Kösedağ Savaşı'nın sonuçları

Kösedağ Savaşı'nın sonuçları nelerdir? sorusu öğrenciler ve tarih bilgilerini tazelemek isteyenler kişiler tarafından araştırılıyor. Biz de sizler için haberimizde bu konuya yer verdik. İşte tüm detaylarıyla Kösedağ Savaşı ve sonuçları...

Kösedağ Savaşı'nın sonuçları

Tarihte önemli bir yeri olan Kösedağ Savaşı'nın sonuçları arama motorlarında araştırılıyor. Peki Kösedağ Savaşı'nın sonuçları nelerdir? İşte sonuçları, nedenleri ve savaşın oluşumu; Kösedağ Savaşı hakkında tüm detaylar...

KÖSEDAĞ SAVAŞI'NIN SONUÇLARI

Kösedağ Savaşı sonunda Anadolu Selçuklu Devleti egemenliğini kaybetmiştir. Egemenliğini kaybedince Anadolu'daki birliği de kaybetmiştir. 

Anadolu'da ortaya çıkan beylikler kendi egemenliklerini ilan etmeye başlamışlardır. Devletin başına Sultan olarak kimin geçeceğine Moğollar karar  vermeye başlamıştı.

Anadolu Selçuklu Devletini Anadolu'da sağlamış olduğu güvenlik kalmayınca ticaret yolları ve tüccarlar tehlikeye girince ticaret azalmıştır. Anadolu'da bulunan bir çok bilim ve eğitim yeri Moğollar tarafından yağmalanmıştır. Türkmenler batıya doğru göç etmek zorunda kalmışlardır. 

Kösedağ Savaşı’nın siyasi, ekonomik ve sosyokültürel sonuçları şu şekildedir:

- Sosyokültürel olarak Selçuklular, Moğollara bağlı olarak yaşamaya başlamıştır.
- Siyasi olarak Selçuklular güç kaybetmiş ve yıkılmıştır.
- Selçukluların tebası topraklarını terk edince üretim durmuş, ekonomik krizler baş göstermiştir.
Selçuklu yıkılma sürecine girince, beylikler döneminin yaşanması da elzem olmuştur. Böylece Osmanlı Devleti’nin doğuşu da gerçekleşmeye başlamıştır. Moğollar çok büyük zulümler yapsalar da Anadolu’ya hakim olmamışlardır.

KÖSEDAĞ SAVAŞI NEDİR?

Kösedağ Muharebesi, Anadolu Selçuklu Devleti'nin Moğollara yenilmesiyle ve Moğol tabiiyetine girmesiyle sonuçlanan 3 Temmuz 1243 tarihli muharebedir. Kösedağ Muharebesi, sonuçları bakımından Türk tarihi içerisinde özel bir yere sahiptir.

Kösedağ Savaşı'nın sonuçları

KÖSEDAĞ SAVAŞI'NIN NEDENLERİ NELERDİR?

Moğollar, Anadolu Selçuklu Devletinin güçlü hükümdarı Alaeddin Keykubat’dan çekiniyorlardı ve bu sebeple Anadolu coğrafyasına giremiyorlardı. Alaeddin Keykubat’dan sonra Anadolu Selçuklu Devletinin hükümdarlığını devralan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Babai ayaklanması meydana gelmişti. Selçuklu ordusu, bu isyan sonucunda oldukça yıpranmış durumdaydı. Moğollar, Anadolu Selçuklularının içine düştüğü bu zor durumdan istifade ederek Anadolu İçlerine doğru sefere çıkmak üzere İran’da bulunan Moğol ordularının komutanı Baycu Noyan’ı başa getirdiler. Baycu Noyan, Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinde desteğini kazanarak Anadolu Selçukluların üzerine sefer hazırlıklarına başladı. Babai İsyanından sonra patlak veren Baba İshak isyanını fırsat görerek 1242 senesinde Erzurum’a ilk saldırısını gerçekleştirdi. Büyük zulümler ve katliamlar yaparak savunmasız Müslüman halkın mallarını gaspedip şehirlerini yağmaladılar. Gıyaseddin Keyhüsrev, bunu haber alınca 80 Bin kişilik bir orduyla Sivas’a karargah kurup Baycu Noyan’ın taarruzunu karşılamaya hazırlandı. Baycu Noyan, bunu haber alınca seferini sonuçlandırmak için ordularını Sivas’a doğru yürüttü. Gıyaseddin Keyhüsrev, babası Alaeddin Keykubat kadar tecrübeli ve kudretli bir hükümdar değildi. Yeteri kadar savaş tecrübesi olmaması sebebiyle önemli kararları ordu komutanlarının kararlarıyla verebiliyordu. Moğolların harekete geçtiğini öğrenince komutanlarına danışarak ikmal imkanları hasebiyle Sivas’da yerleşip buradan savunma yapmaları telkinini aldı. Ancak devlet erkanının tavsiyeleri taarruz etmek yönündeydi. Ordu komutanlarının tavsiyelerine değil devlet erkanında görevli siyasilerin tavsiyelerine itibar eden Gıyaseddin Keyhüsrev, ordusunu Siavs’ın 80 Km. doğusuna kadar ilerleterek Kösedağ mevkiinde sulak ve otlak bir alana yerleşti. Bu alan askeri teknikler açısından oldukça dez avantajlıydı. Zira Moğol taarruzlarına karşı savunma hatları nizami değildi ve düzen bozabilecek taarruzlara karşı yeteri kadar güvenli bir bölge niteliği taşımıyordu.

Kösedağ Savaşı'nın sonuçları

KÖSEDAĞ SAVAŞI NASIL GELİŞTİ?

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en geniş sınırlarına ulaştığı ve en zengin dönemini yaşadığı, fakat II. Gıyâseddin Keyhusrev gibi zayıf bir hükümdarın elinde bulunduğu 1240 yılında Babaîler isyanını ancak Erzurum’da Moğollar’a karşı tutulan doğu ordusunu geri çağırarak ve büyük bir zorlukla bastırabilmesi, cesaret edip Anadolu’ya saldıramayan Azerbaycan’daki Moğollar’a devletin dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadığını göstermişti. Durumu farkeden Moğollar’ın batı ordusu kumandanı Curmagun Noyan’ın görevlendirdiği Baycu Noyan 1242 yılının sonlarında Erzurum’u zaptederek halkını kılıçtan geçirdi ve baharda Anadolu’ya tekrar saldırmak üzere Mugan’a döndü.

Erzurum’un yağma ve tahrip edilmesi olayı Selçuklu halkı arasında derin bir üzüntü ve korku yarattı. Gıyâseddin Keyhusrev’in huzurunda yapılan bir toplantıda Moğollar’la yapılacak savaş için tâbi devletlerden asker istenmesine ve buna karşılık onlara para yardımında bulunulmasına karar verildi. Fakat karar uygulandığında Halep Eyyûbî melikliği hariç diğerleri paralarını aldıkları halde asker göndermediler. Bahar gelince Selçuklu ordusu Kayseri’de toplandı. İbn Bîbî’ye göre mevcudu 70.000 kişi idi; Sivas’a vardıktan kısa bir süre sonra Halep’ten gönderilen 2000 kişilik yardım kuvveti de yetişti. Tecrübeli devlet adamları ısrarla, ordunun erzak ve silâh dolu olan Sivas’a arkasını vererek mevzilenmesi ve bazı birliklerin de ileriye gönderilerek düşmanın gelişine zorluk çıkarmak için geçitleri tutması görüşünü ileri sürdüler. Fakat sultan çevresindeki genç kumandanların görüşünü tercih ederek ileri gidilmesi emrini verdi ve ordu Sivas’ın 80 km. kuzeydoğusundaki Kösedağ yükseltisine vardı. Burası Erzincan yönünden gelecek bir orduyu durdurmak için en uygun yerdi ve burada yapılacak cesur bir savunma ile Moğol güçleri perişan edilebilirdi. Fakat bu imkân da kullanılmayarak Selçuklu ordusu felâkete sürüklendi.

30.000 mevcutlu Moğol ordusu yaklaşıp savaş düzenine girince tecrübeli kumandan ve devlet adamları ovaya inilmemesi fikrini savundularsa da kaynaklara göre muharebeden önceki geceyi sultanla birlikte içki içip eğlenerek geçiren genç kumandanlar 20.000 kişilik seçme bir kuvvetin Moğollar’ı yenmeye kâfi geleceğine Gıyâseddin Keyhusrev’i ikna ettiler. Ertesi gün Selçuklu ordusunun en değerli kısmını oluşturan 20.000 kişilik bir birlik ovaya indi ve şiddetle saldırıya geçti. Moğollar, klasik düzmece kaçış ve çevirme taktiğini uygulayarak Selçuklu kuvvetlerinin âdeta tamamını yok ettiler. Bunun üzerine mağlûbiyeti haber alan emîrler ve devlet adamları vazifelerini yerine getirmeden, hatta sultanın yanına dahi uğramadan kaçmaya başladılar. İbn Bîbî savaşın 641 yılının 11 Muharreminde (1 Temmuz 1243), o günlerde hayatta olan İbnü’l-Adîm ise 13 Muharreminde (3 Temmuz) vuku bulduğunu kaydeder. Selçuklular’ın, savaşın ilk dakikalarında kaçmaya başlayan Moğollar’ın düzmece kaçış ve çevirme taktiğini uyguladıklarını anlayamamaları ve bozguna uğrayan seçme birliklerini dağdaki ana kuvvetlerden asker gönderip takviye etmemeleri hayret vericidir.

Kösedağ Savaşı'nın sonuçları

Gece bastırdığında kıyafet değiştiren ve yanına sadece değerli mücevherlerini alan II. Gıyâseddin Keyhusrev maiyeti erkânıyla birlikte kalesinin müstahkemliğiyle ünlü Tokat’a, ondan ayrı hareket eden Vezir Mühezzebüddin Ali de Amasya’ya kaçtı. Sabah olunca sultan, vezir ve kumandanların kaçmış olduğunu anlayan ana ordu tamamen dağıldı. Ordugâhta insan kalmadığını farkeden, ancak bunun bir hile olduğunu sanan Moğollar iki gün bekledikten sonra harekete geçtiler ve Selçuklular’ın hiçbir şey almadan kaçtıklarını gördüler. Moğollar’ın eline o güne kadar eşine rastlamadıkları çok zengin bir ganimet geçti. Sultanın görenleri hayran bırakan otağı, hazineleri ve vahşi hayvanları ganimet arasında idi. Kaynaklar, söz konusu ganimetin 300 deve yükü altın ve 3000 katır yükü altın-gümüşe muadil eşya ile kırk araba dolusu zırh olduğunu kaydetmektedir.

Moğollar, Kösedağ’da kazandıkları bu ucuz zaferin ardından Sivas ve Kayseri’yi, dönüşleri sırasında da Erzincan’ı tahrip ve yağma edip halklarını kılıçtan geçirdiler. Bu olaylar Anadolu’da görülmemiş bir panik havası yarattı. Başta hükümdar olmak üzere herkeste Moğollar’ın ülkenin her tarafını istilâ edecekleri ve hatta buradan hiç gitmeyecekleri endişesi belirdi. Bu yüzden II. Gıyâseddin Keyhusrev, Tokat ve Ankara’dan sonra onların Orta Anadolu’ya girdiklerini duyar duymaz Antalya’ya, Kayseri’yi kuşattıklarını haber alınca da Menderes kıyılarına kaçtı. Annesi Mahperi Hatun da Kayseri’den hazine, eşya ve câriyeleriyle birlikte Halep’e giderken Ermeniler tarafından yakalanarak Moğollar’a teslim edilmiş, ancak barış yapıldıktan sonra geri gönderilmiştir. Yenilgi gecesi Amasya’ya kaçan Vezir Mühezzebüddin Ali, Baycu Noyan’ın geri dönüşünün hemen ardından bir barış antlaşması yapmak amacıyla yanına değerli armağanlar da alarak Mugan’a gitti. Baycu Noyan Curmagun Noyan’ın da muvafakatiyle barış teklifini kabul etti; imzalanan antlaşmaya göre kıymetli armağanların yanında Selçuklular Moğollar’a her yıl 3.600.000 dirhem (gümüş para, akçe), 10.000 koyun, 1000 sığır, 1000 deve vereceklerdi. Moğollar’la barış yapıldığı haberi Anadolu’da sevinç yaratmış ve Vezir Mühezzebüddin Ali’nin Mugan’a gittiğini duyunca Konya’ya dönen sultan geri geldiğinde onu törenle karşılamış, değerli armağanlarla ödüllendirmiştir. Daha sonra Moğollar’la tâbilik antlaşması imzalandı ve Batu Han, Sultan II. Gıyâseddin Keyhusrev’e tâbiliğinin işareti olarak ok, yay, kılıç ve börk gönderdi. Böylece Ortadoğu’nun en kuvvetli devleti olan Anadolu Selçukluları Kösedağ bozgunuyla tâbi devlet durumuna düşmüş, devlet gelirlerinin önemli bir kısmı her yıl Moğollar’a gönderilmeye başlanmış, bu vergi gittikçe artarak devleti de halkı da yoksullaştırmıştır.

KÖSEDAĞ NERESİ?

Kösedağ, Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinin içerisinde bulunan bir dağdır. Kösedağ, Eleşkirt ilçe merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktadır. Kösedağ'ın yüksekliği ise 3 bin 433 metredir.

Etiketler :
435
433
36
33
49
34
533
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡