Kıyafet İnkılabı nedir? Ne zaman yapıldı? Kıyafet İnkılabı neden yapıldı?
Kıyafet İnkılabı nedir? Ne zaman yapıldı? Kıyafet İnkılabı neden yapıldı? Kılık Kıyafet kanunu 11 Ekim 1926 tarihinde kabul edildi. Detaylar haberimizde...
Kıyafet İnkılabı nedir? Kıyafet İnkılabı ne zaman yapıldı? Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk inkılapları Türkiye'nin çağdaşlaşması amacıyla gerçekleştirdi. Konuya dair tüm ayrıntılara haberimizden ulaşabilirsiniz...
KIYAFET İNKILABI NEDİR?
Kıyafet İnkılâbı, Türkiye'nin kurulmasının ardından, halkın ve memurun kılık ve kıyafetinin düzenlenerek çağdaş giyime uygun hâle getirilmesi için 1934 yılında çıkarılan kanunla yapılan düzenlemedir. Atatürk Devrimleri'nin bir parçası olan bu kanunla belirli tipte kıyafetlerin giyilmesi ise yasaklanmıştır. Bu dönemde kadınlar ise “çağdaş kıyafet” giymeye teşvik edilmişler; ancak kadın giyimine dair herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
Yerel yönetimlerin kadın giyimi ile ilgili girişimleri
Erkeklerin başlıklarını düzenleyen Şapka Kanunu'nun çıkmasından sonra toplumun bir kesiminde kadın kıyafeti konusunda da bir yasa çıkması için beklenti oluşmuş ve kimi basın organları bu konuda hükûmeti teşvik edici yayın yapmışlardı. Ancak hükümet bu yönde bir karar almadı. Ne var ki birçok yerel yönetim, 1925-1934 tarihlerinde kadınların çarşaf ve peçeyi bırakıp çağdaş kıyafetler giymesi için yasak ve cezalar getirdi. Örneğin Tirebolu Belediyesi 7 Ekim 1926’da aldığı kararla ilçede peçe takılmasını yasakladı ve peçesini 48 saat içinde çıkarmayan kadınların cezalandırılacağını ilan etti; Trabzon Vilayet Meclisi Aralık 1926’da aldığı bir kararla peçeyi yasakladı, peçe takmaya devam edenlerin karakola sevkedileceğini açıkladı. 1934 yılı sonunda Bodrum Kent Konseyi kadınların çarşaf ve peçe takmasının yasaklanmasına, yasağa uymayanların belediyece cezalandırılmasına karar verdi.
Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun
Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren bakanlar kurulu kararnamesinin çıktığı 2 Eylül 1925 günü çıkarılan din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanmıştı. Buna aykırı davranışlar, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. 1934 yılında ise din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymelerine dair bir yasa çıkarıldı. Hükûmetin meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi şöyleydi:
“Din ile devletin ayrılığını ve dini değerlerin devlet hayatı dışında sırf vicdani bir nitelikte kalıp memleketin devlet hayatında dinin hiçbir etkisi olmamasını, yani laiklik esasını devrimin ve rejimin ana ilkesi tanımış olan Cumhuriyet hükûmeti bu yolda attığı adımların doğal bir sonucu ve gereği olarak ruhanilerin dini kıyafetlerini ancak ayinler sırasında taşıyıp, ayinler dışında herhangi bir bireyin taşıyabileceği kıyafetlerde bulunması konusunu gerekli görmüştür.”
2596 sayılı “Bazı Kisvelerin (kıyafetlerin) Giyilemeyeceğine Dair Kanun” 3 Aralık 1934 günü mecliste görüşüldükten sonra oybirliği ile kabul edilerek yasalaştı. 1982 anayasasının 174. maddesine göre "inkılap kanunları" arasında yer alır.
KIYAFET İNKILABI NE ZAMAN YAPILDI?
Kıyafet Kanunu 11 Ekim 1926’da kabul edildi. Kılık kıyafetin düzenlenmesi hususu, Ağustos 1919’da Mustafa Kemal’in zihninde belirginleşmişti. Erzurum Kongresi’nin kapandığı akşam, Paşa’nın Mazhar Müfit Kansu’ya not ettirdiği maddeler arasında 4. sırada “Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecektir” cümlesi yer almaktadır.
KIYAFET İNKILABI NEDEN YAPILDI?
Kılık kıyafet bir toplumun kültürünü ve karakteristik özelliklerini ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir. Osmanlı Devleti zamanında çok uluslu ve çok kültürlü bir yapı vardı. Her millet kendi kıyafetlerini giydiğinden giyimde bir birlik yoktu. Buna karşı Avrupa’da modernleşmenin yaşanması ile birlikte her ülke kendi yerel kıyafetleri yerine ortak ve çağdaş kıyafetler giymeye başladı.
Atatürk, Türk toplumunu tamamen çağdaş, bütün anlamıyla ve görünüşüyle modern bir toplum haline getirmeyi hedefliyordu. Bu yüzden ilk adım olarak şapka kanunu çıkmıştır. Çünkü o zamanlar kullanılan fes geri kalmışlığın bir sembolü haline gelmiş, Doğu ile Batı’yı ayıran bir dış görüntü halini almıştı.
Mustafa Kemal kıyafet değişimiyle, Türk milletinin zihniyet bakımından da çağdaş toplumlardan bir farkı bulunmadığını göstermek istemiştir.
KILIK KIYAFET DEVRİMİ MADDELERİ
Madde 1- herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin ( din görevlilerinin ) mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsadeler verebilir. bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi caizdir.
Madde 2- Türkiye’de kanuna tevfikan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüp gibi heyetler ve mektepler mahsus kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname ve talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamet ve levazım taşıyabilirler.
Madde 3- Türkiye’de bulunan Türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekkülleri ile münasebetli kıyafet ve alametlerini ve levazımını taşımaları yasaktır.
Madde 4- ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alamet ve levazımları ile Türkiye’yi ziyaret etmeleri, icra vekilleri heyeti kararıyla tayin olunacak mercilerin müsadesine bağlıdır.
Madde 5- Türkiye devleti nezdinde memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer’i adetlere tabidir.
Madde 6- bu kanunun tatbik suretini gösterir bir nizamname yapılır.
Madde 7- birinci maddenin hükümleri, bu kanunun neşri tarihinden altı ay sonra ve diğer maddelerin hükümleri bu kanunun neşri tarihinden itibaren mer’idir.( geçerlidir.)
Madde 8- bu kanunun icrasına icra vekilleri heyeti memurdur.
KIYAFET İNKILABI ÖNCESİ VE SONRASI GİYSİLER