Kazaya kalan namazlar kılınırken, yeni vaktin ezanı okunursa bir sakınca olur mu?
Kaza namazı kılarken her hangi bir vaktin ezanının okunması, kılınmakta olan kaza namazına zarar vermez.
Vaktinde kılınamayan namazların kaza edilmesi için belli bir vakit yoktur. Kerahet vakitleri dışında her zaman kaza namazı kılınabilir.
Bazı vakitlerde bir kısım ibadetlerin yapılması yasaklanmıştır. Bu vakitlere kerahet vakitleri denilir. Ukbe b. Âmir el-Cühenî’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasûlüllah (s.a.s.) bize üç vakitte namaz kılmayı ve ölülerimizi defnetmeyi yasakladı: Güneşin doğmasından itibaren bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar, güneşin gökyüzünde tam dik oluşundan batıya yönelmesine kadar ve güneşin sararmasından itibaren batmasına kadar” (Müslim, Müsâfîrîn, 293; Ebû Dâvûd, Cenâiz 51; Tirmizî, Cenâiz, 41).
Bu hadiste belirtilen üç vakitte hiçbir namaz kılınamaz. Bu vakitlerin başlama ve bitiş zamanları şöyledir:
a. Güneşin doğmasından itibaren, 40-50 dakika sonrasına kadar.
b. Güneşin, başımızın üzerinde, tam dik bulunduğu vakit. (Öğle vaktinin girmesine yaklaşık 10 dakika kalmasından öğle vaktinin girmesine kadarki süre)
c. Güneş batmazdan önce, gözleri kamaştırmaz hale gelmesinden, batmasına kadar olan vakit. (Güneşin batmasına 40-50 dakika kalmasından itibaren akşam namazı vakti girinceye kadar olan zaman) (Merğînânî, el-Hidâye, I, 40).
Bu üç kerâhet vaktinde ne kazaya kalmış farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz, ne de daha önce hazırlanmış bulunan bir cenaze namazı kılınamadığı gibi, daha önce okunmuş bir secde âyetinden dolayı “tilâvet secdesi” de yapılamaz. Bununla birlikte kerâhet vaktinde okunan secde ayetinin secdesi, daha sonraya bırakmak efdal olsa da bu vakitte de yapılabilir. Yine bu vakitlerde hazırlanan cenazenin namazı da kılınabilir.
Güneşin batmasından önceki kerahet vaktinde, sadece o günün ikindi namazının farzı kılınabilir. Fakat mazeretsiz olarak ikindi namazını bu vakte kadar geciktirmek mekruhtur.
Farz namazlarını kılmayan veya namaz borcu ile ölen kişilerin yerine başkaları bu namazları kılabilir mi?
Sırf bedenle yerine getirilen ibadetlerde başkasının yerine o ibadeti yapmak geçerli sayılmaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, II, 74; Dâmâd, Mecmau’l-Enhur, I, 455). Bu itibarla bir kimse, vefat etmiş veya hayatta olan bir yakınının kılmadığı farz namazları, onun adına kılamaz. Dolayısıyla herkes hayatta ve sağlığı yerinde iken ibadetlerini yerine getirmeye özen göstermeli, Allah’ın huzuruna borçlu olarak gitmemeye gayret etmelidir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı