Makro ekonomi - Mikro ekonomi nedir? Makroekonomi, Mikroekonomi ne demek?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ekonomik reform paketinde ifade edilen makroekonomi terimi internet kullanıcıları tarafından merak konusu haline geldi. Peki Makro ekonomi nedir? Makroekonomi ne demek? Detaylar haberimizde...
Ekonomik Reform Paketi'ni kamuoyuna açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklanacağını söylemesi üzerine internet kullanıcıları, arama motorlarında Makro ekonomi nedir? Makroekonomi ne demek? sorularını araştırmaya başladı. İşte detaylar...
MAKRO EKONOMİ NEDİR?
Makroekonomi, ekonomi biliminin, toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir (millî gelir) ve istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt dalı.
Mikroekonomiden farklı olarak, ekonomiyi bir bütün olarak ele alarak, makro denge çözümlemeleri üzerinde çalışır. İşsizlik, enflasyon, toplam üretim ve tüketim, gelir dağılımı makroekonominin ana konuları olarak sayılabilir. Kurucusu John Maynard Keynes'dir.
Keynes 1930 yılına kadar temel ekonomik karar birimleri (tüketici, firma ve endüstri) seviyesinden bakılan ekonomi bilimine yeni bir boyut kazandırmış, toplam talep kavramını gündeme getirerek işsizlik ve toplam üretim konularını bununla açıklamaya çalışmıştır. Modern makroekonomideki düşünce okullarından bazıları şunlardır:
Keynesyen Ekonomi
Monetarizm (Parasalcılık)
Yeni Klasik Ekonomi
Yeni Keynesçi Ekonomi
Arz Yanlı Ekonomi
MAKROEKONOMİ NE DEMEK?
Klasik ve neoklasik iktisatçılar, piyasada otomatik olarak işleyen serbest rekabet ve fiyat mekanizmasının her şeyi görünmeyen bir el gibi kusursuz olarak düzenlediğine ve böylece ekonominin sürekli olarak, üretim faktörlerinin tümünün istihdam edildiği ve hiçbirinin atıl kalmadığı tam istihdam durumunda dengede bulunacağına kabul ederler.
Bu denge durumunun kimi zaman küçük sarsıntılar geçirebileceğine ve dengenin, bu mekanizmaların işlemesiyle kendiliğinden kısa sürede yeniden kurulacağına kabul ettikleri için, ekonominin tümünü ilgilendiren konulara yani makro ekonomik analizler üzerinde durmamışlar ve daha çok ekonomiyi oluşturan karar birimleri ile ilgili mikro ekonomik analizlere yer vermişlerdir. Bununla beraber, ilk iktisatçılardan sayılan fizyokratlar ve daha sonraları bir kısım klasik iktisatçılar az da olsa makro analizler yapmışlardır.
Klasik iktisatçıların iddia ettikleri gibi ekonominın her zaman kendiliğinden tam istihdamda dengeye gelmemesi ve yine klasiklerce önemsiz ve geçici olarak kabul edilen krizlerin hiç de sanıldığı gibi kolayca atlatılamaması, konunun önemini ortaya çıkarmıştır.
Makro ekonomik çalışmalar, İngiliz iktisatçısı John Maynard Keynes'in 1936 yılında yayınladığı İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Interest and Money) adlı eseri ile kısa zamanda yaygınlaşmıştır.
Makro Ekonomi kavramı ilk defa 1933 senesinde Ragnar Frisch tarafından kullanılmıştır. Frisch 1933 yılında yayınlanan çalışmasında ekonominin devrevi hareketlerini incelemiş ve makro ekonomi kavramını ilk kez kullanmıştır. Frisch'in bu ve bunu izleyen makaleleri ekonometrik model oluşturmak bakımından öncülük yapmıştır.
MİKROEKONOMİ NEDİR?
Mikroekonomi, ekonomiyi tüketiciler, firmalar ve endüstriler düzeyinde inceleyen disiplindir. Yunanca mikros kelimesinden türetilen mikro iktisatta, iktisadi mesele ile etkinlik üzerinde durulur; ne üretilecek, nasıl üretilecek, kimler için üretilecek, dağılımda-üretimde-bölüşümde etkinlik var mı soruları incelenmeye çalışılır. Aslında gerek mikro iktisatta gerek makro iktisatta bir ekonomideki karar birimlerinin, tüketicilerin ve firmaların, nasıl karar aldıkları ve piyasada birbirlerini nasıl etkiledikleri analiz edilir.
Fırsat maliyeti, arz ve talep, elastikiyet gibi konuları inceler.
Genelde bireyin ve firmanın davranışlarıni incelemekle beraber aynı zamanda da (bazı iktisat düşünürlerine göre) sağlam bir Makro İktisadi analizin yapılmasının da temelini oluşturur. Birey ekonomik bir karar verirken nasıl davranır? sorusuna cevapla başlar ama bu cevap sanıldığı kadar kolay değildir.
Karar vericilerin rasyonel davrandıkları ve Rasyonel bireylerin en doğru kararı vereceğini söylese de bu karar verme sürecinin incelemesi olan mikroekonomi biliminin sanıldığı kadar kolay olmadığı bilinen bir gerçektir. Girişimci karar verirken kendi çıkarlarını göz önünde bulundurur. Bu yüzden genel olarak iktisat bilimi hep varsayımlar üzerine kuruludur.
Mikro ekonomi aynı zamanda kaynakların rasyonel kullanımı ile de ilgilidir. Fiyat teorisiyle ilgilenir.
KARMA EKONOMİ NEDİR?
Karma bir ekonomi, çeşitli şekillerde piyasa ekonomilerinin unsurlarını planlı ekonomilerin unsurlarıyla, devlet müdahaleciliğiyle serbest piyasaları veya özel teşebbüsün kamu girişimiyle harmanlayan bir ekonomik sistem olarak tanımlanır. Bu nedenle, karma ekonominin tek bir tanımı yoktur. Tanımlardan biri, özellikle güçlü düzenleyici gözetime ve piyasalara kapsamlı müdahalelere sahip kapitalist piyasa ekonomilerine atıfta bulunan, devlet müdahaleciliğiyle piyasaların bir karışımı hakkındadır. Diğer tanım, doğası gereği apolitiktir ve kesinlikle özel teşebbüs ile kamu teşebbüsünün karışımını içeren bir ekonomiye atıfta bulunur.
Çoğu durumda, özellikle Batı ekonomilerine atıfta bulunulduğunda, karma ekonomi terimi, kâr amacı güden girişimin özel mülkiyetinin üretim araçlarının baskın olması ve temel itici güç olarak sermaye birikimi ile karakterize edilen kapitalist bir ekonomiyi ifade eder. Böyle bir sistemde, piyasalar çeşitli derecelerde düzenleyici kontrole tabidir ve hükûmetler, kapitalizmin patlama / çöküş döngüleri, işsizlik ve gelir eşitsizlikleri geçmişine karşı koymak amacıyla mali ve para politikaları yoluyla dolaylı makroekonomik etkiye sahiptir. Bu çerçevede, değişen derecelerde kamu hizmetleri ve temel hizmetler hükûmet tarafından sağlanır ve devlet faaliyetleri genellikle kamu malları ve evrensel yurttaşlık gereksinimleri sağlamakla sınırlıdır. Buna sağlık hizmetleri, fiziksel altyapı ve kamu arazilerinin yönetimi dahildir. Bu, devlet faaliyetinin kamu malları ve hizmetlerinin yanı sıra mülkiyet haklarını korumak ve sözleşmeleri uygulamak için altyapı ve yasal çerçeve sağlamakla sınırlı olduğu bırakınız yapsınlar kapitalizmiyle çelişir.
Hristiyan demokratlar ve sosyal demokratlar tarafından savunulan savaş sonrası Batı Avrupa ekonomik modellerine atıfta bulunulduğunda, karma ekonomi, çoğu sanayinin özel mülkiyete ait olduğu, yalnızca az sayıda kamu hizmeti ve temel hizmetlerin kamu mülkiyeti altında olduğu bir kapitalizm türüdür. Savaş sonrası dönemde, Avrupa sosyal demokrasisi bu ekonomik modelle ilişkilendirildi. Ekonomik bir ideal olarak, karma ekonomiler, Hristiyan demokratlar veya sosyal demokratlar gibi tipik olarak merkez-sol ve merkez-sağ gibi çeşitli siyasi görüşlere sahip insanlar tarafından desteklenir. Çağdaş kapitalist refah devleti, devlet müdahaleciliği anlamında bir tür karma ekonomi olarak tanımlanmıştır (planlama ve pazarların bir karışımının aksine); planlama hiçbir zaman refah devletinin bir özelliği veya temel bileşeni olmamıştır.
Alternatif olarak, karma bir ekonomi, özel teşebbüs için önemli bir role ve kamu mülkiyetinin baskın bir ekonomik çerçevesi içinde sözleşmeye izin veren sosyalist bir ekonomiye atıfta bulunabilir. Bu, üretim faktörlerinin tahsisinde piyasalar için daha büyük bir rol oynayacak şekilde reforme edilmiş Sovyet tipi planlı ekonomilere kadar uzanabilir.