Georgia'dan Charleston'a gitmek üzere yolculuk yapan John Peeples, Fisher çiftinin işlettiği "Six Mile Wayfaraer House" otelinde dinlenmek üzere duraklamıştı. Fisher çifti, lobide oda kiralamak isteyen Peeples'a odasının henüz hazır olmadığını, biraz bekleteceklerini, beklerken kendisine çay ikramında bulunmak istediklerini söylediler.
Lavinia Fisher, kurbanları için özel olarak hazırladığı zehirli çayı hazırlamış Peeples'a ikram etmişti. Fakat hesaba katmadığı bir şey vardı. Peeples çay içmekten nefret ediyordu fakat kaba biri gibi de görünmek istemiyordu. Bu nedenle Peeples, çayı içiyormuş gibi görünürken Lavinia'nın ona bakmadığı bir sırada çayı yanında bulunan saksıya dökmüştü. Bir yandan Lavinia ona bunaltıcı sorular sorduğu için sıkılmıştı. Odasının hazır olduğu söylendiğinde dinlenmek üzere hızlıca odasına gitti.
Lavinia da John da farklı davranıyordu, Peeples bir şeyler şüpheleniyordu ama ne? Kendini güvende hissetmiyordu. Bu nedenle odasına çıktığında her ihtimale karşı tetikte olmak adına yatakta değil de sandalyede uyumayı tercih etmişti. John ise odanın altındaki gizli bölgede durarak hep yaptıkları gibi kurbanının yanına düşmesini bekliyordu. Yataktaki mekanizmayı aktifleştirmişlerdi ama planları ters gitmişti. John sandalyeden irkilerek kalktığında gördüklerine inanamadı. Hemen cama fırlayarak güvenliklere haber verdi. Çağrı üzerine otele gelen görevliler, oteli incelemiş, ölen kişilerin bazılarının eşyalarına rastlamıştı. Otel arazisinin de kazılmış olduğunu fark ederek cesetlerin araziye gömüldüğünü tespit etmişlerdi.