Görme engelli girişimci ürettiği "netgör" bastonla yurt dışına açılmayı hedefliyor
Görme engelli girişimci Ayhan Öztürk'ün hedefinde, engellilerin hayatını kolaylaştırmak amacıyla yerli ve milli olarak ürettiği "netgör baston"la yurt dışına açılmak var.
Girişimci 48 yaşındaki Ayhan Öztürk, toplumda "tavuk karası" veya "gece körlüğü" olarak da bilinen retinitis pigmentosa rahatsızlığı nedeniyle 2000 yılında görme yetisini kaybetti. Hayatında dönüm noktası olan hastalığının ardından eğitim alarak engelleri aşmayı ve toplumda kariyer edinmeyi hedefleyen Öztürk, eğitimin kendisine fayda sağlayacağına inanarak 2002 yılında Emirgan Reşitpaşa Altı Nokta Körler Rehabilitasyon Merkezi'nde bağımsız hareket, kişisel idare, santral ve bilgisayar operatörlüğü konularında eğitim aldı.
Toplumda engellilerin daha fazla yer almalarını ve bağımsız hareket edebilmelerini sağlamak amacıyla baston üretmek için 2010 yılında netgör üretim atölyesini kuran Öztürk, engellilerin yeni bir teknolojiyle buluşmalarını amaçlıyor. Metro Sosyal Girişimci Ödülleri'nde projesiyle "Yılın Sosyal Girişimcisi" seçilen Ayhan Öztürk, AA muhabirine Engelliler Haftası'nda netgör bastonla ilgili çalışmalarını, engelli olarak yaşadıklarını, sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı.
Endüstri meslek lisesinde okurken ilk olarak görme kaybına maruz kaldığını dile getiren Öztürk, tedavileri sonucunda doktorların genetik bir rahatsızlığı olduğunu ve zamanla görme yetisini kaybedeceğini söylediklerini belirtti. Öztürk, şöyle konuştu:
"Gözlerim 4 yıl içerisinde kademe kademe kararınca görme yetimi kaybettim. Bu zaman zarfında ister istemez psikolojik hadiseler yaşadık. Dünyada sadece kendimizin görme engelli olduğunu düşünerek negatif psikolojileri kendimize yaşattık. Bir dönem sonra 'Eğitim her engeli aşar.' felsefesine inandım. Baston kullanmayı nasıl öğrenebilirim, sokağa bağımsız olarak tek başıma nasıl çıkabilirim düşüncesinden hareketle araştırarak başvurduğum Emirgan Reşitpaşa Altı Nokta Körler Rehabilitasyon Merkezi'nde eğitim aldım. Bu kurumdan tam donanımlı görme engelli olarak ayrıldım. Çünkü eğitim programımız içinde, sadece baston eğitimi değil, bilgisayar kullanımı, matematik, yazı yazma, atölye ve el sanatları gibi birçok konuda eğitim alabildim. Yepyeni dünyamı orada kazandım."
Eğitiminin ardından bu dünyanın farklı bir dünya olduğunu gördüğüne dikkati çeken Öztürk, yeni anlayışlar, felsefeler ve buluşların peşine düştüğünü söyledi.
Görme engelliler okulunda insanların ellerinde kullandıkları bastonları ve çabalarını gördüğünde teknolojik olarak birtakım eksikler olduğunun farkına vardığını vurgulayan Öztürk, üretimi Türkiye'de olmayan dışarıdan ithal edilen bastonların olduğunu ve bu noktada görme engelliler için yerli baston imalatı yapmaya karar verdiğini dile getirdi.
"BASTON, GÖRME ENGELLİLERİN KAZA RİSKİNİ AZALTIYOR"
Yurt dışından ithal edilen bastonları kendi tasarımını katarak Türkiye'ye uyarladığını anlatan Öztürk, şunları kaydetti:
"Görme engelli arkadaşlarımız, bastonumuzla sarı çizgili yollarda takıntısız bir şekilde en az hatayla çok rahat bir seyir izliyor. Normalde 4 parçalı olan bastonu 5 parçalı yaparak kendi tasarımımızı oluşturdum. Bastonun ucunda genelde dönen bir aparat vardır ve bu Türkiye'de daha önce kullanılmayan bir aparat. Dünya çapında ileri teknolojideki ülkelerde vardı. Bunu tasarlayarak ülkemize empoze ettim. Hava limanlarında, hastanelerde, postanelerde sarı çizgiler vardır. Normalde bu aparat olmaksızın orada yürümemiz çok zor. Bu yerli üretim bastonun sağa sola dönme kabiliyeti olduğu için baston bileğimize ayrı bir yük de vermiyor. Sağa sola çevirmemiz dahilinde takıntısız bir şekilde görme engelliler bu bastonu çok rahat kullanabiliyorlar. Bastonlarımızın gece ve gündüz fark edilebilir özelliği var. Dış yüzeyinin fark edilebilir olması önemli bir özellik oluşturuyor. Görme engellilerin kaza riskini azaltıyor."
Kendi tasarladığı bastonları atölyesinde üretmeye de başladığını anlatan Öztürk, bastonun tamirini ve bakımını da yapabildiklerini vurguladı. Öztürk, "Baston üretimine atölyemizde bir kişiyle başladık. Giderek büyüttüğümüz atölyemizde pandemi nedeniyle şu anda 2 personelle çalışabiliyoruz. İnşallah bayramdan sonra atölyemizde tekrar üretime başlayacağız. Yurt dışına açılabilme güdüsü içerisindeyiz. İhracata yönelme projelerimiz var. Pandeminin izleri ve sis perdesi kalktığı takdirde ülkemize yeni bir sektör kazandıracağız. Bu konuda azimle mücadelemize devam etmekteyiz. Dövizlerimizin yurt dışına gitmesini engellemek, netgör baston ihracatı yaparak ülkemize döviz ve katma değer kazandırmak istiyorum." ifadelerini kullandı.
"YA ÇARESİZSİNİZ YA ÇARE SİZSİNİZ"
Atölyesinde görme engellileri istihdam etmek istediğini de belirten Öztürk, şu anda desteğe ihtiyaç duyduklarını söyledi. Personel sayısını da arttırmak istediğini dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Engellilerimize atölyemizin kapılarını açabilmek, onlara iş sahaları açabilmek en büyük hayalim. Engelli haftası için de bir mesaj vermek isterim. Engelli camiasına, fark yaratabilmek, toplumda fark edilebilir insanlar olduğumuzu sergileyebilmek için fırsat verilmesini arzu ediyoruz. Görme engelli arkadaşlarımız hiç kimsenin etkisi altında kalmaksızın hür iradeleriyle yarınlara dair kendilerine hedef koysunlar. Hedeflerinin peşinden sürekli koşsunlar. Başarıya çok rahat ulaşacaklardır. Beni bu denli hayata bağlayan çok anlamlı bir söz vardır. Takvim yaprağında yakaladığım bir sözdür; 'Ya çaresizsiniz ya çare sizsiniz.' Bu söz tamamen beni hayata adapte etti. Önemli olan ne istediğini bilmek. Hedef koyup, hedef ve hayallerinin peşinde koşsunlar. Ben bunu böyle yaparak başarıya ulaştım. Engelli çocukları olan ailelerin de bilinçli olmaları ve çocuklarına fırsat vermeleri gerekiyor."
KAYNAK: ANADOLU AJANSI