İbrahim Kalın Türkiye'nin batı mimarisinin bir parçasıdır
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Türkiye'nin batı mimarisinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, "NATO üyesiyiz ve AB'ye tam üyelik için başvurumuzu...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Türkiye'nin batı mimarisinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, "NATO üyesiyiz ve AB'ye tam üyelik için başvurumuzu yaptık. Fakat iki kişi lazım dans edebilmek için. Tek kişi, tek başına tango yapamaz. Türkiye'nin tek başına her şeyi yapmasını beklemeyin" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Güvenlik Konferansı 2019'un açılışında konuştu. Türkiye'nin güvenliğinin sadece sınırlarından ibaret olmadığını söyleyen Kalın, "Bizler güvenliği, sadece kendi topraklarımızda değil aynı zamanda komşularımızda, bölgemizde ve küresel olarak tesis etmeye çalışıyoruz. Komşum güven altında değilse ben de güvende hissetmiyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin uzun yıllardır kendi güvenlik problemleriyle uğraştığını belirten Kalın, "Avrupa'nın güvenlik mimarisi içindeyiz, önemli bir rol oynuyoruz NATO'da ve özellikle kendi paydaşlarımız, müttefiklerimiz ve komşularımız için güvenlik sağlıyoruz. Aynı zamanda karşılık da bekliyoruz. Türkiye'nin güvenlik endişelerinin tartışılması, konuşulması ve ciddiye alınması gerekiyor. Müttefiklerimizin, komşularımızın El-Kaide ve DAEŞ ile ilgili yaşadığı sorunlara çok duyarlı fakat Türkiye'nin güvenlik çekinceleri söz konusu olduğunda bu kadar duyarlı olduklarını düşünmüyorum. DAEŞ ya da El-Kaide'nin dünyanın diğer ülkelerine olan tehditleriyle ilgili bu kadar duyarlıyken neden dünya Türkiye'nin sorunlarına duyarlı olmuyor. Terörizm bir küresel problemse, yani eğer Batılı ülkelere saldırdığında bu birden bire küresel husus oluyor ama İstanbul ve Ankara'dan, Türkiye bakış açısından baktığınız zaman neden bizim istediğimiz düzeyde müttefiklerimizden terörizm konusunda yardım almıyoruz. Sadece Avrupa'daki başkentlere saldırı olduğunda bu mesele bir mesele haline geliyor. Burada da bizim canımız sıkılıyor" şeklinde konuştu.
Konuşmasında S-400 konusuna da değinen Kalın, şunları söyledi:
"Son 10-11 senedir Türkiye olarak Patriot hava savunma sistemini satın almaya çalıştık. Suriye krizinin ortasında 2016'nın başlarında Obama döneminde Amerikalı meslektaşlarımızdan bir telefon aldık. Patriot istasyonlarını geri çekeceklerini söylediler. Biz şoke olduk. Makul bir neden aradık, sorduk. Bakım için çektiklerini söylediler. Yenisinin ne zaman geleceğini sorduğumuzda, bilmediklerini söylediler. Alman meslektaşlarımız da Partiotları çekti Türkiye'den. İspanyol ve İtalyan meslektaşlarımızın gönderdiği iki batarya kaldı. Suriye savaşının tam ortasında o kadar çetin çatışmalar gerçekleşiyordu."
Kalın, yaşanan tüm bu sürecin ardından Türkiye'nin S-400 almaya karar verdiğini vurguladı.
Özgürlük ve demokrasi olmadan güvenliğin de olmayacağını söyleyen Kalın, "Her ikisi arasında denge teşkil etmemiz lazım. Demokrasi düşmanlarıyla ve terörist örgütlerle ve çeşitli gizli kurum ve kuruluşlarla, özellikle demokratik olarak seçilmiş hükümetlere karşı yapılan saldırılara karşı mücadele etmeliyiz. Türkiye, Batı güvenlik mimarisinin bir parçasıdır. NATO üyesiyiz ve AB'ye tam üyelik için başvurumuzu yaptık. Fakat iki kişi lazım dans edebilmek için. Tek kişi, tek başına tango yapamaz. Türkiye'nin tek başına her şeyi yapmasını beklemeyin. Dolayısıyla her şey başarısız olduğunda da Türkiye'yi suçlamayın. Bizim yapacak çok işimiz var, buna hiç şüphe yok. Bunu biz ortaklıklarla, müttefiklerimizle, arkadaşlarımızla yapmak istiyoruz. Böyle bir güvensizlik çağında herkes birbirini, Türkiye'nin güvenlik çekincelerini anlamak zorunda. Çünkü biz, kendi komşularımızın ve müttefiklerimizin güvenlik çekincelerini anlıyoruz" ifadelerini kullandı.
Konuşmasının sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Kalın, PYD ve YPG'nin Amerika tarafından DAEŞ ile mücadelede kullanılmasının ölümcül bir hata olduğunu kaydederek, "Bizim DAEŞ gibi terörist örgütleri ortadan kaldırmak için PYD, YPG'ye ihtiyacımız yok. Suriye Özgür Ordusu ve Amerikalı askerlerle,YPG ve PKK'lı olmayanlarla bunu yapabiliriz. Açıkçası herkes buna kulağını tıkadı. Öncelikle Suriye'nin siyasi bütünlüğünü ve toprak bütünlüğünü korumalıyız. Belirgin bir grubu, özel bir muameleye tabi tutarsak ülkenin sosyal dokusunu gözardı etmiş oluruz. PYD ve YPG'ye verilen her destek PKK'ya verilen bir destektir. Biz PKK'yı Türk topraklarında bir köşeye sıkıştırmışken, PKK gibi terörist örgütlerin Kuzey Suriye'de devlet gibi hareket etmesini istemiyoruz. DAEŞ'in Avrupa sınırına dayanıp, devlet gibi hareket etmesini ister misiniz? Ya da Amerika ve Kanada sınırında? Hayır. Bombalarsınız, onları yerle bir edersiniz. Bunun olmasına biz izin veremeyiz" dedi.