Kabir üzerine türbe yaptırmanın hükmü nedir?
Kaybolmaların önlemek üzere, gösteriş ve israftan uzak kalarak kabir yapılmasında dinen bir sakınca görülmemiştir. Bunun için de düzenlenecek kabrin bir iki karıştan yüksek olmaması ön görülmüştür.
Mezarların başuçlarına, üzerinde ölenin kimliğini belirleyen ifadelerin yer aldığı sade bir taş ve benzeri levhaların yerleştirilmesinde sakınca görülmemiştir. Sahabilerden Osman İbn Maz’ûn (r.a.) ölünce cenazesi Medine dışına çıkartılarak gömülmüştü. Rasûlüllah (s.a.s.) bir sahabiye, Osman için bir kaya getirerek mezar yerini belli etmesini söylemiş ve taş, mezarın başına konulunca, “Bununla, kardeşimin kabrini işaretliyorum, ailemden ölenleri bunun yanına gömeceğim” (Ebû Dâvud, Cenâiz 63) buyurmuştur.
Görüldüğü üzere kabir için yapılan bu tür işlemler bir ihtiyaca dayalı bulunmaktadır. Normal şartlarda, bir gerekçe ve ihtiyaç bulunmaksızın kabirlerin abartılı yükseklikte yapılması, üzerlerine kubbe inşa edilmesi mekruh görülmüş; kabir taşlarına kimlik bilgilerinin ötesinde aşırı övgü sözlerinin; ölümden ve kaderden şikâyet eden ifadelerin yazılması caiz görülmemiştir (İbnü’l- Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II, 140; Fetâvây-ı Hindiyye, I, 166).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı