Masonluk nedir? Mason Locası ne demektir? Mason kimlere denir?
Tüm dünyada sürekli olarak ilgi ve merak konusu olan Masonluk ve Mason locası hakkında bilinmeyenleri bu haberimizde sizler için bir araya getirdik. Mason ne demek? Mason locası nedir? Mason işareti nedir? Masonluk dereceleri nelerdir? Kimler Mason olabilir, kimler olamaz? mason ünlüler? sorularının cevaplarını haberimizde..
Yüzyıllar boyu masonluk hep bir sır perdesinin arkasında kaldı.Masonluk nedir, amaçları nelerdir, nasıl çalışırlar, hiçbir zaman tam olarak bilinemedi. Böyle olunca da masonlar gizli bir takım hedefler peşindeki pek de tekin olmayan insanlar topluluğu olarak zihinlere kazındı. Ülkemizde 1909 yılından beri faaliyet gösteren Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası bu 'sır perdesini' aralamak üzere bir internet sitesi kurdu. mason.org tr. adresli sitede, masonluk hakkında merak edilen tüm sorulara yanıt veriliyor. Türk masonlarının lideri Kaya Paşakay, 'Gizli olmak, gizemli kalmak gibi bir amacımızın olması ne mümkün, ne de gereklidir' diyerek, masonluk hakkında doğru bilgileri vermeyi hedeflediklerini belirtiyor. İşte masonların tarifiyle masonluk:
1717'DE İLK BÜYÜK MASON LOCASI KURULDU
Masonluk kavramının kökleri biraz tartışmalıdır. Ancak ilk Mason localarının İskoçya'da 16. yüzyılda var olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Öte yandan İngiltere'de 17. yüzyıldan itibaren Mason localarının olduğuna dair kesin kanıtlar bulunmaktadır. En eski Masonik belge olarak kabul edilen Masonik Elyazması isimli şiir yaklaşık 1390 yılında tarihlenmiştir ve bu duruma kanıt oluşturmaktadır. Ancak bilinen ilk büyük mason locası 24 Haziran 1717 tarihinde İngiltere'de kurulan Grand Lodge of England (İlk Büyük Loca) olarak bilinir. Bu mason locası İngiltere'nin başkenti Londra'da daha önceden faal durumda olan dört mason locasının birleşmesiyle kuruldu. Kısa zaman içinde İngiltere'deki diğer Locaların da katılması ile genişlemiş ve 1723 yılında Büyük Loca, geleneksel ve kadim yasalarını derleme görevini Protestan bir Rahip olan James Anderson'a vererek ilk yazılı anayasasını oluşturdu ve Masonluğun, ara vermeden sürdürülecek olan, yazılı tarihi ve ilk yazılı yasaları böylece resmen başlamış oldu. Anderson Anayasası adı verilen bu kuralların ana hatlarına, bugün halen dünya düzenli Masonluğunca riayet edilmektedir. Her ne kadar Anderson Anayasası kısa süreli bir anlaşmazlığa yol açmış ve York Locası'nın önderliğinde bir grup İngiltere Büyük Locası'ndan ayrılarak ayrı bir Büyük Loca kurmuş olsa da, ancak 1813 yılında bu iki Büyük Loca tekrar bir araya gelerek, bugün varlığını halen sürdüren ve düzenli Masonluğun ilk Büyük Locası olarak kabul edilen İngiltere Birleşik Büyük Locası'nı oluşturmuşlardır. Geleneksel olarak, günümüzde de sürdürüldüğü şekliyle, İngiltere Birleşik Büyük Locası Büyük Üstatları kraliyet ailesi ile soylu dük veya lordlar arasından seçilir.
MASONLUK FELSEFESİ
Masonlar arasında ortak bir felsefi tutum ve insanlık ülküsünden söz etmek mümkündür. Masonlara göre masonluk, bütün insanlar için ortak koşulan insanlık ülküsü noktasında insanlar arasında sevgi, saygı, tolerans, hak eşitliği, evrensel kardeşlik ve bilimsel gelişmenin gerekliliğini kabul eder. Yine masonlara göre masonluk, "Bütün insanlar arasında, sevgi, hoşgörü ve kardeşliğin kurulmasını hedefleyen ve çalışmalarını hakikatin araştırılması yolunda yoğunlaştırmış bir fikir üst yapı kurumudur." Masonlara göre, bir masonun amacı her bakımdan gelişmiş, ideal bir insan olmaktır. Bu doğrultuda masonik felsefe, daha iyi bir birey olmaya odaklanmıştır. Öyle ki masonlukta, kötü bir bireyi iyi bir birey haline getirme uğraşı söz konusu değildir. Nitekim masonlara göre, masonluk bir tekâmül sürecidir. Masonlar kendi aralarında kardeşliklerini ve bağlılıklarını dile getirmek amaçlı, birbirlerine karşı birader ya da kardeş olarak hitap ederler. Bununla beraber yine kendi aralarında mesaj niteliği taşıyan birtakım mottolar da kullanırlar. Bu mottolardan biri olan: "Audi, vide, tace" yani dinle, gör ve ketum ol anlamına gelen Latince motto, masonların genel yaşam biçimlerini şekillendiren tavrı özetlemektedir. Masonlar arasında; dinlemek, görmek yolunda bir adım olarak kabul edilmekte ve bu eylem neticesinde kişi yaşam üzerine düşünüp gerçeği kendi içinde aramaya başlamasının gerekliliği vurgulanmaktadır. Masonlar arasında sık kullanılan bir diğer motto olan V.i.t.r.i.o.l. de ise yine aynı şekilde insanın içine bâtın bir yolculuğa çıkıp, kendi ve evren üzerine derin bir düşünceye sevk edilmesi gerektiği anlatılmaktadır. Masonlar benzer bir düşünce sevkini, aralarına yeni katılan adayı bir gün boyunca sadece bir mumun yandığı ve bir kitap ile kuru kafanın bulunduğu karanlık bir odada ölüm ve yaşam üzerine düşündürmek amacıyla yalnız bıraktıkları mason adayına karşı gerçekleştirirler. Masonlukta genel olarak tanrıya Evrenin Ulu Mimarı denmesi, evrenin sistematik ve nizami bir şekilde ilerlediğini belirtmeyi amaçlar. Ancak Skoç riti masonlarının aksine Fransız riti'nden olan Özgür Masonlar bir tanrı arayışını ve dogmatik gördükleri birtakım görüşleri kabul etmez ve sadece bilimselliğin ışığında yaşadıklarını ifade ederler. Masonlar aralarında sıkça kullandıkları ışık sözcüğü ise farkındalığa vesile olan aydınlığın asıl kaynağı olarak ele alınır. Sonuç olarak masonlar, masonluğu dogmatiklikten uzak, akıl ve bilimin öncülüğünde belli erdem değerleri ile ideal insana giden tekâmül yolu ve de yetkinleşme sanatı olarak tanımlamaktadırlar.
ÇIRAK, KALFA VE USTA
Masonluk, Ortaçağ'da ve Rönesans döneminde değişik bir biçimde ortaya çıkmaktadır, buna operatif masonluk denir. Operatif masonluk duvarcılık mesleğini beden çalışmasıyla ve elle yapılan zanatkarların kurmuş oldukları meslek birliklerinden ortaya çıkar. Bu dönemde Tanrı'nın evini inşa ettikleri için mason olarak anılan duvarcı ustaları halk ve din görevlileri arasında kutsal kişiler olarak kabul edilir. Mesleki sırları saklamak isteyen masonlar, sembolik anlamlar kullanarak ve rumuzlar oluşturarak mesleki sırlarını saklarlar ve korurlar. Operatif masonlukta; Çırak, Usta ve Kalfa olarak belirlenmiş, beceri ve bilgi birikimine göre şekillenen bir derece sistemi bulunmaktadır.
MASONLUK VE ŞÖVALYE KÖKENİ
Masonluğun köken olarak şövalyelikten geldiği konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Yoğunlukla Avrupa ve ABD'de çalışmalarını sürdüren çok sayıda Masonik rit ise Şövalye Masonluğu denen bir janrı kabul etmişler ve çalışmalarını Masonluğun şövalye kökenleri üzerine sürdürmeyi tercih etmişlerdir. Şövalye Masonluğu doğrultusunda çalışmayan ritlerin bile hemen hemen tamamı şövalyeliğe mutlaka bir atıf yaparlar. Örneğin, Türkiye'de de uygulanan, dünyanın en yaygın riti Skoç Riti'nin yüksek derecelerinin çoğunluğu şövalyelik üzerinedir ve şövalye isimleri taşır. İkinci en yaygın rit olan ve özellikle ABD'de yoğun olarak izlenen York Riti'nin en yüksek derecesinin adı Tapınak Şövalyesi'dir.
Masonların kullandıkları pek çok sembolün şövalyelerden gelmiş olması bir sır değildir. Örneğin, Masonların bazı törenlerinde kullandıkları kılıçlar, gerek şekilleri gerek anlamlarıyla bu geleneği yansıtmakta olan şövalye kılıçlarıdır. Masonluğun köklerini şövalyelere dayandıran görüşlere göre, kimlikleri ortaya çıkan Tapınakçılar, kendilerine -daha önce kıta Avrupasında olduğu gibi- yönelebilecek saldırılardan korunmak için, duvarcı loncaları kimliğine bürünmüş, sembollerini ve çalışmalarını eski duvarcıların sembolleri ile birleştirmiş ve eski sembollerine bu yönlü anlamlar da yüklemiş, duvarcı kimliği ile kendilerini tanıtmışlar, fakat çalışmalarını ve esas yüzlerini her zaman, hatta sonradan aralarına kabul edilen ve henüz belli bir dereceye gelmemiş olan üyelerinden bile gizli tutmuşlardır. Belki bu yüzdendir ki, günümüzde halen izlenilmeye devam edilen Masonik ritlerde de şövalyeliği esas alan dereceler hep yukarılarda yer alır.
MASONLARDA DERECE SİSTEMİ
Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar. Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve localarda Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur.
Genel olarak 33 dereceli bir sistemin çeşitli tarikat ve cemiyetlere bağlı kimseleri aynı localarda çalıştırmak amacı ile Elias Ashmole'nin düşündüğü kabul edilir. Ashmole, bu sistem içinde, insan düşüncesinin çeşitli dereceleriyle ilgili bilgileri bir gelişim içinde anlatmak, uygulamak amacını gütmüştür. Fakat 33 dereceli sistemi Ashmole'den önce Fransız Masonlarının düşündüğü ve Dante'nin, düşüncelerinden yararlanarak hazırladığı da Jean Palou gibi bazı masonluk tarihini inceleyenler tarafından ileri sürülmektedir. Derecenin bulucusu kim olursa olsun, gerçek olan bugün için 33 derecenin geniş ölçüde kabul edilmiş olması ve belirli görüşleri ve öğretilere işaret etmesidir. Yalnız Ashmole'nin önerdiği 33 derecenin gruplandırılması ile şimdiki gruplandırma arasında fark vardır. Ashmole, 33 dereceyi dört gruba ayırmıştır. Birinci grup 1-3. dereceleri içerir. Operatif Masonluğun çırak-kalfa-usta derecelerine gelmektedir, ikinci grup, 15 dereceli olacaktır ve geçmişe ait bütün ananeler parça parça açıklanacaktır. Esası Rose-Croixlardan alınmıştır. Üçüncü grup 13 derecelidir ve Templier Şövalyelerinin geleneklerini yansıtmaktadır. Sonuncusu dördüncü grup, Simyagerlerden alınmıştır ve bütün derecelerin sentezini belirtmektedir. Ashmole'nin bu ayrımına karşılık, şimdiki 33 derece 7 kısma ayrılmaktadır.
Türkiye'deki Mason Localarının da kabul ettiği İskoç Ritüeline göre masonluk 33 derece üzerine düzenlenmiş bulunmaktadır. Her derece belirli bir öğretinin temelini oluşturmaktadır ve kendine özgü sembolleri, kutsal kelimeleri, ritüeli ve ikaf töreni vardır.
Masonlukta 33 derece her zaman kabul edilmiş değildir. Eski Operatif masonlar, yalnız çıraklık ve kalfalık arkadaşlık sınıflarını kabul etmişlerdir. Ustalık ise bir derece olmayıp, yalnızca bir yöneticiliktir. Bu yöneticilik, likayat ve ehliyet esaslarına dayanmıştır. Masonluğun fikri çalışmalar durumunu almasından, Londra Büyük Mahfilinin kuruluşundan sonra da, iki derece kabul edilmiştir. Buna karşılık Ramsayın reformcu davranışları ve mükemmel üstatlar mahfili kurmak isteği, dördüncü dereceyi ortaya çıkartmıştır. Bu arada, masonluğun yalnız Hristiyanlık etkisinde kalmadığını göstermek için, o çağda var olan bütün dini ve fikri temayülleri masonluk içinde temsil ettirme endişesi, birdenbire dereceleri 91'e kadar çıkartmıştır. 1758 yılında, II.Frederick, 33'lüler Süprem Konseyi kurmayı ve İskoç ritinin muntazam bir dereceler sistemine kavuşmasını istedi. Sonunda, 1800 yılında, ilk defa bir 33'ler konseyi Charleston'da kuruldu. Bu konseyden yetki alan masonlar, 1804 yılında Fransa'da, 1805'de italya'da, 1813 yılında Kuzey Amerika'da, 1817'de Belçika'da, 1824'te de İrlanda'da, 1829'de İskoçya'da ve 1861'de Türkiye'de, 33'ler konseyi kurmuş ve 33 derece hemen hemen ortak bir derece sistemi olmuştur. Buna rağmen günümüzde, yalnız dört dereceyi uygulayan bazı Alman Ritleri vardır.
Farklı bir dernek hüviyeti altında ve farklı bir yerde toplantılarını gerçekleştiren, 3. derecesinin üzerindeki dereceler için rit adı verilen Masonik yollar ve öğretiler izlenir. Bu ritlere katılmak veya katılmamak Üstat derecesine sahip Masonların kendi isteklerine kalmış bir seçimdir, zorunlu veya yapılması gereken bir yükümlülük değildir. Bu derecelerin çalışmaları, Masonluğun ilk üç derecesinde verilen öğretilerin gizlerine ve sırlarına daha vakıf olabilmek için yapılan araştırmaların yanı sıra yüksek felsefi ve spiritüel çalışma