Lale devri ne demek? Ne anlama geliyor?

Ana muhalefet partisi CHP Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik eleştirilerde bulunarak yeni kabine ve hükümet sistemi hakkında açıklamalarda bulunan CHP'li Engin Altay yeni sistemi Lale Devrine benzetti. Peki Lale devri ne demek ne anlama geliyor?

Lale devri ne demek? Ne anlama geliyor?

CHP'li Engin Altay'ın yeni ükümet sistemii Lale Devri'ne benzetmesi ile kullanıcılar tarafından en çok aranan başlık Lale Devri nedir, Lale devri ne demek? başlıkları arandı. Yeni hükümet sistemini eleştiren CHP Grup Başkanvekili Engin Altay Lale Devri benzetmesi ile ne demek istedi? İşte merak edilenler ve daha fazlası..

‘TÜRKİYE’DE BAŞLAYAN DEVRİN ADI LALE DEVRİDİR’’

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay TBMM'de düzenlediği basın toplantısında yeni kurulan kabine ile ilgili eleştirilerini, AK Parti ve kadrolarının, bunca emek veren, iyi yetişmiş, çok tecrübeli siyasi kadrolarının yürütmeden tasfiye edildiğini savunarak dile getirdi.

Altay, "Dün Türkiye'de başlayan devrin adı, lale devridir" şeklinde konuştu Kaynak: CHP'den yeni kabineye ilk tepki

SÖZLÜKTE LALE DEVRİ NE DEMEKTİR?

1. Osmanlı tarihinde pasarofça antlaşmasından iii . ahmet'in tahttan indirilmesine değin süren zevk ve düşüncede incelikleri kapsayan dönem.

LALE DEVRİ NE DEMEK? NE ANLAMA GELİYOR?

Osmanlı tarihinde 1718den 1730'a kadar süren, eğlenceleriyle, israflarıyla, sanat alanında gösterdiği büyük gelişmelerle tanınan devirdir.

  • Lale Devri, Ahmet ili saltanatının ikinci yarısını kaplar. Ahmet III, Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsüdür onun saltanat döneminde devlet genel bir ihmal içinde kalmıştı. Tahta geçtiği sıralar bazı başarılar göstermişse de, sonraları işleri oluruna bırakmıştır. Lale Devri'nden'^önceki yıllar Osmanlılar için başarısızlıkların arttığı yıllardır.
  • Halk da, devlet adamları da uzun süren bir dış çekişme döneminden bıkmışlar, görülmedik bir umursamazlıkla eğlenceye düşen saray çevrelerinin gidişine ya uymuş, ya da ilgisiz kalmışlardı. Sarayın eğlenceye düşkünlüğü böylece gittikçe artmış, İstanbul onarılmış, Kağıthane'de kasırlar, Haliç ve Boğaziçi'nde yalılar, köşkler yapılmış, saray çevresinde bugün büyük eserlerini andığımız önemli bir sanat gelişmesi kendini göstermişti.
  • Ama, devletin problemleri çözülmemişti ve bu durum Osmanlı saltanatını her gün biraz daha zorlaşan bir çıkmazın içine sürüklüyordu. Halk çevrelerinde tedirginliğin artması saray çevrelerindeki davranış ve tutumda bir değişiklik yaratmaya yetmiyordu. 1730 yılında bu duruma son vermek isteyenler, İstanbul'da saraya karşı ayaklandılar. Patrona Halil adiyla tanınan bir hamam tellağının başkanlığında harekete geçen ayaklanmacılar, padişahı tahttan indirdiler.
  • Sadrazam Damat İbrahim Paşa'yı öldürdüler. Lale Devri de böylece son bulmuş oldu. Türkiye tarihinde Pasarofça Antlaşması ile Sultanİkinci Ahmed Hanın tahttan indirilmesi (1730) arasındaki dönem. Lale Devri, Osmanlı SultanıÜçüncü Ahmed Han (1703-1730) ve Vezir-i azam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa zamanında Osmanlı-Rus-Avusturya-Venedik harplerinden sonra imzalanan Prut ve Pasorofça antlaşması ardından başladı.
  • Yıllarca süren harpler ve isyanlardan bıkan ahali, antlaşmalardan sonra savaştan uzak bir hayat sürmeye başladı. İstanbul’da sünnet ve düğün merasimleri artarak, mevsimine göre kır, deniz seyahatları ve helva sohbetleri tertiplendi. padişah dahil, devlet adamları baharda lale mevsiminde Sadabad, Şerefabad Bağ-ı Ferah, Emnabad, Hüsrevabad, Hümayunabad, Kasr-ı Süreyya, Vezirbahçesi köşklerine, Tersane Bahçesi, Çırağan Bahçesi, Beşiktaş yalılarına giderlerdi.
  • Devlet adamları, ahali ve çiçekçi esnafı, iki yüzden fazla lale çeşiti yetiştirip, bu bitkiye karşı alaka artmıştır. Mahbud, devrin en meşhur ve pahalı lale çeşiti oldu. İstanbul başta omak üzere bütün memleket sathında park, bahçe tanzimi, köşk, saray, çeşme, sebil, imaret, medrese, kütüphane ve camiler dahil pekçok sanat eseri yapıldı. Gerçekte bu devir Türk bahçe ve park anlayışının mükemmel bir tezahürüdür ve Avrupa bunu Turquerie adıyla taklid etmiştir.
  • Bu devirde ayrıca, inşa ve tamir edilen sanat eserlerinin süslenip, tezyini için İstanbul’a çini fabrikası kuruldu. Bugünkü Nevşehir, bu devrin eseridir (Bkz. Nevşehirli Damad İbrahim Paşa). Yine bu devirde, 16. yüzyıldan beri İstanbul’da ve diğer Osmanlı şehirlerinde Arapça, Ermenice, İbranice, Rumca kitap basan matbaaların ardından, Şeyhülislam Abdullah Efendinin fetvası ile, aslında bir eksiklik olan, Osmanlıca kitap basımı da gerçekleşti.
  • Matbaada basılacak kitapların kontrolü için alimler vazifelendirildi. İstanbul’da bulunan doksan bin kadar hattatın durumları dikkate alınarak ilk zamanlar dini kitap basılmadı. Hattatlıkla uğraşan kalem ehlinin bir kısmı matbaada tab işlerinde musahhihlik yaparak zamanla denge sağlandı ve dini kitapların basımına geçildi. Matbaanın ve hattatların ihtiyacını karşılamak için kağıt fabrikası kuruldu. Avrupa ile münasebetler arttırılıp, Viyana’ya konsolos tayin edilerek, çeşitli başşehirlere dostluk nameleri gönderildi.
  • Sonradan "Lale Devri" diye adlandırılan 1718-1730 tarihleri arasındaki yıllar sulh, sükun ve huzurla geçtiğinden Osmanlı kültür, sanat ve ilim aleminde kıymetli şahsiyetler yetişti. Hattatlar vasıtasıyla eski eserler çoğaltılarak, her tarafa dağıtıldı. Damad İbrahim Paşa tarihe meraklı olduğundan birçok tarih kitaplarının yazmaları kontrol edilip, karşılaştırmalı olarak hattatlara yazdırılıp çoğaltıldı.
  • İlmi encümen, heyet ve büroları kurularak, Arapça, Farsça, Yunanca kitaplar tercüme edildi. Bu devirde yapılan saray ve köşklerdeki ilim meclislerine, sohbetlere kıymetli alimler, sanatkarlar, şairler ve edipler katılırdı. Sohbetlere doğu dillerini iyi bilen ve ilim erbabından şair Nedim ayrı bir renk katardı. Nedim, Lale Devrinin günlük hayatını ve İstanbul’un tasvirini: Bu şehr-i Stanbul ki, bi-misl ü behadır; Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır. Bazar-i hüner ma’den-i ilm ü ülemadır. mısralarıyla yapmıştır.
  • İran meselesi, devlet adamlarının imar faaliyetlerini, ordudaki düzenlemeleri ve meclis toplantılarını istemeyen yabancılar ile yazılan eserlerin yanlış açıklanıp, anlaşılması gibi sebepler, Lale Devrindeki huzur ve ahengi bozdu. Patrona Halil adında devşirme bir tellak yeniçeri, Sultan Üçüncü Ahmed Han sefer hazırlıkları içindeyken ve tatil günü devlet adamlarının yazlıklarda bulundukları esnada isyanı başlattı.
  • 28 Eylül 1730 tarihinde meydana gelen Patrona Halil İsyanıyla Damad İbrahim Paşa ve yakınları, asilerin arzusuyla vazifeden alınıp, öldürüldü (Bkz. Patrona Halil İsyanı). Asiler, seksen sekizinci İslam halifesi ve yirmi üçüncü Osmanlı SultanıÜçüncü Ahmed Hanın da hal’ini istediler. İstanbul’da yapılan yalılar yağma edilip, yıkılarak lale bahçeleri tahrib edildi. Birçok güzide sanat eseri, asi ve yağmacıların tahribine uğradı. Sanatkarlar, şairler, edipler ilim ve devlet adamları, öldürüldü.
  • Damad İbrahim Paşanın öldürülmesi ve Sultan Üçüncü Ahmed Hanın tahttan indirilmesi ile Türkiye tarihinde Lale Devri (1718-1730) sona erdi. Bu devir; sulh, sükun, huzur, imar faaliyetleri, güzide sanat eserleri yapılması, ilmi eserlerin çoğaltılarak dağıtılması, ihtiyaç duyulan maddelerin ülkede imalatı için fabrika tesisi, askeri yenilikler, dünyada olup biten yenilik ve olayların takib edilmesi için Viyana (1719) ve Paris’e (1721) elçilik heyetleri gösterilmesi, İstanbul’da itfaiye teşkilatının kurulması; alim, edip, şair ve sanatkarların korunmasına ayrı bir itina gösterilmesi bakımından Türkiye tarihinde ayrı bir yer tuttuğundan çok önemlidir. Padişah ve şairlerin başlattığı gerçek batılılaşma da bu devirde başlamış, fakat bu ve bundan sonra gelecek isyanlar her türlü yenilik faaliyetini neticesiz kılmıştır.

 

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡