Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?
Erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala mehir denir. Peki Mehir nedir? Miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi? Detaylar haberimizde...
Evlilikte bireylerin üstüne yüklenen çeşitli sorumluluklar vardır. Bunlardan biri de islam dinine göre erkeğin eşine vermeyi taahhüt ettiği mehirdir. Mehir kavramı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi? sorularının cevaplarını araştırıyorlar. Konu hakkında tüm detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz...
MEHİR NEDİR?
Mehir, erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala denir.Kur’an-ı Kerim’de, evlenen erkeğin kadına mehir vermek zorunda olduğu ve bunu zorla geri almasının caiz olmadığı konusunda ayetler bulunmaktadır (Bakara, 2/237; Nisâ, 4/4, 20, 24, 25; Mâide, 5/5). Hanefîlere göre mehir, nikâhın sonuçlarından biridir. Bu nedenle nikâh esnasında belirlenmemiş olsa, hatta nikâh esnasında verilmeyeceği şart koşulsa bile evlenen kadın mehre hak kazanır.
MEHİR, NİKAH ANINDA BELİRLENİP BELİRLENMEMESİNE GÖRE İKİYE AYRILIR
Mehir nikâh anında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Mehrin miktarı nikâh anında belirlenmişse buna mehr-i müsemmâ denir. Nikâh esnasında mehrin miktarının belirlenmemesi veya belirlenen mehrin bir sebeple geçersiz sayılması halinde, evlenen kadın mehr-i misil hak eder. Bu durumda mehrin miktarı akrabaları arasında her bakımdan kendi konumuna denk olan kadınların aldığı mehrin miktarıdır.
MEHİR, ÖDENME ZAMANINA GÖRE İKİYE AYRILIR
Mehir, ödenme zamanına göre, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere ikiye ayrılır: Mehr-i muaccel, peşin olarak ödenen mehirdir. Kadın mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehr-i müeccel ise ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehrin ödenmesi için herhangi bir zaman belirlenmişse, bu tarih geldiğinde belirlenen mehrin kadına ödenmesi gerekir. Şayet bir vakit belirlenmemişse, nikâhın sona ermesiyle mehir muacceliyet kazanır ve ödenmesi gerekir. Başka bir deyişle, boşanma halinde kocanın bu mehri ödemesi gerekir; ölüm halinde de, bırakmış olduğu mirastan ödenir.
Mehir olarak maddi veya mali değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir. Mehrin en az miktarı Hanefîlere göre 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikîlere göre ise 3 dirhem gümüştür.
Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre ise mehrin alt veya üst sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Hanefî ve Mâlikîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir. Hz. Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak için mehre üst sınır getirmek istemiş, fakat bir kadının “…Onlara kantarla vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın...” (Nisâ, 4/20) âyetini delil getirmesi karşısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir.
Mehir, kadını hem evliliğe ısındırmak hem de ona belli bir malî güç kazandırmak düşüncesiyle öngörülmüştür.
KADIN HANGİ DURUMDA MEHİR ALAMAZ?
Nikâh akdi yapıldıktan sonra eşler arasında cinsel birleşme veya sahih halvet (cinsel ilişkide bulunmalarına herhangi bir engel olmayan bir ortamda baş başa kalmaları) gerçekleşirse, erkek, kadına mehrinin tamamını vermekle yükümlüdür (İbnü’l-Hümâm, Feth, III, 311).
Evlenme akdi sahih olur, fakat ilişki veya sahih halvetten önce kadının sebep olmasıyla ayrılık vaki olur veya kadın mehri karşılığında eşinden ayrılma yoluna giderse (muhâlaa) mehir hakkı düşer (İbn Kudâme, el-Muğnî, X, 62-63; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, 309; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, 334).
KADIN MEHİR OLARAK MAL OLMAYAN BİR ŞEY İSTEYEBİLİR Mİ?
İslam’da satışı veya kullanılması mubah olan her şey mehir olarak verilebilir. Taşınır ve taşınmaz mallar, zinet eşyası, standart (mislî) olan şeyler ve hatta taşınır veya taşınmaz bir maldan yararlanma hakkı da bunlar arasındadır (Kâsânî, Bedâî’, II, 279).
Mal olarak ekonomik karşılığı olmayan ve sadece dinen taat olan (sevap kazanmaya vesile olan amel) bir şeyin mehir olarak verilip verilemeyeceği, Kur’an-ı Kerim’i veya dinî hükümleri öğretmenin mehir sayılıp sayılmayacağı fakihler arasında tartışılmıştır. Hanefîler mehrin maddî değeri olması ilkesinden hareketle bunu caiz görmezken (İbnü’l-Hümâm, Feth, III, 308) diğer bazı mezhepler Kur’an ve fıkıh öğretimi gibi işlerin mehir olabileceğini söylemişlerdir (Şevkânî, es-Seylü’l-Cerrâr, II, 277; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, VII, 260-264).
Kadının evleneceği erkekten mehir olarak kendisini hacca götürmesini istemesi konusunda da aynı ihtilaflar geçerlidir. Ancak hacca götürme maddi bir külfet gerektirdiği ve burada amaç erkeğin kadına hizmeti değil, hac masraflarını karşılama olduğu için bunun caiz olduğu görüşü tercih edilmelidir.
Diğer taraftan evlenecek kadının mehir olarak muhatabının “namaz kılmasını, oruç tutmasını, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları terk etmesini istemesi” –ki, bunlar zaten kişinin yerine getirmesi gerekli görevler olduğu için- mehir olmaz.
BOŞANMAYA SEBEP OLMUŞ KADIN MEHİR İSTEYEBİLİR Mİ?
Boşama erkeğin kendi isteği ile meydana gelmişse, boşanma sebebi hangi taraftan olursa olsun kadın mehri hak eder. Boşanma kadının mahkemeye müracaatı sonucunda meydana gelmişse ve zifaf ya da halvet gerçekleşmişse kadın mehrin tamamını hak eder. Zifaf veya halvetin yaşanmamış olması halinde mehir belirlenmişse yarısını; belirlenmemişse müt’a denen hediyeyi alır. Ancak kadın mahkemeye başvurmadan kocasından kendisini boşaması talebinde bulunursa, aldığı mehrin tamamı veya bir kısmı karşılığında muhâla’a yoluyla kocasından ayrılabilir (Bakara, 2/229; Buhârî, Talak 12). Bu durumda kadın mehrinden vazgeçmiş olacağından artık mehir isteyemez.
GERDEĞE GİRMEDEN ÖNCE BOŞANAN KADIN MEHİR ALABİLİR Mİ?
Zifaf ya da halvet-i sahiha (eşlerin yanlarına izinsiz olarak üçüncü bir şahsın giremeyeceği bir mekânda baş başa kalmaları) gerçekleştikten sonra meydana gelen boşanmalarda, mehir belirlenmiş ama peşin olarak verilmemişse tamamının, belirlenmemişse mehr-i mislin kadına ödenmesi gerekir. Ancak, zifaf ya da halvet-i sahiha olmadan önce boşanma olması halinde, şayet mehir belirlenmişse, belirlenen mehrin yarısı, mehir belirlenmemişse müt’a ödenmesi gerekir. Bu konuda Kur’an-1 Kerim’de şöyle buyurulur:
“Kendilerine el sürmeden ya da mehir belirlemeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. (Bu durumda) -eli geniş (varlıklı) olan gücüne göre, eli dar (yoksul) olan da gücüne göre olmak üzere- onlara, örfe uygun olarak müt’a versin. Bu, iyilik yapanlar üzerinde bir borçtur. Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının, ya da nikah bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz (yani mehri tam olarak vermeniz) takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir” (Bakara, 2/236, 237).
2020 MEHİR MİKTARI NE KADAR?
Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur, en azı ise, 5 gram altındır. Kadın mehrini alınca veya almadan da kocasına hediye edebilir. Mehr söylemeden, hattâ mehr vermemek şartıyla yapılan nikâh sahihtir, fakat şart fasid olur. Erkeğin, mehr-i misl vermesi vacib olur. Mihr-i misl, kızın baba tarafından akrabasına verilen miktardır. (S. Ebediyye)
Mehr-i mislden az mehirle nikâhlanan kızın velisi, mehri tamamlatabilir, damat tamamlamazsa, velisi kızı, mahkeme kanalıyla ayırabilir. (Nimet-i İslam)
Din İşleri Yüksek Kurulunun mehir miktarına ilişkin yaptığı açıklama şu şekildedir:
"Mehir olarak maddi veya mali değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir. Mehrin en az miktarı Hanefîlere göre 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikîlere göre ise 3 dirhem gümüştür.
Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre ise mehrin alt veya üst sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Hanefî ve Mâlikîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir. Hz. Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak için mehre üst sınır getirmek istemiş, fakat bir kadının “…Onlara kantarla vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın...” (Nisâ, 4/20) âyetini delil getirmesi karşısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir."
MEHİR İKİ KISIMDIR
a- Mehr-i muaccel: Nikâh yapılınca, verilmesi vacib olur.
b- Mehr-i müeccel: Verilmesi, şu üç şeyden biri hâsıl olunca vacib olur:
MEHİR MİKTARI NE KADARDIR? NASIL ÖLÇÜLÜR?
Ödenmesi gereken mehrin miktarının çokluğunda bir sınırlama yoktur. Ödenmesi gereken en az mehir mıktarı ise 10 dirhem gümüş veya buna karşılık gelen mal ve paradır. Günümüzde 10 dirhem yaklaşık olarak 300 gram gümüş etmektedir. Bu miktardan daha az bir miktarda mehir belirlenemez. Eğer belirlenmiş ise de bunun 10 dirheme tamamlanması gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) döneminde 10 dirhem yaklaşık olarak iki kurbanlık koyun bedeli idi.
Mehir göstermelik olmaz. Koca vermeyeceği veya veremeyeceği malı yada eşyayı mehir olarak gösteremez. Bazı yörelerde mehir miktarı çok yüksek olarak belirlenip halka duyurulmaktadır. Fakat söylenen miktarın çok azı kadına ödenir. Bu kısmen doğru değildir.
Ayrıca mehirle kadının şerefi ölçülmez. Mehir kadına hürmetin ifadesidir. Cennet kadınları arasında övülen Hz. Fâtıma (r.ah) annemiz evlenirken kocası Hz. Ali (r.a) tarafından mehir olarak kendisine kullandığı zırhını vermiştir.
MEHRİN HÜKMÜ
Mehir farzdır. Farz olması Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ile sabittir. Allah yüce kitabımız Nîsa suresi 14’üncü ayetinde ” Kadınlara mehirlerini gönül rızasıyla verin” diye emir buyurmuştur.
MEHİR OLABİLEN ŞEYLER NELERDİR?
Dinimizde satışı ve kullanışı yasak olmayan her çeşit mal veya eşya mehir sayılabilmektedir. Mehir günün şartlarına göre değerli olan bir mal, para veya eşya olmalıdır. Ev, arazi, araba gibi mülkler de mehir olarak verilebilir.
MEHRİN ÖDENMESİ
Mehir iki çeşitte ödenir:
Nikah işlemi kıyılırken peşin ödenen mehir. Buna fıkıh kitaplarımızda mehr-i muaccel denir.
Daha sonra verilmek üzere belirlenen mehir. Bu tür mehire de yine fıkıh kitaplarımızda mehr-i müeccel denir.
Sünnet olan uygulama mehri nikahla beraber vermektir. Ancak imkan olmadığı durumda ise sonraya bırakılması caizdir. Böyle bir mehir için tarih belirlenmişse vaktin gelmesiyle kadın mehri almaya hak kazanır ve hemen verilmesi gerekir. Tarih belirlenmemişse boşanma veya vefat halinde ödenmesi icap eder.
ÖRFE GÖRE BELİRLENEN MEHİR
Nikah akdi yapılırken mehir hiç konuşulmaz ve usulüne uygun bir şekilde belirlenmezse kadının emsaline bakılarak bir mehir takdir edilir. Buna emsal mehir yada mehr-i misil denir. Bunda evlenen kadının örfü ve çevresinin belirleyici rolü büyüktür. Bunun için evlenecek kadının babası tarafından en yakın hısmı olan kız kardeş, yeğen veya hala gibi kadınlardan; yaş, ahlak, bilgi, güzellik, dindarlık, bekarlık gibi niteliklerde dengi olan bir hısmı bulunmazsa eğer yabancılardan emsal alınır.
KADIN NE ZAMAN MEHRİN TAMAMINI ALMAYA HAK KAZANIR?
Kadın şu hallerde mehrin tamamını almaya hak kazanır;
- Cinsel birleşme gerçekleştikten sonra
- Cinsel birleşme gerçekleşmeden koca ölürse
- Sahih halvet meydana gelince
KADIN MEHRİN YARISINI ALMAYA NE ZAMAN HAK KAZANIR?
Kadın; cinsel birleşme ve sahih halvetten önce kocasından boşanırsa belirlenen mehrin yarısını almaya hak kazanır. Konuyla ilgili Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
” Evlendiğiniz kadınları mehir tayin ettiğiniz halde temas etmeden boşarsanız tayin ettiğiniz mehrin yarısı onundur.” Bakara Suresi 2/237
MEHİR NASIL DÜŞER?
Cinsel birleşme ve sahih halvetten önce boşama dışında, kadın tarafından her hangi bir sebepten dolayı boşanma veya ayrılık meydana gelirse mehir düşer. Örnek verecek olursak kadın dengi olmayan biriyle evlendiğinde velisinin itirazı üzerine hakimin evlenmeyi feshetmesi durumunda mehir düşer ve kadına hiç bir şey ödenmez.