Kolonya koklamak orucu bozar mı Diyanet? | Parfüm, kolonya kokusu orucu bozar mı?
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutmaya başlayan İslam alemi, hangi hususların oruç bozduğunu araştırıyor. Özellikle pandemi döneminde çok sık kullanılan kolonyanın içinde alkol bulunması sebebiyle orucu bozup bozmadığı merak ediliyor. Peki Kolonya koklamak orucu bozar mı Diyanet? | Parfüm, kolonya kokusu orucu bozar mı?
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının gölgesinde geçireceğimiz ikinci Ramazan ayında, orucun farz kılındığı ergenlik çağını aşmış, akli dengesi yerinde tüm İslam alemi, orucu bozan davranışları araştırmaya başladı. Hijyen sağlama açısından pandemi döneminde çok sık kullanılan kolonyanın içinde bulunan alkol nedeniyle orucu bozup bozmadığı ise merak konusu oldu. Peki parfüm, kolonya gibi maddeler orucu bozar mı? Kolonya koklamak orucu bozar mı Diyanet? | Parfüm, kolonya kokusu orucu bozar mı? İşte ayrıntılar…
KOLONYA KOKLAMAK ORUCU BOZAR MI DİYANET?
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu eski Üyesi ve İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (İAÜ- TARMER) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem tarafından CNN Türk’e yapılan açıklamada, parfüm ve kolonya koklamanın orucu bozmadığı ifade edildi.
Diyanet’in resmi internet sitesinde yayımlanan bilgide ise şu ifadelere yer verildi:
"Oruçlu iken parfüm, deodorant, kolonya sürmek veya bu sürdüğümüz kokuları koklamak orucu bozar mı? Bozmaz ise sevabını azaltır mı? Veya oruçlu iken sürmemek daha mı iyidir? Ayrıcı bunları kullanmanın namaz açısından mahzuru var mıdır?
Oruç tutanların deodorant, parfüm veya kolonya kullanmaları, bunları koklamaları caizdir. Bunlar yemek ve içmek sınıfına dâhil olmadığı için orucu bozmazlar.
Üzerinize bunlardan sürdükten sonra, onların etkisi devam ederken namaz kılmanızda ise bir sakınca yoktur."
PARFÜM, KOLONYA KOKUSU ORUCU BOZAR MI?
Parfüm ve kolonyanın orucu bozup bozmadığına ilişkin bir açıklama da ünlü din yorumcusu Nihat Hatipoğlu’ndan geldi. Hatipoğlu, orucun gerçeklerinden birisinin de bazı noktalarda zevklere karşı dikkatli olmak olduğunu vurgulayarak, “Bir kolonyayı ya da herhangi bir kokuyu fazlaca koklamak mekruhtur. Çünkü orucun gerekçelerinden biri zevklere karşı dikkatli olmaktır. Kokulu sabunla yıkayınca problem değildir. Aşırı aşırı koklamak iyi değildir.” İfadelerini kullandı.
RAMAZAN BAŞLANGICI | RAMAZAN TAKVİMİ 2021
Ramazan ayı, 2021 yılında, 4. ay yani Nisan ayının 13. günü olan salı gününe denk gelmektedir. Üç ayların sonuncusu olan ramazan için 12 Nisan Salı gününü 13 Nisan'a bağlayan gece sahur yapılacak. 13 Nisan Çarşamba günü ise akşam ezanıyla birlikte ilk iftar eeda edilecek ve oruçlar açılacak.
GÜN | TARİH | İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
1 | 13.04.2021 Salı | 04:50 | 06:21 | 13:10 | 16:51 | 19:48 | 21:13 |
2 | 14.04.2021 Çarşamba | 04:48 | 06:20 | 13:09 | 16:51 | 19:49 | 21:14 |
3 | 15.04.2021 Perşembe | 04:47 | 06:18 | 13:09 | 16:52 | 19:50 | 21:16 |
4 | 16.04.2021 Cuma | 04:45 | 06:17 | 13:09 | 16:52 | 19:51 | 21:17 |
5 | 17.04.2021 Cumartesi | 04:43 | 06:15 | 13:09 | 16:52 | 19:52 | 21:19 |
6 | 18.04.2021 Pazar | 04:41 | 06:14 | 13:09 | 16:53 | 19:53 | 21:20 |
7 | 19.04.2021 Pazartesi | 04:39 | 06:12 | 13:08 | 16:53 | 19:54 | 21:21 |
8 | 20.04.2021 Salı | 04:37 | 06:11 | 13:08 | 16:53 | 19:56 | 21:23 |
9 | 21.04.2021 Çarşamba | 04:35 | 06:09 | 13:08 | 16:54 | 19:57 | 21:24 |
10 | 22.04.2021 Perşembe | 04:33 | 06:08 | 13:08 | 16:54 | 19:58 | 21:26 |
11 | 23.04.2021 Cuma | 04:31 | 06:06 | 13:07 | 16:54 | 19:59 | 21:27 |
12 | 24.04.2021 Cumartesi | 04:29 | 06:05 | 13:07 | 16:55 | 20:00 | 21:29 |
13 | 25.04.2021 Pazar | 04:28 | 06:03 | 13:07 | 16:55 | 20:01 | 21:30 |
14 | 26.04.2021 Pazartesi | 04:26 | 06:02 | 13:07 | 16:55 | 20:02 | 21:32 |
15 | 27.04.2021 Salı | 04:24 | 06:01 | 13:07 | 16:56 | 20:03 | 21:33 |
16 | 28.04.2021 Çarşamba | 04:22 | 05:59 | 13:07 | 16:56 | 20:04 | 21:35 |
17 | 29.04.2021 Perşembe | 04:20 | 05:58 | 13:06 | 16:56 | 20:05 | 21:36 |
18 | 30.04.2021 Cuma | 04:18 | 05:57 | 13:06 | 16:56 | 20:06 | 21:38 |
19 | 01.05.2021 Cumartesi | 04:17 | 05:55 | 13:06 | 16:57 | 20:07 | 21:39 |
20 | 02.05.2021 Pazar | 04:15 | 05:54 | 13:06 | 16:57 | 20:08 | 21:41 |
21 | 03.05.2021 Pazartesi | 04:13 | 05:53 | 13:06 | 16:57 | 20:09 | 21:42 |
22 | 04.05.2021 Salı | 04:11 | 05:52 | 13:06 | 16:58 | 20:10 | 21:44 |
23 | 05.05.2021 Çarşamba | 04:09 | 05:50 | 13:06 | 16:58 | 20:11 | 21:45 |
24 | 06.05.2021 Perşembe | 04:08 | 05:49 | 13:06 | 16:58 | 20:12 | 21:47 |
25 | 07.05.2021 Cuma | 04:06 | 05:48 | 13:06 | 16:58 | 20:13 | 21:48 |
26 | 08.05.2021 Cumartesi | 04:04 | 05:47 | 13:06 | 16:59 | 20:15 | 21:50 |
Kadir Gecesi | |||||||
27 | 09.05.2021 Pazar | 04:03 | 05:46 | 13:06 | 16:59 | 20:16 | 21:51 |
28 | 10.05.2021 Pazartesi | 04:01 | 05:45 | 13:06 | 16:59 | 20:17 | 21:53 |
29 | 11.05.2021 Salı | 03:59 | 05:43 | 13:05 | 17:00 | 20:18 | 21:54 |
30 | 12.05.2021 Çarşamba | 03:58 | 05:42 | 13:05 | 17:00 | 20:19 | 21:56 |
24 Mayıs 2020 Pazar Ramazan Bayramının 1. Günüdür.RAMAZAN AYI DUASI DİYANETٰم ِن ال َّر ِح هّٰللاِ ال َّر ْح ْسِم ب يِم ِ ِ ِلِله َح ْمدُ ْ اَل ٰ َو َعلَى ا َوال َّسََلُم َعلَى َر ُسوِلنَا ُم َح َّمٍد ِمي َن َوال َّصََلةُ عَالَ ْ َر ِب ال ْج َمِعي َن. َ ِ ِه أ َو َص ْحب ِل ِه ْستَ ْغِف ُر هللاَ أ ْستَ ْغِف ُر َ َ ْي ِه. أ لَ ِ تُو ُب إ َ َوأ َم و ُّ لقَي ْ َح َّي ا ل ْ ََّل ُهَو ا ِ لهَ إ ٰ ِ ِذي ََل إ َّ َم ال ل َكِري ْ َم ا لعَ ِظي ْ ْستَ ْغِف ُر هللاَ ا َ هللاَ أ Ya İlahi! Senin rızan için oruç tuttuk, sana inandık, sana güvendik, senin verdiğin rızıkla iftarımızı açtık, oruçlarımızı ve ibadetlerimizi kabul eyle! Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azabdan kurtuluş olan Ramazan-ı şerifi her türlü sıkıntıdan kurtuluşumuza ve affımıza vesile eyle Allah’ım! Ya Rab! İslâm’a ve Müslümanlara yardım eyle! Biz aciz kullarını sensiz, sahipsiz, kimsesiz ve çaresiz bırakma! Devletimizi, milletimizi, İslam ümmetini ve tüm insanlığı bu salgın hastalıktan kurtar Allah’ım! Ya İlahi! Sen alemlerin Rabbisin, her zorluğu gideren Sensin. Bütün hayırlar sendendir. Ya Rab! Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza eda ihsan eyle! Bu salgın hastalık sebebiyle vefat eden kardeşlerimize ve tüm geçmişlerimize rahmet eyle Allah’ım! Ya İlahi! Başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere devletimizin bekası, milletimizin sıhhat ve selameti için çalışan bütün kardeşlerimize kolaylıklar nasip eyle! َ ْكبَ ُر َ ْكبَ ُر اَهللُ أ ََّل اَهللُ أ ِ هَ إ ٰ ل ِ َ ْكَب ُر ََل إ َوهللاُ أ َح ْمدُ ل ْ َ ْكبَ ُر َوِهلِلِ ا هللاُ اَهللُ أ اَ ُهَّم َص لِ َعلَ ه ِدنَا ُم َح لل َّمٍد ْم ِ َو َسِل ِ ِه َو َص ْحب اِل ِه ٰ ِ ى َو َعلَى ِ م َْلُ ِ ى ا ِب ى َسي النَّ ُمْر َسِلي َن ْ َو َسََلٌم َعلَى ال ْ ِ َر ِب ال ِلِله َح ْمدُ ْ َو ن ال ِمي عَ .َ فَاتِ َحة الَ ْ اَل . Not: Tekbir ve salat-ü ümmiyye makam üzere üç defa okunacaktır. Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü |
ORUÇ TUTMAK KİMLERE FARZDIR?
Diyanet’e göre Akıllı ergenlik çağına ulaşmış ve oruç tutmasına engel bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucunu tutması farzdır. Orucun farz olması için geçerli üç şart, İslam kaynaklarında şöyle sıralanır:
MÜSLÜMAN OLMAK
Bir kimseye orucun farz olması için, o kişinin müslüman olması gerekir. Müslüman olmayan kimseler İslam’ın emir ve yasaklarıyla sorumlu (mükellef) değildirler.
Sonradan İslam’a girince geçmiş yıllara ait namaz ve oruç gibi ibadetleri kaza etmeleri de gerekmez. Örneğin Ramazan ayında müslüman olan bir kimse, geride kalan günlerin orucunu tutar ama geçmiş günlerin orucundan sorumlu değildir. Böylesi bir kimsenin geçmiş yıllara ait günahları da af edilir.
ERGENLİK ÇAĞINDA VE AKLİ DENGESİ YERİNDE OLMAK
Oruç ve ibadetlerin farz olması için o kimsenin ergenlik (buluğ) çağında ve aynı zamanda akıllı olması gerekir. Zira ergenlik çağına gelmemiş kimseler İslam’la mükellef (sorumlu) kabul edilmemişlerdir. Bu anlamda çocuklar ve ergenlik yaşına ulaştığı halde akıldan mahrum olanlar, bu ibadetten muaf tutulmuşlardır. Bu konuda peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyuruyorlar: “üç kişiden sorumluluk (mükellefiyetlik) kaldırılmıştır; Bulüğ çağına erinceye kadar çocuktan, aklı yerine gelinceye kadar deliden, uyanıncaya kadar uyuyandan” (Buhari, hudut 22)
Kızlar, adet görmeye başlayınca, erkeklerde ihtilam olmaya (rüyalarında boşalmaya) başlayınca buluğa ermiş olurlar. Bunlar 15 yaşını tamamlayıncaya kadar böyle bir duruma gelmemişler ise hükmen buluğa ermiş sayılırlar. Artık oruç ve bütün ibadetleri yerine getirmekle sorumludurlar.
HASTALIK - ENGEL - YOLCULUK MAZERETİ BULUNMAMAK
Oruç ibadetinin farz olması için kişinin sağlıklı olması ve yolcu olmaması gerekir. Ancak yolcu olan kimselere oruç farz olmamakla birlikte tutarlarsa kendileri için daha hayırlı olur.
Yine çok fazla yaşlı olanlar da oruç tutmayabilirler. Onlara da farz değildir. Allah’u Teala Kur’an-ı Kerimde: “Sayılı günlerde sizden kim hasta veya yolcu olursa, o günler sayısınca diğer günlerde oruç tutsun. Oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir” (Bakara 184)
Hayız ve nifas halindeki kadınlara yine kendisi veya çocuğu zarar görecek durumdaki hamile veya emzikli hanımlara da farz değildir. Çok yaşlı olanlar tutamadıkları oruçlara karşılık fidye verirler, diğerleri de sonradan kaza ederler.
KİMLER ORUÇ TUTMAKTAN MUAF OLUR?
Oruç tutmak şu kişilere farz değildir:
- Akıl sağlığı yerinde olmayanlar
- Bluğ çağına erişmemiş olanlar
- Müslüman olmayanlar
- Oruç tutmasına engel kritik bir hastalığa sahip olanlar ( iyileştikten sonra kaza edebilir veya fidye verebilir)
- Oruç tutamayacak kadar yaşlı olanlar ( Fidye verebilir)
- Hamile veya emzirme dönemi yaşayan kadınlar (Fidye verebilirler veya kaza edebilirler)
- Regl dönemi yaşayan kadınlar (kaza edebilirler)
- Oruç tutamayacak kadar zorlu işlerde çalışanlar (kaza edebilirler)
ORUÇ TUTMANIN FARZ OLMADIĞI DURUMLAR
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir." (Bakara, 2/183-184)
İslam âlimleri bu ayet-i kerime ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöylece sıralamışlardır:
YOLCULUK
İslâm, insanlara üstesinden gelemeyecekleri mükellefiyetleri yüklemez. Emirler takat ölçüsündedir. Yolculuk ise, zaman zaman meşakkat ve sıkıntıların olduğu bir durumdur. Böyle bir durumdaki Müslüman yolculuğun vereceği meşakkat karşısında oruç tutmada zorlanabilir. Bundan dolayıdır ki Cenab-ı Hakk, Bakara suresinin 184. âyetinde bu durumdaki kimselere oruç tutmama noktasında ruhsat vermiştir. Seferde iken oruç tutmayan daha sonra kaza eder. Ancak dileyen kimseler, yolcu oldukları halde bu orucu tutabilirler.
HASTALIK
Yüce Yaratıcı, oruç tutamayacak kadar hasta olan kimselere de ruhsat vermiş, oruç mükellefiyetinden onları istisna etmiştir. Bunlar iyileştikten sonra tutamadıkları orucu kaza ederler. Burada hastalığı tam olarak tarif etmek gerekir. Hastalık, insanın hayatî fonksiyonlarının muntazam şekilde seyir etmemesi veya etraftan gelen uyarılara cevap verilmeme hali olarak tarif edilebilir. Hastalık, oldukça ciddi ve tedavi gerektiren bir durum olabileceği gibi basit bir rahatsızlık da olabilir. Bu ayırımı yapmayı yani oruç tutup tutmaması gereken kimseleri ayırmayı İslâm, Tabib-i Müslim-i Hâzık'a, (müslüman mütehassıs hekime) bırakmıştır. Tabiatıyle rastgele bir kimseye danışarak oruç tutmamak Allah katında o şahsa manevî mesuliyet yükler.
GEBELİK VE ÇOCUK EMZİRMEK
Gebe olan ya da çocuğunu emzirme durumunda olan kadınlar, gerek kendilerine, gerekse çocuklarına bir zarar gelmemesi için, oruç tutmama noktasındaki ruhsata dahildirler ve daha sonra müsait olduklarında kaza ederler. (Bkz: İbn Mâce, Sıyâm 3)
YAŞLILIK
İslâm, oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimselere ruhsat tanımış, tutamadıkları her gün için bir fakir doyurmak suretiyle bu onları bu ibadetten muaf tutmuştur.
AŞIRI AÇLIK VE SUSUZLUK
Oruçlu olan bir kimse, aşırı açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalsa, orucun, onun beden ve ruh sağlığını ciddi boyutta etkileyeceğinden endişe etse yahut doktor bu hususta kendisine tutmaması noktasında rapor vermiş olsa, bu kimse de oruçtan muaf tutulmuş olup, sağlığına kavuştuğunda, tutamadığı günler kadar tutmak suretiyle bu ibadeti yerine getirmiş olur.
İKRAH
Yani zorla oruç tutturulmamak halidir. Birisi oruç tutana, "Orucunu bozmazsan seni öldürürüm veya bir uzvunu keserim" diye tehdit etmişse, dediğini yapmaya gücü yetiyorsa, oruçlunun orucunu bozması mübah olur.
DİYANET İŞLERİ İMSAKİYE İÇİN TIKLAYIN
SAHURDA YAPILMASI GEREKENLER
Ramazan ayıda mümkün olduğu kadar sahur yapmaya gayret etmeliyiz. Sahurların yüksek fazîlet ve kıymeti hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir yudum su ile dahî olsa sahur yapınız.” (Abdurrazzâk, Mu sannef, IV, 227/7599)
“Sahur yemeği yiyin, zîrâ sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20)
Hadis-i şerifte buyrulur:
“İftarı acele ediniz; sahûru geciktiriniz!..” (Taberânî, Mûcemu’l-Kebîr, 25, 163)
Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)
İbni Ömer (r.a.) dedi ki, Resûlullah‘ın iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah şöyle buyurdu:
“Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz.”
İbni Ömer, “Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti” demiştir. (Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17)
Resûlullah, oruç tutarken sahura kalkmayı ve iftarda acele etmeyi tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyâm, 48; Tirmizî, Savm, 17/708.)
“Gündüzün orucuna sahur yemeği ile gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” (Hâkim, I, 588)
Ebûbekir (r.a.) şöyle buyurur:
“Ramazan’da (Teravih) namazından ayrılıp, hizmetçilerden ale’l-acele sahur yemeği getirmelerini isterdik, çünkü fecrin doğmasından korkardık.” (Muvatta’, es-Salâtü fî Ramadân, 7)
“….Sakîf temsilcilerine İslâm’ın farzları ve ahkâmı öğretildi. Hz. Peygamber, Ramazan’ın kalan kısmında oruç tutmalarını da onlara emretti. Bilâl-i Habeşi, onların sahur ve iftar yemeklerini yanlarına götürürdü.” ( Vâkıdî, III, 968.)
Zeyd İbni Sâbit (r.a.) dedi ki:
Biz Resûlullah ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık. Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. “Elli âyet okuyacak kadar” cevabını verdi. (Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır:
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)
Allâh Teâlâ, teheccüd namazını Peygamber Efendimiz’e husûsî olarak farz kılmıştır. Bizler de Ramazan-ı Şerif içerisinde sahura kalktığımızda en az 2 rekat teheccüd namazı kılmaya gayret etmeliyiz. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Gecenin bir kısmında da sâdece sana mahsus bir fazlalık olmak üzere Kur’ân ile teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda eriştirir.” (el-İsrâ 17/79)
Teheccüd namazı ile ilgili Resûlullâh buyurdular:
“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavât, 101)
“…Farzlar dışında en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 203)
Yine Allah Resûlü buyururlar ki:
“Cebrâîl (a.s) geldi ve şöyle dedi: «…Hiç şüphe yok ki, mü’minin şerefi (değeri) teheccüd namazındadır…»” (Cem’u’l-Fevâid, I. 335)
SAHUR DUASI
“Ya mefzei inde kurbetiy, veya ğavsi inde şiddeti, ileyke fezi’tu ve bike isteğestu, ve bike luztu la eluuzu bi sivake vela etlubu’l ferece illa minke, fe eğisni ve ferric enni, ya men yekbelu’l yesire ve ye’fu eni’l kesiri, ikbel minni’l yesire, ve’fu enni’l kesire, inneke ente’l ğafuru’r Rahim, Allahumme inniy es’eluke iymanen tubaşiru bihi kalbi, ve yakinen hetta a’leme ennehu len yusiybeni illa ma ketebte liy, ve razzini mine’l ayşi bima kasemte li, ya erheme’r rahimin. Ya uddeti fi kurbeti veya sahibi fi şiddeti ve ya veliyyi fi ni’meti ve ya ğayeti fi rağbeti ente’s satiru avreti, ve’l aminu rev’eti ve’l mukiylu asreti, feğfir li ğatieti ya erheme’r rahimin.”
“Ey bela ve sıkıntı zamanında sığınağım ve ey zorluk zamanında imdadım! Sana yalvarıp yakarıyorum. Senden imdat diliyor ve Sana sığınıyorum, başkasına değil. Sıkıntı ve zorluklardan çıkışı ancak Senden diliyorum. O halde imdadıma yetiş ve beni sıkıntılardan kurtar. Ey az ameli kabul edip, çok günahı affeden! Benim az amelimi kabul et ve çok günahımı bağışla. Şüphesiz sen bağışlayan ve merhametlisin.Allah’ım! Senden kalbimle birleşen bir iman diliyorum ve birlikteliğinde ancak bana yazdığın şeylerin ulaşacağına kanaat getirebileceğim bir yaqin istiyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Hayatımda bana kısmet ettiğin şeylere beni razı kıl. Ey sıkıntılı anımda birikimim, zorluk zamanımda yaverim, nimetli günümde velinimetim, rağbet ve iştiyakımın doruk noktası olan Rabbim! Sensin kusurumu örtecek, korkumu emniyete çevirecek ve sürçmemi affedecek olan. O halde benim hatamı bağışla. Ey merhametlilerin en merhametlisi.”
İFTARDA YAPILMASI GEREKENLER
İftar, oruç müddeti sona erdikten sonra yenen yemektir. İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup, güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti de girmiş olur.
İftar açarken acele etmek gerekir. Nitekim Ebû Hüreyre’den -radıyallahu anh- rivayet edildiğine göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır.” (Tirmizî, Savm 13)
Ramazan’da bir oruçluyu iftar ettirmenin ecri büyüktür. İftarı verme hususunda Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den -radıyallahu anh- rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82)
Yine başka bir hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, Cehennem azâbından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevâbına daha nâil olmasına vesîle olur.” Bunu işiten sahâbîler:
“–Ey Allâh’ın Elçisi! Hepimiz bir oruçluyu doyuracak kadar yiyeceğe sahip değiliz.” dediler. Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunun üzerine:
“–Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah ona bu sevâbı verir.” buyurdu. (Ali el-Müttakî, VIII, 477/23714)
Ebû Hüreyre’den -radıyallahu anh- rivâyet edildiğine göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- söyle buyurmustur:
“Allah Teâlâ: «İnsanın oruç dışındaki her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir, onun mükâfatını da ben vereceğim» buyurdu.
Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine hakaret eder ya da çatarsa:
«–Ben oruçluyum» desin. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında miskten daha hoştur. Oruçlunun sevineceği iki ân vardır:
Bir, iftar ettiği zaman sevinir, bir de Rabbine kavuştuğu zaman orucunun karşılığına sevinir.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
İFTAR DUASI
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ım. Senin rızan için oruç tuttum. Sana inandım. Sana sığındım. Senin rızkınla orucumu açtım. Hamd olsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete.
Eyy bağışlaması bol Rabbim. Beni, ailemi, milletimi, devletimi ve inananları koru. Rahmetini yardımını esirgeme ülkemizden. Bizlere yaşama sevinci ver. Her türlü güçlüğe karşı dayanma gücü ver. Senin her şeye gücün yeter.
AMİN.
RAMAZAN'DA KILINACAK NAMAZLAR
Şa'ban'ın son gününü Ramazan'ın ilk gününe bağlayan gece) akşamla yatsı arasında 2 rek'at teşekkür namazı kılınır. „Yâ Rabbî, Ramazân-ı şerîf ile müşerref kıldığın için” denilir ve namaza durulur. Fâtiha-i şerîfeden sonra birinci rek'atte 1, İnnâ a'taynâkel-kevser…”, ikinci rek'atte 1 İhlâs-ı şerîf okunur. Namazdan sonra; 70 İstiğfâr-ı şerîf, 70 Salevât-ı şerîfe (Salât-ı Münciye okumak efdaldir) okunup dua yapılır.
– Birinci 10 gün içinde mümkünse tesbih namazı kılınır ve Hatm-i Enbiyâ yapılır.
– İkinci 10 gün içinde mümkünse yine tesbih namazı kılınır ve Hatm-i Enbiyâ yapılır.
– Üçüncü 10 gün içinde tevbe-istiğfar, Hatm-i Enbiyâ ve 7 salât-ü selâm'dan sonra mümkünse Hatm-i İstiğfâr yapılıp, yani 1001 defa:
“Estağfirullâhe'l-azıym. Ve etûbü ileyk” denilip, bittikten sonra 7 ilâ 70 salat-ü selâm okunur ve duâ yapılır.