Metin Yüksel Kimdir | Nasıl Öldürüldü
Tarihte bugün Akıncılar Derneği mensubu Metin Yüksel şehadete yürüdü. Henüz 21 yaşındayken katledilen Metin Yüksel, İslam Alimi Sadrettin Yüksel'in de oğluydu. Abisi Edip Yüksel kardeşini öldüren kişinin ceza almadığını söyledi.
Şimdilerde dini konularda yaptığı yorumlarla tanıdığımız Edip Yüksel'in kardeşi Metin Yüksel tarihte bugün şehadete yürüdü. Bir cami çıkışı kendisine seslenen birisine döndüğünde kurşunlar patlamış, Yüksel yere düşüp öldüğünde henüz 21 yaşındaydı.
Şehid Metin Yüksel, 17 Temmuz 1958'de Bitlis'e bağlı Kolongo Yaylası'nda dünyaya geldi. Babası 27 Aralık 2004 de Hakk'a uğurladığımız, Türkiye'nin en büyük âlimlerinden Sadreddin Yüksel Hoca'dır. Annesi ise doğunun en tanınmış eşrafından Norşinli Şeyh Masum Efendi'nin kızıdır. Metin Yüksel,dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a gelerek Fatih semtine yerleşir.
METİN YÜKSEL KİMDİR? NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
Şehid Metin Yüksel, 17 Temmuz 1958′de Bitlis’e bağlı Kolongo Yaylası’nda dünyaya geldi. Babası önde gelen İs-lam âlimlerinden Sadreddin Yüksel Hoca, annesi Norşinli Şeyh Masum Efendi’nin kızıdır. Metin Yüksel, dokuz yaşın-dayken ailesiyle birlikte İstanbul’un Fatih semtine yerleşti. Kur’an-ı Kerim ve temel İslâmi bilgilerle alakalı dersle-ri babasından alan Metin Yüksel, Hüsam bey Mahallesi’ndeki Akşemseddin İlkokulu’nda ilköğrenimini tamamladı. Daha sonra Sinan ağa Mahallesi’ndeki Gelen Bevi Ortaokulu’na kaydolur ancak 2. sınıfa geldiğinde ortaokula de-vam etmek istemedi ve okulunu bıraktı.
HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA HAYKIRMAK ‘O’NUN GÖREVİYDİ
Okulunu bıraktıktan sonra Metin Yüksel İslâmi camiada aktif olan teşkilatların çalışmalarına katılmaya başladı. 18 yaşında Akıncıların Fatih temsilciliğini kurdu. Kısa zamanda İstanbul’da adlarını duyurmaya başladılar. Haksızlıkları haykırmak için mitingler yaparken aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine de yardımda bulundular.
GAYESİ SAĞ-SOL DEĞİL, ÜMMETTİ
Metin Yükselin yaşadığı bu dönemde Türkiye en karanlık yıllarıydı. Halk sağ-sol çatışması içinde bölünmüş ve ülke bir iç savaşa doğru sürüklenmekteydi. Sağ-sol bölünmesi içerisinde halk bir tarafı seçmeye zorlanmış, sokaklarda sebepsizce cinayetler işlenilmişti. Mahalleler farklı görüşteki gruplar tarafında kontrol altına alınmaya başlanılmıştı. İşte bu çatışma ortamında Metin Yüksel sağ-sol, ileri-geri gibi ayrılmayı bırakıp bir ümmet olup, birlik ve beraberlik-le içinde bir olan Allah’a inanma çağrısı yapıyordu insanlara. Halkı bilinçlendirmek için mitingler düzenledi ya da bu konuda düzenlenen mitinglerde en önde yer aldı. Bu çalışmalar ışığında Fatih semti kurtarılmış bölge ilan edildi ve sağ ya da sol grup bu bölgede egemen olamadı. Bu durumda her iki grubu rahatsız etti ve Fatih bölgesini ele geçirmek için Metin Yüksel’e ve Fatih Akıncılarının diğer mücahitlerine saldırılar düzenlediler. Hatta bu saldırıların birinde Metin Yüksel komünistlerle girdiği bir çatışmada ağır yaralandı. Ancak hiç yılmadan davasını devam etti ve Türkiye’de bu çatışma ortamından siyonizm ve emperyalizme tepkisini sürdürdü. Türkiye’de birlik beraberlik çağrısını sürdürürken diğer İslam coğrafyadaki Müslümanların çalışmalarını yakından takip etti, bu konuyla ilgili sürekli görüşmeler bulundu. Diğer Müslümanların dertlerine de ortak oldu ve halkı bu konuda bilgilendirmek için sürekli mitingler düzenledi ve bildiriler yayınladı. Bildirileri ve mitingde asılan afişleri de çoğu zaman kendi tasarladı.
TEHDİTLER BAŞLADI
Metin'in bu çalışmaları o dönem Fatih'de etkin olmak isteyen kavmiyetçileri rahatsız eder. Metin Yüksel birkaç defa kıstırılarak tehdit edilir. Metin bu tehditlere aldırmadan İslâmî çalışmalarını sürdürür. Metin'in çalışmalarını engelleyemeyen kavmiyetçiler, artık onu ortadan kaldırmaya karar verirler. Çünkü Metin, onların Fatih'e hâkim olmalarının önündeki en önemli engeldir.
VE 23 ŞUBAT 1979 CUMA...
Soğuk bir Şubat günü...Fatih camii avlusunda insanlar cuma namazı için hazırlık yaparken, Metin'de arkadaşla-rıyla birlikte Camiin yakınındaki Vakıflar Yurdunda abdestini almış,arkadaşları ile birlikte Fatih Camiine doğru yola çıkıyordu. Silahını yanına almakla almamak arasında gitti geldi.Allahın evine ibadet amaçlı gittiğini dü-şündü ve silahını bıraktı.
Ağır adımlarla Fatih Camiine doğru yürüdü.İçinde tarif edemediği bir his,adını koyamadığı bir duygu var-dı.Namazını kıldıktan sonra uzunca dua etti. Camiiden çıkmak için yavaş adımlarla kapıya yürüdü, Ayakkabıla-rını aldı ve Unkapanı tarafındaki büyük kapıdan dışarı çıktı.Merdivenleri yavaş yavaş indi ve Malta tarafındaki kapıya yöneldi,bir kaç adım atmıştı ki Cami avlusu ''Metin'' sesiyle titredi.Arkasını döndü ve sesin geldiği yöne doğru baktı.Bir el silah sesi duyuldu Cami avlusunda. Yere düşmeden evvel Tekbir getirdi Metin...Ve Allah'ın arzı bir kez daha hayatına imanına şahid tutan bir yiğidin haykırışıyla sarsıldı...Olduğu yere yığıldı Me-tin...Kalleşçe arkadan vurmayı şiar edinenler yere düşen Metin'in başına iki kurşun daha sıktılar...Bir karışıklık oldu avluda...Karışıklıktan istifade eden karanlık yüzlü katiller münafıkça bir tavırla tekbirler getirerek kaçtı-lar...
37 yıl geçti Metin Yüksel’in şehadetinin üzerinden…Ve Ahzab 23'ün taptaze tefsiri ile bir kez daha sarsıldı dünya...
“Mü’minler içerisinde Allah adına verdikleri söze sadık kalan nice yiğitler var; onlardan kimi kendini adak olarak sunmuş kimi de sırasını beklemekte, fakat asla sözünden dönmemektedir.”