Mest üzerine giyilen çoraplara mesh edilebilir mi?
Mestler üzerine giyilen çoraplar, ince olup üzerine mesh edildiğinde, altına ıslaklığı geçirirse, bunlar üzerine mesh edilmesi caizdir. Islaklık alta geçmediği takdirde mesh üzerine mesh gerçekleşmiş olmaz.
Mest üzerine giyilen çoraplar, üzerine mesh yapılabilecek evsafta ise bu çoraplar üzerine de mesh yapılabilir. Zira bunlar mest üzerine giyilen çizme hükmündedir (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 24).
Abdest aldıktan sonra giyilen meste mesh etmek gerekir mi?
Mestler, ayaklar yıkandıktan sonra abdestli iken giyildiğinde, tekrar abdest alınıncaya kadar üzerlerine mesh etmek gerekmez. Ancak abdesti bozulan kişi, yeni bir abdest alacağı zaman mest üzerine mesh yapar (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 24).
Küçük abdest bozan bir kimse belli bir süre geçmeden abdest alabilir mi?
Küçük abdest bozduktan sonra, idrar yolunda kalabilecek damla ve sızıntılarının tamamen kesilmesi için bir süre beklemek uygun olur. Bu beklemeye istibra denir. Hz. Peygamber istibrayı tavsiye etmiştir (Buhârî, Vudû, 55. İbn Mâce, Taharet, 26).
Küçük abdest bozulduktan sonra, şahsa, şartlara ve hatta yaşa bağlı olarak az veya çok sızıntı gelebilir. Onun için idrar yaptıktan sonra, kalıntıların bitmesi için istibra yapılmalıdır. İstibra, yürümek, öksürmek, hareket etmek vb. yollarla yapılır.
Küçük abdestini bozduktan sonra istibrâ yapmadan abdest alan kişiden, namaz kılarken akıntı gelirse abdesti bozulur ve yeniden abdest alması gerekir (Merğînânî, el- Hidaye, I, 14). Ayrıca temizlik iyi yapılmadığı takdirde geriye kalan idrar sızıntısı elbiseye bulaşacak ve belli bir orana ulaşacak olursa (avuç ayası kadar bir sahayı kaplaması) namazın sıhhatine engel olur (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 31).
İdrar yaptıktan sonra sızıntısı olmayan kişilerin, beklemeden hemen abdest almalarında bir sakınca yoktur. İstibra ve temizlik konusunda gerekli hassasiyeti gösteren kişinin, yersiz düşünce ve vesveseye itibar etmemesi gerekir.
Özür sahibi bir kimse cemaate namaz kıldırabilir mi?
Abdest bakımından özür sahibi olan kişi, kendisi gibi özür sahibi olanlara imam olarak namaz kıldırabilir. Fakat bu kişi özrü olmayanlara imam olamaz. Çünkü imamın durumu cemaatin durumundan aşağı olmamalıdır (Merğînânî, el-Hidaye, I, 57). Ancak Şafiîlere göre, herhangi bir özrü olmayan kişiler, özür sahibi olan kimse ye uyabilirler (Şirbînî, Muğnî’l-Muhtaç, Beyrut, 1418/1997, I, 367).
Hanefi mezhebine mensup bir kimsenin bir yeri kanarsa abdest konusunda şafiî mezhebini taklit edebilir mi?
Abdestli olan bir kişinin vücudunun herhangi bir yerinden çıkan kan, çıktığı yerin etrafına dağılırsa abdesti bozulur (Mevsılî, el-İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 9). Şafiî mezhebine göre idrar ve dışkı yolları dışında vücudun herhangi bir yerinden çıkan kan abdesti bozmaz (Maverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, Beyrut, 1414/1994, I, 199-200).
Hanefi mezhebine mensup olan bir kişinin bir yeri kanasa, , abdest almada zorluk olması, cemaate yetişememe endişesi, namazda iken namazı bozmak ve benzeri mazeretlerin bulunması halinde, Şafiî mezhebini taklit ederek, yeniden abdest almadan namazını kılabilir. Zira mezhepler arasında ihtilaf olan konularda, belli bir mezhebe bağlı kalmak zorunlu olmayıp, mazerete binaen başka bir mezhebin görüşü ile de amel edilebilir (İbn Âbidîn, Raddu’l-Muhtâr, I, 51).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı