İhram namazı nedir? İhram namazının hükmü nedir? Diyanet İşleri Başkanlığı
İhrama giren kişinin iki rekat ihram namazı kılması sünnettir. Şayet kerahet vakti ise, ihram namazı kılınmamalıdır.
Mikat mahallinde unutularak kılınmaması halinde Mekke’ye geldikten sonra da kılınabilir. Ancak maddi bir ceza gerekmez. İçinde bulunulan vaktin namazını kılmak da bu iki rekat namazın yerine geçer. Bu namazın ilk rekatında Fatiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekatında ise “İhlas” sürelerinin okunması faziletlidir (Fetâvây-ı Hindiyye, Dâru’l-Fikr, 1991, I, 223).
İhramlının saç kremi vb. şeyleri kullanmasının hükmü nedir?
İhramlı kimsenin vücuduna, saç, sakal gibi bir uzvunun tamamına, süslenmek ya da güzel görünmek için krem, yağ, jöle, saç kremi, biryantin sürmesi ya da kına, saç boyası ve benzeri şeylerle boyaması durumunda kendisine dem (koyun veya keçi); bir uzvun tamamına değil de bir kısmına bunu uygulaması halinde de bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 161).
Şâfiî mezhebine göre ise, kına için herhangi bir ceza gerekmezse de diğerleri için ceza gerekir ve bu durumdaki kişi muhayyerlik haklarından yararlanarak dem (koyun veya keçi kesme); üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme cezalarından herhangi birini tercih edebilir (Maverdî, el-Hâvî’l-Kebîr, Beyrut, ts. , IV, 580).
Tedavi için sürülen ilâç, merhem veya kokusuz krem ve yağlar için ise bir şey gerekmez.
İhramdan çıkma aşamasına geldiği halde tıraş olmadan elbise giyen kişiye ne gerekir?
İhramdan çıkmak için saç tıraşı olmak gerekir. İhramdan çıkma aşamasına geldiği halde tıraş olmadan elbise giyen kişi ihram yasağı işlemiş olur. Eğer elbise giymesi bir gündüz veya bir gece devam etmişse dem; giyim süresi bir gün veya bir geceden az olursa bir fitre miktarı sadaka vermek gerekir (İbn Âbidin, Reddu’l-muhtâr, II, 162, 163).
Şâfiî mezhebine göre ise, muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir (Nevevî, el-Mecmû, VII, 371; İbn Kudâme, Muğnî, III, 493).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı