur (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtar, I, 563).
Hanefi mezhebine göre imamın önüne düşecek şekilde namaza durmak, namazı ifsat eder. Maliki mezhebine göre ise cemaatin imamın önünde olması mekrûh olmakla birlikte namazın geçerli engel değildir (Dusukî, Hâşiyetü’d-Dusûkî, Daru’l-Fikr, Beyrut, ts. , I, 331). Zaruret söz konusu olduğunda, Maliki mezhebine göre kendisinden geride olan bir imama uyan bir kimsenin namazı geçerli olur.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı