Kureyş suresi okunuşu ve Türkçe meali | Kureyş suresi arapça yazılışı
Kureyş suresi okunuşu ve Türkçe mealini haberimizde bulabilirsiniz. Peki Kureyş suresi nasıl okunur? Kureyş suresi’nin fazileti nedir? Neden indirilmiştir? Kureyş suresi kuranın kaçıncı süresidir?
Kureyş suresi Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. Kureyş, Hz. Peygamberin mensup olduğukabilenin adıdır.
Kureyş suresi Arapça Yazılışı
Kureyş suresi Okunuşu
-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Li îlâfi kurayş.
2- Îlâfihim rihlete’ş-şitâi ve’s-sayf.
3- Felya’budû Rabbe hâze’l-beyt.
4- Ellezî et’amehum min cû’in ve âmenehum min havf.
Kureyş suresi Türkçe Meali
-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Kureyş’in emniyetini sağladığı,
2- Yaz ve kış yolculuğunda onları ısındırıp yakınlaştırdığı için onlar,
3- Bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler.
4- Ki O (Allah) kendilerini açlıktan (kurtarıp) doyuran ve her çeşit korkudan güvenliğe kavuşturandır.
Kureyş suresi’nin Fazileti Nedir?
Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
“Kim, Kureyş Sûresini okursa, Allahü Teâlâ ona, Kâ’-be’yi tavâf edenlerin ve orada i’tikâfta bulunanların adedinin on katı hasene verir.”
İmam Rabbani (Kuddise Sirruh) hazretleri buyurdu ki: “Korkulu yerlerde ve düşman karşısında emin ve rahat olmak için Kureyş suresini her gün ve her gece 11 defa okumalıdır.” Rivayet Edildi ki: Bu sureyi her gün 7 kere okuyan kimse, kötülerin şerrinden korunur, geçim darlığı, yoksulluk, fakirlik çekmez. Hacca giden bir müslüman, evinden ayrılırken iki rekat namaz kılar. Namazdan sonra “Kureyş ve Ayetü’l-Kürsi” yi okursa, dönünceye kadar bütün musibetlerden emniyette ve selamette bulunur.
Güzel ahlaka sahip olmak, musibetlerden emin olmak ve zenginlik için yedi kere okunur.
Bu sure böbrek hastalıklardan şifa bulmak isteyen bir kimse için, okumaya devam etmelidir.
Kureyş suresi Neden İndirilmiştir?
Mushaftaki sıralamada yüz altıncı, iniş sırasına göre yirmi dokuzuncu sûredir. Tîn sûresinden sonra, Kåria sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Kureyş suresi Tefsiri
“Güvenliğini sağlamak için” şeklindeki çeviriye göre bu âyet bir önceki sûrenin devamı gibidir ve cümle, “Ebrehe ve ordusunu helâk ettik” şeklinde tamamlanır. Sûrenin sonunu başına bağlamak da mümkündür; bu takdirde mâna şöyle olur: “... sağladığı için Kâbe’nin rabbine kulluk etsinler.”
Kureyş, Hz. Peygamber’in mensup olduğu, İslâm’ın tebliğine ilk muhatap olan ve Kur’an’da adı geçen büyük Arap kabilesidir. Nesep bilginlerinin çoğunluğuna göre Kureyş’in atası Nadr b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyâs b. Mudar b. Nizâr b. Maad b. Adnân’dır. Hz. Peygamber Kureyş’in Hâşimoğulları koluna mensuptur. Kabile reisliği genellikle Hâşimoğulları ile Ümeyyeoğulları arasında mücadele konusu olmuştur. Câhiliye döneminde Kureyşliler Allah’ın varlığına inanmakla birlikte putları Allah’a ortak koşuyorlardı, bu sebeple Kur’an onları, “ortak koşanlar” anlamına gelen müşrikûn sıfatıyla nitelemiştir. 610 yılında Hz. Peygamber’e Kur’an inmeye başlayınca Kureyş’in bir kısmı ona iman etmekle birlikte çoğu inanmadığı gibi Hz. Peygamber’e karşı gittikçe sertleşen ve savaşlara kadar varan bir mücadeleye girişmişlerdir. Bu direniş hicretin 8. yılında Mekke’nin fethine kadar sürmüştür. Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte İslâmiyet’in karşısındaki Kureyş düşmanlığı da tamamen ortadan kalkmıştır. Bundan sonra İslâm’ın dünyaya yayılması için Kureyşliler’in ön saflarda mücadele verdikleri görülmektedir (ayrıca bk. Casim Avcı, “Kureyş (Benî Kureyş)”, DİA, XXVI,
Kureyş kabilesi, Araplar’ca kutsal sayılan Kâbe’nin gözetim ve bakımını üstlendikleri için diğer Arap kabileleri onlara büyük saygı gösterirlerdi; özellikle Kâbe’yi yıkmaya gelen fil ordusunun mûcizevî bir felâkete mâruz kalarak Kâbe’yi yıkma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Kureyşliler’in kabileler nezdindeki saygınlığı iyice arttı. Emîrler ve krallar onlara saygı gösterir, başkaları çöllerde haydutlar tarafından saldırılara uğrarken Kureyşliler güven içerisinde yazın Tâif’in serin yaylalarına, kışın da Yemen’in ılık bölgelerine serbestçe seyahatlerde bulunarak büyük kazançlar elde ederlerdi. Hatta Kureyş’in ticaret kervanları kış aylarında Somali ve Habeşistan’a, yaz aylarında da Suriye, Mısır, Irak ve İran’a kadar giderlerdi. Mekke’nin bulunduğu bölge tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı için halkın ticaretten başka gelir kaynağı yok denecek kadar azdı. Hac mevsiminde kurulan panayırlar ticaretlerinin canlanmasına vesile olduğu gibi buralarda düzenlenen şiir, hitabet vb. yarışmalar da dil, edebiyat ve kültürün gelişmesini sağlıyordu. İşte sûrede Allah’ın onlara lutfettiği bu imkânlar hatırlatılmakta, özellikle Kâbe’ye vurgu yapılarak “Şu evin (Kâbe) rabbine kulluk etsinler” buyurulmaktadır.
Kabile hayatı yaşayan Arap yarımadası devlet otoritesinden yoksun olduğu için burada genel bir güvensizlik bulunduğu halde Mekke Hz. İbrâhim zamanından beri Allah tarafından saygınlığı çiğnenmeyen (harem) bölge olarak insanlığa duyurulmuş, bu sayede Mekke halkı dış saldırılardan korunmuştur. Nitekim bir âyet-i kerîmede, “Görmezler mi ki, çevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıp götürülürken biz (Mekke’yi) güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır?” (Ankebût29/67) buyurularak bu nimetler hatırlatılmaktadır. Ayrıca başka bölgelerde üretilen sebze, meyve ve diğer gıda maddeleri Hz. İbrâhim’in duası bereketiyle (İbrâhim 14/37), bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Mekke’ye getirilip satılır, böylece bura halkının ihtiyacı karşılanırdı. İşte sûrede Kureyş’in, bütün bu nimetlerin şükrünü yerine getirmek için Allah’a kulluk etmeleri istenmiştir.
Kureyş suresi Konusu
Sûrede Kureyş’e Câhiliye döneminde verilen ticarî imtiyazlardan, emniyet, istikrar, zenginlik vb. nimetlerden bahsedilmekte, nimetlere şükür ve Allah’a kulluk etmenin önemine dikkat çekilmektedir.