Hayvan kesecek kimselerde bulunması gereken şartlar nelerdir? Diyanet İşleri Başkanlığı
Hayvanı kesecek kimsenin, akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya Ehl-i Kitap olması gerekir. Putperest, ateşperest, ateist ve mürtedlerin kestikleri hayvanların eti yenmez.
Ehl-i Kitap olduğu bilinen kimse kesim yaparken Allah’tan başkasının adını anmamalıdır. Zira ayette Allah’tan başkası adına kesilmemesi şartı getirilmiştir (Bakara 2/173).
Kesim yapan kimsenin ergenlik çağına gelmiş olması şart değildir. Mümeyyiz olan, yani yaptığını ve söylediğini bilen çocuğun kestiği helaldir.
Hayvanı kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi, temiz, cünüp, veya hayızlı olması arasında da bir fark yoktur; hepsinin kestiği yenir (Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, V, 287).
Eti yenilip yenilemeyen hayvanların tespiti neye dayanılarak yapılmıştır?
İslam, insanı maddî ve manevî her türlü zarardan korumak için bir takım kurallar koymuş ve insana zarar verebilecek pis ve kötü olan her şeyi (habâis) yasaklamış; temiz, güzel ve faydalı olanı da (tayyibât) helâl kılmıştır (Bakara, 2/168, 173; A’raf 7/157).
Kur’an ve sünnette etleri yenebilecek hayvanlarla ilgili bir liste verme yönüne gidilmemiş, sadece belli ilke ve ölçüler konulmakla yetinilmiştir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin tüketilmemesi İslâm’ın genel ilkelerindendir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sünneti, Kur’an-ı Kerîm’deki yasaklamaları teyit eden ifadelerin yanı sıra, “pis ve iğrenç” yiyeceklerin özelliklerine ilişkin detaylandırıcı açıklamalar da içermektedir. Meselâ Hz. Peygamber (s.a.s.), yırtıcı hayvanların (parçalayıcı uzun ve sivri dişleri olan hayvanlar) ve yırtıcı kuşların (pençesi ile avını parçalayan kuşlar) etlerinin yenmeyeceğini özellikle belirtmiştir. Ayrıca Rasûlüllah’tan (s.a.s.), bazı hayvanların etlerinin yenilmesine dair hükümleri ihtiva eden başka hadisler de rivayet edilmiştir (Müslim, Sayd, 15, 16; Ebû Dâvud, Et’ime, 32; Tirmizî, Sayd, 9, 11).
İslâm âlimleri, belirtilen amaç ve ilkeler ışığında ictihad ederek hangi hayvanların etinin helâl ve haram olduğunu ya tek tek veya gruplandırarak belirlemeye çalışmışlardır. Bu belirlemelerde, bazı hadislerin sıhhati konusundaki farklı değerlendirmelerin veya farklı yorumlanmasının yanı sıra, insan tabiatının, örfün ve mahallî alışkanlıkların, ilkeyi somut olaylara uygulamadaki değerlendirme farklılıklarının etkili olduğu bir gerçektir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı