İlk Türk Devletlerinde Yönetim Anlayışı nasıldı? Kut anlayışı ne demektir?
İlk Türk devletlerinin yönetim anlayışını, yaşadıkları coğrafyanın şartları, kut anlayışı ve Türk Cihan Hakimiyeti anlayışı şekillendirmiştir.
Konargöçer yaşam tarzı, Türklerin teşkilatçılık anlayışını ve bağımsız yaşama duygusunu geliştirerek kadim bir Türk kültürünün ortaya çıkmasını sağlamıştır. Orhun Yazıtları’nda ifade edildiği gibi törelerine ve devletlerine sahip çıkan Türkler, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar olan geniş bir coğrafyada devlet kurmayı başarmışlardır. Türk devletlerinde siyasi ve hukuki düzen, ok ve yay münasebetine göre belirlenmiştir. Oğuzlarda, Oğuz Kağan’ın büyük oğulları Bozoklar, küçük oğul Üçoklar’dan üstün sayılırdı
“Ey Türk milleti! Üstte mavi gök çökmedikçe, Altta yağız yer delinmedikçe, Senin ilini ve töreni kim bozabilir...” Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, s. 73
Bu üstünlük, Üçoklar’ın Bozoklar’a bağlılıklarını bildirmesiyle de açıklanabilir. Büyük oğulların küçük oğullardan üstün tutulması geleneği, ilk Türk devletlerinden ilk Türk İslam devletlerine ve daha sonra da Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine kadar devam etmiştir. Geleneklerin her dönemde geçerliliğini koruması, Türklerin devlet anlayışında bir süreklilik olduğunu gösterir.
İlk Türk devletlerinde devlete, il (el) denilirdi. İl kelimesi, aynı zamanda barış anlamına da gelmekteydi. Konargöçer hayatın sebep olduğu şartlar, Türklerde teşkilatlanmayı zorunlu hâle getirmiş, devletin unsurları; bağımsızlık (oksızlık), ülke, halk (kün) ve teşkilat olarak belirlenmiştir
Günümüzde “El, gün bize ne der sonra?” ve “Ele güne karşı” deyimlerinde geçen el ve gün kelimeleri, geçmişte, İl (devlet) ve Kün (halk-millet) anlamında kullanılmıştır. Zamanla “Devlet ve millet bize ne der sonra?” şeklindeki anlamını yitirerek, “Başkaları bize ne der sonra?” anlamını kazanmıştır.
Devletin günümüzdeki tanımı ise; “Millet olma bilincine ulaşmış bir topluluğun, belirli sınırlar içerisinde teşkilatlandığı siyasi, sosyal, hukuki ve bağımsız bir yapı.” şeklindedir. Günümüzde devletlerin sınırları daha da belirginleşmiş, uluslararası ilişkiler çoğalmış, devletlerin üretim ve tüketim açısından birbirlerine olan ihtiyaçları da artmıştır.
Bağımsızlık (Oksızlık)
Konargöçer hayatın Türklere armağanı olan bağımsızlık anlayışına, eski Türklerde oksızlık denilirdi. Hiçbir kavme boyun eğmemek Türklerde millî bir karaktere dönüşmüştür.
Ülke
Ülke, bağımsız bir devletin hak ve yetkilerini herhangi bir kısıtlamaya tâbi olmadan kullanabildiği coğrafî bir alandır. İlk Türk devletlerinde yurt sözü, daha çok vatan için kullanılmıştır. O dönemde ülke sınırlarına da yaka denilmiştir.
Halk (Kün)
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!’’ sözünde dile getirilen halk, devleti yaşatan ve kağanı başarılı kılan en önemli unsurdur. İlk Türklerde ferdin adaletle yönetilmesi ve ekonomik olarak rahat bir yaşantıya sahip olması esastır
Teşkilat
Türkler, tarih boyunca çok iyi işleyen idari ve askerî teşkilatlar kurmuş ve bu sayede günümüze kadar varlıklarını devam ettirmiştir. Konargöçer hayat, Türklerin disiplinli ve teşkilatlı bir şekilde yaşamasını sağlamıştır.