Kentsel dönüşüm için kollar sıvandı
AK Partili belediye başkanları, seçimden sonra kentsel dönüşüme öncelik verecek. Projeler ilk etapta deprem riski altındaki bölgelerde yoğunlaşacak. Alan bazlı dönüşümde yatay mimari tercih edilecek.
Yerel seçimlerden sonra AK Partili belediye başkanlarının önceliği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 11 maddelik manifestoda da yer alan akıllı şehirler ve kentsel dönüşüm olacak. Şehirlerde vatandaşların daha güvenli ve yaşanabilir bir çevrede hayatlarını sürdürebilmesi için bir dizi projeler hayata geçirilecek. Kentsel dönüşüm projeleri, şehirleri hem deprem riskinden, hem de çarpık yapılaşmadan kurtarmaya dönük olarak geliştirilecek. Bina bazlı kentsel dönüşümden ziyade alan bazlı dönüşüm teşvik edilecek.
YATAY MİMARİ ÖNE ÇIKACAK
Kentsel dönüşüm projeleri hazırlanırken tek tip kentsel dönüşüm uygulamaları yerine, bölgenin ve vatandaşların ihtiyaçları gözetilerek projeler oluşturulacak. Fiziki dönüşüm kültürel, ekonomik ve sosyal dönüşümle birlikte tasarlanacak. Her şehirde pilot uygulamalar başlatılarak, zaman içinde dikey mimari yerine yatay mimari teşvik edilecek. Kentsel dönüşüm alanları ile yeni imara açılan bölgelerde, yatay mimari modele öncelik verilecek. Kentsel dönüşüm alanlarında akıllı şehir uygulamaları da desteklenecek.
YATAY MİMARİ NEDİR?
Apartmanlarda bulunan onlarca farklı dairenin olmaması ve her bir ailenin birbirine denk seviyelerde yaşaması olarak anlaşılıyor. Yatay mimarı ne demek? Bir bölgede konutlar 2 ila 3 katlı olacak şekilde bir karar çıkarıldığı taktirde, yan sokağa 25 katlı bir binanın yapılmasına izin verilmediği taktirde yatay mimari sisteminin kullanıldığı görülüyor. Bu sayede hem bölgeler arasında fark bulunmaması hem de şehrin siluetinin bozulmaması sağlanıyor.
YATAY MİMARİNİN AVANTAJLARI
Yatay mimari tercih edildiği taktirde özellikle şehrin belirli bölgelerinde inanılmaz kat farkları olmayacaktır. İki ila beş kat arasında değişiklik gösteren düşük kat sayısına sahip binaların çok sayıda yapılması gerekiyor. 20 katlı bir binada yaşayan insan sayısı 200 oluyorsa, aynı metrekarenin bir konut için verilmesi halinde 10–50 kişi arasında insanın yaşamını sürdürmesi sağlanabilecektir. Yatay mimarinin tercih edilmesi halinde insanlara konutun iç metrekaresi açısından daha büyük bir alan sunulmayacaktır. Komşulukların hatırlanması, mahalle kültürünün gelişmesi, insanların sosyalleşmesi gibi faaliyetler yatay mimari ile mümkün oluyor.
YATAY MİMARİNİN DEZAVANTAJLARI
İstanbul gibi bir şehirde özellikle bungalov tipi yapıların oluşturulması halinde milyonlarca kişinin şehir sınırları içerisinde arazi problemleri yaşayacağı biliniyor. Bu durumun önüne geçilebilmesi, arazinin başarılı bir şekilde kullanılabilmesi, alandan tasarruf edilebilmesi için dikey binalar tercih ediliyor. Bir ailenin kapladığı alanın 150 metrekare olması ile 20 ailenin kapladığı alanın 150 metrekare olması mümkün. Klasik bir konutun çok sayıda olacak şekilde üst üste yerleştirilmesi, yerden tasarruf edilmesini sağlıyor. Bu durum inşaat faaliyetlerinde masrafları minimuma indirdiği gibi, çok daha fazla insanın kendi konutlarının boyutları küçülmeden aynı alanı kaplaması sağlanıyor.
150 metrekare x 20 aile olarak bir çarpım yapıldığında ortaya çıkacak sonuç milyonlarca TL tutarında masraf ortaya çıkartıyor. Müteahhitler alabildikleri en yüksek kat sınırlarına uygun şekilde konutlar yapmak için girişimlerde bulunuyorlar. Belirli bölgelerde 20 ve üzerinde kat bulunan binalar ile 3 ila 4 katlı apartmanların bulunduğu bölgelerde çok kötü bir görsel ortaya çıkıyor. Tarihi güzelliklerinin ön planda tutulması yerine çok yüksek konutların öne çıkıyor olması, şehirlerin ambiyansını bozuyor. Yatay mimari ne demek? Genelde bahçeli olarak tanımlanan fakat düşük kat sayılarına sahip olacak şekilde sıralanmış olan konutlardır. Geçmişte olduğu gibi komşuluk ilişkilerinin sürdürülmesini sağlayacak gayrimenkuller olması, dikey mimarinin bitirdiği komşuluğun tekrar normale dönmesini sağlayacaktır.
KENTSEL DÖNÜŞÜM NEDİR NASIL BAŞVURULUR?
Devlet teşvikli kentsel dönüşüm kredilerinin yanı sıra başvuru sahipleri 18 aylık süre boyunca aylık 300 TL ile 600 TL arasında değişen miktarlarla geri ödemesiz bir şekilde proje kapsamında kira yardımı alması da mümkün oluyor. Kişilerin devlet tarafından ya da bakanlık kurumları aracılığı ile hiçbir zorlamaya tabii tutulmadığı bu işlemlerde ev sahipleri istedikleri müteahhitlerle birlikte çalışabiliyor. Bu projelerin sonucunda evler depreme dayanıklı bir hale gelirken evlerin kullanım ömrünün uzaması ile birlikte de ekonomik olarak değerinin artması da söz konusu oluyor. Ortalama rakamlara bakıldığında dönüşüm projeleri ile birlikte evlerin değerinin 1,5 kat arttığı görülmektedir. Binaların inşası sırasında belediyenin ve noterin harçları ile birlikte vergi muafiyetlerinden de yararlanma imkanı sunulduğu için bu projeler herkes için son derece avantajlıdır.
KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN NELER YAPILMALI?
Binanın deprem risk raporu alındığında kentsel dönüşüm için ilk adım atılmış olmaktadır. Bu raporlar sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış, yetkili şirketler tarafından bina sahiplerine veriliyor. Bakanlığın bu konuda kesin düzenlemeleri ile sadece kendi tarafından onaylanan aracı kurumlardan gelen lisansları kabul etme kuralını getirdiği görüyoruz. Tüm lisanslı kuruluşlar bakanlığın sitesi üzerinden görülebiliyor.
Binaların riskli olduğunun raporlanmasının ardından devletin kentsel dönüşüm kredisinden yararlanarak süreci başlatmak mümkün oluyor. Burada müteahhidin seçilmesinin ardından bu kredileri sağlayan bankalara gidilerek metrekare başına, daire sayısına göre her daire için en fazla 100 bin TL’yi bulan rakamlarla kredi çekiliyor. Müteahhidin hesabına doğrudan aktarılan bu para ile inşaat sürecinde paranın kullanımı da gerçekleştiriliyor. Kişiler binalarının boşaltılmasının ardından kendi bulundukları ildeki kentsel dönüşümden görevli başkanlıklara müracaat ederek bu projelere verilen kira yardımlarından da yararlanabiliyor. 18 ay boyunca verilen bu yardımlar devletten geri ödemesiz hibe şeklinde alınıyor.