İslamofobi nedir, ortaya çıkış sebepleri nelerdir? İslamofobi nedenleri
İslamofobi, kelime anlamı olarak "İslam korkusu" demektir. İslamofobinin kelime anlamının yanında ilk ortaya çıkış noktası da insanlar tarafından merak ediliyor. Peki, İslamofobi nedir, ortaya çıkış sebepleri nelerdir? İşte, İslamofobi nedenleri...
İslamofobi, özellikle son zamanlarda İŞİD gibi örgütlerin ortaya çıkmasıyla birlikte İslamofobi kavramının kullanımında artış yaşandı. İslamofobi, kelime anlamı olarak "İslam korkusu" demektir. Müslümanlara ve İslam dinine karşı duyulan ön yargı ve ayrımcılıktan barındırmaktadır. Peki, İslamofobi nedir, ortaya çıkış sebepleri nelerdir? İslamofobi nedenleri ne? İslamofobi hakkında merak ettiğiniz her şey haberimizde...
İSLAMOFOBİ NEDİR, ORTAYA ÇIKIŞ SEBEPLERİ NELERDİR?
İslamofobi kelime anlamı olarak “İslam korkusu” anlamına gelmektedir. Bu düşünce, Müslümanlardan korkma, çekinme, düşman görme içgüdüsünü ifade etmektedir.
İslamofobi denilen şey, esasen İslam dinine karşı duyulan düşmanlığı ifade etmektedir. Türkiye'de genellikle İslamofobiya kavramı Batılı devletlerin tutumları ile buralarda yaşayan düşünürlerin düşüncelerinden hareketle izah edilir. Bunun çok sayıda örneklerini sıralamak mümkündür. Elbette, Batılı devlet ve düşünürlerin İslam dinine karşı duydukları ötekileştirici ve mücadele edici tutum sergilemelerinden kaynaklanan sebeplerden dolayı, özellikle Batılı ülkelerde İslamofobinin yaygın bir şekilde mevcut olduğu söylenebilir.
Tarihi kökleri İspanya'da Endülüs'ün İslam tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının yaptığı propagandalar ile fikir zemini Hıristiyanlığa karşı tehditler ve tehlikeler üzerinde oluşturulmuş olan “İslamofobi”, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki ilişkilerin, tanışıklığın yaygınlık kazanması ile yüzyıllar içerisinde azalmış iken yaklaşık son 10 yıldır yeniden popülarite kazanmıştır.
İslamofobi, aslında İslam karşıtlarının geçmişten süregelen planlı bir projesidir. Zira geçmişten günümüze İslam karşıtları/düşmanları, İslam'a ve Müslümanlara karşı daima teyakkuz halindedirler. Hiçbir zaman İslam'ın yükselişini ve Müslümanların sayılarının artmasını içlerine sindirememişlerdir. Müslümanların bir yerde çoğaldığını gördükleri anda, planlı desiselerini hayata geçirmeye çalışmışlardır.
İslamofobi, özellikle Batı ülkelerinde belirgin bir şekilde görülmekte ve Avrupa'da hayatını sürdüren Müslümanlar bu uygulamalardan etkilenmektedirler. Hatta bazı Müslümanlar hayatlarından büyük endişe duymaktadır. Tabi bunun en büyük sebebi, Avrupa'da yayın yapan gazete, dergi ve TV'lerin çoğunun İslam ve Müslümanlar hakkında olumsuz yayın yapmalarıdır. Bu yayınlara ek olarak bazı marjinal politikacıların İslam karşıtlığı söylemleri de, Avrupa'da yaşayan Müslümanların dışlanmalarına ve ayrımcılığa uğramalarına sebep olmaktadır.
İnsanlığın/toplumun ıslah ve ihyasını istemeyenler, sürekli İslamofobiyi gündeme getirmektedir. İslam'a ve Müslümanlara karşı tepki ve saldırıların artması için bu yolu kullanmaktadırlar. Bu yol ile insanların İslam'dan uzaklaşacağını, İslam ile aralarına mesafe koyacaklarını düşünmektedirler. Ancak yapılan/yapılmaya çalışılan her çalışmaları başarısız olmakta, saldırıları da daima akim kalmaktadır.
İSLAMOFOBİ NEDENLERİ NELERDİR?
Doğruhaber'den Şerif Durmaz'a göre: Kanaatimce İslamofobinin ortaya çıkmasının en büyük nedenlerinden biri, İslam'ın hayat bahşeden ilke ve prensiplerinden her insanın etkilenmesi gösterilebilir. Zira İslam'ın hayat bahşeden, yol gösteren ve yön veren ilkeleri anlaşıldıkça, İslam karşıtı oluşumların idame şansı kalmayacaktır. Son yıllarda İslam karşıtı oluşumların İslamofobiyi daha sık kullanmaları, gündeme getirmeleri bunun içindir.
İslamofobinin ortaya çıkması ve etkisini sürdürmesi, Avrupalı siyasetçilerin ırkçı politik söylemlerini defaatle tekrar etmelerinden kaynaklanmaktadır. Birkaç oy fazla alma adına nefret söylemleri kullanan Avrupalı siyasetçiler, politik dengeleri değiştirme adına insanları, Müslümanlara ve İslam'a karşı kışkırtmaktadırlar. İnsanların/toplumların arasına barış, sevgi, hoşgörü ve anlayış telkin etmek yerine, düşmanlığı aşılamaktadırlar.
Batı ülkelerinde İslam dininin resmi din olarak tanınmaması, İslamofobiyi biraz daha körüklemektedir. Batılıların İslam'a mesafeli yaklaşmasına, aşırıların ise saldırı ve hakaretler yapmasına sebep olmaktadır.
İslamofobiyanın etkisini sürdürmesinin bir diğer nedeni de, Batılı ülkelerin yöneticilerinin yapılanlar karşısında tepkisiz kalmaları ya da kimi zaman destek vermelerinden kaynaklanmaktadır. Zira ülke yöneticileri, İslamofobiya karşısında daima sessiz ve tepkisiz kalmaktadırlar. Gerekli yaptırım ve cezayı vermemektedirler. Böylece Avrupa'da yaşayan Müslümanların en temel haklarından mahrum kalmasını sağlamaktadırlar.
Oysa çok sesliliğe önem veren, özgürlükçü, eşitlikçi ve medeni (!) Avrupalı yöneticiler, tüm inançlara ve bütün ırklara eşit mesafede yaklaştıklarını ifade etmektedirler. Dolaysıyla, daima insan hak ve hukukundan, demokratik adalet ve eşitlikten, barış ve kardeşlikten, hoşgörü ve diyalogdan söz eden, aslında ilkel ama görünüşte medeni bu yöneticiler, İslamofobi sorununu bu düşüncelerden sapmadan halletmeye çalışmalıdırlar.
İSLAMOFOBİ ETKİLERİ NASIL OLMUŞTUR?
Batı açık açık gelen tehlikeyi görmediği ve gerekli tedbiri almadığı için İslamofobinin etkileri halen sürmektedir. Bu tedbirsizlikle de, İslamofobi uzun süre devam edeceğe benzemektedir. Zira son zamanlarda İslamofobinin etkisi daha sık göze çarpmakta, İslam karşıtları istediklerini rahatça ve istedikleri şekilde yapabilmektedir. Bunun en son örneği de, Amerikalı bir Hıristiyan Kıpti tarafından çekilen ve aziz İslam Peygamberine ve muhterem eşlerine hakaretler içeren “Müslümanların Masumiyeti” filmidir.
Batı, İslamofobiye yasal bir engel çıkarmadıkça, İslam karşıtları faaliyetlerine devam edeceklerdir. Müslümanları derinden yaralayan, üzen ve büyük tepkiler vermesine/protestolar yapmasına sebep olan cürümlerini işlemeye devam edeceklerdir. O yüzden Batı, İslamofobinin etkisinin kırılması için gerekli çalışmaları acilen yapmalıdır. Çünkü İslamofobi sadece Müslümanlara zarar vermemekte; demokratikleşme (!) yolunda çabalar sarf eden Avrupa'ya da büyük zararlar vermektedir. Bunun etkileri de önümüzdeki yıllarda açıkça görülecektir.
İSLAMOFOBİ NE ZAMAN ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
İslamofobi ilk kez 1991 yılında kullanılmış ve 11 Eylül saldırılarıyla tekrardan gündeme gelmiştir.
Bugün İslamofobi denildiği zaman iki şey anlaşılıyor, bir İslam dinini tanımlamak ve öğrenmekten kaynaklanan bir korku hali ile birlikte Müslümanlara karşı ayrımcılık ve düşmanlık yapılmasının meşru görülmesi.
Aslında bakılırsa İslamiyet’e karşı olan bu nefretin kökeni İspanya’da Endülüs’ün İslam Devleti tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının propagandası bu nefret tohumlarının ekilmesine zemin hazırlamıştır. Bu düşünce yapısı günümüze kadar seyretmiş ve çıkan olaylarla da etkisini artırmıştır. Özellikle 11 Eylül 2001 yılında New York’taki İkiz kuleler saldırısı ile Batı dünyası Müslümanlara karşı bir nefret içine girmişlerdir.
Kısacası;
İnsanlardaki önyargılar olduğu sürece öngörüler yok olur. Öngörüsü olmayan insanların gerçekleri görüp ve doğru bir şekilde hareket etmesi beklenemez. İslamiyet’e karşı asırlardır süre gelen köklü bir nefretin adıdır “İslamofobi”. İslamofobi, önyargıları içinde boğuşan insanların, aciz kalmış güruhların ortaya atmış olduğu bir düşünce akımıdır.
İSLAMOFOBİ NEDEN VAR?
- İslamiyet’in köklü temellere sahip olması,
- Dünya bilimi, kültürü İslam coğrafyalarından öğrenmesi,
- İslamiyet’in her zaman içinde hoşgörü barındırması( Bakmayın Orta Doğu İslamiyet’in değil, İslamiyet’i yok etmek isteyenlerin eseri)
- Bunun gibi birçok nedenden yola çıkarak İslamofobi’nin neden olduğunu açıklayabiliriz.
İSLAMOFOBİ NASIL ÇÖZÜLEBİLİR?
İslamofobinin mutlak çözümü kavuşması için, öncelikle Batılı liderlerin söylediklerinin arkalarında durmaları gerekmektedir. Halkın ve medyanın önünde, İslamofobinin ortadan kalkması için verdikleri sözleri tutmalıdırlar. Ülkelerinde hayatını idame eden Müslümanların ayrımcılığa uğramamaları ve temel haklarının verilmesi adına yasal değişiklikler yapmalıdırlar. Özellikle de, İslamofobinin gelecek nesillere taşınmaması için gerekli çalışmaları şimdiden başlatmalıdırlar.
Avrupalılarca antisemitizm, yani yahudi karşıtlığı/düşmanlığı çok iyi bilinmektedir. Batı ülkelerinin demokratik (!) yasalarına göre yahudi düşmanlığı yapanlar, insanlık suçu işlemiş sayılmaktadır ve gerekli cezaya çarptırılmaktadır. Dolaysıyla, Batı ülkelerinde “antisemitizm”de olduğu gibi “İslamofobi”de bir insanlık suçu sayılmalıdır.
İslamofobinin mutlak çözümü konusunda Batı ülkelerinin medya organlarına da çeşitli görevler düşmektedir. Çünkü medya organları bu sorunun çözümü konusunda haber yapabilecekleri gibi ortamı geren, İslamofobiyi körükleyen haberler de yapabilecek imkâna sahiptirler. Ancak günümüz Batı medya organları, çözüm konusunda değil de, İslamofobiyi daha fazla yayma konusunda haber yapmaktadır. İslamofobinin çözümü için Batı medyasının bu yayın politikasını bırakması gerekmektedir.
İslamofobinin çözümünde izlenmesi gereken diğer bir yol da, aziz İslam dininin ilke ve prensiplerinin, kaide ve kurallarının iyice bilinmesi ve diğer tüm inançlara, ideolojilere ve aykırı düşüncelere nasıl insancıl yaklaştığı konusunun doğru anlaşılması için, Müslümanların İslam dinini Allah Teâlâ'nın emrettiği şekilde, “Kur'an” ve “Sünnet” çizgisinde yaşamaları gerekmektedir.